Emsal Mahkeme Kararı İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/58 E. 2022/17 K. 16.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/58
KARAR NO : 2022/17

DAVA : Marka Hakkına Tecavüzün Tespiti, Maddi Tazminat ve Ticaret Unvanı Terkini
DAVA TARİHİ : 28/04/2021
KARAR TARİHİ : 16/03/2022

Davacı vekili tarafından 28/04/2021 tarihinde davalı aleyhine açılan dava, mahkememizin esas defterine kaydedilmiş olup, yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … üzerine tescil olunan “…” markasını kullanan … Paratoner Ltd. Şti.’nin, müvekkiline ait olan marka üzerindeki tecavüzünün durdurulmasını; marka üzerindeki tecavüzünün sona erdirilmesini; “…” markasının hem üretim hem de marka adının kullanılması ile açık bir şekilde marka hakkı üzerinde tecavüzü oluşturan şirket unvanı nedeni ile şirketin ticaret sicilinden terkini ile müvekkiline ait şahıs firmasının marka değeri kullanılarak, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile, davalının Hindistan ve Vietnam’da bulunan firmalara yapmış olduğu satışlar nedeni ile oluşan müvekkilinin uğradığı maddi zararlarının tazmini hakkında arabuluculuk sürecine başvurulmuş olduğunu, …/… arabuluculuk dosyası kapsamında yapılan görüşmeler sonucunda arabuluculuk süreci “Anlaşmama” ile sonlandırılmış olduğunu, Davalı … Paratoner Ltd. Şti. tarafından müvekkilini zarara uğratan eylemlerin halen devam ediyor olması karşısında, müvekkili … üzerine tescil olunan “…” markasını kullanan … Paratoner Ltd. Şti.’nin, müvekkiline ait olan marka üzerindeki tecavüzünün durdurulmasını; marka üzerindeki tecavüzünün sona erdirilmesini; “…” markasının hem üretim hem de marka adının kullanılması ile açık bir şekilde marka hakkı üzerinde tecavüzü oluşturan şirket unvanı nedeni ile şirketin ticaret sicilinden terkini ile müvekkiline ait şahıs firmasının marka değeri kullanılarak “…” markasının hem üretim hem de marka adının kullanılması ile açık bir şekilde marka hakkı üzerinde tecavüzü oluşturan şirket unvanı nedeni ile şirketin ticaret sicilinden terkinini, müvekkiline ait şahıs firmasının marka değeri kullanılarak, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın, zararın oluştuğu tarihlerden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının haksız fiil iddiasıyla açtığı huzurdaki davanın zamanaşımı süreleri geçtikten sonra açıldığını Bu yönüyle zamanaşımı itirazında bulunduğunu, taraflar arasında çeşitli davalar, savcılık şikayetleri vs mevcut olduğunu, karşı tarafça kötü niyetli olarak müvekkilinin zora sokulmak istenmekte olduğunu, aslen “…” isminin müvekkilinin bulduğu bir isim olduğunu, davacı …’ın aktif paratoner sistemleri işinden hiç anlamayan birisi iken … Paratoner Sistemleri İmalat Paz. San. Ve Tic. Ltd.Şti.nin sahibi müvekkili …’un 1992 yılından beri sektörden kazandıklarıyla hayatını idame ettirmekte olduğunu, 2015 yılında “…” ismi ile sektöre girilirken Kosgeb desteği alabildiği için resmi işlemlerin … adına yapılmış olduğunu, üretimin ise tamamen müvekkili … tarafından yapılmış olduğunu, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı …/… Sor. No- …/…K. Numaralı, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı …/… Sor. No- …/…K. Numaralı İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı …/… Sor. No- …/…K. Numaralı dosyalar ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, davacı tarafın tıpkı savcılıktaki şikayet dilekçelerinde olduğu gibi huzurdaki dava dilekçesinde de somut hiçbir veri sunmamış olduğunu, yıllardır süregelen iddiaları tekrarlamaktan ileriye geçmemişt olduğunu, bu haliyle davacının iddiasını somutlaştırma yükünü yerine getirmemiş olduğunu, davacıya dava dilekçesindeki zarar iddiasının ve müvekkil şirketle illiyet bağının açıklatılmasını talep ettiğini, davacı tarafça yapılan onca şikayet neticesinde hiçbir dosyada marka tecavüzü olduğunun tespitinin yapılamadığını, yerinde arama yapılmış olduğunu, ancak üzerinde “…” yazılı hiçbir ürünün bulunamamış olduğunu, müvekkilinin şirket unvanını markasal olarak kullandığı yönünde hiçbir somut veri mevcut olmadığını, markasal olarak kullanılmayan şirket unvanının tek başına marka hakkına tecavüz oluşturmadığı belirterek davanın reddini talep etmektedir.
BİLİRKİŞİ RAPORU
Bilirkişi heyeti raporunda özetle; Davaya dayanak yapılan …/… sayılı markanın tescilinin 31.01.2020 tarihinde yayımlanmış olduğunu 31.01.2020 tarihinden sonraki tarihli fiili kullanımları gösteren ve tarih bilgisi içeren delillerin incelendiğinde esas alınabileceğini, davacının dilekçelerinin ekinde sunduğu sosyal medya hesaplarından veya whatsApp telefon mesajlarından alınmış ekran goruntulerıne ılışkin delillerin ve belgelerin tek tek incelenmesinde bir kısmının gün-ay-yıl şeklinde net “/bilgisini içermediğini, bir kısmının 31.01.2020 tarihinden önceki tarihleri içerdiğini, bir kısmının 31.01.2020 tarihinden sonraki bir tarihi içerdiğini, davalının kullanımına ilişkin olduklarına dair herhangi bir bilgiye rastlanmadığını ya da davacının bilgilerine yer verildiğini veyahut kimin kullanımlarına ilişkin olduğunun anlaşılmadığını, bir kısmında “…” ibaresinin markasal mahiyette kullanılmadığını, bir kısmının Türkçe olmadıklarını, bir kısmında yer alan markasal kullanımların şeklindeki … işaretine ilişkin olmakla davaya dayanak yapılan markasından farklılık taşıdığını belirterek iltibas değerlendirmesine esas alınamadığını, dosya içerisinde davalının ticaret unvanlarındaki “…” ibaresini 31.01.2020 tarihinden sonraki tarihlere ilişkin kullanımlarının unvanın amacını aşar mahiyette markasal kullanım olduğuna dair belgeye rastlanmadığını, taraflar arasındaki ilişkinin adi ortaklık mahiyetinde olduğunu ve dava konusu “…” ibareli markayı tarafların birlikte ihdas ve istimal ettiklerine karar verilmesi halinde davalının da dava konusu marka üzerinde hak sahibi olacağını, davalı firmanın satışları tecavüzlü dönemde davacı firmaya göre çok düşük olduğunu, bu sebeple 531.115,22 TLx 94 3 – 15.933,45 TL’nın markaya yansıdığını rapor etmişlerdir.
TESPİT, DELİL DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE
Marka hakkına tecavüz sayılan haller 6769 sayılı SMK’nın 7. maddesine de atıf yapılmak suretiyle 29. maddede düzenlenmektedir. Kanunun 29/1-a bendinde 7. maddeye atıf yapılarak, “marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmanın” marka hakkına tecavüz sayılan fiillerden olduğu belirtilmekte, daha sonra marka hakkına tecavüz sayılan diğer haller sıralanmaktadır. Bu durumda, marka hakkına tecavüz sayılan fiiller incelenirken 7. maddeyle 29. maddenin birlikte dikkate alınması gerekir.
Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 29/1-a maddesi marifetiyle 7/2-a maddesinde, “Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması”, 7/2-b maddesinde ise, “Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması” marka hakkına tecavüz sayılan fiiller arasında sıralanmıştır.
Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 7/2-c maddesine göre ise, “Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması” 29/1-a maddesi marifetiyle marka hakkına tecavüz sayılan fiillerdendir.
Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 7/3-ç maddesine göre, “İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması”, 7/3-d maddesine göre ise “İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.” hallerinde işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir.
Bilindiği üzere 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu md.39 ve devam eden maddelerinde de belirtildiği üzere, ticaret unvanı tacirin, ticari işletmesine ilişkin işlemleri yaparken ve bu işlemlerle ilgili senet ve diğer evrakları imzalarken kullandığı addır. Buna göre ticaret unvanının işlevi, ticari işletmenin sahibi olan tacirin diğer tacirlerden ayırt edilmesini sağlamaktır.
İşletme adı ise; TTK md.53’te: “işletme sahibi ile ilgili olmaksızın, doğrudan doğruya işletmeyi tanıtmak ve benzer işletmelerden ayırt etmek için kullanılan ad” olarak tanımlanmıştır. İşletme adının fonksiyonu ticari işletmeyi işleten tacirin değil, bizzat ticari işletmenin benzer işletmelerden ayırt edilmesine yöneliktir. İşletme adında serbestlik ilkesi vardır. İşletme sahibi, başkasının hakkına tecavüz etmemek ve kamu düzenine aykırı olmamak koşuluyla istediği adı seçebilir.
Mülga 556 s. KHK ve 6769 sayılı SMK’da düzenlenen marka ise, ticaret unvanı ve işletme adından farklı bir amaca hizmet eden tanıtıcı bir işarettir. Marka, taciri ya da ticari işletmeyi değil, bir teşebbüsün mal veya hizmetlerini diğer teşebbüslerin mal veya hizmetlerinden ayırt etmek için kullanılır. Buna göre fonksiyonu tümüyle ticari işletmenin ürettiği, pazarladığı mal veya hizmetleri diğer işletmelerin mal veya hizmetlerinden ayırt etmektir.
Görüldüğü gibi SMK uyarınca marka sahibinin 3. Kişilerin markasal kullanımını engelleme hakkı bulunduğu gibi SMK 7/3-e bendine göre, tescilli bir markayı oluşturan işaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak başkaları tarafından kullanılması halinde, marka sahibi bu kullanımları yasaklama hakkına da sahiptir. Bu hüküm, marka sahibine, marka işaretinin tescilli bir ticaret unvanı ve işletme adında kullanılması halinde de yasaklama yetkisi vermekle birlikte söz konusu hükmü tüm ticaret unvanı kullanımlarını kapsayacak şekilde geniş yorumlamak mümkün değildir. Bu nedenle tescilli ticaret unvanının kullanımının yasaklanabilmesi için kullanımın markanın fonksiyonlarına zarar vermesi veya kullanım sonucunda haksız bir yararlanmanın söz konusu olması gerekir. (Karasu, Rauf/Suluk, Cahit/Nal, Temel, Fikri Mülkiyet Hukuku, Ankara 2017, s. 213 vd.)
Dosyada toplanan deliller ve bilirkişi raporunda ayıntıları bahsettiği üzere davacının iddialarını ispata yarar net, somut ve yeterli delilleri dosyaya sunmadığı, mevcut delil durumu itibari ile davacının iddialarının yerinde olmadığı anlaşılmakla davacının davasının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
Davacının davasının reddine,
Alınması gereken 80,70 TL peşin harcın davacı tarafından yatırılan 59,30 harçtan mahsubu ile eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden markaya tecavüz ve ticaret unvanının terkini davası reddedilmekle AAÜT.’ne göre belirlenen miktar 7.375 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine,
Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden maddi tazminat davası reddedilmekle AAÜT.’ne göre belirlenen miktar 7.375 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 1.627 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan toplam 19,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine,
Kalan ve kullanılmayan gider avanslarının talep beklenmeksizin ilgili taraflara iadesine,
Gerekçeli hükmün, tebliğinden itibaren 2 hafta içinde, İstinaf Kanun yolunun İzmir Bölge Adliye Mahkemelerinin 11. Ve 20. Hukuk İstinaf Daireleri nezdinde açık olduğuna dair verilen karar, hazır bulunan tarafların huzurunda usulen okunup anlatıldı. 16/03/2022

Katip …
(E-İMZA)

Hakim …
(E-İMZA)