Emsal Mahkeme Kararı İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/72 E. 2022/27 K. 27.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/72
KARAR NO : 2022/27

DAVA : Markanın Kullanılmama Nedeniyle İptali
DAVA TARİHİ : 10/09/2020

Mahkememizin birleşen …/…-Esas – …/… Karar sayılı dosyası;

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 16/10/2020

Mahkememizin birleşen …/… Esas – …/… Karar sayılı dosyası;

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 02/09/2020
KARAR TARİHİ : 27/04/2022

Davacı vekili tarafından 10/09/2020 tarihinde davalı aleyhine açılan dava, mahkememizin esas defterine kaydedilmiş olup, yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin …/… numaralı “…” markasının ve …/… sayılı “…” markalarının sahibi olduğunu, …/… “… “ markasının başvuru sürecinde davalıya ait …/… sayılı markadan dolayı TPMK tarafından müvekkilinin markasına red kararı verildiğini, Ankara 2.FSHHM’de açılan …/… E- …/… K sayılı dava ile müvekkilinin … markasının tescillendiğini, davalı tarafın …/… sayılı … markasının 5 yıl boyunca kesintisiz olarak kullanılmadığını belirterek iptal şartlarının oluştuğunu, iptal kararının şartlarının ilk oluştuğu tarihten itibaren geçmişe dönük etki doğuracak şekilde geçerli olmasını talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin …/… başvuru numaralı “…” markasının başvuru tarihinden beri kesintisiz olarak kullanıldığını, uzun yıllardan bu yana faaliyet gösterdiği alana getirdiği yenilikler olduğunu, Türkiye’de ve yurtdışında imza attığı projeler eğitim faaliyetleri gibi sosyal sorumluluk projeleri ile büyük bir tanınırlığa ulaştığını, davacı tarafın şirketinin 2013 yılında kurulmuş olduğunu, müvekkilinin markasına ve ticari geçmişine göre genç bir şirket olduğunu, 02/09/2020 tarihinde Tire 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde …/… Esas sayılı dosya ile davacı adına …/… başvuru numaralı markanın hükümsüzlüğünün talep edildiğini, davacının bu davayı kötü niyetli açmış olduğunu belirterek davanın reddini ve yetkisizlikle Tire’ye gönderilmesini istemiştir.
Mahkememizin birleşen …/…-Esas – …/… Karar sayılı dosyası;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı adına tescil edilen …/… işlem numaralı “…” ibareli markanın, müvekkili firmaya ait …/… başvuru numaralı “…” ibareli markasına benzer olması nedeniyle 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/1 ve 29. maddeleri gereği ve 6102 sayılı TTK’nın 54. vd. düzenlenen haksız rekabet hükümleri uyarınca hükümsüzlüğüne karar verilerek sicilden terkin edilmesi talebini dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Tire’de bulunduğundan Tire Mahkemelerinin yetkili olduğunu yetkisizlik talepleri olduğunu, …/… başvuru numaralı ‘’…” markasının sahibi olduğunu, davacı tarafın kötü niyetle müvekkilinin bilinen markasını tescillediğini, Tire 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde …/… Esas sayılı dosyasında markanın hükümsüzlüğü için davanın devam ettiğini, bu dosyanın bekletici mesele yapılmasını, tedbir kararının kaldırılmasını talep ettiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkememizin birleşen …/… Esas – …/… Karar sayılı dosyası;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili adına tescilli …/… Başvuru ve … Tescil Numaralı “…” markasının başvuru tarihi 14.07.1995 olup söz konusu markanın 11.17,19 ve 20. Sınıflarda tescilli olduğunu, davalı tarafından da hukuka aykırı suretle müvekkili davacının markasının birebir aynısının tescili sağlandığını, davacıya ait söz konusu markanın aktif şekilde hem yurt içinde hem de yurt dışında kullanıldığını ve halende kullanılmaya devam edildiğini, davacının markasının başta tarımsal sulama alanında olmak üzere büyük bir ün ve başarı elde ettiğini, davalı adına tescili gerçekleştirilen markanın Sınai Mülkiyet Kanunu’nun ilgili hükümleri çerçevesinde hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, davalının kötü niyetle davaya konu markanın tescili için başvurduğunu ve markanın tescilini sağladığını, davalının söz konusu eyleminin Türk Ticaret Kanunun haksız rekabet hükümleri çerçevesinde haksız ve hukuka aykırı olduğunu bu nedenlerle , davalı adına tescilli … … Tescil No’lu markanın 6769 Sayılı Kanun 5/1-ç,6/1 ve 6/9 Maddeleri uyarınca hükümsüzlük sebeplerini taşıdığının tespiti ile hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; “…” ibaresinin davacı tarafından yaratılmış, tamamen özgün ve tanınmış bir marka olmadığını, “…” ibaresinin pek çok ilde bulunan bir coğrafi yer adı olduğunu, tek kişinin tekeline bırakılabilir bir ibare olmadığını, TPMK’da bile 40 adet “…” ibaresini taşıyan marka bulunduğunu, müvekkilimin hiçbir şekilde davalının markasına benzeme kastı ile hareket etmeden, kimsenin tekelinde olmayan bir coğrafi yer adını tamamen kendi özgün logosu ile tüketicilerin beğenisine sunduğunu, davacı yanın davaya gerekçe olarak gösterdiği …/… sayılı markayı hiçbir şekilde kullanmamasına rağmen, müvekkili firmayı baskı altına almak amacıyla markayı devraldığını ve işbu davayı açtığını, davacı yan …/… sayılı marka ile müvekkiline ait …/… sayılı markanın tescili kapsamındaki tüm emtialar yönünden benzer olduğunu ve hükümsüz kılınması gerektiğini iddia ettiğini, ancak, markaların tescil edildiği emtia sınıflarının benzerliğinin tek başına iltibas tehlikesi yaratmayacağını, markaların yazı karakterlerinin ve görselinin de farklı olduğunu, bu nedenle karıştırma riski ve iltibas bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
BİLİRKİŞİ RAPORU
Bilirkişi heyetinden alınan raporda özetle; Davanın yasada aranan 5 yıllık süre geçtikten sonra açıldığını, Davacı … Plastik ve İnşaat San.Tic.Ltd.Şt’ı.’nin … … numaralı markasının 11,19,20. Sınıflarda tescili bulunmadığını, dava dosyasında yer alan damlama sulama borularının üretim malzemesi yönünden sert plastik boru olamayacağını, davalı adına … … tescil numaralı “…” markasının tescilli emtialar bazında ciddi olarak kullanıldığına dair dosya kapsamında bir veriye rastlanmadığını rapor etmişlerdir.
TESPİT, DELİL DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE
Asıl davada davacı …/… sayılı … markasının 5 yıl boyunca kesintisiz olarak kullanılmadığından bahisle iptalini talep etmektedir. Birleşen …-… esas sayılı dosyasında davacı …/… tescil nolu “…” ibareli markanın hükümsüzlüğünü talep etmektedir. Birleşen …/… esas sayılı dosyada davacı …/… tescil nolu markanın hükümsüzlüğünü talep etmektedir.
Asıl dosyada dava konusu …/… başvuru numaralı “…” markası, davalı adına kayıtlı olup, geçerlilikleri sürmektedir. Bu marka tescil edildiği 14/07/1995 tarihinden davanın açıldığı 10/09/2020 tarihine kadar, kullanmamayı hoşgörü süresi geçmiş bulunduğundan, markanın emtiasında kullanım keyfiyetleri dava edilebilir niteliktedir.
Bununla birlikte dava, SMK’nın yürürlüğünden sonra 10/09/2020’de açılmıştır. Gerek mülga MarkKHK’da gerekse yürürlükteki SMK’nın kapsamında markanın tescillendiği emtiada kullanımı şart koşulmuş olup, kullanmama hali 5 yıllığına hoş görülmektedir. Diğer deyimle bir marka için başvuran taraf, tescilden itibaren kullanma yükümlülüğü altına girmektedir. Ancak, objektif haklı sebeplerin varlığı halinde, bu kuralın ihlali nedeniyle iptal koşulu oluşsa bile, göz ardı edilebilmektedir. Burada kastedilen kullanmamaya ilişkin haklı sebep, marka sahibinin iradesi dışındaki ekonomik buhran ve çöküntü, savaş, doğal afet gibi objektif hallerden doğmaktadır ki bunlar, marka sahibinin iradesi dışındadır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2019/1765 E – 2019/4421 K ve 14/06/2019 tarihli ilamında da; Mülga 556 sayılı Marka KHK henüz yürürlükte iken, 42/1-c maddesinin AYM’nin 09.04.2014 ve 2013/147-2014/75 sayılı, 14.maddesinin ise 14.12.2016 tarih ve 2016/148 – 189 sayılı kararıyla iptal edildiği, ikincisinin Resmi Gazete’de yayın tarihinin 06.01.2017 olduğu ve bu tarih itibariyle kullanmama nedeniyle hükümsüzlük/iptal davalarına ilişkin mülga KHK’da yer alan yasal dayanak ortadan kalkmış ise de markanın son beş yıllık süre içerisinde kullanılmaması bu tarihten önce TBMM tarafından kabul edilen 22.12.2016 tarihli 6769 sayılı SMK’nın 9, 19, 25, 26 ve 27.maddelerinde, iptal ve def’i sebebi olarak kabul edilmiştir. Kural olarak kanunlar geriye yürümez ve ileriye etkili olarak sonuç doğurur ise de, TBMM’nin geçmişe etkili olacak şekilde kanun çıkarmasına da bir engel bulunmamaktadır. Her ne kadar 6769 sayılı SMK’da kullanmama nedeniyle iptal ve def’i haklarını düzenleyen Kanun maddelerinin yürürlük tarihi konusunda özel bir düzenleme yapılmadığı için Resmi Gazetede yayını tarihi itibariyle yürürlüğe girdiği anlaşılmakta ise de, Kanunun Resmi Gazetede yayın tarihinin 10.01.2017, kabul tarihinin ise 22.12.2016 olduğu dikkate alındığında, mülga 556 sayılı Marka KHK’nın 14.maddesinin iptaline dair AYM kararının 06.01.2017 tarihinde R.G.’de yayınlanması ve bu tarihte yürürlüğe girmesi nedeniyle, 14.maddenin bu tarihe kadar hukuki varlığını sürdürüyor olması karşısında, SMK’nin kabul tarihi konusunda kanun koyucunun iradesi 22.16.2016 tarihinde ortaya çıktığından, Kanun Koyucunun asıl amacının geçmişe etkili olacak şekilde kullanmama sebebiyle markanın iptalini öngördüğünün kabulünün gerektiği, Kanunun kabulünden sonra ve henüz yürürlüğe girmesinden önce, yürürlük konusunda öngörülemeyen AYM kararı ile ortaya çıkan kanun boşluğunun bu şekilde doldurulması gerektiği (Numan Sabit SÖNMEZ,” 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanununa Göre Markanın Kullanılmaması Neticesinde Ortaya Çıkan Sonuçlar” İHFM,S.76(1), s.283 vd., erişim: https: //dergipark. Org. Tr/download /article-file / 545172), nitekim 6769 sayılı yasa döneminde açılan davalarda, 6769 sayılı SMK’nın yürürlük tarihinden önceki dönemi de kapsayacak şekilde kullanmama değerlendirmesi yapılması gerektiğini belirtmiştir.
Dosyada toplanan deliller ve 05/11/2021 tarihli bilirkişi raporu dikkate alındığında; davalının markasının kullanımının yumuşak plastik yönünden olduğu tescil edildiği sınıf’ın sert plastik olduğu, sert plastiğe yönelik kullanımın mevcut olmadığı her ne kadar davalı vekili ve TPMK görüşü davacı markasının tescilinde yer alan ve parantezden önceki Sert Plastik Profil ibaresinin parantezin içini etkilemeyeceğini iddia etmiş ise de parantezin dışındaki önceki Sert Plastik Profil ibaresinin parantezin içindeki emtiyaların niteler durumda olduğu, aksi durumda emtiyaların parantez içinde yazılmadan doğrudan yazılması gerektiği, davalının tescil edildiği sınıftaki emtiaların sert plastik niteliğine sahip olması gerektiği kanaatine varılmıştır.
Sınai Mülkiyet Kanunu’nun Hükümsüzlük hâlleri ve hükümsüzlük talebi Madde 25- “(1) 5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir.” 25. maddenin atıfta bulunduğu 5. ve 6. maddede ise aşağıdaki hükümler sayılmıştır:
“Marka tescilinde mutlak ret nedenler”
Madde 5- (1) Aşağıda belirtilen işaretler, marka olarak tescil edilmez:
a) 4 üncü madde kapsamında marka olamayacak işaretler. b) Herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler. c) Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler. ç) Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler. d) Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek, sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler. e) Malın doğası gereği ortaya çıkan şeklini ya da başka bir özelliğini veya teknik bir sonucu elde etmek için zorunlu olan veya mala asli değerini veren şeklî ya da başka bir özelliğini münhasıran içeren işaretler. f) Mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak işaretler. g) Paris Sözleşmesinin 2 nci mükerrer 6 ncı maddesine göre reddedilecek işaretler. ğ) Paris Sözleşmesinin 2 nci mükerrer 6 ncı maddesi kapsamı dışında kalan ancak kamuyu ilgilendiren, tarihi ve kültürel değerler bakımından halka mal olmuş diğer işaretler ile yetkili mercilerce tescil izni verilmemiş olan armaları, nişanları veya adlandırmaları içeren işaretler. h) Dinî değerleri veya sembolleri içeren işaretler. ı) Kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı işaretler. i) Tescilli coğrafi işaretten oluşan ya da tescilli coğrafi işaret içeren işaretler.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri”
Madde 6- (1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.…(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir. (5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.……..(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Hükümsüzlük davalarında markanın kullanılmama defisi SMK’nın 25/7. Maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre; 6 ncı maddenin birinci fıkrası uyarınca açılan hükümsüzlük davalarında 19 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır. Hükümsüzlüğü istenen markanın başvuru veya rüçhan tarihinde, davacının markası en az beş yıldır tescilli ise davacı ayrıca, söz konusu başvuru veya rüçhan tarihinde 19 uncu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şartların yerine getirildiğini ispatlar.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2006/11-338 E. sayılı kararında karıştırılma ihtimali hakkında “Tüketicinin, her iki markayı her zaman aynı anda görüp detaylarını karşılaştırabildiğini düşünmek hayatın olağan akışına uygun olmadığı gibi markada yer alan yardımcı unsurlar ile ve ayırım gücü az olan ifadeleri her zaman hatırında tutabileceği de düşünülemez…. Davalı işaretini gören ve duyan tüketiciler daha önce tanıdığı davacı markalarının bıraktığı intibaı hatırlayacak ve en önemlisi, bu hatırlama davalı adına tescil olunan itiraza konu markanın daha önce tescil edilip kullanılmakta olan davacı markalarının bir başka versiyonu, serisi veya uzantısı olduğunun ya da davacının vermiş olduğu bir lisans gereği ürünler üzerinde kullanıldığının algılanmasına yol açabilecektir” şeklinde karar verilmiştir.
Markalar arasında benzerlik değerlendirmesi yapılırken bakılması gereken ilk husus markaların yanı ya da benzer mal veya hizmetler sınıfı için mi kullanılıp kullanılmadığı hususudur. Markaların kullanıldığı mal veya hizmet sınıfları aynı ya da benzer bulunursa bir sonraki aşama olan markaların benzerliğinin değerlendirilmesine geçilmektedir. Söz konusu markaların benzerlik değerlendirilmesi yapılırken yerleşik içtihatlara göre görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlikleri bakımından incelenmeli daha sonra markaların bir bütün halinde tüketiciler nezdinde karıştırılma ihtimali doğurup doğurmayacağı değerlendirilmelidir.
Birleşen …/… esas dosyamızda davacının …/… nolu markasının başvuru tarihi davalının …/… nolu markasından önce olduğu için değerlendirilmeye alınmıştır. Ancak davalı vekili cevap dilekçesinde kullanmama defisine, SMK 25/7. Maddesi uyarınca hükümsüzlük davalarında kullanmama defisine dayanılması durumunda, markasını kullandığı ispat külfeti davacıya geçmektedir. Davacı markasını kullandığını ispatladığı zaman, dava konusu ettiği hükümsüzlük iddiaları değerledirilmeye alınacaktır. Dosyamız kapsamında ve asıl dosya kapsamında da değerlendirdiğimiz üzere davacı …/… nolu markasını kullandığını net somut ve yeterli deliller ispatlayamamış ve davalı vekilinin kullanmama defisi yerinde görülerek davasının kabulüne karar verilmiştir.
Birleşen …/… dosyamız kapsamında davalı adına kayıtlı …/… nolu markası kullanılmama nedeni iptaline karar verildiğinden değerlendirilmeye alınmamıştır. Davacı adına kayıtlı …/… nolu … ibareli markası ile davalı adına kayıtlı …/… nolu … ibareli markasının 17. Sınıfta yer alan ” Lastikten, plastikten veya kauçuktan mamul bükülebilir borular, hortumlar (taşıtlar için kullanılanlar dahil), boru kılıf ve rakorları; tekstilden hortumlar, madeni olmayan boru kılıfları ve rakorları, hortum rakorları, taşıtlar için radyatör hortumları (yangın hortumları hariç).” emtialar yönünden sınıflar benzerliği olduğu, markaların görsel, işitsel ve anlamsal olarak benzer olduğu ortalama tüketici nezdinde iltibas oluşturacağı anlaşılmakla bu emtiyalar yönünden davacının hükümsüzlük iddiaları yerinde görülerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
Asıl dosyamız kapsamında davacının davasının kabulü ile;
Davalı – birleşen davacı … Adına Kayıtlı …/… nolu markanın tescil edildiği sınıflar yönünden kullanılmama nedeni ile iptali ile sicilden terkinine
Birleşen …/… dosyası kapsamında davacının davasının kısmen kabulü ile;
Davalı – birleşen davacı … Adına Kayıtlı …/… nolu markanın 17. Sınıfta yer alan ” Lastikten, plastikten veya kauçuktan mamul bükülebilir borular, hortumlar (taşıtlar için kullanılanlar dahil), boru kılıf ve rakorları; tekstilden hortumlar, madeni olmayan boru kılıfları ve rakorları, hortum rakorları, taşıtlar için radyatör hortumları (yangın hortumları hariç).” emtiaları yönünün markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine, sair emtialar yönünden sicildeki kaydın devamına
Birleşen …/… dosyası kapsamında davacının davasının reddine
Asıl dosya kapsamında;
Alınması gereken 80,70 TL karar harcı davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harçtan mahsubu ile eksik kalan 26,30 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, davacı tarafından yatırılan 54,40 TL harcın davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, AAÜT.’ne göre belirlenen 7.375 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya ödenmesine,
Mahkememizin birleşen …/…-Esas – …/… Karar sayılı dosyası kapsamında;
Alınması gereken 80,70 TL karar harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harçtan mahsup edilerek eksik 26,30 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın da davalıdan alınarak, davacı tarafa ödenmesine,
Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, dava kısmen kabul edilmekle AAÜT.’ne göre belirlenen 7.375 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya ödenmesine,
Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, dava kısmen reddedilmekle, AAÜT.’ne göre belirlenen 7.375 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak, davalı tarafa ödenmesine,
Davada red/ kabul oranının takdiren yarı yarıya olduğuna, yargılama giderlerinin yanlar arasında bu orana göre pay edilmesine,
Davacı tarafından toplam 961,20 TL yargılama giderinin yarısı olan 480,60 TL’nin davalıdan alınarak, davacı tarafa ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan toplam 515,60 TL yargılama giderinin yarısı olan 257,80 TL’nin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
Mahkememizin birleşen …/… Esas – …/… Karar sayılı dosyası kapsamında;
Alınması gereken 80,70 TL karar harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harçtan mahsubu ile eksik 26,30 TL karar harcının davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, AAÜT’ne göre belirlenen miktar, 7.375 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak, davalı tarafa ödenmesine,
Asıl ve birleşen …/… Esas- …/… karar sayılı dosyaları kapsamında Asıl dosya davacı- birleşen dosya davalı … tarafından yapılan toplam 2.409 TL yargılama giderinin asıl dosya davalı- birleşen dosya davacı …’ten alınarak, Asıl dosya davacı- birleşen dosya davalı … tarafına ödenmesine,
Asıl dosya davalı- birleşen dosya davacı … tarafından yapılan toplam 1.147 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Kalan ve kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde talep beklenmeksizin ilgili yanlara iadesine,
Gerekçeli hükmün, tebliğinden itibaren 2 hafta içinde, İstinaf Kanun yolunun İzmir Bölge Adliye Mahkemelerinin 11. Ve 20. Hukuk İstinaf Daireleri nezdinde açık olduğuna dair verilen karar, hazır bulunan tarafların huzurunda usulen okunup anlatıldı.27/04/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır