Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/11 Esas
KARAR NO : 2023/67
DAVA : Marka Hakkına Tecavüz, Haksız Rekabet ve Alan Adının Engellenmesi
DAVA TARİHİ : 21/01/2022
KARAR TARİHİ : 03/10/2023
Davacı vekili tarafından 21/01/2022 tarihinde davalı aleyhine açılan dava, mahkememizin esas defterine kaydedilmiş olup, yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin “…” markasını 05.11.2020 tarihinden itibaren on yıl süreyle kendi adına tescil ettirmiş olduğunu, Genel Müdürü ve sahibi olduğu… Tasarım Tekstil San. ve Tic. Ltd. Şti. ile perlit ihracatı alanında ticari faaliyet gösteren müvekkilinin, bu alan için yarattığı markayı tescil ettirdikten sonra internet alanında hakkı olan “…” adlı domain adını da kullanmaya çalışmış olduğunu fakat bu internet alan adının, aynı ticari sektörde faaliyet gösteren “…” tarafından kullanıldığının gördüğünü, Tescilli marka ile tamamen aynı olan “…” internet alan (…) adının, aynı alanda faaliyet gösteren başkası tarafından kullanılıyor olmasının müvekkilinin marka hakkının ihlali anlamına gelmekte olduğunu, davalının bu internet alan adını kullanması için tescilli hiçbir hakkının, meşru bağlantısının olmadığını, Davalının bu domain adının kullanılması için müvekkilinden izin almamış olduğunu belirterek marka hakkına tecavüzün haksız rekabetin önlenmesini ve alan adının engellenmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı cevap dilekçesinde özetle; Söz konusu marka tescilin, kullanımda oları alan adından 5 sene sonra alınmış olduğunu, şu anda hak talep edilmekte olduğunu, Sahibi bulunan, dolu ve kullanımda olan bir alan adının marka tescilinin alınmasının ve bu ismin kullanılmak istenmesinde art niyet olduğunu,… Tasarım Tekstil San. Ve Tic. Lto, Şti. “ne yaptığı perlit ihracatı ile, perlit sektörüne ve Türkiye’ye kazandırmış olduğu döviz için söz konusu marka tescilinin ilgili firma ile herhangi bir sahiplik ilişkisinin bulunmamakta olduğunu; bu ve benzer kötü niyetli ticari faaliyetlerin önüne geçilmesi ve ihracat çalışmalarında devlet tarafından verilen teşviklerden yararlanılabilmesi amacıyla 04.02.2022 tarihinde faaliyet konusu ve faaliyetlerini sürdürdükleri ilgili nice kodlarından “…” marka başvurusunun yapılmış olduğunu, Davacının marka tescilin genel tanımlar içeren iştigal konusu olan perlit ticareti ile ilgisi olmayan bir nice kodunda yapıldığının görülmekte olduğunu, dolayısı ile marka başvurularının, iştigal konusu olan perlit ticaretlerini korumak ve bu tür kâtü niyetli hareketlere engel almak için yapılmış olduğunu, davacının kötü niyetli olduğunu düşündüklerini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER
TPMK kayıtları, bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davacı vekili, “…” ibareli markanın müvekkili adına 05/11/2020 tarihinden itibaren 10 yıl süre ile tescil edildiğini, tescilden sonra markayı internet alanında müvekkilinin kullanmak istediğini, ancak … adlı alan adının davalı tarafça kullanıldığını öğrendiğini, söz konusu alan adının müvekkilinin markası ile aynı olduğunu, bu durumun müvekkilinin marka haklarının ihlalini oluşturduğunu, davalının müvekkiline ait marka ile herhangi bir bağlantısının bulunmadığını, bu durumun müvekkili aleyhine haksız rekabete de neden olduğunu iddia ederek “…” şeklindeki alan adının davalı tarafından kullanılmasının engellenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, www…..com ve www…. şeklindeki alan adlarını 2014 ve 2015 tarihlerinden itibaren satın alarak kullanmaya başladığını, aynı zamanda perlit ürünü ile ilgili ihracat yaptığını, söz konusu alan adlarını davacının marka tescilinden 5 sene önce satın aldığını, aynı şekilde “…” şeklindeki markanın 2018 yılında tescil ettirildiğini, “…” ibaresinin herhangi bir kişiye veya firmaya özgülenemeyeceğini, tahsis edilemeyeceğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Dava, tescilli marka nedeniyle internet alan adının kullanılmasının engellenmesi talebine ilişkindir.
Mahkememizce dosya marka bilirkişisine tevdii edilerek rapor aldırılmıştır. Daha sonra dosyada sektör uzmanı ve bilişim uzmanı görevlendirilerek heyet teşekkül ettirilmiş ve bilirkişi heyetinden de ek rapor aldırılmıştır. Dosyada mevcut 13/10/2022 tarihli rapor, 13/07/2023 tarihli heyet ek raporunda davacıya ait … numaralı tescilli markanın tanınmış ya da kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazanmış bir marka olmadığı, davacının marka tescil başvurusunun davalının www…. şeklindeki alan adı ihdas tarihinden yaklaşık beş buçuk yıl sonra olduğu, davacının öncelikli marka hakkının bulunmadığı, davalının marka başvurusunun ihtibas nedeniyle değil, 6769 sayılı yasanın 5/1-b-c kapsamında herhangi bir ayırt edici niteliğine sahip olmama ve ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer ve coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler şeklindeki düzenleme nedeniyle kurum tarafından reddedildiği, davacının markasının perlit ve perlit satış hizmetleri açısından tanımlayıcı mahiyette bulunduğu marka sahibinin markasının tanımlayıcı bir işaretten oluşması durumunda alan adı kullanımını engelleyemeyeceği, davalının, davacının markasından haksız yararlanma amacı taşıdığının tespit edilemediği hususlarına yer verilmiştir. Dosya kapsamına, bilimsel ve teknik verilere uygun olduğu kabul edilen rapor mahkememizce benimsenmiş ve hükme esas alınabilir kabul edilmiştir.
Somut olayda davacı adına tescilli “…” kelimelerinden oluşan markanın … ve … kelimelerinden oluştuğu, … kelimesinin ingilizce dilinde Türk anlamına ve … kelimesinin inci anlamına gelen Perle kelimesinden türetilmiş bir kayaç türü anlamına geldiği, söz konusu bu maddenin inşaat, tarım, gıda, kimya ve kozmetik sanayisinde olmak üzere birçok alanda kullanıldığı bilinmektedir. Davacının tescilli markası … anlamına gelmektedir. Her şeyden önce bu marka kelimelerden oluşmakta ve markaya konu malın adını, cinsini, vasfını, coğrafi kaynağını belirttiği anlaşılmaktadır. Diğer yandan davacının markası tanınmış bir marka ve kullanım nedeniyle ayırt edicilik vasfı kazanmış bir marka da değildir. Bu sebeplerle bu şekildeki bir markayı davalının alan adı olarak kullanması iltibas teşkil etmeyecektir. Diğer yandan davalı kullanımları, davacının ilk tescil tarihinden yaklaşık 5 yıl öncesine dayanmaktadır. Bu durumlar karşısında davalının, davacı adına tescilli markayı tescilden 5 yıl önce kullanması ve markanın cins, vasıf ve coğrafi kaynak belirtmesi nedeniyle, haksız yararlanma amacı taşıdığını söyleyebilmek mümkün değildir. Dosya kapsamında davacı bu yönde bir ispat vasıtasına dayanmamıştır. Konuya ilişkin 6769 sayılı SMK’nın 29. Maddesinde marka hakkına tecavüz halleri düzenlenmiştir. Söz konusu maddede marka sahibinin izni olmaksızın markayı 7. Maddede belirtilen biçimlerde kullanmanın tecavüz oluşturacağı düzenlemesi yer almaktadır. Aynı düzenlemeler kanunun yürürlüğünden önce Mark KHK’da da benzer şekilde düzenlenmiştir. Tecavüz fiilerini oluşturan ve kanunun 7. Maddesinin 3. Fıkrasının D bendinde düzenlenen hal dava konusuna ilişkin bulunmaktadır. Söz konusu düzenlemede “işareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bir bağlantısı olmaması koşuluyla, işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde, alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması” şeklinde belirtilmiş ve bu durumun tecavüz oluşturacağı 29. Madde de belirtilmiştir. Somut olayda davalı kullanımı söz konusu bentte düzenlenen durumla örtüşmektedir. Başka bir deyişle davalı, davacı adına tescilli markayı oluşturan kelimeleri internet alan adı olarak kullanmaktadır. Ancak yukarıda ayrıntılı bir şekilde izah edildiği üzere davalının bu kullanımı davacının marka tescil tarihinden 5 yıldan fazla bir süre öncesine dayanmaktadır. Ayrıca davacının tescil ettirmiş olduğu markayı oluşturan işaret, ses, kelimeler bir malın cins, vasıf ve coğrafi aidiyetini belirten sözcüklerden oluşmaktadır. Bu şekilde bir markanın tescil tarihinden önce alan adı olarak kullanılması, kanunda belirtilen tecavüz fiilini oluşturmayacaktır. Bu kabul kapsamında, davalının alan adı kullanımının engellenmesine karar verilmesine yer ve gerek bulunmadığı hususunda mahkememizde vicdani kanı oluşmuştur.
Mezkur nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerektiği takdir ve sonucuna ulaşılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
Davanın REDDİNE,
Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Alınması gereken 269,85 TL karar harcının davacı tarafından yatırılan 80,70 TL harçtan mahsubu ile eksik 189,15 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Kalan ve kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde talep beklenmeksizin ilgili taraflara iadesine,
Dair davacı ve vekilinin yüzlerine karşı, davalının yokluğunda ve Gerekçeli hükmün tebliğinden itibaren 2 haftalık kesin süre içinde, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar usulen okunup anlatıldı.
03/10/2023
Katip …
e-imzalı
Hakim …
e-imzalı