Emsal Mahkeme Kararı İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/116 E. 2021/255 K. 30.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/116 Esas
KARAR NO : 2021/255

DAVA : Markaya Tecavüzün Önlenmesi, Maddi- Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 21/10/2020
KARAR TARİHİ : 30/11/2021

Davacı vekili tarafından 21/10/2020 tarihinde davalı aleyhine açılan dava, mahkememizin esas defterine kaydedilmiş olup, yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin şirket 25 yıldır …‘da inşaat alanında faaliyet göstermekte olup … … adı altında proje inşa etmekte olduğunu, müvekkilinin, ‘… …’ markasının tanınırlığı ve güvenirliği için yıllarca büyük çaba ve emek harcadığını, halen de yaptığı işlerle ile yöreyi tüm dünyaya tanıtarak belli bir itibara ulaştığını, 2012 yılında … … ibaresini marka olarak 3, 9, 14, 21, 29, 31, 32, 33 hariç tüm sınıflarda tescil ettirdiğini, tescil edilen markanın 37. Sınıfta anılan ‘inşaat hizmetleri’ ile 35. Sınıfta anılan ‘reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler’ alanlarında korunmakta olduğunu, müvekkilinin bu markayı işyerlerinde, reklam panolarında, sosyal medya hesaplarında, tabela ve reklam vasıtalarında kullandığını, hizmet kalitesinin haklı bir üne kavuştuğunu, bilinen ve aranan bir marka haline geldiğini, müvekkilinin bu marka ile halen inşaat ve pazarlama faaliyetlerine devam etmekte olup kendisine iyi bir pazar payı oluşturduğunu, aleyhine dava açılan şirketin inşaat sektöründe faaliyet göstermekte ve ‘… …’ ibaresini kendi tanıtım ürünlerinde kullanmakta olduğunu, davalı şirketin ‘… …’ ibaresini ürünlerinde kullanmasının müvekkil şirketin markasına açık bir tecavüz oluşturmakta olduğunu, bu suretle de haksız rekabete yol açmakta olduğu, davalı şirketin müvekkilimin tescilli markası kapsamındaki mal ve hizmetlerle ilgili alanda faaliyet göstermekte olduğunu, tescilli marka ile neredeyse aynı ibareyi müvekkilinin izni olmaksızın kendi mal ve hizmetlerinde kullanmakta olduğunu, müvekkilimin ekte sunulan tescilli markası Sinai Mülkiyet Kanunu hükümleri gereğince korunmaya değer olduğunu, müvekkilimin izni olmaksızın başka bir şahsın ticari unvan ve işletme adı olarak kullanmasının mümkün olmadığını, aksi durum haksız rekabet nedeniyle markaya tecavüz oluşturduğunu, bu hususta … Asliye Hukuk Mahkemesi …/…D. İş dosyası ile tespit yaptırıldığını, dosyada alınan bilirkişi raporunda davalının müvekkilime ait markaya iltibas yaratacak şekilde kullandığı dolayısı ile marka hakkına tecavüz ettiği ve haksız rekabete yol açtığının tespit edildiğini, açıklanan nedenlerle davalı şirketin kullandığı “… …” ibaresinin müvekkilimin tescilli markasının iltibas yaratacak şekilde kullanılması durumun haksız rekabet yaratması nedeniyle müvekkilinin markasına tecavüz oluşturduğundan tecavüzün menine, müvekkilimin tescilli markasını kullandığı ürün ve reklam malzemelerinin toplatılmasına, maddi ve manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
10/11/2021 tarihli talep arttırım dilekçesi ile 1.000TL maddi tazminat ve 5.000TL manevi tazminat tutarında açılmış davasını 47.601,76TL arttırarak toplam 48.601,76TL maddi tazminatın faiziyle birlikte talebinde bulunmuştur.
SAVUNMA: Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmış olmasına rağmen cevap vermemiş münkir sayılmıştır.
BİLİRKİŞİ RAPORU:
18/10/2021 tarihli marka vekili ve mali müşavir bilirkişi heyetinden alınan raporda özetle; Davacıya ait olan … … numaralı marka 35. sınıf :Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler (Ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri dahil). 37. sınıf : İnşaat hizmetleri kapsamında tescilli olduğunu, koruma süresinin devam etmekte olduğunu, davacının inşaat alanında da faaliyette olup, markasını marina işletmesi, inşaat projeleri ve bunların reklam ve tanıtımında kullandığı tespit edilmiş olduğunu, Davalı yanın faaliyet alanına ilişkin yapılan incelemede inşaat ve inşaatın tanıtımına dair reklamcılık hizmetlerinin yapıldığını , inşaat ve reklamcılık faaliyetleri için davacı ve davalının aynı olan işi , aynı ticari çevrede , aynı tüketiciye hitap edecek şekilde yaptığı tespit edilmiş olduğunu, kullanımların … … şeklinde olmayıp. tescilli markayla aynı şekilde … şeklinde olduğunu, davalı yanın
… ibaresini markasal kullanımlarına eklemiş olmakla birlikte özellikle bu kullanımında … ibaresinin yan tarafta dikkat çekmemekte olduğunu, esaslı unsurun … … olup, altındaki “…” ibaresinin de net okunmamakta olduğunu, aynı zamanda inşaat sektörü için …, … ibarelerinin kullanımı şart değildir, bir çok seçeneğin arasında, davacının tescilli markasının anlamsal, işitsel olarak aynı, görsel olarak benzerinin seçilmesi durumu, davalı kullanımlarının , davacının tescilli markası ile karıştırmayı, işletmeler arası bağ olduğu izlenimi yaratabilecek nitelikte olduğunu, Markanın davaya konu hizmetlerde kullanımı ortalama kavrayış, dikkat ve zekaya sahip bir tüketici çevresi için şikayete konu adı geçen markalarla ürünlerdeki kullanım arasında bağlantı olduğu ihtimali de dahil olmak üzere karıştırma ihtimali yaratacak ve iltibasa yol açacak şekilde olduğunu, davacı tarafın, SMK M151/C fıkrasına göre “seçmiş olduğu hesaplama şeklinin “lisans örneksemesi” yöntemine dayalı olması sebebiyle, davacı tarafından dava dosyası içeriğine ve bilirkişi incelemesine üçüncü kişilerle akdedilen örnek lisansın sunulamadığını, ayrıca marka değerini ortaya koyan şirketin tüm aktifleri ve pasifleri üzerinden teknik mali durum dikkate alınarak hesaplanmış şirket değerini gösteren bilginin de bulunmadığı, bu durumda eğer taraflar arasında bir lisans anlaşması akdedilse idi olası tecavüzlü sürenin tespitinde, davalı tarafa tarafa tebliğ edilen ihtarname ile dava ikame tarihi arasındaki süre olabileceğini, davalı taraf ticari defterlerini bilirkişi incelemesine su nmayacağı yönünde beyanı üzerine davacı taraf defterleri üzerinde yapılan hesaplamada, tecavüzlü süreye ait 48.601,76 TL lisans bedelinin değer konusu olabileceğini ve davada yoksun kalınan kazanca uyarlanabileceğini rapor etmişlerdir.
TESPİT, DELİL DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE
Marka, bir işletmenin mal ve/veya hizmetlerini bir başka işletmenin mal ve/veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayımlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işarettir.
Marka hakkına tecavüz sayılan haller 6769 sayılı SMK’nın 7. maddesine de atıf yapılmak suretiyle 29. maddede düzenlenmektedir. Kanunun 29/1-a bendinde 7. maddeye atıf yapılarak, “marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmanın” marka hakkına tecavüz sayılan fiillerden olduğu belirtilmekte, daha sonra marka hakkına tecavüz sayılan diğer haller sıralanmaktadır. Bu durumda, marka hakkına tecavüz sayılan fiiller incelenirken 7. maddeyle 29. maddenin birlikte dikkate alınması gerekir.
Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 29/1-a maddesi marifetiyle 7/2-a maddesinde, “Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması”, 7/2-b maddesinde ise, “Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması” marka hakkına tecavüz sayılan fiiller arasında sıralanmıştır.
Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 7/2-c maddesine göre ise, “Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması” 29/1-a maddesi marifetiyle marka hakkına tecavüz sayılan fiillerdendir.
Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 7/3-ç maddesine göre, “İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması”, 7/3-d maddesine göre ise “İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.” hallerinde işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir.
Markanın başkaları tarafından haksız kullanımı ve marka hakkının ihlali durumunda marka sahibi SMK’nın 149. Maddeki talepler ile 150 ve 151. Maddesinde düzenlenen maddi tazminat ve yoksun kalınan karı isteyebilecektir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2006/11-338 E. sayılı kararında karıştırılma ihtimali hakkında “Tüketicinin, her iki markayı her zaman aynı anda görüp detaylarını karşılaştırabildiğini düşünmek hayatın olağan akışına uygun olmadığı gibi markada yer alan yardımcı unsurlar ile ve ayırım gücü az olan ifadeleri her zaman hatırında tutabileceği de düşünülemez…. Davalı işaretini gören ve duyan tüketiciler daha önce tanıdığı davacı markalarının bıraktığı intibaı hatırlayacak ve en önemlisi, bu hatırlama davalı adına tescil olunan itiraza konu markanın daha önce tescil edilip kullanılmakta olan davacı markalarının bir başka versiyonu, serisi veya uzantısı olduğunun ya da davacının vermiş olduğu bir lisans gereği ürünler üzerinde kullanıldığının algılanmasına yol açabilecektir” şeklinde karar verilmiştir.
Markalar arasında benzerlik değerlendirmesi yapılırken bakılması gereken ilk husus markaların yanı ya da benzer mal veya hizmetler sınıfı için mi kullanılıp kullanılmadığı hususudur. Markaların kullanıldığı mal veya hizmet sınıfları aynı ya da benzer bulunursa bir sonraki aşama olan markaların benzerliğinin değerlendirilmesine geçilmektedir. Söz konusu markaların benzerlik değerlendirilmesi yapılırken yerleşik içtihatlara göre görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlikleri bakımından incelenmeli daha sonra markaların bir bütün halinde tüketiciler nezdinde karıştırılma ihtimali doğurup doğurmayacağı değerlendirilmelidir.
Dosyada yer alan ticaret sicil kayıtları üzerinden yapılan incelemede davacının inşaat alanında da faaliyette olduğu, markasını marina işletmesi, inşaat projeleri ve bunların reklam ve tanıtımında kullandığı tespit edilmiştir. Davalı yanın faaliyet alanına ilişkin yapılan incelemede inşaat ve inşaatın tanıtımına dair reklamcılık hizmetlerinin yapıldığı , inşaat ve reklamcılık faaliyetleri için davacı ve davalının aynı olan işi, aynı ticari çevrede, aynı tüketiciye hitap edecek şekilde yaptığı tespit edilmiştir. Davalının davacı markası olan “… …” ibaresini ön plana çıkarark ayrı olarak yazım şeklinde kullanımlarının doğrudan davacının markasına tecavüz oluşturduğu, davalının bu eyleminden dolayı SMK.m.151/2-c uyarınca davacının yoksun kaldığı kazancın 48.601,76TL TL olduğu anlaşılmıştır. SMK’nın 149/1-ç maddesi uyarınca, sınai mülkiyet hakkı sahibi, tecavüzün tespit, önlenmesi ve maddi tazminat yanında manevi tazminat da talep edebilmektedir. TBK’nın 58. Maddesi göz önüne alınarak; somut olayın koşulları ve sonuçları dikkate alınarak 5.000 TL manevi tazminatın kabulü uygun görülmüştür. Yukarıda saydığımız gerekçelerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
Davacının davasının kabulü ile
Davalının “… …” ibaresini kullanımının davacı markasına tecavüz oluşturduğunun tespitine
Davalıya ait “… …” ibaresinin bulunduğu tabelaların sökülmesine, reklam vasıtası, basılı evrak ve ürünlerin toplatılmasına,
48.601,76TL TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek olan ticari faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek olan ticari faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine
Alınması gereken 3.661 TL karar harcının davacı tarafından yatırılan peşin 915,32 TL harçtan mahsubu ile eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 915,32 TL harcın davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden maddi tazminat davası kabul edilmekle, AAÜT.’ne göre belirlenen miktar, 7.375 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden markaya tecavüz davası kabul edilmekle, AAÜT.’ne göre belirlenen miktar, 7.375 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden manevi tazminat davası kabul edilmekle, AAÜT.’ne göre belirlenen miktar kabul edilen tutarı geçemeyeceğinden 5.000 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 1.739,20 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Kalan ve kullanılmayan gider avanslarının ilgili yanlara karar kesinleştiğinde talep beklenmeksizin iadesine,
Gerekçeli hükmün, tebliğinden itibaren 2 hafta içinde, İstinaf Kanun yolunun İzmir Bölge Adliye Mahkemelerinin 11. Ve 20. Hukuk İstinaf Daireleri nezdinde açık olduğuna dair verilen karar, hazır bulunan tarafların huzurunda usulen okunup anlatıldı.30/11/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)
¸