Emsal Mahkeme Kararı İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/54 E. 2021/234 K. 03.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/54 Esas
KARAR NO : 2021/234

DAVA : Markaya ve Haksız Rekabete Tecavüzün Tespiti, Ref’i,
DAVA TARİHİ : 15/04/2021
KARAR TARİHİ : 03/11/2021

Davacı vekili tarafından 15/04/2021 tarihinde davalı aleyhine açılan dava, mahkememizin esas defterine kaydedilmiş olup, yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket … A.Ş. İzmir ili, Kınık ilçesinde … üretimi yapmaktadır ve de satış işlemlerine başlamış … faaliyetlerin başlama tarihi 11.09.2009 olduğunu, “…” olarak marka tescilini tescil tarihi 06.09.2020 tarihi ; koruma başvuru tarihi 12.12.2019 tarihinde başlamış olduğunu, Davaya konu “…” markası 4. ve 35. sınıflarda tescilli olduğunu, müvekkilinin … üretimine başladıktan sonra satış aşamasına geçmiş ve bunun için kuracağı şirkete tescilli markası “…” ünvanını almak istemiş olduğunu, unvanın davalı şirket tarafından marka tescilinden sonraki bir tarihte kurulduğunu, davalı şirketin marka tescilinden ve de markadan haberdar olduktan sonra şirket kurmuş olduklarını, müvekkili şirketin davalı şirketin kuruluşta belirtilen iştigal alanları aynı olduğunu, davalı şirketin yetkilisinin aynı bölgede bulunan müvekkili şirket ve de markasından haberdar olup kötü niyetli olarak … anonim şirketi ünvanlı şirketi kurmuş ve de sicilde tescil ettirmiş olduğunu, davalıya İzmir … Noterliği’nin … yevmiye ve de 26.02.2021 tarihli ihtarnamesi ile ihtarın tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde sicilden terkin etmesi ihtarında bulunulmuş; usulüne uygun tebligat yapılmış olduğunu, ihtarnameye cevap verilmemiş; ne de terkin işlemi gerçekleştirilmiş olduğunu, davalıya ait olan ticaret unvanında yer alan … ibaresi ile müvekkiline ait olan … ibareli marka birebir aynı olduğunu, karışıklığa sebep olmakta olduğunu, davalının gerçekleştirmiş olduğu ticari faaliyetlerin de müvekkili şirket ile aynı olduğunu bu durumun müvekkili şirket aleyhine iltibas oluşturduğunu, tazminat davası dahil tüm diğer hak ve taleplerimiz saklı kalmak kaydıyla, haksız rekabet nedeniyle davalının ticaret unvanından “…” sözcüğünün terkini veya davalının ticaret ünvanından silinmesine karar verilmesini ve “…” sözcüğünün kullanımı ve haksız rekabetin men edilmesini, haksız rekabetin tespiti ile davalı tarafından kullanımının men edilmesini, müvekkili adına tescilli “…” ibareli markaya tecavüzün tespiti ile ref’i ile müvekkili adına tescilli “…” ibaresinin tedbiren kullanımının durdurulmasınını talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalıya usulüne uygun olarak tebliğ yapılmasına rağmen, süresinde davaya cevap vermediği ve delillerini sunmadığından dolayı, münkir sayılmıştır.
BİLİRKİŞİ RAPORU:
11/10/2021 tarihli marka vekili bilirkişiden alınan raporda özetle; Davacıya ait olan … … numaralı markanın , 4. Sınıfta “katı yakıtlar ve …” için tescilli olduğunu, koruma süresinin devam ettiğini, davacı markası için 12.12.2019 tarihinde başvuru yapılmış , markanın tescili 30.11.2020 tarihinde bültende yayınlanmış, davalı şirketin kuruluş tarihinin 25.11.2020 olduğunu, davacı yanın markasını dosyaya sunulu olan faturalar ve … … numunelerinden anlaşıldığı üzere … satışı amacı ile kullanmakta olduğunu, davalı yanın faaliyet alanına ilişkin , dosyada ticaret sicil kayıtları dışında bir veri olmadığını, söz konusu kayıtlara göre davalı yanın … Anonim Şirketi adı altında “ …, …, …,…. vb. her türlü … işlenmesi, üretilmesi, alım salımı, ithalat ve ihracatım…” ile de iştigal etmekte olduğunu, bu kapsamdaki mal ve hizmetler için, davacı ile birebir aynı olan işi de yapmakta olduğunu, aynı tüketici kitlesine hitap etmekte olduğunu, davacı markası olan, ürünler üzerinde alev şekli, faklı yazı karakterleri “ …” sloganı ile kullanılmış olduğunu, davalı ticaret unvanı ise … Ticareti A.ş. ticaret unvanın kullanımına ilişkin dosyada bir belge olmadığını, marka ve unvan işaret olarak anlamsal, işitsel, görsel olarak aynı olduğunu, davacıya ait … … numaralı marka unsurlarından olan …kelimesi Türk Dil Kurumunun sözlüğüne göre “İçi dolu olan ve dışı kaplama olmayan, Katışıksız” anlamına gelmekte olduğunu, bununla birlikte …kelimesinin, … üretiminde ilk akla gelen yer olan …’yı da çağrıştırmakta olduğunu, … kelimesinin tanımlayıcı olduğunu, …kelimesinin de “katıksız …, içinde taş olmayan …” anlamı verdiği için tanımlayıcı olduğunu, … … numaralı markanın zayıf marka olduğunu, davalının ticaret unvanı … Anonim Şirketi olduğunu, davalının şirket faaliyet konularından olan … ticareti için de ticaret unvanın için ayırt ediciliği olmadığını, davalı ticaret unvanın nasıl, ne şekilde kullanıldığı ile yada piyasa satıcı olarak yer alıp almadığı ile ilgili dosyada bir belge olmadığını, davalının tescilli olan unvanının kullanımının markasal boyutunun incelenemediğini, hizmet markaları için unvanın markasal etkisi kaçınılmaz olsa da mal markalarında unvan ve ürün üzerinde kullanımın ayrılabilmekte olduğunu, dosyada bu konuda bir veri olmadığını, unvanın markasal etkisine ilişkin değerlendirme yapılamadığını rapor etmiştir.
TESPİT, DELİL DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE
Marka, bir işletmenin mal ve/veya hizmetlerini bir başka işletmenin mal ve/veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayımlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işarettir.
Markanın başkaları tarafından haksız kullanımı ve marka hakkının ihlali durumunda marka sahibi SMK’nın 149. Maddeki talepler ile 150 ve 151. Maddesinde düzenlenen maddi tazminat ve yoksun kalınan karı isteyebilecektir.
Bu kapsamda aşağıda sayılan fiiller marka hakkına tecavüz sayılmaktadır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 6769 sayılı kanunun 7. maddesinde belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini
kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit
edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
d) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu
hakları üçüncü kişilere devretmek.
Markalar arasında benzerlik değerlendirmesi yapılırken bakılması gereken ilk husus markaların yanı ya da benzer mal veya hizmetler sınıfı için mi kullanılıp kullanılmadığı hususudur. Markaların kullanıldığı mal veya hizmet sınıfları aynı ya da benzer bulunursa bir sonraki aşama olan markaların benzerliğinin değerlendirilmesine geçilmektedir. Söz konusu markaların benzerlik değerlendirilmesi yapılırken yerleşik içtihatlara göre görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlikleri bakımından incelenmeli daha sonra markaların bir bütün halinde tüketiciler nezdinde karıştırılma ihtimali doğurup doğurmayacağı değerlendirilmelidir.
Bilindiği üzere 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu md.39 ve devam eden maddelerinde de belirtildiği üzere, ticaret unvanı tacirin, ticari işletmesine ilişkin işlemleri yaparken ve bu işlemlerle ilgili senet ve diğer evrakları imzalarken kullandığı addır. Buna göre ticaret unvanının işlevi, ticari işletmenin sahibi olan tacirin diğer tacirlerden ayırt edilmesini sağlamaktır.
İşletme adı ise; TTK md.53’te: “işletme sahibi ile ilgili olmaksızın, doğrudan doğruya işletmeyi tanıtmak ve benzer işletmelerden ayırt etmek için kullanılan ad” olarak tanımlanmıştır. İşletme adının fonksiyonu ticari işletmeyi işleten tacirin değil, bizzat ticari işletmenin benzer işletmelerden ayırt edilmesine yöneliktir. İşletme adında serbestlik ilkesi vardır. İşletme sahibi, başkasının hakkına tecavüz etmemek ve kamu düzenine aykırı olmamak koşuluyla istediği adı seçebilir.
Mülga 556 s. KHK ve 6769 sayılı SMK’da düzenlenen marka ise, ticaret unvanı ve işletme adından farklı bir amaca hizmet eden tanıtıcı bir işarettir. Marka, taciri ya da ticari işletmeyi değil, bir teşebbüsün mal veya hizmetlerini diğer teşebbüslerin mal veya hizmetlerinden ayırt etmek için kullanılır. Buna göre fonksiyonu tümüyle ticari işletmenin ürettiği, pazarladığı mal veya hizmetleri diğer işletmelerin mal veya hizmetlerinden ayırt etmektir.
Görüldüğü gibi SMK uyarınca marka sahibinin 3. Kişilerin markasal kullanımını engelleme hakkı bulunduğu gibi SMK 7/3-e bendine göre, tescilli bir markayı oluşturan işaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak başkaları tarafından kullanılması halinde, marka sahibi bu kullanımları yasaklama hakkına da sahiptir. Bu hüküm, marka sahibine, marka işaretinin tescilli bir ticaret unvanı ve işletme adında kullanılması halinde de yasaklama yetkisi vermekle birlikte söz konusu hükmü tüm ticaret unvanı kullanımlarını kapsayacak şekilde geniş yorumlamak mümkün değildir. Bu nedenle tescilli ticaret unvanının kullanımının yasaklanabilmesi için kullanımın markanın fonksiyonlarına zarar vermesi veya kullanım sonucunda haksız bir yararlanmanın söz konusu olması gerekir (Karasu, Rauf/Suluk, Cahit/Nal, Temel, Fikri Mülkiyet Hukuku, Ankara 2017, s. 213 vd.).
Davacı markasını, dosyaya sunulu olan faturalar ve … numunelerinden anlaşıldığı üzere … satışı amacı ile kullanmaktadır. Davalının faaliyet alanına ilişkin , dosyada ticaret sicil kayıtları dışında bir veri yoktur. Söz konusu kayıtlara göre davalı yan göre … Anonim Şirketi adı altında “ …, …, …,… vb. her türlü … işlenmesi, üretilmesi, alım salımı, ithalat ve ihracatım…” ile iştigal de etmekte olup, bu kapsamda davacı ile birebir aynı olan işi de yapmakta olup, aynı tüketici kitlesine hitap etmektedir.
Davacının dosyaya sunduğu deliller incelendiğinde davalının ticaret ünvanını markasal kullanıp kullanmadığı konusunda somut delil bulunmadığı bu sebeple dosyadaki delillerden davalının davacı markasına tecavüz oluşturan eylem tespit edilemediği, tescilli ticaret unvanının kullanımının markanın fonksiyonlarına zarar vermesi veya kullanım sonucunda haksız bir yararlanmanın söz konusu olup olmadığının dosyadaki delillerden tespit edilemediğinden davacının davasının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
Davacının davasının reddine,
Alınması gereken 59,30 TL karar harcı tam olarak alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
Davacı tarafından yapılan toplam 1.077,20 TL yargılama giderinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
Karar kesinleştiğinde kalan ve kullanılmayan gider avanslarının talep beklenmeksizin ilgili yanlara iadesine,
Gerekçeli hükmün, tebliğinden itibaren 2 hafta içinde, İstinaf Kanun yolunun İzmir Bölge Adliye Mahkemelerinin 11. Ve 20. Hukuk İstinaf Daireleri nezdinde açık olduğuna dair verilen karar, hazır bulunan tarafların huzurunda usulen okunup anlatıldı.03/11/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)