Emsal Mahkeme Kararı İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/50 E. 2021/94 K. 16.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/50 Esas
KARAR NO : 2021/94

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/07/2020
KARAR TARİHİ : 16/06/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Müvekkilinin 2012 yılında … ticaret ünvanı ile şirketini kurmuş olduğunu, inşaat ve mühendislik alanında faaliyet gösterdiğini, davalı tarafın müvekkilinin aynı sektöründe müvekkilinin markayı kullandığını bilerek 2013 tarihinde … markasına başvuru yaparak 2015 yılında tescil aldığını, bu tescilin kötü niyetli olduğunu belirtmiş, … nolu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA: Müvekkilinin 2005 yılında şahıs firması olarak şirketini kurduğunu, 2013 yılından itibaren tescilli marka haklarına sahip olarak faaliyetine devam ettiğini, davacı firmanın İstanbul’da faaliyetini sürdürmesi nedeniyle bilgisi olmadığını, … alan adını almak istediği sırada davacı taraftan haberi olduğunu, konuyla ilgili davacı tarafla iletişime geçtiğini dönüş alamadığını, bu konuda marka hakkına tecavüz nedeni ile suç duyurusunda bulunmuş olduklarını ve … adresine erişimin engellenmesi talep ettiklerini, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’ nın … soruşturma numarası ile suç duyurusunun devam ettiğini, marka başvurusunun kötü niyetli olmadığını, marka tescil başvuru tarihinden bu yana anılı marka ile faaliyette bulunmakta olduğunu belirtmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİLİRKİŞİ RAPORU: Mahkememizce alınan 06/04/2021 tarihli bilirkişi kurulu raporunda;
… internet sitesi alan adının ticari satın alım aşamasında aynı isme sahip vergi levhası vd. bilgilere ihtiyaç duyularak satın alınabileceği,
… internet sitesi alan adının 03/04/2012 tarihinde oluşturulduğu/satın alındığı,
… internet sitesinin … isimli firmaya ait olduğu ve inşaat sektörü içerisinde faaliyet gösterdiği ve ilgili sitede “… İNŞAAT – … mah … cad. … İş Merkezi No: … … …/ÎSTANBUL – Tel: … – Fax: … – E-posta: … ” iletişim bilgilerinin bulunduğu ve kurucu bilgisinin … şeklinde olduğu tespit edilmiştir.
Muhasebe evrakları faturalar incelendiğinde davacı tarafın 10.10.2013 tarihinden önce düzenli olarak resmi ve kamu kurumlarıyla iş yaparak toplam 23 adet fatura kestiği ve toplam tutarının KDV hariç 720.110,80 TL olduğu, fatura detayları incelendiğinde davacı firma yetkilisi tarafınca imzalandıkları, … adıyla kesildiği anlaşılmış olup, davalı … tarafından 10.10.2013 tarihi ve öncesine dair markasal kullanımı belirleyecek Fatura, resmi evrak, Muhasebe Kaydı, vb olmadığı,
Davacının, davalının … no’lu marka başvurusundan önce “…” ibaresini gerek … adında alan adı alarak gerekse ticari faaliyetlerinde, faturalarında “…” ibaresinin yoğun bir şekilde kendi sektöründe kullanmış olması yukarıda açıklamış olduğumuz Yargıtay kararlan ışığında davacının yerelden çok geniş coğrafyada “…” ibaresini markasal olarak kullandığı,
Somut olayımızda davacıma sektöründe tanınmış olması, … adında alan adı kullanarak internetten kolay erişime sahip olması, günümüz teknolojisinde tacir olan davalının gerekli özeni gösterdiği taktirde “…” ibaresinin davacı firma tarafından kullanımım tespit edebilecek nitelikte olması, ayrıca aynı sektörde faaliyet gösteren davalı firmanın davacının kullanmakta olduğu ticari unvanından haberdar olmamasının mümkün olamayacağı, iş bu nedenle de davalının tescilinin kötü niyetli olduğu yönünde takdiri sayın mahkemeye bırakıldığı ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtildiği görülmüştür.
TESPİT, DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Marka, bir işletmenin mal ve/veya hizmetlerini bir başka işletmenin mal ve/veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayımlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işarettir.
Markanın hükümsüzlük sebepleri 6769 sayılı SMK’nın 25. Maddesinde gösterilmiştir. Bu madde’ye göre; SMK’nın 5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. SMK’nın 6. Maddesinde haller;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Marka başvurularının tescilinde ise “ilk gelen alır” ilkesi geçerlidir. Bununla birlikte, marka başvurusu daha sonra olmakla birlikte, 6769 sayılı SMK’nın 6/3.m. uyarınca, markaya konu işaret üzerinde önceki tarihli başvurudan daha öncesinde bir hak elde edilmiş ise, bu hakka dayanarak önceki tarihli markanın hükümsüzlüğü talep edilebilecektir. Marka üzerinde öncelik hakkı markayı ihdas ve istimal eden maruf hale getiren kişiye aittir. Eskiye dayalı kullanım iddiası ile açılan hükümsüzlük davasında davacının dava konusu ibareyi yerelde çok geniş coğrafyada yoğun bir şekilde kullanımı sonrasında belirli bir ayırt edicilik kazandırdığını ispatlaması gerekir.
Her ne kadar davalı dava açmada hak düşürücü süreninin dolduğunu iddia etmiş ise de davalı markasının 13/07/2015 tarihinde tescil olduğu 5 yıllık süre içerisinde olduğu, yine kötü niyetli tescil davalarında hak düşürücü sürenin dikkate alınmayacağından davalı itirazı yerinde görülmemiştir.
Dosya kapsamında toplanan delillerde davalının tescil başvurusundan önce dava konusu markayı kullandığına dair bir delile rastlanmamıştır. Dosya kapsamında toplanan deliller ve bilirkişi raporu incelendiğinde davacının dava konusu marka ile ilgili ilk internet sitesini 03/04/2012 yılında kurduğu, internet sitesini ile markanın aynı olduğu, davacının marka başvuru tarihi olan 10/10/2013 tarihinden önce resmi ve kamu kurumları ile düzenli iş yaparak 720.110,80 TL hacminde iş yaptığı, 23 Adet … adıyla fatura kestiği anlaşılmıştır. Davacının bu kullanımları ile dava konusu markaya belirli b,r ayırt edicilik kazandırdığı ve gerçek hak sahibi olduğu anlaşılmıştır. Yasada kötü niyetin bir tanımı yapılmamıştır. hak sahibi olmadığını bilmesine rağmen dürüstlük kuralına aykırı şekilde tescil için başvuruda bulunulan veya tescil ettirilen marka olarak tanımlanabilir. Yargıtay HGK 2008/11-501 E. ve 2008/507 K. sayılı kararında kötü niyeti belirlemek için bilme ve bilmesi gerektiği unsurlarını vurgulamak amacıyla “… davalının tekstil alanında faaliyet gösteren bir kişi olduğu, basiretli bir tacir gibi davranması gerektiği, kullanacağı işaretin bir başkasına ait olup olmadığını araştırmakla yükümlü olduğu …” şeklinde belirtmiştir. Bu ilke çerçeveside gerçek hak sahibi olmamakla birlikte başkasının ticaretinde kullandığı tescilsiz bir işareti, kendisinin hak sahibi olmadığını bile bile tescili için başvuruda bulunan kimse kötü niyetli sayılacaktır. Davalı markasının davacı markasının bire bir aynı olduğu, davalının seçme özgürlüğü bulunmasına rağmen ve aynı sektörde faaliyet göstermelerine rağmen son derece ayırt ediciliği yüksek “…” markasını seçip kullanmasının rastlantısal olmadığı, gerçek hak sahibini bildiği ve davalının markadan haksız yararlanma amacıyla tescil ettirdiği anlaşılmakla davacının kötü niyetli tescil iddiaları yerinde bulunmuş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklandığı Üzere;
Davacının, davasının KABULÜ ile,
Davalı adına tescilli … numaralı ve “…” ibareli markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜ ile, sicilden TERKİNİNE,
Alınması gereken 59,30-TL karar harcı davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40-TL harcın eksik kalan 4,90-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, davacı tarafından yatırılan 54,40 TL harcın davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, AAÜT.’ne göre belirlenen 5.900,00-TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 1.731,70-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Davalı tarafından yapılan 7,80-TL yargılama giderinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
Kalan ve kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde talep beklenmeksizin ilgili yanlara iadesine,
Gerekçeli hükmün, tebliğinden itibaren 2 hafta içinde, İstinaf Kanun yolunun İzmir Bölge Adliye Mahkemelerinin 11. ve 20. Hukuk İstinaf Daireleri nezdinde açık olduğuna dair verilen karar yanların huzurunda usulen okunup anlatıldı. 16/06/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır