Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/101 Esas
KARAR NO : 2023/19
DAVA : Markaya Tecavüzün Tespiti, Ticaret Unvanından Terkini
DAVA TARİHİ : 03/09/2021
KARAR TARİHİ : 05/04/2023
Davacı vekili tarafından 03/09/2021 tarihinde davalı aleyhine açılan dava, mahkememizin esas defterine kaydedilmiş olup, yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin ticari hayatına başlamış ve faaliyet alanında ülkesel çapta geniş bir üne kavuşmuş bir firma olduğunu, faaliyette olduğu 15 yıl içerisinde sektöründe öncü firmalardan biri ve piyasaya yön verdiğini, 2008 yılında Türk Patent ve Marka Kurumu’na başvuruda bulunmuş ve “…” markasını 5, 29 ve 30. sınıflarda tescil ettirmiş (…) 2015 yılında “…” ibaresini 35. sınıfta da tescil ettirmiş olduğunu, (…) Söz konusu markaların halen koruma altında olduğunu, Davalının “…” ticaret unvanına sahip olduğunu, 2019 yılında kurulmuş olduğunu, Şirket hissedarı Hüseyin Ömeroğlu’nun 2019 yılında “…” ibareli marka başvurusunda bulunmuş, gerekli itirazların Müvekkili şirket tarafından yapılmış ve bu başvuru ilgili alanlarda reddedilmiş olduğunu, (…)Bu duruma ek olarak, 2020 yılında aynı markaya “…” ibaresi eklenmek suretiyle … firması adına başvuruda bulunulmuş bu başvuruya da gerekli itirazlar yapılmış olduğunu, Davalı Şirketin söz konusu markayı ticaret unvanına dayanarak kullanmaya devam etmekte olduğunu, bu kullanımın zorunlu kullanımın maksadını aşmış ve markasal kullanım seviyesine geçmiş olduğunu, Davalı Şirketin Müvekkili Şirket’i çok iyi tanımasına hatta şirket ortağı … olan … Gıda Sterilizasyon ve … San. Ve Tic. LTD. ŞTİ. adındaki firması ile ticaret yapmasına rağmen kötüniyetli olarak bu ibareyi kullanmaya devam etmekte olduğunu belirterek, markaya tecavüzün tespiti, ticaret unvanından terkinini dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER
TPMK kayıtları, Ticaret Sicil Kayıtları, Bilirkişi raporu tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davacı vekili, müvekkili … Gıda Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi’nin … numaralı 29 ve 30. Sınıflarda kayıtlı “… + …” ve … numaralı 35. Sınıfta kayıtlı “… + …” şeklindeki markaların maliki olduğunu, davalının “…+ …” şeklindeki marka başvurusunun dava açıldıktan sonra … numara ile tescil ettirdiğini, bu markanın 29,30 ve 35. Sınıflarda kayıtlı olduğunu, yine davalının … numara ile 30 ve 35. Sınıflarda kayıtlı markanın sahibi olduğunu, müvekkili şirketin markalarını 2008 yılında tescil ettirildiğini ve o günden bu tarafa ciddi bir şekilde kullanılmakta olduğunu, davalı tarafın bu marka haklarına tecavüz oluşturacak şekilde ” …” ibaresini ticaret unvanında kullandığını, bu kullanımın sonlandırılması için davalı şirkete ihtar gönderildiğini, ancak davalı şirket tarafından kullanımın devam ettiğini, bu kullanımın haksız olduğunu, müvekkilinin marka haklarını ihlal eder nitelikte olduğunu, dava açıldıktan sonra bu kullanımın marka olarak tescil edildiğini iddia ederek davalının … Gıda Sanayi ve Ticaret Ltd Şti şeklindeki ticaret unvanında bulunan “….” ibaresinin terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili galeta kelimesinin, fırında pişirilerek kurutulmuş yuvarlık ve uzun peksimet anlamına geldiğini, bu ibareyi içeren çok sayıda marka ve kullanım olduğunu, yalnızca internet sitesindeki kullanımlarının markasal kullanım olarak kabul edilemeyeceğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Yargılama aşamasında davalı vekili tarafından, davalı şirketin ticaret unvanının değiştirildiği beyan edilerek müvekkilin kötü niyetli olmadığı ve yargılama gideri ile vekalet ücretinden sorumlu tutulmamayı talep etmiştir.
Dava, marka hakkı ihlali nedeniyle ticaret unvanının sicilden terkini talebine ilişkindir.
İddia, savunma ve tüm dosya kapsamından; davacı şirket adına … numaralı 29 ve 30. Sınıflarda kayıtlı “… + …” ve … numaralı 35. Sınıfta kayıtlı “… + …” den oluşan markaların bulunduğu, bu marka tescillerinin 2008 ve 2015 yıllarında yapıldığı, söz konusu markaların davacı tarafça kullanıldığı, davalı şirketin ise kendi ortağı dava dışı … adına başvurusu yapılan ve daha sonra 2021 tarihinde davalıya devredilen … numaralı “… + …” ve yine … numaralı “… +…” şeklindeki markaların sahibi olduğu, dava açıldığı tarihte davalı şirketin ticaret unvanının “… Gıda Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti” şeklinde olduğu, dava tarihinden sonra davalının yukarıda bahsi geçen markalardan birini devir almak ve diğerini tescil ettirmek suretiyle bu markalara malik olduğu, ticaret unvanı kullanımının ise dava tarihinden daha önce başladığı, yargılama devam ederken davalı şirketin ticaret unvanının “… Gıda Sanayi ve Ticaret Ltd Şti” şeklinde değiştirildiği anlaşılmaktadır. Dosyada mevcut 08/08/2022 tarihli bilirkişi raporunda davalının ticaret unvanındaki “…” ibaresini kullanmasının davacının tescilli markaları ile karıştırılmaya yol açabileceği bu durumun marka hakkı ihlaline neden olacağı tespitleri yer almıştır. Söz konusu rapor dosya içeriğine bilimsel ve teknik verilere uygun bulunarak mahkememizce benimsenmiş ve hükme esas alınabilir kabul edilmiştir. Davalı tarafın yargılamanın devamı esnasında marka devralması, marka tescili yaptırması ve ticaret unvanındaki … ibaresinin önüne … ibaresini eklemesi suretiyle unvan değişikliğine gitmesi davanın konusuz kalmasını gerektirecek mahiyet arzetmemektedir. Zira davacı markalarındaki … ibaresi ile davalı ticaret unvanındaki … ibaresinin benzerliği ve karıştırılma ihtimali ve bu bağlamda marka hakkı ihlali durumunun bu unvan değişikliği ile ortadan kalktığını söyleyebilmek mümkün değildir. Mahkememizce benimsenen bilirkişi raporunda ayrıntılı şekilde yapılan değerlendirmelerden de anlaşılacağı üzere davalının ticaret unvanındaki ” …” ibaresi davacı tarafın tescilli markalarından kaynaklanan haklarını ihlal edebilecek niteliktedir. Diğer yandan, davacı tarafa ait tescilli markaların ait oldukları sınıf kodları ile davalı tarafın iştigal alanları benzer mahiyettedir.
6102 sayılı TTK’nın 39 ve devamı maddelerinde ticaret unvanının, tacirin ticari işletmesine ilişkin işlemleri yaparken ve bu işlemlerle ilgili senet ve diğer evrakları imzalarken kullandığı ad olduğu belirtilmiştir. Bu şekilde ticaret unvanı, ticari işletmenin sahibi olan taciri diğer tacirlerden ayırt etme fonksiyonu sağlamaktadır. Yine TTK 53. Maddesinde ise işletme adı kavramı düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre işletme sahibi ile ilgili olmaksızın doğrudan doğruya işletmeyi tanıtmak ve benzer işletmelerden ayırt etmek için kullanılan adın işletme adı olduğu düzenlenmiştir. İşletme adının fonksiyonu ise TTK madde 39’da düzenlenen ve tacirin diğer tacirlerden ayırt edilmesini sağlayan ticaret unvanından farklı olarak bizatihi ticari işletmenin kendisinin diğer ticari işletmelerden ayırt edilmesini sağlamaktır. Marka ise 6769 sayılı SMK ve … sayılı KHK hükümlerine göre ticaret unvanı ve işletme adından farklı bir amaca hizmet eden tanıtıcı bir işaret olarak tarif edilmiştir. Marka taciri ya da ticari işletmeyi değil bir teşebbüsün mal veya hizmetlerini diğer teşebbüslerin mal veya hizmetlerinden ayırt etmek için kullanılabilecektir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6769 sayılı SMK’nın 29. Maddesinde, marka hakkına tecavüz sayılan fiiller belirtilmiştir. Söz konusu yasanın 7/3-e madde ve fıkrasına göre, markanın ve ilişkin olduğu işaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılmasının önlenebileceği ve tecavüz oluşturacağı açıkça düzenlenmiştir. Başka bir söyleyişle tescilli bir markayı oluşturan işaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak başkaları tarafından kullanılması halinde marka sahibi bu kullanımları yasaklayabilme hak ve yetkisine sahiptir. Ancak bu yasaklama yetkisi tüm ticaret unvanı kullanımlarını kapsayacak şekilde geniş bir yorumlamaya müsait değildir. Bu itibarla tescilli marka işaretinin kullanımının yasaklanabilmesi için bu kullanımın markanın fonksiyonlarına zarar vermesi veya kullanım neticesinde haksız bir yararlanma durumunun söz konusu olması gerekecektir. Bu yasal düzenleme ve kabuller kapsamında somut olay incelendiğinde, davalıya ait ve sonradan devir ve tescil suretiyle kazanılan markaların uyuşmazlığa herhangi bir etkisinin bulunmadığı kabul edilmelidir. Zira 6769 sayılı SMK’nın 155/1. Maddesinde marka, patent veya tasarım hakkı sahibinin kendi hakkından daha önceki rüçhan veya başvuru tarihine sahip hak sahiplerinin açmış olduğu tecavüz davasında sahip olduğu Sınai Mülkiyet Hakkını savunma gerekçesi olarak ileri süremeyeceği hususu açıkça düzenlenmiştir. Bu itibarla davalıya ait markaların başvuru ve tescil tarihlerinin davacıya ait markaların başvuru ve tescil tarihlerinden sonra ve hatta dava tarihinden de sonra olduğu anlaşılmakla, davalıya ait markalardan kaynaklanan hakkın somut olayda ileri sürülebilmesine az önce değinilen yasal düzenleme karşısında yasal olanak bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda değinilen yasal düzenlemeler, marka tescilleri ve tarihleri, unvan değişikliğine ilişkin ticaret sicil kayıtları, mahkememizce benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamında davalının ticaret unvanında bulunan “…” ibaresinin, davacının tescilli markaları ile iktibasa yol açabileceği, bu durumun davacının marka haklarına tecavüze vücut vereceği, davalının yargılamanın seyri esnasında ticaret unvanına “…” ibaresini eklemesinin bu durumu değiştirmeyeceği, bu sebeplerle de davalı şirketin ticaret unvanında bulunan ” …” ibaresinin sicilden terkinine karar verilmesi gerektiği takdir ve sonucuna ulaşılmıştır.
Mezkur nedenlerle davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
Davanın KABULÜNE,
Davalı şirketin ticaret unvanındaki “…” ibaresinin terkinine,
Davacı duruşmada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT.’ne göre hesap ve takdir edilen 15.000 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Kalan ve kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde talep beklenmeksizin ilgili taraflara iadesine,
Alınması gereken 179,90 TL peşin harcın davacı tarafından yatırılan 59,30 TL harçtan mahsubuyla eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, davacı tarafından yatırılan 59,30 TL harcın davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 1.158,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
Davalı tarafından yapılan toplam 11,50 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Kalan ve kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde talep beklenmeksizin ilgili taraflara iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı Gerekçeli hükmün, tebliğinden itibaren 2 hafta içinde, İstinaf Kanun yolunun İzmir Bölge Adliye Mahkemelerinin ilgili Hukuk İstinaf Daireleri nezdinde açık olduğuna dair verilen karar usulen okunup anlatıldı. 05/04/2023
Katip …
e-imzalı
Hakim…
e-imzalı