Emsal Mahkeme Kararı İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/115 E. 2021/211 K. 20.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/115 Esas
KARAR NO : 2021/211

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü, Sicilden Terkini
DAVA TARİHİ : 14/12/2020
KARAR TARİHİ : 20/10/2021

Davacı vekili tarafından 14/12/2020 tarihinde davalı aleyhine açılan dava, mahkememizin esas defterine kaydedilmiş olup, yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davalı …, 27 Kasım 2018 tarihinde 04. Sınıfta …ibareli marka başvurusunda bulunduğunu ve 18 Şubat 2020 tarihinde başvurusunun tescil edildiğini, davalının müvekkilinin hak sahibi olduğu ve müvekkilince tanınmış hale getirilmiş …ibaresini sair marka unsurlarıyla beraber olmak üzere kötü niyetli bir şekilde kendi adına marka olarak tescil ettirdiğini, müvekkilinin …markası ile özellikle motor sporları üzerine yapmış olduğu yüz milyonlarca dolarlık yatırım, reklam ve sponsorluk harcaması ile dünyaca tanınır ve bilinir hale geldiğini, dava konusu marka ise motor sektörüne ilişkin faaliyet gösteren başvuru sahibi tarafından müvekkilinin oldukça aktif olduğu motor sporları ile ilintili sahada bu markayı tescil ettirdiğini, bu durumun dava konusu marka sahibinin haksız kazanç elde etmesini, bununla birlikte müvekkilin dünyaca tanınmış …markasının zarar görmesine sebep olacağını, Türkiye’ nin de taraf olduğu Paris Sözleşmesi ve TRIPS Anlaşması anlamında ” tanınmış marka ” satatüsünde olan müvekkil markanın, TPMK nezdinde tescil edilmiş olan davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekmekte olduğunu, Müvekkili şirketin … markası ile 2002 yılından bugüne menşe ülkesi olan ABD başta olmak üzere dünyanın tamamında kullanıldığını, ABD’ de % 35′ lik payla en çok paya sahip enerji içeceği olduğunu bunun yanında dünyada 2014 yılı itibariyle % 39 pazar payı ile en çok tercih edilen piyasaya hakim olan iki enerji içeceği markasından biri olduğunu belirtmiş, öncelikle dava konusu marka hakkında 3. Kişilere devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, …/… tescil numaralı …markasının tümüyle hükümsüz kılınmasını, TPMK sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA: Muhatabın dava dilekçesinde belirttiği sebeplerin davanın konusu saptırmak için zoraki gerekçelerle yazılmış açıklamalar olduğunu ve hiç bir hukuki temele dayanmadığını, davacı tarafın …/… başvuru numarası ve 27/11/2018 tarihli ile kayıtlı …… ibareli marka tescil başvurusuna …’ nde yayınlanması üzerine 6769 Sayılı SMK’ nin 18. Maddesi uyarınca itiraz ettiğini, benzerlik/karıştırılma ihtimali, eskiye dayalı kıullanım, tanınmışlık, Paris Sözleşmesi bağlamında tanınmışlık, diğer fikri haklar veya kişi hakları, kötüniyet gerekçelerine dayanarak ilgili yayına ilk itiraz Markalar Dairesi Bakanlığı nezdinde yapıldığını ve incelenerek haksız bulunup reddedildiğini, ikinci olarak da YİDK nezdinde itiraz edildiğini …/… başvuru numaralı ve ” … ” ibareli başvurunun 6769 sayılı SMK’ nin 6. Maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle …/… başvuru numaralı ” …… ” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Darisei Başkanlığı kararına karşı …/… – … … -…/… – …/… – …/… – …/… – …/… – …/… – …/… – …/… – …/…. -…/… – …/… – …/… sayılı ” …”, ” …” , ” ” …”, ” … “, …”, … ” , ” …” … ( … ) ” … ” … ” , ” … ” , ” … ibareli markalara dayanılarak reddedilmesi talep edildiğini, yapılan itirazın; itiraz gerekçe olarak gösterilen markalar, görsel, işitsel veya anlamsal olarak karıştırmaya yol açabilecek bulunmadığından markalar benzer örülse dahi farklı mal hizmeti kapsadığından karıştırılma ihtimali bulunmadığı gerekçesi ile oybirliği ile reddedildiğini, markalar benzer olmadığı gibi 556 sayılı KHK’ nin 8/4. Fırkasındaki koşullar ortaya çıkmadığı, davacının iddiasının aksine ilgili madde de ” markanın tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir markanın aynı veya benzeri olmakla birlikte, farklı mallar veya hizmetlerde de kullanılabileceğinin belirtildiğini, Türkiye’ nin de taraf olduğu Nice Anlaşmasının 2/1 maddesinde; ” sınıflandırma tescil edilen her hangi bir marka için temin edilen koruma sınırlarının değerlendirilmesi sonucunda özellikle bağlayıcı olmayacaktır ” denildiğini, davacı şirket ile müvekkili şirketin alıcı çevresinin tamamen farklı olduğunu, benzer ihtiyaçlar gidermedikleri gibi farklı sektörlerde faaliyet gösterdiklerini, son kullanıcıları arasında en ufak bir bağlantının bulunmadığını, birbirlerinin yerine ikame edilmelerinin mümkün olmadığını, rekabet etme olanaklarının hiç bir şekilde mümkün olmadığını, kullanım amaçlarının açıkça farklı olduğunu, dağıtım kanallarının aynı olmadığını gibi kullanım yöntemlerinin de farklı olduğunu, hedeflenen tüketici kesiminin uzaktan ve yakından birbirleriyle benzerlik dahi göstermediklerini ve bu hususların ayırt etme gücüne sahip her insan tarafından da rahatlıkla anlaşılabileceğini, …kelimesinin jenerik ve evrensel bir kelime olduğunu, ” …… ” markası ile ” … ve türevi markaları görsel, işitsel veya anlamsal olarak karıştırmaya yol açabilecek bir durum bulunmadığı gibi aralarında ilişkilendirme ihtimalinin dahi olmadığını belirtmiş, davanın reddine, …/… sayılı markanın hükümsüzlüğü ve TPMK sicilden terkini talebinin ve ihtiyati tedbir kararı verilmesi yönündeki talebin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
TESPİT, DELİL DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE
Marka, bir işletmenin mal ve/veya hizmetlerini bir başka işletmenin mal ve/veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayımlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işarettir.
Hükümsüzlük sebepleri SMK’nın 25. Maddesinde gösterilmiştir. Bu madde’ye göre; SMK’nın 5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. SMK’nın 6. Maddesinde haller;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Markalar arasında benzerlik değerlendirmesi yapılırken bakılması gereken ilk husus markaların yanı ya da benzer mal veya hizmetler sınıfı için mi kullanılıp kullanılmadığı hususudur. Markaların kullanıldığı mal veya hizmet sınıfları aynı ya da benzer bulunursa bir sonraki aşama olan markaların benzerliğinin değerlendirilmesine geçilmektedir. Söz konusu markaların benzerlik değerlendirilmesi yapılırken yerleşik içtihatlara göre görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlikleri bakımından incelenmeli daha sonra markaların bir bütün halinde tüketiciler nezdinde karıştırılma ihtimali doğurup doğurmayacağı değerlendirilmelidir.
Sınai Mülkiyet Kanunun 6/9. maddesi uyarınca kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir. Tescil başvurusu sırasında kötü niyetin başlı başına bir itiraz sebebi olarak öne sürülebilmesi mümkün olduğu gibi, sonradan aynı nedenle hükümsüzlük davasının açılabilmesi de mümkündür. Çünkü bu düzenlemeler, esasen, TMK’nın 2. maddesinin özel bir uygulamasından ibarettir (Yargıtay HGK 16/07/2008 T., 2008/11-501 Esas, 2008/507 Karar).
Yargıtay …. Hukuk Dairesinin …/… Esas, …/… Karar ve 02/4/2013 Tarihli kararına konu bir olayda, mahkemece, “…” markasının yaratılmış bir marka olduğu ve yüksek derecede ayırt ediciliğinin bulunduğu, bu ibarenin davalı tarafından tesadüfen seçilip tescil ettirilmesinin hayatın olağan akışına uygun düşmediği, saat sektöründe ya da ziynet eşyası sektöründe bulunan bir kimsenin bu markadan haberdar olmamasının da hayatın olağan akışıyla bağdaşmadığı, davalının da bu markayı hangi saik ile seçerek tescil ettirdiği konusunda ikna edici bir açıklamasının bulunmadığı, bu nedenle davalının marka tescili sırasında markanın davacıya ait olduğunu bildiği ve davalının kötü niyetli olduğu belirlenmiştir.
Tanınmış marka koruması yönünden, SMK’nın 6/5 maddesinin uygulanabilmesi için, “…. tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği..” risklerinden en az birinin doğmuş olması gerekir.
Dosya kapsamında toplanan deliller ve bilirkişi raporu dikkate alındığında; davacının “…” esas ibareli markasının tanınmışlığının 32.sınıfta yer alan “…” emtiasına ilişkin olduğunu, hükümsüzlüğü talep edilen …/… sayılı markanın 4.sınıf emtiasında olduğunu, davacının “…” esas ibareli markasının tanınmışlığı her ne kadar … emtiasına ilişkin olduğunu fakat davacının “…” esas ibareli markasıyla dünya çapında ve Türkiye’de oldukça bilinen birçok motor sporlarına, takımlara, yarışlara ve organizasyonlara sponsor olduğu ve promosyon sağladığını; bu alanda markasına dair kuvvetli ve yoğun reklam, tanıtım harcaması yaptığını; davacı şirketin piyasa değeri ve satış hacminin ciddi büyüklükte olduğunu; ülkemizde oldukça yaygın kullanılan …, …, …, … isimli ve motor aksesuarlarının satışının yapıldığı diğer e-ticaret sitelerinde, davacının “…” markalı “motorsiklet için anahtarlık, araba yastığı, motorsiklet eldiveni, motorsiklet kuyruk çantası, motorsiklet kaskı, şapka, motor sporlarına ilişkin video oyunu, sırt çantası v.b. motorla ilgili farklı cinslerdeki ürünler”in satışa konu edildiği ve bu ürünlerde yaygın kullanımların olduğunu; davacının “…” esas ibareli markasının reklam ve tanıtımını esas olarak motokros, motorsiklet, araba yarışı, yarış pisti dahil motor sporları etkinliklerinin, motor yarışçılarının, takımların ve organizasyonların sponsorluğu yoluyla yaptığını, davalı adına tescilli marka “……” sözcüklerinden ve … figüründen oluştuğunu, …-… zemin üzerine … ve … renklerin kullandığı, markada yer alan “…” sözcüğü dilimizce “…” anlamına gelmekte olduğunu ve satılan malın cinsini tanımladığı için yardımcı unsur mahiyetinde olmakla ayırt edici (esas) unsurun “…” ibaresi olduğunu, davalının markasındaki esas (ayırt edici) unsur olan “…” sözcüğü ile davalının markasındaki “…” sözcüğü arasında sesçil ve semantik yönden ayniyet bulunduğunu; davalının markasındaki renklerin , davacının tescilli renk markasına (…/…sayılı) ve motor sporlarına, takımlara, yarışlara, organizasyonlara sponsor olduğu fiili kullanımlarına konu renklerle ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu; davacının markasındaki kaligrafik harflerin ve orijinal yazım stilinin benzerinin davalı markasında da kullanıldığını, davalının markasında, davacının tescilli şekil markasındaki (…/… sayılı) … figürüne benzer … figürüne yer verildiği ve tüm bu unsurlar birlikte değerlendirildiğinde davalının markasının, davacının markalarına yanaştığı ve umumi intiba olarak benzediğini, davacının “…” esas ibareli markasının tanınmışlığına konu “…” ile davalının tescil kapsamındaki “sınai amaçlı yağlar, gresler, kesme sıvıları, toz emici-ıslatıcı ve bağlayıcı maddeler; sıvı ve gaz yakıtlar: benzin, mazot, sıvılaştırılmış petrol gazı, doğal gaz, fueloil ile bunların kimyasal olmayan katkıları” ürünlerinin özellikle benzin istasyonlarının marketlerinde yan yana satışa sunulabilecek ürünlerden olduğunu, gözetildiğinde ilgili tüketici nezdinde bağlantı (ilinti) kurulmasının mümkün olacağını, davalının markasının, imaj transferi yoluyla davacıya ait tanınmış “…” esas ibareli markasının itibarından haksız biçimde yararlanma sağlayacağı, davacı markasını taşıyan ürünlerin kaynağını gösterme fonksiyonunu zayıflatacağı için tanınmış markasının ayırt edici karakterinin zedeleneceği ve davacının tanınmış markasının sulandırılması (dilution) durumunun ortaya çıkacağı anlaşılmıştır.
Davacının “…” esas ibareli markasının tanınmış ve yüksek ayırt edici niteliğe haiz olduğu, davalın kendisine marka olarak neden -davacının tanınmış markasına sesçil, görsel ve semantik olarak benzeyen bir markayı seçtiğine ve bu surette davacı markasına yanaştığına dair- herhangi bir açıklama yapmadığı ve bu tespitler çerçevesinde davalının
hükümsüzlüğü talep edilen işareti kendisine marka olarak seçmesinin rastlantısal olmadığı, markadan haksız olarak yararlanma amacı olduğu ve iyiniyetli olmadığı anlaşılmakla davacının davasının kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
Davacının davasının kabulü ile
Davalı adına tescilli …/… nolu markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine
Alınması gereken 59,30 TL karar harcı davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harçtan mahsubu ile eksik kalan 4,90 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, davacı tarafından yatırılan 54,40 TL harcın davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, AAÜT.’ne göre belirlenen 5.900 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 836,70 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Davalı tarafından yapılan 25,50 TL yargılama giderinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
Kalan ve kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde talep beklenmeksizin ilgili yanlara iadesine,
Gerekçeli hükmün, tebliğinden itibaren 2 hafta içinde, İstinaf Kanun yolunun İzmir Bölge Adliye Mahkemelerinin 11. Ve 20. Hukuk İstinaf Daireleri nezdinde açık olduğuna dair verilen karar, hazır bulunan tarafların huzurunda usulen okunup anlatıldı.20/10/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)