Emsal Mahkeme Kararı İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/14 E. 2021/169 K. 06.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/14 Esas
KARAR NO : 2021/169

DAVA : Marka Hakkına Tecavüzün Engellenmesi, Ticaret Unvanının Terkini
DAVA TARİHİ : 01/02/2021
KARAR TARİHİ : 06/10/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 06/10/2021

Davacı vekili tarafından 01/02/2021 tarihinde davalı aleyhine açılan dava, mahkememizin esas defterine kaydedilmiş olup, yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Müvekkili …. San. ve Tic. A.Ş’ nin 31/01/1996 tarihinden bu yana “…” markasının ve benzer ibareli diğer tescilli markaların sahibi olduğunu, müvekkilin “…” ibaresinin asli unsuru olduğu tescilli markalarının; “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…” şeklinde sıralandığını ve “…” markasının açıkça müvekkili ile özdeşleştiğini, davalının, İzmir Ticaret Sicilinin … sicil numarasında “… ” ibare ile kayıtlı olup, müvekkile ait tescilli bir marka olan “…” ibaresini asli unsur olarak kullandığını, iş bu durumun açıkça marka hakkımıza tecavüz niteliğinde olup hukuka aykırılık teşkil ettiğini, bu husus ile ilgili Karşıyaka … Noterliği’ nin 14.07.2020 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi ile davalı tarafa iletildiğini, anılan ihtarnameye davalının kayıtsız kaldığını ve marka hakkına tecavüze devam ettiğini, davalının bu haksız faaliyetinin uzantısı niteliğinde satmakta olduğu ürünlerin üzerine “…” ibaresini basarak, web sitesi ve kataloglarında “…” ibaresini kullanarak ve en önemlisi ise müvekkilinin tescilli markasını logo olarak kullanarak müvekkilin yıllar boyu uzun uğraşlar sonucu elde etmiş olduğu tanınmışlık, güvenilirlik ve uzmanlığından haksız kazanç sağlamakta olduğunu ayrıca davalının kötü ürün satması, kötü hizmet sunması yahut kötü reklam olabilecek herhangi bir eyleminden dolayı müvekkil firmanın da etkilenmesine sebep olduğunu, her iki firmanın merkezinin İzmir ili Torbalı ilçesinde bulunduğunu, her iki firmanın da plastik ürünler üretip sattığını, ticari unvanın ayırt edici unsurunun aynı olması nedeniyle, tecavüz ve haksız rekabetin varlığının emsal Yargıtay kararlarında kabul edildiğini, davalı şirketin kuruluş tarihinin 2016 yılı iken, müvekkili davacı şirketin kuruluş tarihinin 1996 yılı olduğunu, bu sebeple öncelik hakkı bakımından da, taleplerinin haklılığının aşikar olduğunu, Google üzerinden “…” şeklinde arama yapıldığında davalıya ait görsellerden çok müvekkiline ait görsellerin çıktığını, davalıya gönderilen ihtarname tarihi olan 14/07/2020′ den hemen sonra yani 23/07/2020 tarihinde davalının marka tescili başvurusunda bulunduğunu, davalının başvuruda bulunduğu sınıfın 20 numaralı sınıf olduğunu, anılan başvurunun TPMK tarafından 20/09/2020 tarihinde reddedildiğini, anılan kararın 12.10.2020 tarihinde davalıya tebliğ edildiğini, kurumun vermiş olduğu ret kararına rağmen davalının müvekkilin markasını haksız bir şekilde kullanmaya devam ettiğini, bu durumun davalının kötü niyetle müvekkil firmanın başarısından haksız kazanç elde etme niyetini açıkça ortaya koyduğunu belirtmiş, davalının İzmir Ticaret Sicili … sicil numaralı ticaret unvanının sicilden terkinine, müvekkilinin tescilli markalarının yer aldığı 20 numaralı koruma sınıfı kapsamında davalının her türlü markasal kullanımının durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalı müvekkilinin, plastik bidonlar ve ambalaj kapakları imaline yönelik ticari faaliyette bulunduğunu, söz konusu ticari faaliyeti doğrultusunda 2016 yılından bu yana aktif olarak “…” ibaresini kullandığını, Uluslararası NICE sınıflandırma kodlarından 20. Sınıfta yer aldığını, davacı tarafça Karşıyaka … Noterliği 14/07/2020 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname Ankara … Noterliği 25/08/2020 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile cevap verildiğini, davacı tarafın haksız ve kötüniyetli hareket ettiğinin açık şekilde görüleceğini, müvekkil şirketin bu unvanı seçerken gayet iyi niyetli bir şekilde davranmış ve tüzel kişiliğin gerçek sahibi olan … adının ilk üç harfi (…) ile kardeşi … adının son üç harfinin (…) birleştirilmesi ve … harflerinin ortak kullanılması suretiyle … ticaret unvanı ve markasının seçildiğini, söz konusu seçimin iddia edildiğinin aksine hukuka ve ahlaka uygun şekilde gerçekleştirilmiş olduğunu, … ticaret unvanının ve markasının seçiminde kötüniyet ve/veya faydalanma iddiası da mevcut durum dikkate alınacak olursa gerçekle bağdaşmadığını, davacı şirketin ise tescil ettiği bu alandaki markasını aktif olarak kullanmadığı, bu sınıftaki marka kullanımının müvekkil şirket tarafından ilgili tarihten beri aktif olarak kullanıldığını, müvekkili … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin plastik bidon ve plastik bidon kapakları imal etmekte olup sadece söz konusu husus yukarıda da ifade edildiği gibi Uluslararası NICE marka sınıflandırmasında bu 20. sınıfta yer alan “Ahşap veya sentetik malzemeden mamul ambalaj, nakliye ve depolama amaçlı variller, fıçılar, bidonlar, hazneler (depolar), kutular, ambalaj kapları, nakliye amaçlı konteynerler, sandıklar, taşıma paletleri, bunlarla birlikte kullanılan kapaklar.” emtiaları içerisinde yer aldığını, davacı … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi ise ticaret unvanından ve dava dilekçesinde tescilli olduğu belirtilen markalardan da anlaşılacağı üzere genel anlamda oyun parkları ve parkurları, bunlara ilişkin bileşenlerin üretimi konularında ticari faaliyetine devam etmektedir. Uluslararası NICE marka sınıflandırmasında bu ticari faaliyetler 28. sınıf içerisinde yer almakta olup “Oyunlar ve oyuncaklar. Salonda oynanan oyunlar; harici ekran ya da monitör ile bağlanıp oynanabilen oyunlar için aletler, makineler ve cihazlar (jetonla çalışanlar dahil). Hayvanlar için oyuncaklar. Çocuk bahçeleri, parklar ve oyun parkları için oyuncaklar. Bu sınıfa dahil jimnastik ve spor aletleri; olta takımları, yapay balık yemleri, avcılık ve balıkçılık için tuzaklar. Suni yılbaşı ağaçları ve bunlar için süsler, suni karlar, çıngıraklar, parti ve benzeri eğlenceler için malzemeler, kağıttan parti şapkaları.” emtiaları bu gurup içerisinde yer aldığını, Google’ da yapılan aramalarda davacı şirketin ürün ve logolarının görüldüğü ve bu durumun da haksız rekabete sebebiyet verdiği ifade edildiğini, haksız rekabet hükümlerinin uygulanabilmesi için taraflardan birinin söz konusu eylemleri kötüniyetli olarak bundan menfaat sağlama amacıyla gerçekleştirmesi gerekmekte olmasına karşın bahsedilen olayda söz konusu şeyin olma ihtimali bulunmadığını, müvekkili şirketi uzun yıllardır aynı sektörde (bidon, bidon kapağı vb. ürünlerin üretilmesi) faaliyet gösterdiğini ve söz konusu şekilde maddi menfaat teminini gerçekleştirmek gibi bir gayesi ya da kaygısının bulunmadığını, müvekkil şirket tarafından İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ nin …/… Esas sayılı dava dosyası kapsamında …/… başvuru numaralı “…” ilişkin olarak Uluslararası NICE marka sınıflandırmasında 20. Sınıfta yer alan “Ahşap veya sentetik malzemeden mamul ambalaj, nakliye ve depolama amaçlı variller, fıçılar, bidonlar, hazneler (depolar), kutular, ambalaj kapları, nakliye amaçlı konteynerler, sandıklar, taşıma paletleri, bunlarla birlikte kullanılan kapaklar” emtiaları açısından aktif ve ciddi bir kullanımının bulunmaması nedeniyle hükümsüzlük davası açıldığını, ilgili dava dosyasının tüm ekleriyle birlikte mahkemece celbi halinde söz konusu ticari unvan ve marka kullanımının haklı nedene dayandığı ve davacı tarafın haksız ve kötüniyetli olarak müvekkil şirkete zarar vermek amacıyla görülmekte olan davayı açtığının ortaya çıkacağını, belirtmiş, davacının haksız ve yersiz olan davasında ileri sürdüğü “kullanmama def’i” de gözetilerek reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
BİLİRKİŞİ RAPORU:
23/08/2021 Tarihli marka vekili bilirkişi raporunda özetle; Davacının davasına dayanak yaptığı markaları; …/…,…/…,…/… , …/…, …/…, …/… ,…/… sayılı markaların 20.sınıfta tescilinin bulunmadığını …/… ve …/… sayıları markalar her ne kadar 20.sınıfta tescilli olsalar da “…” esas ibaresini taşımadığını, …/… sayılı markanın 20.sınıfta yer alan “plastikten mamul variller, fıçılar, bidonlar, hazneler (depolar), sıvı kapları, plastik kutular” emtiasında tescilli olduğunu ve “…” esas ibaresini taşıdığını, Davalının “…” işaretini 20.sınıf kapsamında yer alan “sentetik (plastik) bidon, kutular, hazneler (depolar), ambalaj kapları, bunlarla birlikte kullanılan kapaklar” emtiasında kullandığını, davalının “…” ibaresini gerek ticari etki yaratacak şekilde www…com internet sitesinde alan adı olarak, gerekse site içeriğinde ön plana çıkartılarak, farklı renklerde ve büyük harflerle yazılmak suretiyle gerçekleştirdiği kullanımlarının -ticaret unvanının amacını aşar şekilde- markasal kullanım mahiyetinde olduğunu, her iki tarafın unvanındaki “…” ibaresinin unvanın ek kısmını oluşturduğunu, tarafların ticaret unvanındaki çekirdek kısmı oluşturan sözcüklerin işletme konusunu ve şirket türünün göstermesi nedeniyle esas unsur olamayacağından esas (baskın/vurgulayıcı) unsurun “…” ibaresi olduğunu, davacı şirketin ticaret unvanında “…” ibaresine davalı şirketten yaklaşık 15 yıl önce yer vermekle öncelikli hak sahibi olduğunu, davacı şirketin unvanını tescil ettirirken davacı şirketten farklı bir unvanı seçmesi gerektiği hususunda basiretli bir tacir gibi davranma yükümlüğünü ihlal edip etmediğine dair hukuki nitelemenin Sayın Mahkeme’ye ait olacağını rapor etmiştir.
TESPİT, DELİL DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE
Marka, bir işletmenin mal ve/veya hizmetlerini bir başka işletmenin mal ve/veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayımlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işarettir.
Markanın başkaları tarafından haksız kullanımı ve marka hakkının ihlali durumunda marka sahibi SMK’nın 149. Maddeki talepler ile 150 ve 151. Maddesinde düzenlenen maddi tazminat ve yoksun kalınan karı isteyebilecektir.
Bu kapsamda aşağıda sayılan fiiller marka hakkına tecavüz sayılmaktadır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 6769 sayılı kanunun 7. maddesinde belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini
kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit
edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
d) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu
hakları üçüncü kişilere devretmek.
Markalar arasında benzerlik değerlendirmesi yapılırken bakılması gereken ilk husus markaların yanı ya da benzer mal veya hizmetler sınıfı için mi kullanılıp kullanılmadığı hususudur. Markaların kullanıldığı mal veya hizmet sınıfları aynı ya da benzer bulunursa bir sonraki aşama olan markaların benzerliğinin değerlendirilmesine geçilmektedir. Söz konusu markaların benzerlik değerlendirilmesi yapılırken yerleşik içtihatlara göre görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlikleri bakımından incelenmeli daha sonra markaların bir bütün halinde tüketiciler nezdinde karıştırılma ihtimali doğurup doğurmayacağı değerlendirilmelidir.
Davacı vekilinin talepleri kapsamında uyuşmazlıkta öncelikle davalı kullanımının, davacı adına tescilli markalardan doğan hakları ihlal edip etmediği hususu irdelenmiştir. Söz konusu hususun tespiti için davalının ticaret unvanında da yer alan … ibaresi kullanımının, davacının markalarından doğan haklara tecavüz edip etmediğinin incelenmesi gerekmektedir.
Bilindiği üzere 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu md.39 ve devam eden maddelerinde de belirtildiği üzere, ticaret unvanı tacirin, ticari işletmesine ilişkin işlemleri yaparken ve bu işlemlerle ilgili senet ve diğer evrakları imzalarken kullandığı addır. Buna göre ticaret unvanının işlevi, ticari işletmenin sahibi olan tacirin diğer tacirlerden ayırt edilmesini sağlamaktır.
İşletme adı ise; TTK md.53’te: “işletme sahibi ile ilgili olmaksızın, doğrudan doğruya işletmeyi tanıtmak ve benzer işletmelerden ayırt etmek için kullanılan ad” olarak tanımlanmıştır. İşletme adının fonksiyonu ticari işletmeyi işleten tacirin değil, bizzat ticari işletmenin benzer işletmelerden ayırt edilmesine yöneliktir. İşletme adında serbestlik ilkesi vardır. İşletme sahibi, başkasının hakkına tecavüz etmemek ve kamu düzenine aykırı olmamak koşuluyla istediği adı seçebilir.
Mülga 556 s. KHK ve 6769 sayılı SMK’da düzenlenen marka ise, ticaret unvanı ve işletme adından farklı bir amaca hizmet eden tanıtıcı bir işarettir. Marka, taciri ya da ticari işletmeyi değil, bir teşebbüsün mal veya hizmetlerini diğer teşebbüslerin mal veya hizmetlerinden ayırt etmek için kullanılır. Buna göre fonksiyonu tümüyle ticari işletmenin ürettiği, pazarladığı mal veya hizmetleri diğer işletmelerin mal veya hizmetlerinden ayırt etmektir.
Dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 6769 sayılı SMK m.29 “(1) Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır: a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek…” hükmünü içermekte olup, maddenin atıf yaptığı SMK m.7 nin 3. Fıkrası ise
“(3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir: a) İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi.
c) İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi.
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.
e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması.
f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması.” Düzenlemesini ihtiva etmektedir.
Görüldüğü gibi SMK uyarınca marka sahibinin 3. Kişilerin markasal kullanımını engelleme hakkı bulunduğu gibi SMK 7/3-e bendine göre, tescilli bir markayı oluşturan işaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak başkaları tarafından kullanılması halinde, marka sahibi bu kullanımları yasaklama hakkına da sahiptir. Bu hüküm, marka sahibine, marka işaretinin tescilli bir ticaret unvanı ve işletme adında kullanılması halinde de yasaklama yetkisi vermekle birlikte söz konusu hükmü tüm ticaret unvanı kullanımlarını kapsayacak şekilde geniş yorumlamak mümkün değildir. Bu nedenle tescilli ticaret unvanının kullanımının yasaklanabilmesi için kullanımın markanın fonksiyonlarına zarar vermesi veya kullanım sonucunda haksız bir yararlanmanın söz konusu olması gerekir (Karasu, Rauf/Suluk, Cahit/Nal, Temel, Fikri Mülkiyet Hukuku, Ankara 2017, s. 213 vd.).
Bu çerçevede yapılan incelemede, davacının markalarının esas unsurunun … ibaresi ve davalının kullanımının esas unsurunun ise … ibaresi olduğu tespit edilmiştir. Taraflarca kullanılan logoların ve taraf markalarında asli unsur “…” ibaresi arasında benzerlik birlikte dikkate alındığında bilirkişi davacı adına tescilli markalar ile davalı kullanımları arasında karıştırılma ihtimaline yol açabilecek derecede benzerlik olduğu anlaşılmıştır. SMK uyarınca taraf markaları arasında mal/hizmet benzerliği yoksa tek başında taraf markalarının benzerliği karıştırılma ihtimaline yol açmaz. Davacıya ait …/… nolu markasının asli unsurunun … ibaresi olduğu, ve 20 sınıfta tescilli olduğu davalının kullanımlarının da 20. Sınıf emtiyası içerisinde olduğu, davalının kullanımına konu hizmetler ile davacı markası kapsamındaki hizmetler arasında ayniyet bulunduğu anlaşılmıştır.
Ticaret unvanları açısından TTK kapsamında yapılan inceleme neticesinde ise davacı şirketin … Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi unvanıyla 08/02/2001 tarihinde İzmir’de kurulduğu tespit edilmiştir. Davalı şirket ise ticaret 01/07/2016 tarihinde … Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi ünvanı ile İzmir’de kurulmuştur. Davacı ile davalının iştigal konularının benzer olduğu ve aynı ilde kurulduğu, her iki ünvanın asli unsurunun “… ibaresi olduğu, davacının bu ünvanı davalıdan yaklaşık 15 yıl önce aldığı anlaşılmıştır. Tarafların ticaret şirketi olması hasebiyle ticaret unvanlarının tüm yurtta korunması hem 6762 sayılı eski TTK, hem de meri 6102 sayılı TTK uyarınca yasal zorunluluk olup sonraki kurulan şirketin öncekilerden ayırt edilmesini sağlayacak ekleri kullanması gereklidir. Oysa davalı şirketin kullandığı “Plastik Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi” ibareleri faaliyet alanlarını gösteren, ticaret unvanına tam olarak ayırt edicilik katmayan ve unvanları farklılaştırmaya yeterli olmayan kelimelerdir. Dolayısıyla davalı ünvanı ile davacı ünvanı arasında iltibas bulunmaktadır.
Türk Ticaret Kanunu’nun 50. maddesine göre “Usulen tescil ve ilan edilmiş olan ticaret unvanını kullanmak hakkı sadece sahibine aittir.” Aynı Kanunun 45. Maddesi de “Bir ticaret unvanına Türkiye’nin herhangi bir sicil dairesinde daha önce tescil edilmiş bulunan diğer bir unvandan ayırt edilmesi için gerekli olduğu takdirde, ek yapılır.” denilerek ticaret unvanına daha evvel tescil edilmiş olan unvanlardan açıkça ayırt edilecek ilavelerin yapılmasını şart koşmuştur. TTK m.52/1; “Ticaret unvanının, ticari dürüstlüğe aykırı biçimde bir başkası tarafından kullanılması hâlinde hak sahibi, bunun tespitini, yasaklanmasını; haksız kullanılan ticaret unvanı tescil edilmişse kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesini veya silinmesini, tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, gereğinde araçların ve ilgili malların imhasını ve zarar varsa, kusurun ağırlığına göre maddi ve manevi tazminat isteyebilir. Maddi tazminat olarak mahkeme, tecavüz sonucunda mütecavizin elde etmesi mümkün görülen menfaatinin karşılığına da hükmedebilir.” hükmünü içermektedir. Hüküm uyarınca benzerlik ve iltibas ihtimalinin bulunduğu durumlarda sonra tescil edilen ticaret unvanının terkini mümkündür. Yukarıda açıklandığı veçhile ticaret unvanları arasında var olan benzerlik ve iltibas nedeniyle davacı … Kent Ekipmanları Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi’nin davalı ticaret ünvanında yer alan “…” ibaresinin terkini talebinin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Davalı dava kapsamında kullanılmama defisini ileri sürmüş ise SMK25/7. Maddesi uyarınca bu definin hükümsüzlük davalarında ileri sürülebileceğinden talebi yerinde görülmemiştir. Her ne kadar davalı mahkememizin …/… esas sayılı dosyasının bekletici mesel yapılmasını istemiş ise de …/… esas sayılı dosyamızda markanın kullanılmama nedeni ile iptali istemli olduğu, 04/03/2021 tarihinde açıldığı davamızdan sonra tarihli olduğu, iptal davalarının ileriye etki doğurduğundan bekletici mesele talebi yerinde görülmeyerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
Davacının davasının kabulü ile
Davalının ticaret ünvanında yer alan “…” ibaresinin terkinine
Davalının 20 sınıfta yer alan “plastikten mamul variller, fıçılar, bidonlar, hazneler(depolar), sıvı kapları, plastik kutular” emtiyalar yönünden “…” ibaresini markasal kullanımının durdurulmasına
Alınması gereken 59,30 TL karar harcı davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından hazineye irat kaydına, davacı tarafından yatırılan 59,30 TL harcın davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, AAÜT.’ne göre belirlenen 5.900 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 874 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Davalı tarafından yapılan toplam 19,50 TL yargılama giderinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
Kalan ve kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde talep beklenmeksizin ilgili yanlara iadesine,
Gerekçeli hükmün, tebliğinden itibaren 2 hafta içinde, İstinaf Kanun yolunun İzmir Bölge Adliye Mahkemelerinin 11. Ve 20. Hukuk İstinaf Daireleri nezdinde açık olduğuna dair verilen karar, hazır bulunan tarafların huzurunda usulen okunup anlatıldı. 06/10/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)