Emsal Mahkeme Kararı İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/83 E. 2023/89 K. 20.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/83 Esas
KARAR NO : 2023/89
DAVA : Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/05/2022
KARAR TARİHİ : 20/10/2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan dava, mahkememizin esas defterine kaydedilmiş olup, yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkilinin, 2015 yılından bu yana İzmir merkezli olarak … markasıyla yiyecek-içecek sektöründe faaliyet gösterdiğini, bu ticari faaliyetine uygun olarak da Türk Patent ve Marka Kurumu’nda … tescil numarası ile 30/35/43. Sınıflarda “…” markasını tescil ettirdiğini, vermiş olduğu hizmet ve ürünleri ile tüm Türkiye’de tanınır ve aranır konuma geldiğini, davalı, Etiler … İSTANBUL adresinde müvekkilinin hiçbir şekilde muvafakati olmaksızın “…” İsmiyle yiyecek ve içecek satışı yapan bir işyeri işletmekte olduğunu, işletmesinin tabelasında ve muhtelif araç gereçlerin üzerinde, “…” ismiyle instagram hesabından ve … web sayfasından müvekkilinin marka hakkını ihlal ettiğini, davalının bu ihlali İstanbul … Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … D. İş dosyası ile tespit edildiğini, yine tarafımızca davalı şirket ve yetkilisine yönelik ceza davası açılmak üzere savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunu, söz konusu dosya İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Fikri ve Sınai Haklar Soruşturma Bürosu tarafından … Soruşturma numaralı dosya ile yürütülmeye devam ettiğini, SMK madde 29 da marka hakkına ihlallerin neler olduğu açıkça belirtilmiş olup davalı şirketin eylemleri müvekkilimin markadan doğan haklarını ihlal ettiğini, yine SMK madde 149 da marka hakkı sahibinin marka ihlaline karşı talep edebileceklerinin de sayıldığını, müvekkiline ait markaya vaki tecavüzü sabit olan ve tecavüzü durdurulmasına yönelik tüm yazılı, sözlü talep ve ikazlarımıza rağmen müvekkilimin marka hakkına yönelik tecavüzü durdurmaması ve arabuluculuk görüşmesinde de bu hukuka aykırı eylemi ortadan kaldırmak hususunda anlaşamamamız sebebiyle dava açma zorunluluğunun hasıl olduğunu, Türk Patent ve Marka Kurumunda … tescil numarası ile 07.10.2016 tarihinde 30/35/43 sınıflarında tescil edilmiş bulunan “…” markasına yönelik olarak vaki tecavüzün SMK madde 149 uyarınca önlenmesi, durdurulması ile müvekkilinin oluşan zararının tazmini bakımından maddi, manevi ve itibar tazminatına karar verilmesi ile dava sonuçlanıncaya kadar müvekkilinin haklarında geri dönülmez kayıpları meydana geleceğinden yine SMK madde 159 uyarınca ihtiyati tedbir kararlarının uygulanmasına karar verilmesine, davalarının kabulüne ve Tecavüzün kaldırılması ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000.TL maddi ve 80.000. TL manevi zararın ihtar tarihinden itibaren faizi ile tazminine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: müvekkili şirket adresine Tebligat Kanunu 35 ‘e göre yapılan tebligatın hatalı olduğunu, bu nedenle; yapılan usulsüz tebligat geçersiz olacağından; öğrenme tarihinin tebliğ tarihi sayılması gerektiğini, adres değişikliği şerhi düşülerek aynı adrese tebligat yapılması hukuka ve kanuna aykırı olduğunu, dava dilekçesi ve tensip zaptının tarafımıza tebliğ şekli hukuka ve kanuna aykırı olduğundan haricen öğrenme tarihimiz olan 29/08/2022 tarihinin tebliğ tarihi sayılmasının ve işbu dilekçemizin cevap dilekçesi olarak kabulünü talep ettiklerini, müvekkili şirketin Türk Patent Kurumunda müvekkil şirkete ait “…” markasıyla Davacı “…” ‘…’ markası ile farklı alanlarda hizmet vermekte olduğunu, müvekkili şirket ile davalının farklı faaliyet alanlarında hizmet verdiğini, müvekkil şirket markası doğal besin satışı ve restoran alanında hizmet verdiğini, davacının ise kahve satışı, yan ürünler (kahve yapımı için aletler, bez çantalar), kahve konusunda workshop niteliğinde eğitimler verdiğini, hangi mal ve hizmetlerin aynı veya benzer nitelikte oldukları, kural olarak Marka Tescil Başvurularına Ait Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin tebliğe bakarak belirlenebildiğini, bu hususun Türk Patent ve Marka Kurumunun İnternet Sitesindeki Marka bilgileri faaliyet konusu bölümünde de görüldüğünü, müvekkili şirket Sınıf No: 43 konulu Yiyecek ve İçecek sağlanması hizmeti verirken davacı ise Sınıf No: 30 konulu Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler yönünde hizmet vermekte olduğunu, davalı yanın internet sitesinde görüleceği üzere de kahve satışı, bez çanta satış, kahve yapım aletleri satışı ile kahve barista eğitimi verdiğini, müvekkili marka ise … markası ile restoran hizmeti verdiğini, “…” İngilizce bir tabir olup; dekorasyon, hitap, servis ve yemek kalitesi ve sunumu ile üst düzey standartlarda hizmet veren restoranları tanımladığını, müvekkili şirketin internet sitesinde de görüleceği üzere yemek, doğal gıda tedariki ve ulaştırması üzerinde çalışmakta olduğunu, “…” yaygın kullanılan bir İngilizce söyleyiş olduğu, ayırt edici olmadığı göz önünde bulundurulması gerektiğini, müvekkili şirketin “…” kelimesini kullanarak Davacının marka hakkını ihlal etmediğinden haksız ve hukuka aykırı davanın reddi gerektiğini, müvekkili şirketin sık kullanılabilecek ayırt edici özelliği düşük , ürünle özdeşleşmeyen markasının farklı yazı tipiyle, farklı bir alanda ortalama bir tüketicinin farkı ayırt edebileceği şekilde oluşturduğunu, asla kabul anlamına gelmemekle birlikte; müvekkili şirket, davacı ile “…” markası üzerinden benzetilerek bundan menfaat sağladığını asla kabul etmediklerini, davacının maddi tazminat yönündeki mesnetsiz taleplerinin yalnızca bu nedenle dahi reddinin gerekli olduğunu, marka hukuku açısından manevi tazminat şartları oluşmadığından manevi tazminat taleplerinin ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
TPMK kayıtları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemine ilişkindir.
Davacı vekili 13/09/2023 tarihli duruşmadaki beyanında; sulh olduklarını bu nedenle davadan feragat ettiklerini beyan etmiştir.
Davalı vekili 19/10/2023 tarihli dilekçesi ile taraflar arasında 13/09/2023 tarihinde yapılan protokol gereği davadan feragat ettiklerini, yargılama ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını bildirmiştir.
Dosyada yapılan incelemede; davacı vekilinin vekaletnamesinde davadan feragat yetkisinin bulunduğu görülmüştür.
Feragat davaya son veren taraf işlemlerindendir ve karşı tarafın veya mahkemenin kabulüne de bağlı değildir. HMK 307-312 madde hükümleri uyarınca davacının beyanına bağlı olarak davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Mezkur nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
Davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
492 Sayılı Harçlar Kanunu’nun 22. Maddesi gereğince alınması gereken 269,85 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 80,70TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Talep olmadığından vekalet ücreti ve yargılama gideri konusunda bir hüküm kurulmasına yer ve gerek bulunmadığına,
Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Kalan ve kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde talep beklenmeksizin ilgili yanlara iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda, gerekçeli hükmün tebliğinden itibaren 2 hafta içinde, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere ve dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde karar verildi. 20/10/2023
Katip …
e-imzalı
Hakim …
e-imzalı