Emsal Mahkeme Kararı İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/175 E. 2023/24 K. 03.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/175 Esas
KARAR NO : 2023/24
DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 30/12/2021
KARAR TARİHİ : 03/05/2023
Davacı vekili tarafından 30/12/2021 tarihinde davalı aleyhine açılan dava, mahkememizin esas defterine kaydedilmiş olup, yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 2016 yılından bu yana unlu mamul ve şarküteri sektöründe faaliyet göstermekte olduğunu, ticaret hayatına başladığı günden bu yana “…” ismini kullanmakta olduğunu markalaşma adına 2019 yılının Nisan ve Mayıs aylarında reklam ajansı ile marka tasarım sürecine girmiş olduğunu Bahsi geçen marka için tasarlanan logo ile tabela, giydirme, marka etiketi vs. Üretilmiş olduğunu, Daha sonra “… Şarküteri” ismiyle hem Çağdaş Mahallesi 8819 Sok. No:28 B/0 Çiğli/İzmir hem de Kahramanlar Mahallesi Akıncılar Cad. No:45A Konak/İzmir adreslerinde faaliyet göstermeye başlamış olduğunu, Kahramanlar Mahallesi Akıncılar Cad. No:45A Konak/İzmir adresinde açılan şarküteri dükkanının dükkan giydirmeleri, tabela ve ürün etiketleri kendi yaratımı olan “… Şarküteri” ismi ve logosuyla yapılmış olduğunu, Bir süre şarküterinin işletmesini kendi sağlayan müvekkil daha sonra yoğun ticari hayatı nedeniyle söz konusu adresteki şarküteriyi işletilmek üzere Gökben Badakal isimli davalının da eşi olarak bilinen eski çalışanına devretmiş olduğunu, Müvekkilinin yalnızca ticari anlamda dükkan devri yapmış olduğunu hiçbir şekilde marka kullanımına ilişkin haklarını devretme niyetinde olmamış olduğunu, Eski çalışanı ile şifahen yaptığı konuşmalarda da en kısa sürede marka ve logo içerikli tüm ürünlerin ve tabelaların söküleceğinin beyan edilmiş olduğunu, Davalı tarafın senetleri kefil sıfatıyla imzalamış olduğunu, Bu hususun taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığını kanıtlayacak olduğunu, Müvekkilinin kendi yarattığı bu marka ile ticari faaliyetlerini genişletmeye devam etmiş olduğunu, yine … ismi ile Mermerli Mah. İzmir Çanakkale Asfaltı Cd. 16-3 adresinde restoran işletmesine başlamış olduğunu, bu marka ve isim ile çeşitli ticari faaliyetlere girişmiş, bu isimle yılarca nam salmış olduğunu, Müvekkilinin ticari hayatının yoğunluğu ve markasının son halini oluşturabilmek adına henüz marka tescili sağlamamış olduğunu, şarküteri işletmesini sağlayan davalının şifahen müvekkilinin marka tescilini haksız ve kötü niyetli olarak 18.11.2019 tarihinde markayı kendi adına tescil ettirmek üzere başvurmuş olduğunu, müvekkilinin yaratımı olan markanın 24.04.2020 tarihinde davalı adına tescil olunmuş olduğunu Davalı tarafın, dava konusu marka ve logonun müvekkiline ait tasarımı ve yaratımı olduğunu bilmekte olduğunu, Müvekkilinin Eylül 2020 tarihinde kendi markasını kendi adına tescil ettirmek istediğinde davalının itirazı ile karşı karşıya kalmış olduğunu, 43 Sınıf Kodu Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri türünden markasını tescil ettirememiş olduğunu belirterek, markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın dilekçesinde de kabul ettiği gibi, Akıcılar Cad. No:44/A Kahramanlar İzmir adresindeki Şarküteriyi 2019 yılı ekim ayında, davalı müvekkiline devretmiş olduğunu, Devir bedelinin bir kısmının nakit bir kısmının da dava dilekçesi ekinde sunulan senetlerle ödemiş olduğunu, Akıcılar Cad. No:44/A Kahramanlar adresindeki Şarküterinin, satın alındığı tarihten beri, müvekkili tarafından işletilmekte olduğunu, Müvekkili işletmeyi devraldıkatan sonra,İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatı almak için Konak Belediyesine, … ismini tescil ettirmek için de, Türkiye Patent Ve Marka Kurumu’na müracaat etmiş olduğunu, bu başvuruları sonucunda, önce Konak Belediyesinden, … ünvanı ile İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatını almış, işlemler tamamalanınca da Marka ve Tescil Belgesini almış olduğunu, Müvekkili bir süre sonra davacının, Çiğli ilçesindeki Lokanta niteliğindeki işyerinde, kendi adına tescilli olan markasını kullandığını öğrenerek, kullanmaması konusunda, davacıyı uyarmış olduğunu, müvekkilinin tescilli markasını kullanmaması uyarısını alan davacının, markayı kullanmaya devam edebilmek amacıyla bu davayı açmış olduğunu, Davacının, işletmeyi müvekkilinin eşine devrettiği iddiası gibi diğer iddialarının da, doğru olmadığını, Markanın uzun yıllardır davacı tarafından kullanılmış ve tanınmış olduğu iddiasının doğru olmadığını, müvekkilinin marka kullanımının kötü niyetli olmadığını, TTK 49. Maddesine göre, Ticaret unvanının işletmeden ayrı olarak başkasına devredilemeyeceğini, hakkı kötüye kullananın müvekkili değil, davacı olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davacı vekili, müvekkilinin 2016 yılından beri unlu mamül ve şarküteri sektöründe “…” ismini kullanarak ve esnaf ve sanatkarlar siciline kayıtlı bir şekilde ticari faaliyet yürüttüğünü, “…” ismini markalaştırmaya çalıştığını bu amaçla tabela, logo ve marka etiketi gibi ürünler ürettiğini, İzmir ili, Konak ve Çiğli ilçelerinde bu isimle faaliyet gösteren dükkanlarından Konak/ İzmir adresinde bulunan şarküteri dükkanını … isimli eski çalışanına müvekkilinin devrettiğini, daha sonra müvekkilinin aynı isimli restoran açtığını ve Mermerli Mah. İzmir Çanakkale asfaltı adresinde işletmecilik yaptığını, 24/04/2020 tarihinde markanın davalı adına tescil edildiğini, bu tescilin kötü niyetli olduğunu, marka ve logonun davacıya ait olduğunun, davalı tarafça bilindiğini ileri sürerek davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğüne ve terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, Akıncılar Cad. No:44/A Kahramanlar Konak/İZMİR adresinde bulunan şarküteri dükkanının eylül 2019 tarihinde davacı tarafından müvekkiline devredildiğini, devir bedelinin müvekkili tarafından nakit ve senetlerle ödendiğini, söz konusu işletmenin devir alındığı tarihten itibaren müvekkili tarafından işletildiğini, iş yeri ile ilgili olarak Konak Belediyesinden ruhsat alındığını ve ayrıca TPMK’na müracaat ile “…” ismini marka olarak tescil ettirdiğini, davacı tarafın iddialarının gerçeği yansıtmadığını, devrin iddia edildiği gibi müvekkilinin eşine değil bizzat müvekkili davalıya yapıldığını, markanın kötü niyetle tescil ettirildiğinin söz konusu olmadığını, ticaret unvanının işletmeden ayrı olarak devredilemeyeceğini, müvekkilinin Çiğli ilçesinde bir lokantada yemek yerken kendi tescilli markasının davacı tarafça kullanıldığını öğrenmesi üzerine davacıyı uyardığını, hak kötüye kullananın müvekkili değil, davacı olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Dava, kötü niyetli tescil iddiasına dayalı markanın hükümsüzlüğü ve terkin talebine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamından, davacının Akıncılar Cad. No:44/A Kahramanlar Konak/İZMİR adresinde bulunan şarküteri dükkanının 2019 yılında davalıya devrettiği, bu tarihten itibaren de davalı tarafça “…” Şarküteri ismi ile bu dükkanın işletildiği, davacı tarafın bu devir işleminden sonra aynı isimli başka bir adreste restoran işletmek suretiyle söz konusu ismi kullandığı, dosyada mevcut müzekkere cevaplarından TPMK tarafından “… Şarküteri” isminin davalı taraf adına 24/04/2020 tarihinde tescil edildiği, tescilin halen geçerli olduğu anlaşılmaktadır. Bu hususlarda taraflar arasında bir ihtilaf da bulunmamaktadır. Taraflar arasında görülen bu davada ihtilaflı olan husus, davalı tarafın söz konusu marka tescilini kötü niyetli olarak yapıp yapmadığı ve buna bağlı olarak markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesinin gerekip gerekmediğidir. Dosya kapsamından, davacının kullanmakta olduğu, “… Şarküteri” isminin 6102 sayılı TTK 11/3 madde ve fıkrası gereğince işletme adı olduğu anlaşılmaktadır. Yine dosyada mevcut belgelerden davacının bilanço esasına göre defter tuttuğu ve birinci sınıf tacir olduğu anlaşılmaktadır. Dosya kapsamından, davacıya ait şarküteri dükkanının, davalıya devredildiği ve işletme adının bu devirden istisna tutulduğunu gösteren herhangi bir sözleşme, ihtirazi kayıt veya başkaca bir belge bulunmamaktadır. Davacı taraf işletmesini devrederken, işletme adını uhdesinde tuttuğunu ve işletme adını devretmediğini herhangi bir delil ile dosya kapsamında ispat edememiştir. Bu itibarla somut olayda TTK 11/3 maddesinin uygulanmasına yer ve gerek bulunmadığı takdir ve sonucuna ulaşılmıştır. Diğer yandan, davalının markaya kötü niyetle tescil ettirdiği hususu davacı tarafça ispatlanamamıştır. Davalının, söz konusu markayı işletme adı olarak daha önceden davacının kullandığını bilmesi, davalının kötü niyetli olduğunu tek başına ispata yeterli değildir. Zira davalı bir işletmeyi satın almıştır ve dosya kapsamında bu satış ve devir işlemine, işletme adının devredilmediğine ilişkin herhangi bir belge bulunmamaktadır. Bu itibarla işletmeyi isim ve tüm diğer unsurları ile devraldığı kabul edilmesi gereken davalının bu işletmenin ismini marka olarak tescil ettirmesinde hukuka ve iyi niyet kurallarına aykırı bir yön mahkememizce tespit edilememiştir. Davacı taraf, bu hususa ilişkin iddiasını ispat edememiştir. Bu somut durum ve kabuller karşısında davalının kötü niyetle marka tescili yaptırdığını, kabul etmek mümkün bulunmamaktadır. Mahkememizce dosya bilirkişi ve daha sonra bilirkişi heyetine tevdii edilmiş ve raporlar aldırılmıştır. Söz konusu raporlardan, 01/09/2022 tarihli ve bilirkişi Doktor Avukat … tarafından düzenlenen rapordaki tespitlere mahkememizce itibar edilmemiştir. Söz konusu raporda, davacının esnaf işletmesi olduğu ve bu itibarla TTK 11/3 maddesinin uygulanması gerektiği, ayrıca markanın gerçek hak sahibinin davacı olduğu ve davalının bu durumu bilerek tescil başvurusunda bulunduğu tespitlerine yer verilmiştir. Bu tespitlere mahkememizce katılmak mümkün olmamıştır. Zira yukarıda izah edildiği üzere, davacı tacir olup olayda TTK 11/3 maddesinin uygulanamayacağı, işletmenin devri durumunda aksi kararlaştırılmamış ise işletme adının da devredilmiş olacağı, dosya kapsamında bu durumun aksinin kararlaştırıldığının ispat edilemediği anlaşılmıştır. Bu itibarla söz konusu rapora mahkememizce itibar edilmemiştir. Dosyada mevcut ve bilirkişiler Prof Dr. …, … ve … tarafından düzenlenen heyet raporunda ise TTK 11/3 maddesinin somut olayda uygulama yeri olmadığına ilişkin tespite mahkememizce itibar edilmiş ancak markanın gerçek hak sahipliği ve davalının kötü niyetli tescile ilişkin tespitlere ise mahkememizce itibar edilmemiştir. Yine yukarıda izah edildiği üzere davalı, tacir olan davacıdan işletmeyi ve işletmeye dahil tüm unsurları ( işletme adı da dahil) devralmış ve bu devirden sonra işlettiği işletmenin ismini marka olarak tescil ettirmiştir. Bu ismi davacı tarafça daha önceden kullanıldığını, davalı tarafın bilmesi onu sadece bu sebeple kötü niyetli kılmayacaktır. Mahkememizde bu hususta vicdani kanı oluşmuş ve bu gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi gerektiği takdir ve sonucuna ulaşılmıştır.
Mezkur nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
Davanın REDDİNE,
Davalı duruşmada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT.’ne göre hesap ve takdir edilen 15.000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Alınması gereken 179,90 TL karar harcının, davacı tarafından yatırılan 59,30 TL harçtan mahsup edilerek, eksik harcın davacı tarafından yatırılarak hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yapılan toplam yargılama giderinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan toplam 3.011,5 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine,
Kalan ve kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde talep beklenmeksizin ilgili taraflara iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı Gerekçeli hükmün tebliğinden itibaren 2 hafta süre içinde, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar usulen okunup anlatıldı.03/05/2023
Katip…
e-imzalı
Hakim…
e-imzalı