Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/41 Esas
KARAR NO : 2021/96
DAVA : Markaya Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Önlenmesi, Ticaret Unvanının Terkini
DAVA TARİHİ : 08/06/2020
KARAR TARİHİ : 16/06/2021
Davacı vekili tarafından 08/06/2020 tarihinde davalı aleyhine açılan dava, mahkememizin esas defterine kaydedilmiş olup, yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 01/12/1986 tarihinde … ticaret unvanını İstanbul adresinde şahıs şirketiyle ticari hayatına başlayarak kullanmaya başladığını, hissedarının ise 2000 yılında İzmir’de faaliyete başladığını, müvekkilinin 2003 yılında Sicil gazetesinde yayınlayarak ticari şirket haline geldiğini, 31/03/2009 tarihinde 149 marka bülteni ile marka tescili olarak tescillediğini, şirket adına … web sayfasında düzeleme yapılırken davalı şirketin “…” markasını … adresinde kullanımları ile ilglii davalı şirket yetkilisi ile yapılan görüşmede marka ve unvanın değiştirilmesi ile ilgili olumsuz yanıt aldıklarını, Karşıyaka ….Noterliği’nin 11/05/2020 tarihli … yevmiye numarası ile ihtarname gönderilerek ‘’…” markası ile ilgili tüm kayıtlarının değiştirilmesini istediklerini, davalı tarafından unvan olarak kullandıklarını marka olarak kullanım olmadığını, mal ve mamül üretilmediği şeklinde yanıt verdiklerini, müvekkilinin yaptığı araştırmalarda davalının aynı alanda marka kullanımı yaptığını, marka haklarına tecavüz edildiğini belirterek, … ibaresinin ticari unvandan terkinini, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin önlenmesini, karar özetinin Türkiye’de yayın yaapan 5 büyük gazeteden birinde bir defaya mahsus ilanını talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … ibaresini sadece … İstanbul Ticaret Odası sicil numarası ile 28/08/2008 tarihinde işyeri unvanı olarak kullanmak için tescil ettirdiğini, diğer firmanın marka tescil tarihi öncesinde de bu unvanı kullandığını. … ibaresi müvekkil firmanın ilk yetkilisi ve kurucu ortağı olan …’IN isminin kısaltması olan ‘’…’’ ve kimyanın kısaltması olan ‘’…’’ in birleşmesiyle oluştuğunu. Müvekkilinin karşı tarafı taklit etme gibi bir amacı olmadığını, … ibaresi kullanılarak piyasaya hiçbir mal veya mamul üretilmediğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
BİLİRKİŞİ RAPORU: Mahkememizce alınan 05/03/2021 tarihli bilirkişi raporunda; davacı tarafın dava dilekçesinde ve delil dilekçesinde belirttiği URL adreslerinin incelendiğini, URL adreslerinin ve video içeriklerinin ekran görüntülerinin alındığını, söz konusu görseller ve video kayıtlarının CD içerisine kaydedildiğini ayrıca ilgili bölümlerinin baskının alındığını belirttiği görülmüştür.
TESPİT, DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Marka, bir işletmenin mal ve/veya hizmetlerini bir başka işletmenin mal ve/veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayımlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işarettir.
Markanın başkaları tarafından haksız kullanımı ve marka hakkının ihlali durumunda marka sahibi SMK’nın 149. Maddeki talepler ile 150 ve 151. Maddesinde düzenlenen maddi tazminat ve yoksun kalınan karı isteyebilecektir.
Bu kapsamda aşağıda sayılan fiiller marka hakkına tecavüz sayılmaktadır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 6769 sayılı kanunun 7. maddesinde belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
d) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu
hakları üçüncü kişilere devretmek.
Markalar arasında benzerlik değerlendirmesi yapılırken bakılması gereken ilk husus markaların yanı ya da benzer mal veya hizmetler sınıfı için mi kullanılıp kullanılmadığı hususudur. Markaların kullanıldığı mal veya hizmet sınıfları aynı ya da benzer bulunursa bir sonraki aşama olan markaların benzerliğinin değerlendirilmesine geçilmektedir. Söz konusu markaların benzerlik değerlendirilmesi yapılırken yerleşik içtihatlara göre görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlikleri bakımından incelenmeli daha sonra markaların bir bütün halinde tüketiciler nezdinde karıştırılma ihtimali doğurup doğurmayacağı değerlendirilmelidir.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2019/5399 E – 2020/5084 ve 16/11/2020 tarihli ilamında da belirttiği üzere; 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 7/3-e maddesinde de, ticaret unvanının ve ticari işletme adının tescil olunması değil, marka ile karıştırılabilecek şekildeki kullanımları marka hakkına tecavüz teşkil edeceği belirtilmiştir. 6102 sayılı TTK’nın 55/1-a-4 maddesinde de, “başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” şeklindeki düzenleme ile de, tescil olgusu değil, kullanım ile ortaya çıkan karıştırılma olgusu önlenmek istenilmiştir. Öte yandan TTK’nın 52.maddesinde ticaret unvanlarının, başkalarınca haksız kullanımı veya tesciline karşı koruma getirilmiştir. Nitelikleri itibariyle markalar, bir tacirin ürettiği veya piyasaya sunduğu mal ve hizmetleri, diğer tacirlerin mal ve hizmetlerinden ayırt etmeye yarayan tanıtıcı işaretlerdir. Ticaret unvanları ise bir ticari işletmenin faaliyetlerini, diğer ticari işletmelerin faaliyetlerinden ayırt etmeye yarayan tanıtıcı işaretlerdir. Bununla birlikte, markaların; ayırt edicilik, reklam, garanti gibi işlevleri yanında, köken bildirme işlevleri de bulunmaktadır. O nedenle, bir ticaret unvanının, daha önceden tescil olunan bir markanın kapsamında kalan malların tescilli olduğu alanda kullanımı halinde, söz konusu kullanımın markanın işlevleri kapsamında, mal ve hizmetlerin ticari kökeni de dahil, ticari işletmeler arasında karıştırılma ihtimaline yol açması halinde söz konusu kullanım marka hakkına tecavüz olarak kabul edilmelidir.
Yine Yargıtay 11. Hukuk dairesinin 2019/1692 E – 2020/3293 K ve 29/06/2020 ilamında belirttiği üzere; SMK’nın 29/1-a hükmü ile yapılan yollama gereği m.7/3-e maddesinde yer alan “işaretin ticaret unvanı ve işletme adı olarak kullanılması” hükmü işaretin markasal kullanılması durumunda uygulanabilecektir. Zira m.7/3’de işaretin ticaret alanında kullanılması halinde yasaklanabileceği hükme bağlanmıştır. Marka hukuku kapsamında işaretin ticaret alanında kullanılması ifadesi ile kastedilen işaretin markasal olarak kullanılmasıdır. Ticaret unvanının tescilli marka ile karıştırılmaya yol açacak şekilde kullanılması halinin marka hakkına tecavüz oluşturacağı, tek başına ticaret unvanının tescil ettirilmiş olması marka hakkına tecavüz teşkil etmeyecektir.
Her hangi bir işaretin, marka olarak kullanılması “markasal kullanım” olarak adlandırılır. Bir işaretin marka olarak kullanılıp kullanılmadığı ise, o işaretle karşı karşıya gelen ortalama niteliklere sahip bir tüketicinin algısına göre belirlenmelidir. Şayet ortalama tüketici, o işareti bir mal veya ürünün markası olarak algılıyor, işarette, malın veya hizmetin kökenine ilişkin işaret görüyorsa markasal bir kullanımdan söz edilecektir. Buna karşılık, bir ad veya işaretin kullanım yeri veya kullanım şekli nedeniyle,ortalama tüketici gözünde marka olarak algılanması mümkün değil ise markasal kullanım oluşmayacaktır. Bu bağlamda özellikle ürünler üzerinde, reklamlarda, ilan ve afişlerde yer alacak kullanımların markasal kullanım özelliği taşıma ihtimalleri yüksek olacaktır. Markasal kullanımdan söz edebilmek için kullanımın ürünler üzerinde olması zorunlu değildir. İlanlarda, kataloglarda, ticari belgelerde, ürünle bağlantılı olarak markasal etki doğuracak şekildeki tüm kullanımlar markasal kullanım oluşturur.
Dosyamız kapsamında toplanan deliller incelendiğinde; davacı markasının asli unsurunun … olduğu, davalının ticaret ünvanının asli unsurunun da “…” ibaresi olduğu, davalı şirketin çalışma konusu ile davacı markasının emtiya ve hizmetlerinin aynı olduğu anlaşılmıştır. Davacının dava dilekçesinin deliller kısmında bildirdiği URL’ler incelendiğinde facebook adlı sosyal medya sitesindeki davalı firmaya ait videoda halı altına sıkılan kimyasal ürünün … ibaresinin yer aldığı, yine belirtilen sitelerde davalının … şeklinde ticaret ünvanını aşar şekilde markasal olarak kullanıldığı, davalının cevap ve 2. Cevap dilekçelerinde bu sitelerin kendilerine ait olmadığına ilişkin herhangi bir beyanda bulunmadığı gibi sitelerin isminde gerekli düzenleme yaptıklarını belirtmişlerdir. Dosyaya alınan 05/03/2021 tarihli raporda facebook görüntülerinde … ibaresi kullanıldığı, yine video içeriği üründe … ibaresinin yazılı olduğu, videoya yapılan yorumda … isimli profile hitaben … bey adlı kişiye teşekkür edildiği, … hesabının buna cevap verdiği, bu husulardan … isimli hesap sahibinin davalı firma sahibi … olduğunun kanaat edinildiği, her ne kadar bilirkişi raporunda bu hususa değinmemiş ise de bu eksikliğin giderilebilecek nitelikte olduğu, hukuki değerlendirmenin hakime ait olduğu, internet sitesi görüntülerinde davalının … ibaresini markasal olarak kullandığı, davalının bu kullanımlarının ticari unvanı aşar mahiyette olduğu ve davacı markasına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu anlaşılmıştır.
Benzer konuda Y11 HD 2015/2572 E – 2015/8392 K ve 16/06/2015 tarihli ilamı da dikkate alındığında; Davacı, davalı şirketin ticaret ünvanında yer alan “…” ibaresinin de terkinini talep etmektedir. Her ne kadar TTK’nun 54. maddesi uyarınca davacı, iltibasa neden olan ticaret ünvanının terkinini isteyebilme hakkına sahip ise de; yargıtayın yerleşmiş içtihatları da dikkate alındığında , böyle bir davanın makul sürede açılması gerekir. Ticaret ünvanları tescil ve ilana tabi bulunduğundan makul sürenin hesabında bunun da nazara alınması icap eder. Makul sürenin geçirilmesi halinde sessiz kalma nedeni ile hak kaybı oluşur. Somut uyuşmazlıkta, her ne kadar her iki tarafın ticaret ünvanının esas unsurları benzer ise de iştigal alanları benzer oluşu ve davalının ünvanının tescilinden yaklaşık 12 yıl sonra ihtar çekilip, terk talepli dava açıldığından, kendisini mevcut ünvanı ile tanıtan davalının ünvanının terkini talebinin yerinde olmadığı anlaşılmakla bu talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kuruluştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklandığı Üzere;
Davacının, davasının KISMEN KABULÜ ile,
Davalının, “…” ibaresinin ticaret ünvanını aşar şekilde markasal olarak kullanımının davacı markasına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun TESPİTİNE, ÖNLENMESİNE,
Davacının, davalının ticaret ünvanındaki “…” ibaresinin terkin talebinin REDDİNE,
Karar kesinleşmesi ile masrafları davalıya ait olmak üzere hüküm özetinin ulusal çapta yayın yapan bir gazetede ilanına, davacı tarafa kararın kesinleşmesinden itibaren 3 ay içerisinde başvurması gerektiğinin ihtarına, aksi halde ilan hakkının düşeceğine,
Alınması gereken 59,30 TL karar harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harçtan mahsubu ile 4,90 TL eksik harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın da davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, AAÜT.’ ne göre belirlenen 5.900 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacı tarafa ödenmesine,
Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, AAÜT.’ne göre belirlenen 5.900 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalı tarafa ödenmesine,
Davada red/ kabul oranı takdiren %50′ ye- %50 olduğundan yargılama giderlerinin yanlar arasında bu orana göre pay edilmesine,
Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvurma harcı, 7,80 TL vekâlet harcı, 2 müzekkere gideri 1 TL, 9 tebligat gideri 69 TL, 1.032,50 TL talimat gideri, 300 TL bilirkişi ücreti olmak üzere, toplam 1.464,70 TL yargılama giderinin %50’si olan 732,35 TL’nin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan 7,80 TL vekâlet harcının %50’si olan 3,90 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
Kalan ve kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde talep beklenmeksizin ilgili yanlara iadesine,
Gerekçeli hükmün, tebliğinden itibaren 2 hafta içinde, İstinaf Kanun yolunun İzmir Bölge Adliye Mahkemelerinin 11. ve 20. Hukuk İstinaf Daireleri nezdinde açık olduğuna dair verilen karar yanların huzurunda usulen okunup anlatıldı. 16/06/2021
Katip …
e-imzalıdır
Hakim …
e-imzalıdır