Emsal Mahkeme Kararı İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/16 E. 2021/92 K. 16.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/16 Esas
KARAR NO : 2021/92

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü, Haksız Rekabet, Unvan Terkini ve Alan Adı İptali
DAVA TARİHİ : 30/11/2015
KARAR TARİHİ : 16/06/2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan dava, mahkememizin esas defterine kaydedilmiş olup, yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı adına kayıtlı … nolu 22/11/2013 başvuru ve 01/10/2014 tescil tarihli “…” ibareli markanın müvekkilinin öncelikli … nolu 15/03/2010 başvuru, 25/07/2012 tescil tarihli “…” ibareli markası ve öncelikli hakları dikkate alınarak, markalar arasındaki benzerlik tespit edilerek, kayda tedbir konulmasını, terkin edilmesini, ilan yapılmasını talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın haksız olduğunu, müvekkilinin 2004 tarihinde tescillenen ticaret unvanı bulunduğunu, asıl önceliğin kendilerine ait olduğunu, davanın haksız ve yersiz olduğunu, iki markanın farklı olduğunu savunmuştur.
Davalı karşı davasında ise, davacının tescil edilen ticaret unvanının terkin edilmesini, keza, … nolu markasının öncelikleri dikkate alınarak terkin edilmesini, karşı tarafın alan adının iptal edilmesini, internetteki kullanımına son verilmesini dava etmiştir.
TESPİT, DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE
Mahkememizin 13/10/2016 tarih … Esas … Karar sayılı kararı İzmir BAM … H.D.Bşk’ nin 26.05.2017 tarih … Esas … Karar sayılı ilamı ile kaldırılmasına karar verilmiş olmakla, dosya mahkememizin 2021/26 Esas sırasına kaydı yapılmakla yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce verilen 13/10/2016 tarihli hüküm, taraf vekillerince istinaf edilmiş, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi’ nin 26/05/2017 tarih ve … Esas, … Karar sayılı ilamı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup bu defa İzmir Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin 26/05/2017 tarihli ilamı taraf vekillerince temyiz edilmiş, Yargıtay … Hukuk Dairesi Başkanlığının 21/01/2019 tarih ve … Esas, … Karar sayılı ilamı ile davacı-karşı davalı vekilinin tüm, davalı-karşı davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verildiğinden, hükmün temyiz itirazları reddedilen kısmı olan “davacı adına kayıtlı … nolu markanın emtiasında yer alan “müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)” kısmı bakımından hükümsüzlüğüne, terkin edilmesine, Davalı – karşı davacının ticaret unvanının terkini isteminin reddine, markaya tecavüz bakımından ilan mümkün olsa da, talep reddolduğundan buna bağlı olarak ilan isteminin de reddine, ” kısmının 21/01/2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmakla, kesinleşen bu kısımlar yönünden yeniden hüküm kurulmamıştır.
Dava ehliyeti, kişinin bizzat veya vekili aracılığıyla bir davayı davacı veya davalı olarak takip etme ve usuli işlemleri yapabilme ehliyetidir. Dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir; dolayısıyla, medeni hakları kullanma ehliyetine (fiil ehliyetine) sahip gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptirler.
Taraf sıfatına gelince; bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakkın sahibinin kim olduğu, dolayısıyla o hakkı dava etme yetkisinin kime ait olduğu, (o davada davacı sıfatının kime ait olacağı) tamamen maddi hukuk kurallarına göre belirlenir. Ancak, bir davanın davacısının o dava yönünden davacı sıfatına sahip bulunmadığının belirlenmesi halinde, mahkeme dava konusu hakkın mevcut olup olmadığını inceleyemeyeceği ve sıfat yokluğundan davanın reddine karar vermek zorunda olduğu için, taraf sıfatı usul hukukunun da düzenleme alanındadır. Eş söyleyişle, sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir (Baki Kuru-Ramazan Arslan-Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 7. Baskı, Ankara 1995, s. 231). Bu nedenle, davanın tarafları, taraf ehliyetine sahip olmalıdır. Yani, bir davada taraf olabilmek için, ya, hakiki şahıs; ya da, hükmi şahıs olmak gerekir. Zira, taraf ehliyeti, medeni hukukun haklardan istifade ehliyetine tekabül eder (Saim Üstündağ, Medeni Yargılama Hukuku, C. I-II, 7. Baskı, İstanbul 2000, s.288).
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.06.2007 tarih, 2007/10-358 Esas, 2007/337 Karar sayılı kararında da benimsendiği üzere; ticari şirketin tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmesi (terkini) ile sona erer. Tüzel kişiliğin sona ermesi için tasfiye işlemlerinin eksiksiz yapılmış olması gerekir. Şayet tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmış ise, tüzel kişilik ticaret sicilinden silinse bile şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiğinin kabulü olanaksızdır. Bu durumda, tüzel kişiliğin yeniden ihyasına gidilerek taraf teşkili sağlanmak suretiyle yargılamanın devamının sağlanması gerekir. Bu durumlarda yapılması gereken; anılan HGK kararı çerçevesinde, tüzel kişiliği sona eren şirketin ihyası için tasfiye memurluğu ile Ticaret Siciline husumet yöneltilerek ayrı bir dava açılması için tarafa uygun bir süre verilmeli, dava açıldığı takdirde bu davanın sonucu beklenmeli, tüzel kişiliğin yeniden ihyası halinde, taraf teşkili sağlanarak, sonucuna göre karar verilmelidir. Yargılama devam ederken davacı/ karşı davalı ….’nin 21/07/2020 tarihinde tasfiye sonrasında sicilden terk edildiği anlaşılmıştır. Davalı/ karşı davacıya tasfiye olan şirketin ihyası için dava açmak üzere süre verilmiş ancak davalı karşı davacı verilen süre içerisinde ihya davası açmamış ve açmayacaklarını belirtmiştir. Dosya kapsamında davacı karşı davalının taraf ehliyeti olmadığı anlaşılmıştır.
Yukarıda saydığımız gerekçelerle bozma konusu yapılan davalı-karşı davacı, karşı davasında dava dilekçesindeki davacı-karşı davalının alan adıyla açılan web sitesinde, aynı zamanda kendine ait tescilli markasını oluşturan “…+Şekil” ibaresiyle iltibasa sebebiyet verecek şekilde “…+Şekil” ibaresini kullandığı ve bunun haksız rekabete sebebiyet verdiğinden bahisle; bu yönde haksız rekabetin tespitini, önlenmesini ve alan adı terki talebinin davacı karşı davalının tasfiye olması ve davalı karşı davacının ihya davası açmaması sebebiyle davacı karşı davalının taraf ehliyeti bulunmaması nedeniyle HMK.m.114/1-d uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklandığı Üzere;
Mahkememizce verilen 13/10/2016 tarihli hüküm, taraf vekillerince istinaf edilmiş, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’ nin 26/05/2017 tarih ve … Esas, … Karar sayılı ilamı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup bu defa İzmir Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin 26/05/2017 tarihli ilamı taraf vekillerince temyiz edilmiş, Yargıtay … Hukuk Dairesi Başkanlığının 21/01/2019 tarih ve … Esas, … Karar sayılı ilamı ile davacı-karşı davalı vekilinin tüm, davalı-karşı davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verildiğinden, hükmün temyiz itirazları reddedilen kısmı olan “davacı adına kayıtlı … nolu markanın emtiasında yer alan “müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)” kısmı bakımından hükümsüzlüğüne, terkin edilmesine, Davalı – karşı davacının ticaret unvanının terkini isteminin reddine, markaya tecavüz bakımından ilan mümkün olsa da, talep reddolduğundan buna bağlı olarak ilan isteminin de reddine, ” kısmının 21/01/2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmakla, kesinleşen bu kısımlar yönünden yeniden HÜKÜM KURULMASINA YER OLMADIĞINA,
Bozma konusu yapılan davalı-karşı davacı, karşı davasında dava dilekçesindeki davacı-karşı davalının alan adıyla açılan web sitesinde, aynı zamanda kendine ait tescilli markasını oluşturan “…+Şekil” ibaresiyle iltibasa sebebiyet verecek şekilde “…+Şekil” ibaresini kullandığı ve bunun haksız rekabete sebebiyet verdiğinden bahisle; bu yönde haksız rekabetin tespitini, önlenmesini ve alan adı terki talebinin davacı karşı davalının tasfiye olması ve davalı karşı davacının ihya davası açmaması sebebiyle davacı karşı davalının taraf ehliyeti bulunmaması nedeniyle HMK.m.114/1-d uyarınca dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
Alınması gereken 59,30 TL karar harcının davalı- karşı davacı tarafından peşin olarak yatırılan 29,20 TL harçtan mahsubu ile eksik 30,10 TL karar harcının davalı- karşı davacıdan alınarak Hazine’ ye irat kaydına,
Davacı- karşı davalı tarafından bozma sonrası yapılan toplam 693,92-TL yargılama giderinin davacı- karşı davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
Davalı- karşı davacı tarafından bozma sonrası yapılan toplam 762,90-TL yargılama giderinin davalı- karşı üzerinde bırakılmasına,
Kalan ve kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde talep beklenmeksizin ilgili yanlara iadesine,
Gerekçeli hükmün, tebliğinden itibaren 2 hafta içinde, İstinaf Kanun yolunun İzmir Bölge Adliye Mahkemelerinin 11. ve 20. Hukuk İstinaf Daireleri nezdinde açık olduğuna dair verilen karar yanların huzurunda usulen okunup anlatıldı. 16/06/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır