Emsal Mahkeme Kararı İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/122 E. 2021/161 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/122 Esas
KARAR NO : 2021/161

DAVA : Markaya Tecavüzün Tespiti, Önlenmesi, Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 22/12/2020
KARAR TARİHİ : 29/09/2021

Davacı vekili tarafından 22/12/2020 tarihinde davalı aleyhine açılan dava, mahkememizin esas defterine kaydedilmiş olup, yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Müvekkili şirketin … sektöründe Türkiye’ nin önde gelen şirketlerinden olduğunu, sektöründe özellikle “…” markası ile faaliyet gösterdiğini, Türkiye ve dünya çapında tanındığını ve tercih edildiğini, davacının … ve … … pazarında “… …&…” markası ile faaliyet gösterdiğini, bu markayı Türk patent nezdinde …/… başvuru numarası ile tescillendirdiklerini ve “www…..com.tr” alan adlı iki internet sitesi üzerinden satış yaptıklarını, davalının ise “…&… … … … …” markasını Türk patent nezdinde …/… başvuru numarası ile tescil ettirdiğini ve “www…..com” alan adlı web sitesi kullanımı ile davacı şirket aleyhine marka tecavüzü yarattıklarını, davalı şirket adına kayıtlı internet sitesine erişimin engellenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, … ibaresinin markanın tüm ürünlerinde kullanılan bir ibare olduğu, … ve … … pazarı bakımından markanın ayırt edici kısmının “…&…” ibaresi üzerinde toplandığını, Davalının marka kullanımı ise “…&…” ibaresi ile gerçekleştiğini, özellikle web siteleri üzerinden karşılaştırma yapıldığında marka hakkı tecavüzü net olarak ortaya çıktığını, …&… ibaresi ile …&… ibaresi birbirine ayırt edilemeyecek derecede benzediğini, her iki markanın da birebir aynı mal ve hizmet sınıflarında tescilli olduğunu, üstelik davalı yan markasının, müvekkil ile birebir aynı olacak şekilde “… ve … … …” ürünlerinde kullanmakta olduğunu, “…” ibaresi her iki markada da aynı olup “…” ve “…” ibareleri birebir aynı harflerden oluşmaktadır. Görsel ve işitsel açıdan markaların benzerliğinin açıkça görüldüğünü ayrıca marka tecavüzü yaratmasının yanı sıra TTK m.55/4 uyarınca haksız rekabete de neden olduğunu, söz konusu hukuka aykırılığın, marka tecavüzünün ve haksız rekabetin giderilmesi amacıyla davalı tarafa Beşiktaş … Noterliği’nin 06.10.2020 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi gönderildiğini fakat davalı taraftan herhangi bir olumlu cevap alınamadığını belirtmiş, davalının “…&… … … … …” ibareli markasının müvekkilin “… …&…” ibareli markasına iltibas teşkil etmesi nedeniyle marka tecavüzü ve haksız rekabet durumunun tespitine, önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, davalının HYPERLINK “https://www…..com/” https://www…..com/ alan adlı internet sitesine erişimin engellenmesine, davacının dava konusu marka ibaresini taşıyan ilan, broşür, afiş ve tanıtım araçlarının bulundukları yerden toplatılmasına, davalılar aleyhine verilen mahkeme kararının Türkiye çapında yayınlanan bir gazetede yayınlanmasına, fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak kaydıyla şimdilik 10.000,00-TL maddi, 10.000,00-TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA: Öncelikle dava dilekçesinin bir takım kanuni zorunlulukları barındırmadığını, usule aykırı olduğunu, delillerinin kendilerine tebliğ edilmediğini, diğer yandan, davanın yetkisiz mahkemede açıldığı bu sebeple yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, yetkili mahkemenin Bursa Mahkemeleri olduğunu, davacının davaya konu ettiği tüm talepleri zamanaşımı ile malul olduğunu, marka hakkına tecavüze dayalı ikame olunan davada hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, davanın kötü niyetle ikame edildiğini, dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, müvekkil şirketin Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde “…&… … … … …” markasının tescili için 22/01/2020 tarihinde başvuru yaptığını ve tescilin 07/09/2020 tarihinde gerçekleştiğini, SMK’ nin 17. devamı maddelerinde marka başvurusunun yayımı akabinde gerek üçüncü kişilerin markanın tescil edilemeyeceğine dair görüşlerini bildirebileceği, 18 ve devamında ise marka başvurusunun yapıldığı tarihten itibaren iki ay içinde yayıma itiraz yoluna başvurulabileceği, kurulca verilen kararlara karşı ise bir ay içerisinde itiraz yoluna başvurulabileceğinin açık olduğunu, tescil işlemlerinin süregeldiği yaklaşık 10 aylık süreçte davacının görüş bildirme yahut itiraz süreçlerinin hiçbirine başvurmadığını, davacının müvekkilden haksız menfaat elde etme gayesi ile huzurdaki davayı ikame ettiğini, davacının marka hakkına tecavüz edildiğine dair iddialarının tümüyle gerçek dışı olduğunu, marka hakkına yönelik tecavüz olarak adlandırılabilecek eylemlerin SMK’ nın Marka Hakkına Tecavüz başlıklı 6. Kısmının 29. maddesinde düzenlendiğini, markada, genel görünüm estetik, grafik, renk, kompozisyon, boyut ve biçim bakımından iltibas yani aldatıcı benzerlik varsa tecavüz var sayılması gerektiğini, karşılaştırma yaparken iki marka ile ilgili esaslı noktaların dikkate alınması ve her iki markadaki benzerliğin ilgili kişiyi yanıltmak amacıyla oluşturulup oluşturulmadığının tarafsız bir biçimde belirlenmesi gerektiğini, ayrıca bir marka bakımından iltibas olup olmadığı araştırılırken markanın tüm özelliklerin de dikkate alınması gerektiğini, davacının markası “… …&…” iken müvekkilin tescilli markası “…&… … … … …” ibaresi ile patentli olup iki markanın daha en başında birbiriyle tamamıyla farklı olduğunu yalnızca İngilizce …’ anlamına gelen ve genel kullanıma özgü bir kelime olan ‘…’ kelimesinin markaların her ikisinde de bulunduğunu, pazarda marka adında … yer alan birden fazla marka olduğu, tüm bu kullanımların davacının markasına tecavüz teşkil edeceğine yönelik kabulün hayatın olağan akışına aykırı olacağı gibi hakkaniyetle de bağdaşmayacağını, eldeki ihtilafta haksız rekabet sayılabilecek herhangi bir fiil / eylem mevcut olmadığı gibi davacının haksız fiil neticesinde uğradığı somut bir zarar yahut zarara uğrama tehlikesi de söz konusu olmadığını, davacının iddia ettiği şekilde maddi ve manevi zararına yönelik herhangi bir hukuki açıklamaya dilekçesinde yer vermediğini belirtmiş, davanın öncelikle usulden reddine, bu mümkün olmaz ise davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİLİRKİŞİ RAPORU
25.08.2021 Tarihli marka vekili bilirkişi tarafından yapılan teknik incelemede; Taraf markalarının tescilli olduğu sınıflar arasında ayniyet bulunsa da, markalar arasındaki tek ortak noktanın dilimizde “…” anlamına gelen İngilizce “…” sözcüğünden ve dilimizde “ve” anlamına gelen İngilizce “and” bağlacının kısaltması yerine kullanılan “&” simgesinden ibaret olduğunu, “…” sözcüğünün, özellikle markaların taraflarca kullanıldığı … …, çocuk tekstil ürünler ve çeşitli çocuk eşyaları ile sözü edilen ürünlerin satış hizmeti yönünden, satılan ürünün /verilen hizmetin çeşidini açıklayan tanımlayıcı unsur olmakla markaların esas (ayırt edici) unsuru olmadığı, “ve” bağlacı anlamına gelen “&” işaretinin hiçbir fonksiyonu olmadığı; markalarda kullanılan diğer tüm sözcüklerin, renklerin, yazım stillerinin, şekillerin farklılık gösterdiği; taraf markalarındaki ayırt edici özelliği olmayan ve sadece “…” sözcüğünden ve “&” ibaret benzerliğin global açıdan ortalama tüketicinin markaları karıştırma ihtimalinin varlığını kabul için yeterli olmadığı rapor edilmiştir.
TESPİT, DELİL DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE
Marka, bir işletmenin mal ve/veya hizmetlerini bir başka işletmenin mal ve/veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayımlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işarettir.
Markanın başkaları tarafından haksız kullanımı ve marka hakkının ihlali durumunda marka sahibi SMK’nın 149. Maddeki talepler ile 150 ve 151. Maddesinde düzenlenen maddi tazminat ve yoksun kalınan karı isteyebilecektir.
Bu kapsamda aşağıda sayılan fiiller marka hakkına tecavüz sayılmaktadır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 6769 sayılı kanunun 7. maddesinde belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini
kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit
edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
d) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu
hakları üçüncü kişilere devretmek.
Markalar arasında benzerlik değerlendirmesi yapılırken bakılması gereken ilk husus markaların yanı ya da benzer mal veya hizmetler sınıfı için mi kullanılıp kullanılmadığı hususudur. Markaların kullanıldığı mal veya hizmet sınıfları aynı ya da benzer bulunursa bir sonraki aşama olan markaların benzerliğinin değerlendirilmesine geçilmektedir. Söz konusu markaların benzerlik değerlendirilmesi yapılırken yerleşik içtihatlara göre görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlikleri bakımından incelenmeli daha sonra markaların bir bütün halinde tüketiciler nezdinde karıştırılma ihtimali doğurup doğurmayacağı değerlendirilmelidir.
Dosya kapsamında toplanan deliller ve bilirkişi raporu dikkate alındığında her iki taraf ait markaların görsel, işitsel ve anlamsal olarak farklı olduğu, taraf markalarındaki benzerliğin ayırt edici özelliği olmayan “…” sözcüğünden ve “&” işaretinden geldiği, bu benzerliğin taraflar markaların bütününde tüketiciler nezdinde karıştırılma ihtimali doğurmayacağı anlaşılmakla davacının davasının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
Davacının davasının reddine,
Alınması gereken 59,30 TL karar harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harçtan mahsubu ile eksik 4,90 TL karar harcının davacı taraftan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, maddi tazminat davası reddedilmekle, AAÜT’ne göre belirlenen miktar, markaya tecavüz davası da dikkate alınarak arttırılmakla, 5.900 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak, davalı tarafa ödenmesine,
Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, manevi tazminat davası reddedilmekle, AAÜT.’ne göre belirlenen 5.900 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak, davalı tarafa ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 1.241,10 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan 17 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Kalan ve kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde talep beklenmeksizin ilgili yanlara iadesine,
Gerekçeli hükmün, tebliğinden itibaren 2 hafta içinde, İstinaf Kanun yolunun İzmir Bölge Adliye Mahkemelerinin 11. Ve 20. Hukuk İstinaf Daireleri nezdinde açık olduğuna dair verilen karar, hazır bulunan tarafların huzurunda usulen okunup anlatıldı. 29/09/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)