Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/73
KARAR NO : 2022/28
DAVA : Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Men’i
DAVA TARİHİ : 20/04/2022
KARAR TARİHİ : 10/05/2022
Davacı vekili tarafından 20/04/2022 tarihinde davalı aleyhine açılan dava, mahkememizin esas defterine kaydedilmiş olup, yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Müvekkilinin uzun yıllardır hastalarına sunduğu kaliteli hizmet anlayışı ile çalışmalarını sürdüren saygın ve piyasada bilinen bir firma olduğunu, Müvekkili Şirketin, 2013 yılında “… …” adlı markasını …/… numarasıyla Türk Patent ve Marka Kurumuna başvuruda bulunarak kendi adına tescil ettirmiş olduğunu, hastalarına ve müşterilerine HYPERLINK “http://www…..com”www…..com adresinden randevu ve sair konularla ilgili olarak hizmet vermeye devam etmekte olduğunu, davalı şirketin HYPERLINK “http://www…..com”www…..com adresine birebir benzerlikte olan HYPERLINK “http://www…..net”www…..net adresi üzerinden hastaların randevu işlemini gerçekleştirmekte olduğunu, davalı şirketin Müvekkili Şirket’e ait markaya iltibas yaratan, taklit markayı içeren internet sitesi üzerinden hastalara hizmet vermeye devam etmekte olduğunu, Davalı Şirketin ve Müvekkili Şirketin halihazırdaki iştigal konusu sağlık hizmetine ilişkin olduğunu, Sağlık alanında hizmet almak isteyen müşterilerin Davalı Şirket tarafından gerçekleştirilen aldatıcı ve marka hakkına tecavüz yönündeki eylemleri kişilerin/tüketicilerin kaliteli ve diledikleri hizmete ulaşmalarını engelleyici nitelikte olduğunu belirterek; davalının yarattığı haksız rekabet ve marka hakkına tecavüzün sonlandırılması için ilgili internet sitesinde müvekkiline ait markanın haksız olarak davalı tarafından kullanımının ve internet sitesine erişimin tedbiren durdurulmasını ve Müvekkili şirketin adına tescil edilmiş markadan doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet yarattığının tespitini, davalının bu şekilde yarattığı marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin men’ine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
TESPİT, DELİL DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE
Marka, bir işletmenin mal ve/veya hizmetlerini bir başka işletmenin mal ve/veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayımlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işarettir.
Marka hakkına tecavüz sayılan haller 6769 sayılı SMK’nın 7. maddesine de atıf yapılmak suretiyle 29. maddede düzenlenmektedir. Kanunun 29/1-a bendinde 7. maddeye atıf yapılarak, “marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmanın” marka hakkına tecavüz sayılan fiillerden olduğu belirtilmekte, daha sonra marka hakkına tecavüz sayılan diğer haller sıralanmaktadır. Bu durumda, marka hakkına tecavüz sayılan fiiller incelenirken 7. maddeyle 29. maddenin birlikte dikkate alınması gerekir.
Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 29/1-a maddesi marifetiyle 7/2-a maddesinde, “Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması”, 7/2-b maddesinde ise, “Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması” marka hakkına tecavüz sayılan fiiller arasında sıralanmıştır.
Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 7/2-c maddesine göre ise, “Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması” 29/1-a maddesi marifetiyle marka hakkına tecavüz sayılan fiillerdendir.
Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 7/3-ç maddesine göre, “İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması”, 7/3-d maddesine göre ise “İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.” hallerinde işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir.
Markanın başkaları tarafından haksız kullanımı ve marka hakkının ihlali durumunda marka sahibi SMK’nın 149. Maddeki talepler ile 150 ve 151. Maddesinde düzenlenen maddi tazminat ve yoksun kalınan karı isteyebilecektir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2006/11-338 E. sayılı kararında karıştırılma ihtimali hakkında “Tüketicinin, her iki markayı her zaman aynı anda görüp detaylarını karşılaştırabildiğini düşünmek hayatın olağan akışına uygun olmadığı gibi markada yer alan yardımcı unsurlar ile ve ayırım gücü az olan ifadeleri her zaman hatırında tutabileceği de düşünülemez…. Davalı işaretini gören ve duyan tüketiciler daha önce tanıdığı davacı markalarının bıraktığı intibaı hatırlayacak ve en önemlisi, bu hatırlama davalı adına tescil olunan itiraza konu markanın daha önce tescil edilip kullanılmakta olan davacı markalarının bir başka versiyonu, serisi veya uzantısı olduğunun ya da davacının vermiş olduğu bir lisans gereği ürünler üzerinde kullanıldığının algılanmasına yol açabilecektir” şeklinde karar verilmiştir.
Markalar arasında benzerlik değerlendirmesi yapılırken bakılması gereken ilk husus markaların yanı ya da benzer mal veya hizmetler sınıfı için mi kullanılıp kullanılmadığı hususudur. Markaların kullanıldığı mal veya hizmet sınıfları aynı ya da benzer bulunursa bir sonraki aşama olan markaların benzerliğinin değerlendirilmesine geçilmektedir. Söz konusu markaların benzerlik değerlendirilmesi yapılırken yerleşik içtihatlara göre görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlikleri bakımından incelenmeli daha sonra markaların bir bütün halinde tüketiciler nezdinde karıştırılma ihtimali doğurup doğurmayacağı değerlendirilmelidir.
Dosya kapsamında davacı vekili davalının eylemine son verilmesini talep ettiği 26/04/2022 tarihinde davalının eylemine son verdiğine davanın konusuz kaldığını karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesini talep etmiş ve talebi mahkememizce yerinde görülmüştür. HMK 331/1 uyarınca mevcut duruma göre dava açılmasında davalının eylemi bulunduğundan yargılama giderlerinin davalı üzerine bırakılmasına kanaat getirilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
Davacı vekilinin 27/04/2022 tarihli beyan dilekçesi sebebiyle dava konusuz kaldığından dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
Alınması gereken 80,70 TL karar harcının 1/3 ‘ü olan 26,90 TL karar harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 80,70 TL harçtan mahsubu ile, davacı tarafından yatırılan 26,90 TL harcın davalıdan alınarak, davacı tarafa ödenmesine, kalan harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden; AAÜT. Ne göre belirlenen miktarın yarısı olan 3.687 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 98,70 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
Davalı taraf üzerinden yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Kalan ve kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili yanlara iadesine,
Gerekçeli hükmün, tebliğinden itibaren 2 hafta içinde, İstinaf Kanun yolunun İzmir Bölge Adliye Mahkemelerinin 11. ve 20. Hukuk İstinaf Daireleri nezdinde açık olduğuna dair verilen karar,yanların yokluğunda, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda karar verildi. 10/05/2022
Katip …
e-imzalıdır
Hakim …
e-imzalıdır