Emsal Mahkeme Kararı İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/37 E. 2021/251 K. 24.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/37 Esas
KARAR NO : 2021/251

DAVA :Markaya Tecavüzün Tespiti, Men’i, Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 22/03/2021
KARAR TARİHİ : 24/11/2021

Davacı vekili tarafından 22/03/2021 tarihinde davalı aleyhine açılan dava, mahkememizin esas defterine kaydedilmiş olup, yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Müvekkili şirketin Samsun ve çevresinde faaliyet gösterdiğini, müvekkili şirketin kurucuları tarafından … markasının Türk Patent Enstitüsüne 04.09.2012 tarihli …/… başvuru numarası, 18.11.2013 tarihinde …/… başvuru numarası, 24.02.2011 tarihinde …/… başvuru numarası ile yapılan başvurular ile birlikte ‘…’ markası tescil edilmiş ve bilfiil kullanılmaya başlanmış olduğunu, akabinde müvekkil şirket … markasının sahibi … … ve … … unvanlı şahıs şirketlerinin 17.10.2017/2 tarih ve esas sayılı Genel Kurulu Kararı ile müvekkil … Gıda Tarım Hayvancılık Turizm Tic. San. LTD. ŞTİ. bünyesinde birleşmesi ile kurulduğunu, yapılan devir sonrasında devrin kapsamında yer alan ”…” markasını müvekkil şirket iş yerlerinde, reklam panolarında, tabela ve reklam vasıtalarında yapılan tescil işlemi ile birlikte kullanmaya başladığını, dolayısıyla müvekkil şirket Türk Patent ve Marka Kurumu başvuru tarihi olan 04.09.2012 tarihinden itibaren bahse konu markasının tescilli sınıfında münhasıran hak sahipliğini elinde bulundurduğunu, müvekkil şirketin bilfiil faaliyet göstermekle kalmayıp aynı zamanda uzun yıllar emek verdiği markası ile ürün ve hizmetleri özdeşleştirilmiş yürütmüş olduğu reklam kampanyaları ile markasını tanınır hale getirdiğini, müvekkili şirket tarafından yapılan araştırmalar sonucunda davalı şirketin … … İşletmeciliği ismiyle … Mah. … Sok … Apt. No:…/… …/… adresinde müvekkili şirketin tescilli markası ile esas unsurları itibariyle benzer nitelikteki ‘… …’ markasını ve logosunu kullanarak faaliyet gösterdiğinin tespit edildiğini, markaların karıştırılma olasılıkların çok yüksek olduğunu, davalı markanın ürününün tüketici nezdinde yaratacağı genel izlenimde belirgin bir farklılık olmadığını, bu sebeple müvekkili şirkete ait bir ürün şeklinde anlaşılacağının dosya kapsamı ile sabit olduğunu, bunun üzerine karşı yana 10.07.2020 tarihinde ihtarname keşide edildiğini ve haksız ve hukuka aykırı kullanımının son verilmesinin talep edildiğini, anılan ihtarname 14.07.2020 tarihinde tebliğ edilmesine karşın markanın haksız kullanımı ve davalı şirketin haksız rekabet içerir tutum ve davranışları son bulmadığını, akabinde karşı yan hakkında müvekkilin tescilli markasına tecavüzü nedeniyle ihtiyati tedbiri içerir delil tespiti talep davanın İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ nin …/…D.İş sayılı dosyası ile açıldığını, davalının işletmesinde keşif yapıldığını ve rapor tanzim edildiğini, raporda davalı kullanımların markasal mahiyette olduğu tespit edildiğini, Mahkeme dosyasından verilen ihtiyati tedbir kararının 19.02.2021 tarihinde İzmir … İcra Dairesi’nin …/… esas sayılı icra dosyası ve yetkili icra memurlarının aracılığı ile davalı iş yerinde uygulandığını, TTK m.4 gereği Fikri Mülkiyet Kanununa tabi davaların ticari dava sayılması ve zorunlu arabulucuğa tabi olması nedeniyle 24.02.2021 tarihinde arabuluculuk kurumuna başvurulmuş ve arabuluculuk süreci 12.03.2021 tarihinde anlaşamama ile sonuçlanmadığını belirtmiş, davalı şirketin müvekkile ait markaya tecavüzünün tespiti ve men-i’ ne, müvekkil şirkete ait tescilli markanın kullanıldığı tabelaların sökülmesine, reklam vasıtası, basılı evrak ve ürünlerin toplatılması ve ayrıca el konulması yönündeki SMK’ nin 159, TTK’ nin 61 ve HMK’ nin 389 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati tedbire hükmedilmesine, karşı yana ait bilgi ve fotoğrafların yer aldığı https://…-……site/ ve https://www….com tr/…/… alan adlarına erişimin engellenmesine, masrafı davalıdan alınarak, hükmün tirajı en yüksek 5 gazeteden biri ile ilanına, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla 6769 Sayılı yasa uyarınca hesaplanacak şimdilik dava değerinin tamamının belirlenmesi karşı tarafın vereceği bilgilere, delillerin toplanmasına ve davacının taleplerinin bilirkişi tarafından hesaplanmasına bağlı olduğundan, dava değeri kesin olarak belirli olduğunda harcın tamamlanması kaydıyla 100,00-TL maddi tazminatın davalı yana çekilen ihtar tarihinden itibaren işleyecek olan ticari faiziyle davalıdan tahsiline, 30.000,00-TL manevi tazminatın davalı yana çekilen ihtar tarihinden itibaren işleyecek olan ticari faizi ile davalıdan tahsiline, mahkeme masrafı, delil tespiti dosyası yargılama giderleriyle birlikte ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
02/11/2021 tarihli bedel arttırım dilekçesi ile Maddi tazminat talebine ilişkin müddeabihin 18.605,57 TL daha bedel arttırım suretiyle arttırılarak toplam 18.705,57 TL olarak kabul edilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalı cevap dilekçesinde özetle; Şahıs firması olarak işlettiği unlu mamüller işyerine … logosunu almak istediğinde internetten yaptığı araştırmada hiçbir eşleştirme göremediğini, İzmir Ticaret Odası ve ilgili tescil birimlerinin de kendisine herhangi bir engel çıkarmadığını, bu logoyu kullanımı için gerekli harçları yatırdığını, davacının tespit tarihine kadar itirazsız olarak kullandığını ve kimseye de bir zarar doğurmadığını, dosyada mevcut tespit belgeleri ve uygulama icra dosyasındaki zabıt beyanlarında da görüleceği üzere kullanımın yasal olduğu ve iyi niyetli olunduğunun, karşı tarafla herhangi bir menfaat ve zıtlaşma gereğinde olunmadığının, mevcut talep doğrultusunda bu logoyu kullanmaktan yasaya olan saygımızdan dolayı ve karşı tarafın üstün ve öncelikli hakkını kabul ederek hemen vazgeçtiğini ve ticaret sicil kaydının … … işletmeciliği olarak değiştirdiğini ve bu hususları ekte sunulan cevabı ihtarname ile karşı tarafa bildirdiğini, logo ve ünvanın (…) kendi adımına tescilinde hiçbir illegal talep ve işleminin olmadığını, İzmir Ticaret Odası’ nın oluru ile gerçekleşmiş bir fîil olduğunu, bu nedenle bu ünvanın kötü niyetle ve karşı tarafa zarar vermek amacıyla kullanılmadığının açıkça kabul edilmesi gerektiğini, yeni unvanının esas alınarak açılan davanın konusuz kaldığını, ünvan ve logonun kendi ihtiyarımı ile kaldırılmış olması nedeniyle herhangi bir maddi ve manevi tazminat doğuracak fiilin varlığının hiçbir zaman oluşmadığını, kaldı ki Samsun’ da kurulu bir firmanın ünvanı ile İzmir’ de tek bir mekanda gayet iyi niyetle ve sevimli bir isim mantığıyla kullanılmış olması sonucu tüm yasal sorumluluğunun kendisine yüklenmeye çalışılmasının hakkaniyet ve nefaset kurallarına aykırıdı olduğunu, bu ünvanın kullanılmasında hiçbir olumsuz görüş bildirmeyen İzmir Ticaret Odası ve ilgili diğer kurum ve kuruluşlarının yanıltmasının esas alınmasını, yeni ünvan edinmesi nedeniyle maddi ve manevi tazminat taleplerininde de askıda kaldığını belirtmiş, … ünvanının tesbitten sonra kendileri tarafından resen kaldırılmış olmakla konusu kalmayan davanın ortadan kaldırılmasına, Samsun’ daki şirketin ünvanının İzmir’ de sadece sabit bir işyerinde kullanılıyor olmasının herhangi bir maddi ve manevi zarara neden olmasının mümkün olmadığının kabulü ile maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine ve ortadan kaldırılmasına, … talebimizi reddetmeyen ilgili mercilerin kusuru olduğundan bu davada aleyhine masraf ve avukatlık ücretinine hükmedilmemesini karar verilmesini talep etmiştir.
BİLİRKİŞİ RAPORU: Mali müşavir bilirkişi raporunda “Davacı taraf olası tazminata ilişkin hesap seçim tercihini öncelikle 6769 S.K.151/2-C bendine göre belirlediği,bu hususta yapılan incelemede örnek lisansın sunulmaması ve bu yönde örnek İlisansında bilirkişi incelemesi ile tespit edilemediği, Bu konuda hesaplama yapılamadığından diğer seçimlik hakkını 6769 S.K.151/2-B maddesine göre belirlediği, bu yöntemde tecavüz edenin markayı kullanma yoluyla elde ettiği kazancın bu kişinin net geliri olduğu, Buna göre davalının markayı kullanma yoluyla elde ettiği kazancının (NET KAR) dikkate alınması gerektiği, markaya olası tecavüz suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olduğu kabul edildiğinde, sayın mahkeme tarafından suçun başlangıç tarihinin öğrenme tarihi olarak kabul edilmesi haline olası tecavüzlü sürenin ihtarname tarihi itibariyle başladığı ve olası yoksun kalınan kazanç dönemi olarak 14.07.2020 tarihi ile dava Harçlandırma tarihi olan 22.03.2021 tarihleri arası 8 AY 8 GÜN süre dahilinde hesaplamaya dahil edilebileceği, Davalı firmanın 14.07.2020-31.12.2020 mali döneminde net kazancının bulunmadığı anlaşıldığından Yargıtay kararlarında belirtildiği üzere bu döneme ait tazminat hesabının yapılamayacağı, 01.01.2021-22.03.2021 döneminde firmanın elde ettiği NET KARLILIĞIN olası yoksun kalınan kazanç hesabına dahil edilebileceği, yapılan hesaplamada davalının 3.018,44 TL tutarında dönemsel NET KAR ELDE ETTİĞİ, bu karlılığın ilgili tecavüzlü döneme uyarladığında 3.006,73 TL yoksun kalınan kazançtan söz edilebileceği” şeklinde rapor etmiştir.
TESPİT, DELİL DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE
Marka, bir işletmenin mal ve/veya hizmetlerini bir başka işletmenin mal ve/veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayımlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işarettir.
Markanın başkaları tarafından haksız kullanımı ve marka hakkının ihlali durumunda marka sahibi SMK’nın 149. Maddeki talepler ile 150 ve 151. Maddesinde düzenlenen maddi tazminat ve yoksun kalınan karı isteyebilecektir.
Bu kapsamda aşağıda sayılan fiiller marka hakkına tecavüz sayılmaktadır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 6769 sayılı kanunun 7. maddesinde belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini
kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit
edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
d) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu
hakları üçüncü kişilere devretmek.
Markalar arasında benzerlik değerlendirmesi yapılırken bakılması gereken ilk husus markaların yanı ya da benzer mal veya hizmetler sınıfı için mi kullanılıp kullanılmadığı hususudur. Markaların kullanıldığı mal veya hizmet sınıfları aynı ya da benzer bulunursa bir sonraki aşama olan markaların benzerliğinin değerlendirilmesine geçilmektedir. Söz konusu markaların benzerlik değerlendirilmesi yapılırken yerleşik içtihatlara göre görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlikleri bakımından incelenmeli daha sonra markaların bir bütün halinde tüketiciler nezdinde karıştırılma ihtimali doğurup doğurmayacağı değerlendirilmelidir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2019/5399 E – 2020/5084 K ve 16.11.2020 tarihli ilamında da belirttiği üzere; markalar, bir tacirin ürettiği veya piyasaya sunduğu mal ve hizmetleri, diğer tacirlerin mal ve hizmetlerinden ayırt etmeye yarayan tanıtıcı işaretlerdir. Ticaret unvanları ise bir ticari işletmenin faaliyetlerini, diğer ticari işletmelerin faaliyetlerinden ayırt etmeye yarayan tanıtıcı işaretlerdir. Bununla birlikte, markaların; ayırt edicilik, reklam, garanti gibi işlevleri yanında, köken bildirme işlevleri de bulunmaktadır. O nedenle, bir ticaret unvanının, daha önceden tescil olunan bir markanın kapsamında kalan malların tescilli olduğu alanda kullanımı halinde, söz konusu kullanımın markanın işlevleri kapsamında, mal ve hizmetlerin ticari kökeni de dahil, ticari işletmeler arasında karıştırılma ihtimaline yol açması halinde söz konusu kullanım marka hakkına tecavüz olarak kabul edilmelidir. Bu bağlamda, daha önceden başkaları adına marka olarak tescilli bir işaretin, bir başkası tarafından ticaret unvanı olarak tescil ettirilmesi ve unvanın farklı bir faaliyet alanında tanıtıcı işaret olarak kullanılması marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilemez.
Marka hakkına ihlalden söz edilebilmesi için; markanın ticarette markasal etki yaratacak biçimde kullanılması (markasal kullanım) yanında markayla aynı olan herhangi bir işaretin tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması(iktibaslı kullanım) veya markayla aynı veya benzer olan ve markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali
de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması(iltibaslı kullanım) gerekmektedir.
Benzerlik değerlendirmesinin ilk koşulu markaların tescilli oldukları sınıfların birbirine benzerliğidir.
Markaların tescilli oldukları veya tescili talep edilen mal ve hizmetlerin benzerliğine kanaat getirilmesi halinde, ikinci şart olan markaların benzerliğine geçilir. Eğer her iki koşul da gerçekleşmiş ise markalar arasında iktibas veya iltibas olduğuna karar
verilecektir.
Dosya kapsamında toplanan deliller, esas ve değişik iş dosyasında alınan bilirkişi raporları dikkate alındığında; davalının verdiği … ve … hizmetinin davacının markalarının tescilli olduğu 30ve 43. Sınıf kapsamında kaldığı, davalı iş yerinin dışındaki ön ve yan cephelerinde yer alan alınlık tabelalarında ve yan cephedeki vitrinin altındaki tabelalarda … …”, ön cephedeki vitrin camının ortasında “… …”, altında “…”, iş yerinin içinde bulunan ürün kutularının ve kağıt poşetlerin üzerinde “…”, tezgahın üzerinde “… …” ve para tabağında “… …” işaretlerine ve internet sitesine ilişkin kullanımlarının markasal mahiyette olduğu, “…” ibaresini ayrı veya diğer ibarelerden büyük ve ön plana çıkarır vaziyette kullanımlarının davacı markalarına tecavüz oluşturduğu anlaşılmıştır. Davalının bu eylemi sonucu davacının SMK.m.151/2-c uyarınca yoksun kaldığı kazancın 18.705,57 TL olduğu kanaatine varılmıştır. SMK’nın 149/1-ç maddesi uyarınca, sınai mülkiyet hakkı sahibi, tecavüzün tespit, önlenmesi ve maddi tazminat yanında manevi tazminat da talep edebilmektedir. TBK’nın 58. Maddesi göz önüne alınarak; somut olayın koşulları ve sonuçları dikkate alınarak 9.000 TL manevi tazminatın kabulü uygun görülerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
Davacının davasının Kısmen Kabulü ile
Davalının “…” ibaresini tek başına veya ön plana çıkarır şekilde kullanımının davacı markalarına tecavüz oluşturduğunun tespitine menine
Davalıya ait https://…-…./ ve https://www….com.tr/…/… URL adreslerine erişimin engellenmesine 18.705,57 TL maddi tazminatın 9.000 TL manevi tazminatı ihtar tarihi 14/07/2020’den itibaren işleyecek olana ticari faizi davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Manevi tazminatın fazlaya ilişkin kısmının reddine
Karar kesinleştiğinde, hüküm özetinin ulusal çapta yayın yapan gazetede giderleri davalıya yüklenerek, ilan edilmesine, ilan için kararın kesinleşmesinden itibaren 3 ay içinde başvuru gerektiğine, 3 ay içinde başvurulmadığı takdirde ilan hakkının düşeceğine
Alınması gereken 1.892 TL harcın davacı tarafından yatırılan 832,04 TL harçtan mahsubuyla eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, davacı tarafından yatırılan 832,04 TL harcın davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden maddi tazminat davası kabul edilmekle, AAÜT.’ne göre belirlenen miktar 7.375 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden manevi tazminat davası kısmen kabul edilmekle, AAÜT.’ne göre belirlenen miktar 7.375 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden markaya tecavüz davası kabul edilmekle, AAÜT.’ne göre belirlenen miktar 7.375 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
Davada red/ kabul oranının takdiren %20- %80 olduğuna yargılama giderlerinin yanlar arasında bu orana göre pay edilmesine,
Davacı tarafından yapılan 1.468,30 TL yargılama giderine ek …/…D.iş sayılı dosyada yapılan 1.826,30 TL giderler dahil olmak üzere toplam 3.294,30 TL yargılama giderinin %80 i olan 2.635 TL’nin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine, kalan kısmın davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan toplam 30,7 TL yargılama giderinin %20’si olan 6,14 TL’nin davacıdan alınarak, davalıya ödenmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
Kalan ve kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde talep beklenmeksizin ilgili yanlara iadesine,
Gerekçeli hükmün, tebliğinden itibaren 2 hafta içinde, İstinaf Kanun yolunun İzmir Bölge Adliye Mahkemelerinin 11. Ve 20. Hukuk İstinaf Daireleri nezdinde açık olduğuna dair verilen karar, hazır bulunan tarafların huzurunda usulen okunup anlatıldı.24/11/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)