Emsal Mahkeme Kararı İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/76 E. 2021/171 K. 06.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/76 Esas
KARAR NO : 2021/171

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü, Sicilden Terkini
DAVA TARİHİ : 15/06/2017
KARAR TARİHİ : 06/10/2021

Mahkememizden verilen 01/03/2018 tarih ve …/… Esas …/… sayılı kararı, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi … HD’nin 24/05/2021 tarih, …/… E.- …/… K. Sayılı kararı ile kaldırılmakla, dosya mahkememizin esas defterine yeniden kaydedilmiş olup, yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin “…” markalı ürünlerinin pek çok ülkede, birçok şehirde bulunan kendi butikleri, perakende vasıtasıyla seçkin mağazalarda, “www…com” alan adlı internet sitesinde online olarak ve aynı zamanda kayak merkezlerinde bulunan butiklerde satışa sunulduğunu, satışa sunulan ülkeler dahil olmak üzere, “…” markasının ulusal ve Uluslar arası patent ofisleri nezdinde sayısız tescil ile korunduğu belirtmiştir.
Davalı yanın ise kötü niyetli olarak müvekkiline ait markayı ayırt edilemeyecek kadar benzer, iltibas oluşturacak şekilde 17/10/2016 tarih, …/… tescil no ile 25 ve 35. sınıflarda “…” ibare ile tescil ettirdiğini, belirterek, davalı adına kayıtlı …/… tescil nolu markanın hükümsüzlüğünü, kaydına tedbir konulmasını talep ve dava etmiştir.
Sonraki dilekçelerinde de benzer ve bağlantılı beyanlarda bulunarak, delillerine bildirmiştir.
SAVUNMA: Davalı cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın haksız olduğunu, markasının 30/03/2016 tarihinden itibaren Türk Patent ve Marka Kurumunda 10 yıl müddetle 17/10/2016 tarihinde tescil edildiğini, davacının markasıyla kendi markası arasında benzerlik bulunmadığını, kendisinin “…” markası ile … üretimi satışı yaptığını, davacı tarafın ise “…” markası ile … ve … ve malzemeleri sattığını, “www….-…com” alan adıyla ve ınstegram hesabı üzerinden tanıtımlar yaptığını, fuarlara katıldığını, markaya yatırım yaptığını, davacının iddialarının asılsız olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
BİLİRKİŞİ RAPORU
19/07/2021 tarihli marka vekili bilirkişi raporunda özetle; TP sitesinden yapılan sorgulama neticesinde davacı … adına ve davalı … adına tanınmış marka başvuru veya kaydı bulunmadığını, davacının, “…” esas unsurlu tescilli birtakım markaların sahibi olduğunu, davaya konu markanın ise “…” kelimelerinden oluşmakta ve esas unsuru “…” kelimesi olduğunu, davacıya ait markalarda yer alan “…” kelimesi ile “…” kelimesi arasında tek bir harf farklılığı bulunmakta olup görsel olarak markalar arasında benzerlik bulunduğunu ve ortalama tüketici nezdinde karıştırma ihtimalinin bulunduğunu, davalı yanca dilekçesinde bildirilen www….-….com adresli web sitesine ulaşılamadığını bu şekilde bir site bulunmadığını, davacıya ait markalar ile davalıya ait … Tescil Numaralı Markanın (…) tescilli olduğu Mal ve hizmetlere ilişkin benzerlik değerlendirmesi davalıya ait yer alan mal ve hizmetlerin, davacıya ait markaların tescilli olduğu mal ve hizmetler yönünden ayniyet ve benzerlik oluşturduğunu, davalıya ait … Tescil Numaralı Markanın (…) tescil sınıfları içerisinde yer alan hizmetler yönünden davacının markaları ile herhangi bir benzerlik/ayniyet bulunmadığını, davacı vekilince 28.02.2018 tarihli, TPMK yayına itiraz ve Yeniden İnceleme Ve Değerlendirme Kurulu Kararlarının sunulmasına ilişkin dilekçesinin ekinde yer alan 06.01.2014, 03.01.2014, 13.05.2014 ve 17.06.2016 tarihli Yayına İtiraz konulu emsal Türk Patent Enstitüsü (TPMK) kararları incelendiğinde, kararlarda davacının tanınmışlık iddialarına yönelik beyan ve itirazlarının geçerli kabul edilmediğini, 20.03.2017 tarihli emsal Türk Patent Enstitüsü (TPMK) YİDK kararı incelendiğinde, davacının tanınmışlık iddialarına yönelik beyan ve itirazlarının geçerli kabul edilmediğinin tespitinin yapıldığını, 11.09.2014 ve 07.01.2014 tarihli Yayına İtiraz konulu kararlarda, 556 Sayılı KHK 8/4 kapsamında itiraza konu edilen markanın toplumda ulaştığı bilinirlik nedeni ile, markanın itibarından haksız yarar sağlama veya markanın itibarına veya ayırd edici karakterine zarar verme ihtimali bulunduğunu rapor etmiştir.
TESPİT, DELİL DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE
Marka, bir işletmenin mal ve/veya hizmetlerini bir başka işletmenin mal ve/veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayımlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işarettir.
Hükümsüzlük sebepleri SMK’nın 25. Maddesinde gösterilmiştir. Bu madde’ye göre; SMK’nın 5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. SMK’nın 6. Maddesinde haller;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Markalar arasında benzerlik değerlendirmesi yapılırken bakılması gereken ilk husus markaların yanı ya da benzer mal veya hizmetler sınıfı için mi kullanılıp kullanılmadığı hususudur. Markaların kullanıldığı mal veya hizmet sınıfları aynı ya da benzer bulunursa bir sonraki aşama olan markaların benzerliğinin değerlendirilmesine geçilmektedir. Söz konusu markaların benzerlik değerlendirilmesi yapılırken yerleşik içtihatlara göre görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlikleri bakımından incelenmeli daha sonra markaların bir bütün halinde tüketiciler nezdinde karıştırılma ihtimali doğurup doğurmayacağı değerlendirilmelidir.
Sınai Mülkiyet Kanunun 6/9. maddesi uyarınca kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir. Tescil başvurusu sırasında kötü niyetin başlı başına bir itiraz sebebi olarak öne sürülebilmesi mümkün olduğu gibi, sonradan aynı nedenle hükümsüzlük davasının açılabilmesi de mümkündür. Çünkü bu düzenlemeler, esasen, TMK’nın 2. maddesinin özel bir uygulamasından ibarettir (Yargıtay HGK 16/07/2008 T., 2008/11-501 Esas, 2008/507 Karar).
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2011/5436 Esas, 2013/6621 Karar ve 02/4/2013 Tarihli kararına konu bir olayda, mahkemece, “U-BOAT” markasının yaratılmış bir marka olduğu ve yüksek derecede ayırt ediciliğinin bulunduğu, bu ibarenin davalı tarafından tesadüfen seçilip tescil ettirilmesinin hayatın olağan akışına uygun düşmediği, saat sektöründe ya da ziynet eşyası sektöründe bulunan bir kimsenin bu markadan haberdar olmamasının da hayatın olağan akışıyla bağdaşmadığı, davalının da bu markayı hangi saik ile seçerek tescil ettirdiği konusunda ikna edici bir açıklamasının bulunmadığı, bu nedenle davalının marka tescili sırasında markanın davacıya ait olduğunu bildiği ve davalının kötü niyetli olduğu belirlenmiştir.
Dosya kapsamında toplanan deliller ve bilirkişi raporu dikkate alındığından davalı markasının ayırt edici unsurunun “…” ibaresi olduğu davacı markası ile arasında tek harf farkı olduğu davalı markasının davacı markasına iltibas oluşturduğu, davacı markasının ayırt ediciliği son derece yüksek bir marka olduğu, davacının markasının ulularası alanda birçok ülkede tescilinin bulunduğu, ülkemiz de dahil olmak üzere birçok ülkede giyim üzerine üretim ve satış yaptığı, aynı sektörde yer alan davalının bilmemesi gibi durumun söz konusu olamayacağı, davacı ürünlerinin belirli bir kalitede ve fiyatta oluşu dikkate alındığında, davalının, davacının markasından ticari anlamda haksız yararlanma amacı taşıdığı anlaşılmıştır.
Esasen kötüniyetli başvuru durumu mal ve hizmetlerle ilgili olmayıp, markanın tamamı ile ilgili olabileceğinden, kötüniyetli başvuru iddiası ile açılan davada, marka başvurusunun kötüniyetle yapıldığı kanaatine varıldığında, kötüniyet tescilin tamamını kapsar ve bölünemez (Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, İstanbul, Eylül 2018, s.953). Bu nedenle davalının kötüniyetli başvurusunun bütün sınıflar yönünden reddi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM:
Davacının davasının KABULÜNE,
Davalı adına kayıtlı …/… nolu “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne, sicilden terkine,
Alınması gereken 59,30 TL karar harcı davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harçtan mahsubu ile eksik kalan 27,90 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, davacı tarafından yatırılan 31,40 TL harcın davalından alınarak davacı tarafa ödenmesine,
Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, AAÜT.’ne göre belirlenen 5.900 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 1.481,70 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Davalı tarafından yapılan 248 TL yargılama giderinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
Kalan ve kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde talep beklenmeksizin ilgili yanlara iadesine,
Gerekçeli hükmün, tebliğinden itibaren 2 hafta içinde, İstinaf Kanun yolunun İzmir Bölge Adliye Mahkemelerinin 11. ve 20. Hukuk İstinaf Daireleri nezdinde açık olduğuna dair verilen karar, hazır bulunan tarafların huzurunda usulen okunup anlatıldı. 06/10/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)