Emsal Mahkeme Kararı İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/95 E. 2021/193 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C
İZMİR
FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/95 Esas
KARAR NO : 2021/193

DAVA : Markaya Haksız Rekabetin ve Tecavüzün Durdurulması, Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 29/10/2020
KARAR TARİHİ : 13/10/2021

Davacı vekili tarafından 29/10/2020 tarihinde davalı aleyhine açılan dava, mahkememizin esas defterine kaydedilmiş olup, yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Türk Patent ve Marka Kurumunda … … numara ile …; …/…nuamara ile … , …/… numara ile … , …/… numara ile … , …/… numara ile tescilli faaliyet alanı, cafe, bistro hizmetleri … markalarının sahibi olduğunu, davalı firmanın Belçika’da mukim, … ’nin Türkiye distribütörü olduğunu, sadece kahve emtiasında … firması adına tescilli 3 adet … esas unsurlu markalı ürünleri satma yetkisine, sahip olduğu iddiası ile ürünlerini satışa arz eden cafelerde, başlı başına … ibareli totemler kullandığı, havalimanları ve bir kısım yerlerde … ibareli cafeler ve stantlar açtığının tarafımızdan tespit ettiklerini, davalı firmaya 05.07.2019 tarihinde Ankara …. Noterliğinin … Y. Nolu ihtarı ile müvekkilinin marka haklarına tecavüzün durdurulması talebi ile ihtar gönderdiklerini, davalı firmanın, ihtara cevaben Antalya … Noterliği aracılığı ile … Y. Nolu cevabi ihtarı ile “müvekkilin ürünlerinin satıldığı iş yerlerinde, … ibareli ışıklı yada ışıksız tabela asıldığını kabul etmiş, bundan gayenin … ibareli kahvelerin o işletmede satıldığının vurgulanması olduğunu kullanıma son vermeyeceklerini” beyan ettiklerini, davalı tarafın distribürötürü olduğunu iddia ettiği, … ’nin Türkiye de … ibareli 3 adet markası bulunmakta olup, markaların başvuru / koruma tarihleri 09.05.2011, 22.01.2016 ve 24.05.2016 olduğunu, müvekkilinden daha önceki tarihli hiçbir başvurusu, olmadığını, Davalının, … markasını 43. Sınıfta yer alan, “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri.” vb. hizmetlerde, ürün ambalajlarında, sair tanıtma vasıtalarında, web sayfalarında, e-ticaret sitelerinde vb. yerlerde kullanmasının, bu isimle hizmet vermesinin, haksız olduğunun Hükmen tesbitini; Haksız rekabeti’nin ref ve men’ini; müvekkilinin markaları ve her türlü tanıtma vasıtaları ile, haksız rekabet teşkil eden tanıtma vasıtalarının, … ibaresini münferiden ve/veya bir takım ilaveleri ile taşıyan totem, tabela, Levha, Afiş, CD ve benzeri emtianın bulundukları her yerden toplatılmasını, kaldırılmasını; müvekkilinin markalarına itibarına zarar verdiğini belirterek, 20.000 TL Manevi Tazminatın Dava tarihinden itibaren işleyecek Reeskont Faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin TPMK nezdinde … ve … sayılı … markasının 30.sınıfta tescilli olduğunu, … markasının … firmasına ait olup ilk olarak 16/09/1986 yılında Türkiye’nin de dahil olduğu ülkelerde 29, 30, 32 .sınıflarda tescil altına alınmış olduğunu, davacıya ait markaların hizmet sınıflarında tescilli olduğunu, müvekkilinin marka sınıfı ile örtüşmediğini, müvekkilinin sadece ürün üzerinde kullanım yaptığını, İzmir CBS’de …/… ve …/… nolu soruşturma dosyalarının takipsizlik kararı verildiğini, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını ve zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir
BİLİRKİŞİ RAPORU
16/08/2021 tarihinde marka vekili bilirkişiden alınan raporda özetle; Davacının davasına dayanak yaptığı “…” esas ibareli … ve …/… sayılı markaların dava konusu olan ve 43.sınıfta yer alan “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri”nde tescilli olduğu ve dava tarihi itibariyle tescil korumalarının devam ettiğini, davacının …/… ve …/…sayılı markaları her ne kadar 43.sınfıta tescilli olsalar da tescil kapsamı içinde dava konusu yiyecek ve içecek sağlanması hizmetlerinde tescilinin bulunmadığını, davalının savunmasına dayanak yaptığı … ve … sayılı “…” esas ibareli markalarının 30. Sınıfta tescilli olduğunu, davalının “…” markasını kahve, çay ve tescilli olduğu diğer ürünlerde, ürünlerin ambalajlarında, poşetlerinde, etiketlerinde v.b. kullanımları tescilden kaynaklanan kullanım hakkına dayandığını, ilgili malın tüketiciye duyurulması amacını aşmayacak nitelikte tali unsur olarak SMK m. 7/5-b anlamında hukuka uygun kullanım mahiyetinde olduğunu, kahve, çay v.b. içecek sağlanması hizmeti verdiği anlaşılan bir işletmenin birden fazla yerinde, dikkat çekecek şekilde yanında ayırt edici (baskın) bir başka marka veya işaret olmaksızın kullanılması nedeniyle “…” markasının tescilli olduğu ürünün bir işletmede satıldığını açıklamak amacını aşar mahiyette içecek sağlanması hizmetlerinde tali unsur olarak değil, hakim unsur teşkil edecek şekilde markasal olarak kullanıldığını, davacının davasına dayanak yaptığı “…” esas ibareli markalardan, … ve …/… sayılı markalar 43.sınıfta yer alan “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” nde tescilli olup diğer dayanak markaların ilgili hizmette tescili bulunmadığından, iltibas değerlendirmesi … ve …/… sayılı markalar açısından yapıldığını, her ne kadar savunmaya dayanak yapılan markada ve dava konusu kullanımlarda “…” ibaresine ve “…” şeklindeki figüratif unsuruna yer verilmişse de, şekil ve sözcük unsurlarından oluşan markalarda tüketicilerin markalardaki sözcük unsuruna daha yüksek bir önem atfettiğini, markasal çağrışımlarda ve işletmelerin ayırt edilmesinde şekli unsurlardan ziyade önceliğin sözcük unsurlarda olduğu, figüratif unsurların da elbette tamamen göz ardı edilmeyeceği ancak bunların değerlendirmede tali bir önemi olacağı yönündeki Yüksek Mahkeme’nin istikrarlı kararları uyarınca ve “…” figürünün tüketicinin dikkatini tamamen çekecek nitelikte olmaması nedeniyle, markanın asli (esas) unsurunun “…” ibaresi olduğu ve benzerlik-karıştırılma ihtimali değerlendirmesinin “…” ibaresinin esas alınarak yapılması gerekeceğini, İçecek (kahve, çay v.b.) sağlanması hizmetlerine ilişkin tüketicinin dikkat ve özeninin, her türlü eğitim seviyesine ve farklı sosyo-ekonomik duruma sahip kişilerden oluşacağı ve hizmeti satın alırken harcayacağı emek, para ve zaman nazara alındığında orta seviyede olacağını, davacının …/… sayılı markasının “… ” ibarelerinden , … şeklinden ve … figürlerinden oluştuğunu, …, … ve … renklerin kullanıldığı , “…” ibaresinin güncel Türkçe sözlüğünde karşılığının bulunmadığını, İngilizce “…” kelimesinin dilimizde “…” anlamına geldiğini, her ne kadar “…(…)” sözcüğü yapılan işi, verilen hizmeti tanımlayan yardımcı unsur mahiyetinde olsa da dava konusu yiyecek ve içecek hizmetleri açısından tanımlayıcı özelliği bulunmadığını, bu nedenle markadaki asli unsurun tek başına “…” ibaresi olmadığını, ayrıca kullanılan şekiller itibariyle dava konusu kullanımlardan uzaklaştığı ve global açıdan bakıldığında …/…sayılı marka yönünden karıştırma ihtimalinin bulunmadığını, davacının … sayılı markasının … zemin üzerine … renkle yazılmış “…” ibaresinden oluşan salt sözcük markası olduğunu, dava konusu kullanımlar her ne kadar şekil ve kelimeden oluşan karma marka olsa da “…” ibaresinin esas unsur kullanıldığı, davacının markasıyla benzer renkleri içerdiği ve global açıdan bakıldığında … sayılı marka yönünden karıştırma ihtimalinin gerçekleşebileceğini rapor etmiştir.
TESPİT, DELİL DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE
Marka, bir işletmenin mal ve/veya hizmetlerini bir başka işletmenin mal ve/veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayımlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işarettir.
Markanın başkaları tarafından haksız kullanımı ve marka hakkının ihlali durumunda marka sahibi SMK’nın 149. Maddeki talepler ile 150 ve 151. Maddesinde düzenlenen maddi tazminat ve yoksun kalınan karı isteyebilecektir.
Bu kapsamda aşağıda sayılan fiiller marka hakkına tecavüz sayılmaktadır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 6769 sayılı kanunun 7. maddesinde belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini
kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit
edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
d) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu
hakları üçüncü kişilere devretmek.
Markalar arasında benzerlik değerlendirmesi yapılırken bakılması gereken ilk husus markaların yanı ya da benzer mal veya hizmetler sınıfı için mi kullanılıp kullanılmadığı hususudur. Markaların kullanıldığı mal veya hizmet sınıfları aynı ya da benzer bulunursa bir sonraki aşama olan markaların benzerliğinin değerlendirilmesine geçilmektedir. Söz konusu markaların benzerlik değerlendirilmesi yapılırken yerleşik içtihatlara göre görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlikleri bakımından incelenmeli daha sonra markaların bir bütün halinde tüketiciler nezdinde karıştırılma ihtimali doğurup doğurmayacağı değerlendirilmelidir.
Dosyamız kapsamında toplanan deliller ve bilirkişi raporu dikkate alındığında; Davacının davasına dayanak yaptığı “…” esas ibareli … ve …/… sayılı markaların dava konusu olan ve 43.sınıfta yer alan “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri”nde tescilli olduğundan bu markalara yönelik tecavüz değerlendirmesi yapılmıştır. Davalının kahve, çay v.b. içecek sağlanması hizmeti verdiği anlaşılan bir işletmenin birden fazla yerinde, dikkat çekecek şekilde yanında ayırt edici (baskın) bir başka marka veya işaret olmaksızın kullanılması nedeniyle “…” markasının tescilli olduğu ürünün bir işletmede satıldığını açıklamak amacını aşar mahiyette içecek sağlanması hizmetlerinde tali unsur olarak değil, hakim unsur teşkil edecek şekilde markasal olarak kullanıldığı, bu sebeple kullanımların SMK.m.7/5-b uyarınca hukuka uygun kullanım olmadığı, davacının … sayılı markasının … zemin üzerine … renkle yazılmış “…” ibaresinden oluşan salt sözcük markası olduğu, dava konusu kullanımlar her ne kadar şekil ve kelimeden oluşan karma marka olsa da “…” ibaresinin esas unsur kullanıldığı, davacının markasıyla benzer renkleri içerdiği ve global açıdan bakıldığında … sayılı marka yönünden karıştırma ihtimalinin bulunduğu anlaşılmıştır.
SMK’nın 149/1-ç maddesi uyarınca, sınai mülkiyet hakkı sahibi, tecavüzün tespit, önlenmesi ve maddi tazminat yanında manevi tazminat da talep edebilmektedir. TBK’nın 58. Maddesi göz önüne alınarak; somut olayın koşulları ve sonuçları dikkate alınarak 10.000 TL manevi tazminatın kabulü uygun görülerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
Davacının davasının kısmen kabulü ile
Davalının “…” ibaresini kullanımın davacının … nolu markasına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, menine, Önlenmesine
Davalıya ait “…” ibaresini taşıyan totem, tabela, Levha, Afiş, CD ve benzeri tanıtma vasıtalarının toplatılmasına, toplatılan bu ürünlerden masrafları davalıya ait olmak üzere “… ” ibaresi silinmesi mümkün ise silinmesine, aksi halde imhasına, davalının kullanımında olan internet ortamından “…” ibaresinin çıkarılmasına
10.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin istemin reddine
Alınması gereken 683,10 TL karar harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 341,55 TL harçtan mahsup edilerek, eksik 341,55 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 341,55 TL harcın da davalıdan alınarak, davacı tarafa ödenmesine,
Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, markaya tecavüz ve haksız rekabet davası kabul edilmekle, AAÜT.’ne göre belirlenen 5.900 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak, davacı tarafa ödenmesine,
Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, manevi tazminat davası kısmen kabul edilmekle AAÜT.’ne göre belirlenen 1.500 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak, davacı tarafa ödenmesine,
Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, manevi tazminat davası kısmen reddedilmekle, AAÜT.’ne göre belirlenen 1.500 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak, davalı tarafa ödenmesine,
Davada red/ kabul oranının takdiren %25-%75 olduğuna yargılama giderlerinin yanlar arasında bu orana göre pay edilmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 838,20 TL yargılama giderinin %75 i olan 628,65 TL’nin davalıdan alınarak, davacı tarafa ödenmesine, kalan kısmın davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan toplam 16,30 TL yargılama giderinin %25 i olan 4 TL ‘nin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine, kalan kısmın davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
Kalan ve kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde, talep beklenmeksizin ilgili yanlara iadesine,
Gerekçeli hükmün, tebliğinden itibaren 2 hafta içinde, İstinaf Kanun yolunun İzmir Bölge Adliye Mahkemelerinin 11. Ve 20. Hukuk İstinaf Daireleri nezdinde açık olduğuna dair verilen karar, hazır bulunan tarafların huzurunda usulen okunup anlatıldı.13/10/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)