Emsal Mahkeme Kararı İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/30 E. 2021/252 K. 24.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/30 Esas
KARAR NO : 2021/252

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 04/03/2021
KARAR TARİHİ : 24/11/2021

Davacı vekili tarafından 04/03/2021 tarihinde davalı aleyhine açılan dava, mahkememizin esas defterine kaydedilmiş olup, yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin plastik bidonlar ve ambalaj kapakları imaline yönelik ticari faaliyette bulunmakta olduğunu, söz konusu ticari faaliyeti doğrultusunda 2016 yılından bu yana aktif olarak “…” markasını kullanmakta olduğunu, müvekkili şirketin markayı ciddi bir şekilde Uluslararası NICE marka sınıflandırmasında 20. sınıfta yer alarak kullandığı alanı net şekilde belirtmiş olduğunu, …/… numaralı TPMK nezdinde markalarının kayıtlı olduğunu, davalı şirket tarafından …/… başvuru numaralı “…” şeklindeki markası ise NICE 20. sınıflandırma içinde olan ve müvekkil şirketin ticari faaliyet gösterdiği ticari markasını Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmadığını ve yine Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan ilgili emtiaya ilişkin bilgilerle, 5 yıllık kullanım süresinden sonra herhangi bir şekilde marka haklarının yenilenmediğini, davalı şirketin …/… başvuru numaralı “…+…” isimli markasına ilişkin olarak Uluslararası NICE marka sınıflandırmasında 20. Sınıfta yer alan “Ahşap veya sentetik malzemeden mamul ambalaj, nakliye ve depolama amaçlı variller, fıçılar, bidonlar, hazneler (depolar), kutular, ambalaj kapları, nakliye amaçlı konteynerler, sandıklar, taşıma paletleri, bunlarla birlikte kullanılan kapaklar” emtiaları açısından aktif ve ciddi bir kullanımının bulunmaması nedeniyle bahsedilen hususlar için markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava dilekçesinde müvekkili tarafından kullanılmadığını iddia ettiği 20. sınıfta yer alan “Ahşap veya sentetik malzemeden mamul ambalaj, nakliye ve depolama amaçlı variller, fıçılar, bidonlar, hazneler (depolar), kutular, ambalaj kapları, nakliye amaçlı konteynerler, sandıklar, taşıma paletleri, bunlarla birlikte kullanılan kapaklar.” başlığı altındaki kullanımımızı ispatlar nitelikteki görselleri sunduklarını, yurt dışına satışı yapılan nakliye amaçlı ahşap kutuların faturaları ve ürün görsellerini sunduklarını, Müvekkili şirketin kendi markası olan “…” logolu ahşap kutuları kimi zaman satışını yaptığını ürünlerin nakliyesinde kullanmakta kimi zamansa doğrudan satışa konu etmekte olduğunu, faturalarında yer alan farklı bir ürünün satışını yaptığı durumlarda da yine kendi üretimi olan ve markasını taşıyan ahşap kutular üreterek bu kutuların da ürünle birlikte faturasını düzenlemekte olduğunu, satışına örnek olarak ise 09.08.2019 tarih… no’lu Avustralya’da yer alan … firmasına yapılan ahşap kutu satışının faturasını da sunduklarını, müvekkilinin “www…com.tr” internet adresinde marka kullanımlarının yer aldığını, marka hakkının müvekkiline ait olduğunu, müvekkilinin unvanından gelen önceliğini de davacının “…” ibaresini ayırt edici işaret olarak seçme, kullanma ve tescil ettirme; bunu sağlamak için iptal davasını açma gayretlerinin haksızlığını göstermekte olduğunu, Markanın 20. Sınıfa giren ürünlerde kullanılmış ve halen kullanılmakta olduğunu, davacı tarafın SMK’nın 9. maddesine dayalı ‘iptal davası’ açtığını, davayı hatalı olarak ‘hükümsüzlük davası’ şeklinde nitelemesinin olamayacağını, bir başka tacirin ihdas ettiğini, müvekkilinin uzun yıllar tescille kullandığı bir markayı sahiplenmeye çalışmanın kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin ibare üzerinde ticaret unvan kılavuz sözcüğü bakımından da itibar ve öncelik sahibi bulunmakta olduğunu, TTK’nın ticaret unvan korumasına ilişkin 52 ve 55/1.4 md. hükümleri gerekse SMK’nın marka başvurusuna ilişkin mutlak ve nisbi red sebepleri gereğince müvekkilinin üstün hak sahipliği olduğunu, mali inceleme ve sundukları belgeler ile markanın kullanıldığını kanıtlanmış olacaklarını, SMK m. 9 şartlarının bulunmadığı belli olacağından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİLİRKİŞİ RAPORU
Marka vekili bilirkişiden alınan ek raporda özetle; Davalı yanın …/… numaralı markasının esaslı unsurunun … ibaresi olduğunu, … in yaratılmış bir ibare olduğunu, ilgili olduğu mal hizmet için ayırt ediciliği yüksek olduğunu, davacının seri markalarının olması ve seri markaların esaslı unsurlarının aynı olması markanın kullanılması halini değiştirmeyeceğini, davalı markasının etrafındaki elips şekli yan ilave unsur olduğunu, markanın modernize edilerek, ayırt edici karakteri değişmeden kullanılması SMK 9 kapsamında markanın kullanılması olduğunu, markanın esaslı unsuru olan … ibaresinin markasal kullanımına ilişkin fatura, internet sitesi, katalogların incelenmesinde hatalı bir değerlendirme olmadığını, ürünler üzerinde de kullanımların mevcut olduğunu, tüm kullanımların marka işlevini gördüğünden markasal nitelikte kullanım olduğunu rapor etmiştir.
TESPİT, DELİL DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE
Davacı ise, dava konusu markanın kullanılmaması nedeniyle davalıya ait …/… başvuru numaralı “…” şeklindeki markanın iptalini dava etmektedir.
Davacının dayandığı hukuki sebep ise markanın kullanmama sebebiyle davalıya ait …/… başvuru numaralı “…” şeklindeki markasının iptaline yönelik bulunmaktadır. Bu çerçevede ispat yükü davalıya düşmektedir. Kullanma yükümlülüğünün ihlali nedeniyle davacının isteminin de araştırılması, değerlendirilmesi gerekmiştir.
Dava konusu …/… başvuru numaralı “…” şeklindeki markası, davalı adına kayıtlı olup, geçerlilikleri sürmektedir. Bu marka tescil edildiği 27/02/2001 tarihinden davanın açıldığı 04/03/2021 tarihine kadar, kullanmamayı hoşgörü süresi geçmiş bulunduğundan, markanın emtiasında kullanım keyfiyetleri dava edilebilir niteliktedir.
Bununla birlikte dava, SMK’nın yürürlüğünden sonra 04/03/2021’de açılmıştır. Gerek mülga MarkKHK’da gerekse yürürlükteki SMK’nın kapsamında markanın tescillendiği emtiada kullanımı şart koşulmuş olup, kullanmama hali 5 yıllığına hoş görülmektedir. Diğer deyimle bir marka için başvuran taraf, tescilden itibaren kullanma yükümlülüğü altına girmektedir. Ancak, objektif haklı sebeplerin varlığı halinde, bu kuralın ihlali nedeniyle iptal koşulu oluşsa bile, göz ardı edilebilmektedir. Burada kastedilen kullanmamaya ilişkin haklı sebep, marka sahibinin iradesi dışındaki ekonomik buhran ve çöküntü, savaş, doğal afet gibi objektif hallerden doğmaktadır ki bunlar, marka sahibinin iradesi dışındadır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2019/1765 E – 2019/4421 K ve 14/06/2019 tarihli ilamında da; Mülga 556 sayılı Marka KHK henüz yürürlükte iken, 42/1-c maddesinin AYM’nin 09.04.2014 ve 2013/147-2014/75 sayılı, 14.maddesinin ise 14.12.2016 tarih ve 2016/148 – 189 sayılı kararıyla iptal edildiği, ikincisinin Resmi Gazete’de yayın tarihinin 06.01.2017 olduğu ve bu tarih itibariyle kullanmama nedeniyle hükümsüzlük/iptal davalarına ilişkin mülga KHK’da yer alan yasal dayanak ortadan kalkmış ise de markanın son beş yıllık süre içerisinde kullanılmaması bu tarihten önce TBMM tarafından kabul edilen 22.12.2016 tarihli 6769 sayılı SMK’nın 9, 19, 25, 26 ve 27.maddelerinde, iptal ve def’i sebebi olarak kabul edilmiştir. Kural olarak kanunlar geriye yürümez ve ileriye etkili olarak sonuç doğurur ise de, TBMM’nin geçmişe etkili olacak şekilde kanun çıkarmasına da bir engel bulunmamaktadır. Her ne kadar 6769 sayılı SMK’da kullanmama nedeniyle iptal ve def’i haklarını düzenleyen Kanun maddelerinin yürürlük tarihi konusunda özel bir düzenleme yapılmadığı için Resmi Gazetede yayını tarihi itibariyle yürürlüğe girdiği anlaşılmakta ise de, Kanunun Resmi Gazetede yayın tarihinin 10.01.2017, kabul tarihinin ise 22.12.2016 olduğu dikkate alındığında, mülga 556 sayılı Marka KHK’nın 14.maddesinin iptaline dair AYM kararının 06.01.2017 tarihinde R.G.’de yayınlanması ve bu tarihte yürürlüğe girmesi nedeniyle, 14.maddenin bu tarihe kadar hukuki varlığını sürdürüyor olması karşısında, SMK’nin kabul tarihi konusunda kanun koyucunun iradesi 22.16.2016 tarihinde ortaya çıktığından, Kanun Koyucunun asıl amacının geçmişe etkili olacak şekilde kullanmama sebebiyle markanın iptalini öngördüğünün kabulünün gerektiği, Kanunun kabulünden sonra ve henüz yürürlüğe girmesinden önce, yürürlük konusunda öngörülemeyen AYM kararı ile ortaya çıkan kanun boşluğunun bu şekilde doldurulması gerektiği (Numan Sabit SÖNMEZ,” 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanununa Göre Markanın Kullanılmaması Neticesinde Ortaya Çıkan Sonuçlar” İHFM,S.76(1), s.283 vd., erişim: https: //dergipark. Org. Tr/download /article-file / 545172), nitekim 6769 sayılı yasa döneminde açılan davalarda, 6769 sayılı SMK’nın yürürlük tarihinden önceki dönemi de kapsayacak şekilde kullanmama değerlendirmesi yapılması gerektiğini belirtmiştir.
Dosyada toplanan delille ve bilirkişi raporları dikkate alındığında; Davalı adına kayıtlı …/… başvuru numaralı “…” şeklindeki markasının dava konusu olan 20. sınıfta yer alan “Ahşap veya sentetik malzemeden mamul ambalaj, nakliye ve depolama amaçlı variller, fıçılar, bidonlar, hazneler (depolar), kutular, ambalaj kapları, nakliye amaçlı konteynerler, sandıklar, taşıma paletleri, bunlarla birlikte kullanılan kapaklar.” emtiyalarından taşıma paletleri bakımından yasanın belirtiği şekilde kullanımın olmadığı sair emtiyalar yönünde kullanımın mevcut olduğu anlaşılmakla davacının davasının kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
Davacının davasının kısmen kabulü ile
Davalı adına tescilli …/… başvuru numaralı “…+…” isimli markanın 20. Sınıfta yer alan “…” ilişkin emtia yönünden kullanılmama nedeni ile iptaline, sicilden terkinine, sair emtialar yönünden talebin reddine, sicildeki kaydın devamına,
Alınması gereken 59,30 TL karar harcının davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından tekrar alınmasına yer olmadığına, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, AAÜT.’ne göre belirlenen 7.375 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, AAÜT.’ne göre belirlenen 7.375 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine,
Davada red/ kabul oranının takdiren % 20 -% 80 olduğuna, yargılama giderlerinin yanlar arasında bu orana göre pay edilmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 1.228,90 TL yargılama giderinin %20 si olan 245,78 TL’nin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine, kalan kısmın davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan toplam 8,50 TL yargılama giderinin %80 i olan 6,8 TL davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine, kalan kısmın davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
Kalan ve kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde talep beklenmeksizin ilgili yanlara iadesine,
Gerekçeli hükmün, tebliğinden itibaren 2 hafta içinde, İstinaf Kanun yolunun İzmir Bölge Adliye Mahkemelerinin 11. Ve 20. Hukuk İstinaf Daireleri nezdinde açık olduğuna dair verilen karar, hazır bulunan tarafların huzurunda usulen okunup anlatıldı.24/11/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)