Emsal Mahkeme Kararı İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/83 E. 2021/242 K. 10.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/83 Esas
KARAR NO : 2021/242

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü, Sicilden Terkini
DAVA TARİHİ : 25/06/2021
KARAR TARİHİ : 10/11/2021

Davacı vekili tarafından 25/06/2021 tarihinde davalı aleyhine açılan dava, mahkememizin esas defterine kaydedilmiş olup, yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin … Sayı, … Sayfa, 25.07.2018 Yayım tarihli ilanı ile kurulmuş olduğunu, Türk Patent ve Marka Kurumu’ na yapmış olduğu başvuru neticesinde …/… tescil numarasıyla 09.08.2018 tarihinden itibaren on yıl süreyle “…” markasını kendi adına tescil ettirmiş olduğunu, markayı kurulduktan hemen sonra kendi adına tescil ettirerek yaklaşık 3 yıldır bu marka ile tanınırlık sağlamış olduğunu, şirket kurulduktan bu yana büyük bir başarı göstererek hacmini genişletmiş ve hem ulusal hem de uluslararası pazarda etkin rol almış olduğunu, Müvekkili şirketin … A.Ş. ticaret unvanıyla yaptığı yoğun pazarlama ve tanıtım faaliyeti sonucunda “…” markasını tekstil emtiası pazarında özellikle 2018 yılından itibaren önemli bir paya sahip olmuş ve sektörde kalitesi ile bilinen, tercih edilen bir tekstil markası haline gelmiş olduğunu, müvekkili şirketin internet ve sosyal mecralarda aktif rol alarak “www…..com.tr” internet adresiyle pazarlama faaliyetlerini gerçekleştirmekle birlikte “trendyol, n11, hepsiburada, gittigidiyor, çiçeksepeti” gibi büyük platformlarda da … markasıyla tanınırlık sağlamış olduğunu, Müvekkili şirkete T.C. Bornova … Noterliğinin … Yevmiye numarasıyla, 04.06.2021 tarihinde gönderilen ihtarname üzerine hakları müvekkili şirkete ait olan “…” markasının, … tarafından
…/… başvuru numarasıyla 31.05.2021 tarihinde haksız bir biçimde tescil edilmiş olduğu öğrenilmiş olduğunu, Akabinde T.C. Gaziantep … Noterliğinin … Yevmiye numarasıyla, 11.06.2021 tarihinde gönderilen cevabı ihtarnamede; müvekkili şirketin … markasını daha önce tescil ettirdiğini, söz konusu markayı aynı/benzer faaliyet alanında sonradan tescil ettirmek suretiyle kullanılarak haksız kazanç sağlamaya çalışıldığını, markayı kullanmaya devam etmeleri halinde hukuki yollara başvurulacağı hususlarının ihtarının yapıldığını, …/… başvuru numarası ile 31.05.2021 tarihinde tescil edilen “…” markasının hükümsüzlüğünü ve davalı yönünden marka sicilinden terkinini, …/… başvuru numarası ile 31.05.2021 tarihinde tescil edilen “…” markasının /ticaret unvanının davalı ve/veya 3. kişiler tarafından marka, ticaret unvanı ve sair şekilde kullanımının ve 3.kişilere devrinin yargılama süresince önlenmesini, davacı müvekkili şirketin “…” markasına ilişkin sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilerek üretilen veya ithal edilen tecavüze konu ürünleri, bunların üretiminde münhasıran kullanılan vasıtalara yada patenti verilmiş usulün icrasında kullanılan vasıtalara, Türkiye sınırları içerisinde veya Gümrük ve Serbest Liman veya Bölge gibi alanlar dahil, Bulundukları heryerde el konulmasını ve bunların saklanmasını, davalı tarafından kötü niyetli olarak davacı müvekkili şirketin uğradığı ve/veya uğrayacağı zararlara karşılık olarak mahkeme tarafından belirlenecek tutarda teminat yatırılmasını, maddi ve manevi tazminat ve sair her türlü alacak ile yasal yollara başvuru hakları saklı kalmak kaydıyla talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkiline ait markanın SMK md. 6/1’e aykırı tescil edilmiş olması için davacı markası ile aynı veya benzer olması, kapsadığı mal ve hizmetlerin aynı veya benzer olması ve bu nedenle karıştırılma tehlikesinin oluşması gerektiğini, söz konusu şartların oluşmamış olduğunu, müvekkilinin markasının, 27. sınıfta mallara ilişkin tescilliyken davacı markasının 35. sınıfın 5. alt grubunda perakendecilik hizmetlerinde tescilli olduğunu, Perakendecilik hizmetinin, müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için malların bir araya getirilmesi hizmeti olduğunu, perakendecilik hizmetinde teşebbüslerin, başka teşebbüslerin mallarını hizmet markası altında pazarladığını, dolayısıyla mağazacılık faaliyeti gerçekleştirebileceğini, Dolayısıyla, 35. sınıfın 5. alt grubunda yapılan tescil mağazacılık hizmeti sunan kişinin kimliğini işaret edeceğini, ancak 27. sınıftaki tescil gibi bu ürünleri üreten kişinin kimliğini işaret etmeyeceğini, söz konusu iki sınıfta tescilli markaların mal ve hizmetler yönünden aynı veya benzer olduğundan söz edilemeyeceğini, benzerlik hususunda işaretlerin bütün olarak uyandıracağı izlenim esas alınsa da davacının, büyük harfle yazılmış “…” ibaresinin, yazının üstünde ön plana çıkacak şekilde büyük ve renkli bir simge ile yazının altında renkli ve büyük harflerle yazılmış “…&…” ibaresinden oluşan karma markayı esas alarak ‘…’ ibaresinden oluşan müvekkili markasının hükümsüzlüğünü talep etmekte olduğunu, burada, davacı markası parçalara bölünerek müvekkili markası ile benzer olduğunu iddia etmiş olduğunu, söz konusu değerlendirmenin yanlış olmasının yanında marka hukukunun temel prensipleriyle de çelişeceğini, dolayısıyla, biçim, telaffuz, anlam, görünüm ve işaretlerin seri içine girmesi bakımından iki markanın benzer olmadığını, davacı markasının, Türkçe karşılığı … olan ‘…’ ibaresi ile Türk marka uygulamasında sıkça kullanılan “…” ibaresinden ve yazının üstünde ve altında yer alan unsurlardan oluştuğu görülmekte olduğunu, yaygın kullanımı olan ve ürün vasfını gösteren söz konusu işaretlerin ayırt ediciliğinin zayıf olduğunu, bu sebeple, ayırt edicilik seviyesi düşük markaya geniş kapsamlı bir koruma tanınmasının doğru olmayacağını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
BİLİRKİŞİ RAPORU
15/10/2021 tarihli marka vekili bilirkişiden alınan raporda özetle; Taraf markaları arasında sınıfsal yönden ayniyet bulunmasa da, …/… sayılı markanın tescilli olduğu “halılar, kilimler, yolluklar, seccadeler, muşambalar, yapay çimen, döşemelik mantarlı muşamba (linolyum), spor amaçlı minderler, tekstilden olmayan duvar kaplamaları, duvar kağıtları emtiası” ile …/… sayılı markanın tescilli olduğu “müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için halılar, kilimler, yolluklar, seccadeler, muşambalar, yapay çimen, döşemelik mantarlı muşamba (linolyum), spor amaçlı minderler, tekstilden olmayan duvar kaplamaları, duvar kağıtları mallarının bir araya getirilmesi (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir) hizmetleri” arasında mal-hizmet ikamesi bulunduğunu, malların ve hizmetlerin birbirlerini tamamlama imkanının olacağını, benzer alıcı çevresine hitap edeceklerini, benzer ihtiyaçları gidereceklerini, rekabet etme olanaklarının bulunduğunu, dağıtım kanallarının ortak olabileceğini, kullanım yöntemlerinin, amaçlarının ve hedeflenen halk kesiminin aynı olacağını, düşünüldüğünde sınıfsal yönden benzerliğin bulunduğunu, benzer olarak değerlendirilen mal ve hizmetler akımından potansiyel müşterilerin marka tercihleri için orta düzeyde emek, zaman ve para harcamak suretiyle marka tercihlerini yapabileceğini, bu nedende ilgili malın ve hizmetin alıcısı olan tüketicinin(müşterinin) dikkat düzeyinin orta seviyede olduğunu, sözcük ve şekil unsurları birlikte olan markalarda tüketicilerin markalardaki sözcük unsuruna daha yüksek bir önem atfettiğini, markasal çağrışımlarda ve işletmelerin ayırt edilmesinde şekli unsurlardan ziyade önceliğin sözcük unsurlarında olduğunu, figüratif unsurların da elbette tamamen göz ardı edilmeyeceğini ancak bunların değerlendirmede tali bir önemi olacağı yönündeki Yüksek Mahkeme’nin istikrarlı kararları uyarınca davacı markasındaki sözcük unsurlarının tüketici açısından daha akılda kalıcı olacağını, her iki markada yan yana siyah renkle yazılmış “…” sözcüklerinin büyüklük ve dikkat çekicilik olarak ön planda olduğu; davacının markasındaki “…” “…” anlamlarına gelen “…” “ …&…” sözcükleri ile davalının markasındaki “…” anlamına gelen “…”” sözcüğünün, markaların tescil sınıfındaki mal ve hizmetlerin cinsini, çeşidini, niteliğini belirten tanımlayıcı ibareler olduğundan ancak yardımcı unsur olacağını, her iki taraf markasında esas unsurun “…” ibaresi olduğunu; markaların bütünü itibariyle bıraktığı izlenim göz önüne alındığında kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının alıcısı olan orta düzeydeki tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali bulunduğunu, davacı markasındaki esas unsur olan “…” sözcüğü “… …” sözcüklerinin kısaltılmışı olup bu da bir tür “…” anlamına geldiğinden markanın tescil kapsamındaki mallar yönünden “…” sözcüğü işin niteliğini göstermediğini, mal ve hizmetlerin cinsini, çeşidini, niteliğini belirtmediğini ve “halılar, kilimler, yolluklar, seccadeler, muşambalar, yapay çimen, döşemelik Mantarlı muşamba (linolyum), spor amaçlı minderler, tekstilden olmayan duvar kaplamaları, duvar kağıtları emtiası yönünden “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf olmadığını rapor etmiştir.
TESPİT, DELİL DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE
Marka; bir işletmenin mal ve/veya hizmetlerini bir başka işletmenin mal ve/veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayımlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işarettir.
Hükümsüzlük sebepleri 6769 sayılı SMK’nın 25. Maddesinde gösterilmiştir. Bu madde’ye göre; SMK’nın 5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. SMK’nın 6. Maddesinde haller;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Markalar arasında benzerlik değerlendirmesi yapılırken bakılması gereken ilk husus markaların yanı ya da benzer mal veya hizmetler sınıfı için mi kullanılıp kullanılmadığı hususudur. Markaların kullanıldığı mal veya hizmet sınıfları aynı ya da benzer bulunursa bir sonraki aşama olan markaların benzerliğinin değerlendirilmesine geçilmektedir. Söz konusu markaların benzerlik değerlendirilmesi yapılırken yerleşik içtihatlara göre görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlikleri bakımından incelenmeli daha sonra markaların bir bütün halinde tüketiciler nezdinde karıştırılma ihtimali doğurup doğurmayacağı değerlendirilmelidir.
Zayıf marka kavramı ayırt edicilik derecesi düşük olan veya tescil istendiği mal veya hizmete yakın duran, ait olduğu işletmenin mal veya hizmetlerini , diğer işletmelerin mal veya hizmetlerinden ayırt etme kapasitesi göreceli olarak az olan markalarıdır. Bir marka ister doğuştan, ister kullanım yoluyla ayırt edicilik kazanmış olsun, ne kadar ayırt edici ise karıştırma ihtimali o derece de yüksektir. Zayıf marka tescilli olduğu mal veya hizmet ile yakınlık içerisinde olan ya da günlük hayatta herkesçe ve her yerde kullanılan sıradan sözcükler bakımından söz konusu olabilir. Bir markanın zayıf marka olarak kabul edilebilmesi için ilgili ibarenin kullanıma konu edildiği mal ya da hizmet ile ilintili olması zaruri değildir. Yaygın kullanılan bir isim de zayıf marka olarak kabul edilebilmektedir.
Markalar düşük seviyede ayırt ediciliği olan bir unsuru paylaşıyorsa, karıştırılma ihtimali değerlendirmesinde örtüşmeyen bileşenlerin markaların genel izlenimi üzerindeki etkisine odaklanılacaktır. Örtüşmeyen bileşenlerin benzerlikleri/farklılıkları ve ayırt edicilikleri ele alınacaktır. Düşük seviyede ayırt ediciliği olan bir unsurun örtüşmesi, normalde kendiliğinden karıştırılma ihtimaline yol açmaz.
Yargıtay 11. Hukuk dairesinin 2009/8446 E- 2011/8433 K ve 07.07.2011 tarihli ilamında da belirtiği üzere; 6769 sayılı yasanın 11/3. maddesinde, başvuruya konu mal veya hizmetler 12/7/1995 tarihli ve 95/7094 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile katılmamız kararlaştırılan Markaların Tescili Amacıyla Mal ve Hizmetlerin Uluslararası Sınıflandırılmasına İlişkin Nis Anlaşmasına göre sınıflandırılır. Kurum, başvuruda yer alan mal veya hizmetlerin ait olduğu sınıflarda ve sınıf numaraları üzerinde gerekli düzeltmeleri yapabilir, şeklinde düzenleme mevcuttur
Anılan maddenin işaret ettiği uluslararası düzenleme olan Nice Anlaşması’nın 2/1. maddesi uyarınca, bu anlaşma ile tanımlanan gereklere göre sınıflandırmanın etkisi özel birlik ülkelerinin her biri tarafından belirlenecektir. Sınıflandırma, tescil edilen herhangi bir marka için temin edilen koruma sınırlarının değerlendirilmesi veya hizmet markalarının tanınması konusunda bağlayıcı olmayacaktır.
Buna göre, 6769 sayılı yasanın 11/3. maddesi ve TPE tebliğleri gereğince, birden ziyade kişiler adına tescilli ya da tescil başvurusu yapılan markaların kullanılacağı mal veya hizmetlerin benzer olup olmadıklarının tespitinde, öncelikle TPE Başkanlığı’nca yayınlanan sınıflandırmaya ilişkin tebliğler esas alınacaktır. Bu durum, markada belirlilik ilkesinin ve tescilli markanın koruma sınırının saptanmasında birlik ve istikrarın ön koşuludur.
Ancak, Nice Anlaşması’nın 2/1. maddesine göre bu sınıflandırma, tescil edilen her hangi bir marka için temin edilen koruma sınırlarının değerlendirilmesi konusunda bağlayıcı değildir. Sınıflandırmanın esas sistem olarak kabulü halinde dahi tescilli markanın koruma sınırı somut uyuşmazlığın özelliğine göre belirlenecektir. Burada dikkate alınması gereken kriter ise halkın karıştırma ihtimalinin bulunup bulunmadığıdır.
Diğer bir deyişle her ne kadar TPE. tebliğleri uyarınca kural olarak aynı sınıfta ve aynı alt grupta olan mallar ve hizmetlerin aynı türden, aynı sınıfta ve farklı alt grupta yer alan mallar ve hizmetlerin ise benzer türden oldukları kabul edilir ise de söz konusu tebliğ, markaların tescili sırasında mal ve hizmetlerin uluslar arası sınıflandırılmasında birlik ve istikrar kazandırılması amacıyla hazırlanmış olup, bu şekilde yapılan bir sınıflandırma, Nice Anlaşması’na göre dahi bağlayıcı değildir. Dolayısıyla aynı veya farklı sınıflarda bulunan mal veya hizmetlerin benzer olup olmadıkları hususunda asıl olan, ilgili tüketici nezdinde halkın karıştırma ihtimalinin bulunup bulunmadığının belirlenmesidir.
Aynı sınıfın farklı alt gruplarında yer alan mal veya hizmetlerin benzerlik araştırmasında; piyasanın bu konudaki anlayışı, benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları giderip gidermediği, birbirlerinin yerine ikame edilebilme ve vekalet etme olanaklarının ve birinin diğerini tamamlama imkanının bulunup bulunmadığı, dağıtım kanallarının, kullanım yöntemlerinin ve amaçlarının ortak olup olmadığı ölçütlerinin, hedeflenen halk kesimleri dikkate alınarak incelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir.
Dosya kapsamında toplanan deliller ve bilirkişi raporu dikkate alındığında; davacıya ait …/… nolu markanın esaslı unsurunun … ibaresi olduğu, … ibaresinin tescil edildiği sınıf yönünden ayırt ediciliği son derece yüksek olduğu, davalı markasında da aynı ibarenin bulunduğu işitsel, görsel ve anlamsal olarak benzer olduğu, tüketici nezdinde karıştırma ihtimalinin olduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar Davalı markası 27. Sınıfta “Halılar, kilimler, yolluklar. Seccadeler. Muşambalar, yapay çimen, döşemelik mantarlı muşamba (linolyum). Spor amaçlı minderler. Tekstilden olmayan duvar kaplamaları, duvar kağıtları.” emtiyalar yönünden tescilli olsa da aynı emtiyaların davacının markasının tescil olduğu 35. Sınfta da yer aldığı, farklı sınıfta yer alması iltibas engel mahiyette olmadığı, davalı markasının SMK.m.6/1 uyarınca davacı markasına iltibas oluşturduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar davacı kötü niyetli tescil iddiasında bulunmuş ise de davacının genel olarak tescil yoluyla sağlanan marka korumasının amacına
aykırı biçimde kötüye kullanılması yoluyla başkasının markasından haksız olarak yararlanmak veya gerçekte kullanılmayıp yedekleme, marka ticareti yapmak amacına ya da şantaja yönelik başvuru olduğuna dair dosyada yeterli delil olmadığından kötüniyetli tescil iddiaları yerinde görülmemiştir. Yukarıda saydığımız gerekçelerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
Davacının davasının kabulü ile
Davalıya ait …/… nolu markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine
Alınması gereken 59,30 TL karar harcının davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından tekrar alınmasına yer olmadığına, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, AAÜT.’ne göre belirlenen 5.900 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak, davacı tarafa ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 868 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
Davalı tarafından yapılan toplam 28,50 TL yargılama giderinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
Kalan ve kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde talep beklenmeksizin ilgili yanlara iadesine,
Gerekçeli hükmün, tebliğinden itibaren 2 hafta içinde, İstinaf Kanun yolunun İzmir Bölge Adliye Mahkemelerinin 11. Ve 20. Hukuk İstinaf Daireleri nezdinde açık olduğuna dair verilen karar, hazır bulunan tarafların huzurunda usulen okunup anlatıldı. 10/11/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)