Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/56 Esas
KARAR NO : 2021/186
DAVA : Marka Hakkına Tecavüzün Tespiti, Durdurulması, Kaldırılması, Ticaret Unvanının Terkini
DAVA TARİHİ : 20/04/2021
KARAR TARİHİ : 13/10/2021
Davacı vekili tarafından 20/04/2021 tarihinde davalı aleyhine açılan dava, mahkememizin esas defterine kaydedilmiş olup, yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 1951 yılında kurulmuş 70 yıldır faaliyeti devam etmekte olduğunu, 1973 yılında … a.ş. bünyesinde “….” unvanı ile yeniden yapılandırılmış, daha sonra 2003 yılında unvan değiştirerek …a.ş. unvanını almış olduğunu, “tanınmış bir şirket” olduğunu, google ve diğer internet arama motorlarına “…” veya “…” yazıldığında çıkan ilk sonuçlar müvekkil şirketin www…com.tr şeklindeki web sitesinin olduğunu, … tescil no.’lu “…” markası, türk patent ve marka kurumu nezdinde 25.03.1998 başvuru tarihinden itibaren 36 ve 39 no’lu sınıflarda, … … tescil no.’lu “… ” markası 09.02.2018 başvuru tarihinden itibaren 36 ve 39 no’lu sınıflarda tescilli olduğunu, davalının, “… ” ve “… ” unvanları altında giriştiği haksız eylemlerinin olduğunu, davalı …’ın, http://www….com adresinde bulunan web sitesinde, “… ”, “… ” unvanları altında aynı iş alanında ibarelerini kullandığının tespit edildiğini, davalının, “…”, “… “, “… ” ibarelerini kullanmasının, 6769 sayılı smk.’nın 159. ve 6100 sayılı hmk’nın 391. maddeleri uyarınca dava sonuçlanıncaya kadar ihtiyati tedbir yoluyla önlenmesini, marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ile tecavüzün ve haksız rekabetin durdurulmasına, tecavüzün ve haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, ilgili evrak ve eşyanın imhasına, giderleri davalıya ait olmak üzere, kararın ulusal çapta yayın yapan bir gazete ile yayımlanmasını, istanbul ticaret sicil müdürlüğü’nün … sayılı sicil dosyasında tescilli … … şeklindeki unvanının, müvekkili şirketin tescilli ticaret unvanına tecavüz teşkil ettiğinin tespiti ile tecavüzün durdurulmasını, ünvanın başındaki “…” ibaresinin sicilden silinmesini veya kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesini; tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, ilgili evrak ve eşyanın imhasını; giderleri davalıya ait olmak üzere, kararın ulusal çapta yayın yapan bir gazete ile yayımlanmasını talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin işletmesinin İstanbul’da olması sebebiyle yetki itirazının olduğunu, 1997 yılından beri “ … ” ve “ … ” işletme adı ile faaliyet yürütmekte olduğunu, 2004 yılından beridir de “… ” “… ” ve “…” ibarelerini …, basılı evrakında, fatura ve irsaliyelerinde kullanmakta olduğunu, Müvekkilinin soyadının … olduğunu bu nedenle işletme unvanında kendi soyadını kullanmakta olduğunu 2004 yılından beridir müvekkilinin kullanmakta olduğu “… ” “… ” ve “…” ibarelerine davacı tarafından sessiz kalınmış ve herhangi bir itirazda bulunulmamış olduğunu, Bu itibarla davacı bu ibarelerin kullanılmasına rıza göstermiş olduğunu, müvekkilinin K3 taşıma yetki belgesi ile … işi ile iştigal etmekte olduğunu, davacının iştigal sahasında çalışmamakta olduğunu, müvekkilinin davacının markasına tecavüz ettiği ve haksız rekabet hükümlerini ihlal ettiği iddialarının dayanaktan yoksun olduğunu belirterek davacının davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİLİRKİŞİ RAPORU:
19/08/2021 tarihli marka vekili bilirkişiden alınan raporda özetle; Davacıya ait olan markaların tescilli olduğunu, koruma sürelerinin devam ettiğini, tarafların aynı alanda faaliyette olup ortak faaliyet alanları nakliye hizmetleri olduğunu, davacının ulusal ve uluslar arası nakliye ve depolama hizmeti yapmakta, davalının işi şehir içi ve şehirler arası nakliye hizmeti yapmakta olduğunu, davalının ticaret unvanının, her ne kadar tescilli olsa da , davalı kullanımlarının ticaret unvanı aşar şekilde, … ibaresini ön plana çıkaracak şekilde MARKASAL olduğunu, … numaralı markanın 25.03.1998 tarihinden beri … … numaralı markanın 09.02.2018 tarihinden beri korunmakta olduğunu, davalı ticaret unvanının 31.08.2010 tarihinde … … olarak tescil ettirmiş olduğunu, davalı internet sitesinde https://web….org/web/ üzerinden yapılan incelemede 31.12.2008 tarihli görselde de … üzerinde markasal olarak … yazmakta olduğunu, söz konusu kullanımların … … numaralı … markanın tescilinden eski olduğunu, davalı internet sitesinde 1987 yılından beri faaliyet de olduğunu belirtse de buna ilişkin bir delilin dosyada olmadığını, … numaralı markanın 25.03.1998 tarihinden beri korumaya sahip olduğundan bu marka ve davalının markasal kullanımları için iltibas değerlendirmesinde : Tarafların faaliyet alanları aynı olup, markaları ve ticaret unvanlammın markasal kullanımlarının ayırtedici unsuru olan … kelimeleri aynı olduğunu; hem sınıf benzerliği hem esaslı unsurun işitsel, görsel, anlamsal benzerliği olduğunu ve markanın kullanımı tüketici çevresi için kullanım arasında bağlantı olduğu ihtimali de dahil olmak üzere karıştırma ihtimali yaratacak ve iltibasa yol açacak şekilde olduğunu rapor etmiştir.
TESPİT, DELİL DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE
Marka, bir işletmenin mal ve/veya hizmetlerini bir başka işletmenin mal ve/veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayımlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işarettir.
Markanın başkaları tarafından haksız kullanımı ve marka hakkının ihlali durumunda marka sahibi SMK’nın 149. Maddeki talepler ile 150 ve 151. Maddesinde düzenlenen maddi tazminat ve yoksun kalınan karı isteyebilecektir.
Bu kapsamda aşağıda sayılan fiiller marka hakkına tecavüz sayılmaktadır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 6769 sayılı kanunun 7. maddesinde belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini
kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit
edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
d) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu
hakları üçüncü kişilere devretmek.
Markalar arasında benzerlik değerlendirmesi yapılırken bakılması gereken ilk husus markaların yanı ya da benzer mal veya hizmetler sınıfı için mi kullanılıp kullanılmadığı hususudur. Markaların kullanıldığı mal veya hizmet sınıfları aynı ya da benzer bulunursa bir sonraki aşama olan markaların benzerliğinin değerlendirilmesine geçilmektedir. Söz konusu markaların benzerlik değerlendirilmesi yapılırken yerleşik içtihatlara göre görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlikleri bakımından incelenmeli daha sonra markaların bir bütün halinde tüketiciler nezdinde karıştırılma ihtimali doğurup doğurmayacağı değerlendirilmelidir.
Bilindiği üzere 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu md.39 ve devam eden maddelerinde de belirtildiği üzere, ticaret unvanı tacirin, ticari işletmesine ilişkin işlemleri yaparken ve bu işlemlerle ilgili senet ve diğer evrakları imzalarken kullandığı addır. Buna göre ticaret unvanının işlevi, ticari işletmenin sahibi olan tacirin diğer tacirlerden ayırt edilmesini sağlamaktır.
İşletme adı ise; TTK md.53’te: “işletme sahibi ile ilgili olmaksızın, doğrudan doğruya işletmeyi tanıtmak ve benzer işletmelerden ayırt etmek için kullanılan ad” olarak tanımlanmıştır. İşletme adının fonksiyonu ticari işletmeyi işleten tacirin değil, bizzat ticari işletmenin benzer işletmelerden ayırt edilmesine yöneliktir. İşletme adında serbestlik ilkesi vardır. İşletme sahibi, başkasının hakkına tecavüz etmemek ve kamu düzenine aykırı olmamak koşuluyla istediği adı seçebilir.
Mülga 556 s. KHK ve 6769 sayılı SMK’da düzenlenen marka ise, ticaret unvanı ve işletme adından farklı bir amaca hizmet eden tanıtıcı bir işarettir. Marka, taciri ya da ticari işletmeyi değil, bir teşebbüsün mal veya hizmetlerini diğer teşebbüslerin mal veya hizmetlerinden ayırt etmek için kullanılır. Buna göre fonksiyonu tümüyle ticari işletmenin ürettiği, pazarladığı mal veya hizmetleri diğer işletmelerin mal veya hizmetlerinden ayırt etmektir.
Görüldüğü gibi SMK uyarınca marka sahibinin 3. Kişilerin markasal kullanımını engelleme hakkı bulunduğu gibi SMK 7/3-e bendine göre, tescilli bir markayı oluşturan işaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak başkaları tarafından kullanılması halinde, marka sahibi bu kullanımları yasaklama hakkına da sahiptir. Bu hüküm, marka sahibine, marka işaretinin tescilli bir ticaret unvanı ve işletme adında kullanılması halinde de yasaklama yetkisi vermekle birlikte söz konusu hükmü tüm ticaret unvanı kullanımlarını kapsayacak şekilde geniş yorumlamak mümkün değildir. Bu nedenle tescilli ticaret unvanının kullanımının yasaklanabilmesi için kullanımın markanın fonksiyonlarına zarar vermesi veya kullanım sonucunda haksız bir yararlanmanın söz konusu olması gerekir (Karasu, Rauf/Suluk, Cahit/Nal, Temel, Fikri Mülkiyet Hukuku, Ankara 2017, s. 213 vd.).
Davamız ile benzer konuda Y11 HD 2015/2572 E – 2015/8392 K ve 16/06/2015 tarihli ilamında; TTK’nun 54. maddesi uyarınca davacı, iltibasa neden olan ticaret ünvanının terkinini isteyebilme hakkına sahip ise de; yargıtayın yerleşmiş içtihatları da dikkate alındığında , böyle bir davanın makul sürede açılması gerekir. Ticaret ünvanları tescil ve ilana tabi bulunduğundan makul sürenin hesabında bunun da nazara alınması icap eder. Makul sürenin geçirilmesi halinde sessiz kalma nedeni ile hak kaybı oluştuğunu belirtmiştir. Yine benzer konuda Y11 HD. 2013/15306 E – 2014/12698 K ve 02/07/2014 tarihli ilamında; 8 yıl boyunca sessiz kaldığı, bu sessiz kalmanın davalı tarafta daha önceden ortak kullanılan markanın kullanımına davacı tarafça izin verildiği hususunda haklı bir güven uyandırdığı, davacının uyandırılan bu güvene aykırı olarak tecavüz iddiasında bulunmasının MK’nın 2. maddesine aykırılık teşkil edeceği gibi, bu davalı kullanımına davacı tarafından yaklaşık 8 yıl süreyle ses çıkarılmayıp itiraz edilmeyip, dava yoluna da gidilmediğinden sessiz kalma yoluyla davalıya karşı adına tescilli markadan doğan hakkını kaybettiğini belirtmiştir.
Dosya kapsamında toplanan deliller ve bilirkişi raporu dikkate alındığında; Davalının ticaret ünvanını 31/08/2010 tarihinde aldığı, …com alan adını 31/12/2008 tarihinde kurduğu, kurduğu tarihte ana ekranda yüklü fotoğrafta … üzerinde … ibaresinn yazdığı, davalının bu sitedki kullanımlarının markasal olduğu, davacının aynı alanda ticari faaliyet göstermesi ve basit bir internet araştırması ile davalı kullanımını öğrenebileceği hususları dikkate alındığında davacının kullanımdan haberi olmadığı beyanının yerinde görülmediği, davacının uzun süredir kullanıma sessiz kalma sebebiyle dava açma hakkını kaybettiğinden davasının reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:
Davacının davasının Reddine
Alınması gereken 59,30 TL karar harcının peşin olarak yatırıldığından yeniden alınmasına, yer olmadığına,
Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, AAÜT’ne göre belirlenen 5.900 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak, davalı taraflara ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 983,20 TL toplam yargılama giderinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan toplam 28,60 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak, davalı tarafa ödenmesine,
Kalan ve kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde talep beklenmeksizin ilgili yanlara iadesine,
Gerekçeli hükmün, tebliğinden itibaren 2 hafta içinde, İstinaf Kanun yolunun İzmir Bölge Adliye Mahkemelerinin 11. Ve 20. Hukuk İstinaf Daireleri nezdinde açık olduğuna dair verilen karar, hazır bulunan tarafların huzurunda usulen okunup anlatıldı.13/10/2021
Katip …
(e-imzalıdır)
Hakim …
(e-imzalıdır)