Emsal Mahkeme Kararı İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/104 E. 2021/134 K. 15.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/104
KARAR NO : 2021/134

DAVA: Markanın Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ: 24/11/2020
KARAR TARİHİ: 15/09/2021

Davacı vekili tarafından 24/11/2020 tarihinde davalı aleyhine açılan dava, mahkememizin esas defterine kaydedilmiş olup, yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Müvekili şirketin ortağı olan …’ün babası dava dışı … ile davalı tarafın kardeş olduğunu, 17/01/1995 tarihinde … Tekstil San. Ve Tic. Ltd. Şti’ni kurduklarını, dava dışı … ile davalı …’ ün uzun yıllar bu markayı yalnızca testil sektöründe kullandıklarını, müvekkil ile davalının birlikte faaliyetlerine devam ettiklerini, fakat söz konusu şirketin ifas ettiğini ve sicilden terkin edildiğini, daha sonra …’ ün müvekkili şirketi kurarak söz konusu ” … ” markasını inşaat sektöründe kullanmaya başladığını, davalı tarafın söz konusu markayı kullanmasına ve müvekkilin gerçek hak sahibi olmasına rağmen haksız ve hukuka aykırı olarak müvekkilinin markasını tescil ettirdiğini, müvekkili şirketin 2015 yılında kurulduğunu ve inşaat sektöründe faaliyet gösterdiğini, davalı tarafın inşaat sektöründe hiç bir faaliyeti olmamasına rağmen kötü niyetli olarak müvekkilin inşaat sektöründe faaliyet göstermeye başlamasından 4 sene sonra 30/10/2018 tarihinde …/… tescil numarası ile markayı inşaat sektöründe tescil ettirdiğini, davalı tarafın 90′ lı yıllarda testil ve konfeksiyon alanında ” … ” markasını müvekkil şirket ortağının babası ile birlikte kullandıklarını, ayrıca tarafların tekstil sektöründe markayı kullandıkları inşaat sektörün de faaliyetlerinin bulunmadığını, şirketin sicilden terkin edildiğini, davalı tarafın inşaat sektöründe markayı hiç kullanmadığı gibi tekstil ve konfeksiyon sektöründe de 5 yılı aşkın süredir yine markayı kullanmadığını, davalının markayı kullanmamasına rağmen kötü niyetli olarak müvekkilinin dava dışı babası hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu belirtmiş, SMK uyarınca davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğe karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA: Davacı tarafından da açıkça beyan edildiği üzere dava dışı … ile davalı müvekkilinin 1995 yılında … Tekstil adlı şirketi kurduklarını, iş bu şirketin daha faal bile olmadığı bir dönemde 1993 yılında müvekkilinin … markasını kendi adına 27 numaralı sınıfta tescil ettirdiğini, dolayısıyla şirket kurulmadan çok önce müvekkilin marka oluşturduğunu ve bu markayı 1995 yılında kurulan … Tekstil adlı şirkette kullandığını, müvekkilinin … markasının kendi adına tescil ettirdikten sonraki bir tarihte ( 17/01/1995 ) …Tekstil adlı şirketin kurulduğunu, bu durumun davacının da kabulünde olduğunu, … markasının ilk olarak müvekkili tarafından oluşturul 1993 yılında tescil edildiği gözönüne alındığında; markayı ortaya çıkaran ve markaya tanınmışlık düzeyi kazandıran dolayısıyla iddiaların aksine gerçek ve üstün hak sahibi olan kişinin müvekkili olduğunun ortada olduğunu, müvekkilinin tekstil sektöründeki faaliyeti sona erdikten sonra inşaat sektöründe faaliyette bulunmak üzere daha önce adına tescil ettirmiş olduğu … markasının bir nevi eski markasının devamı olarak bu sefer de … olarak kullanmak üzere 30/10/2018 tarihinde ine kendi adına tescil ettirdiğini, davacı tarafın müvekkilinin inşaat sektöründe hiç faaliyetinin olmadığından bahisle … markasının sicilden terkinine yönelik talebinin kabulünün mümkün olmadığını, Müvekkilinin dava dışı … ile tekstil sektöründeki faaliyetleri devam ederken müvekkili ve dava dışı … ile birlikte … İnşaat Taahhüt San. Ve Tic. Ltd. Şti’ ni kurduklarını, bu şirketin % 50 ortağı olarak çeşitli inşaatları ve yapıların mevcut olduğunu, bu iddianın kanıtı açısından Gaziemir ve Menderes Tapu Sicil Müdürlüklerine müzekkere yazılmasını, dolayısıyla müvekkilinin inşaat sektöründe ik kez faaliyete başladığı tarihinin 2014 yılı olduğunu, müvekkili ile …’ ün aralarındaki anlaşmazlıktan dolayı müvekkilinin şirketteki hissesini devrettiğini ve bu şirket ile bağının kalmadığı için inşaat sektöründeki faaliyetinin davamında anılı ismi bu sebeple kullanmadığını, daha önce tekstil sektöründe kullandığı … markasını inşaat sektöründe … olarak kullanmak üzere adına tescil ettirdiğini, akabinde inşaat yapmak üzere çeşitli arsalar satın aldığını ancak pandemi nedeniyle ekonomik olarak zor duruma düştüğünden son zamanlarda inşaat alanındaki faaliyetlerini yavaşlatmak zorunda kaldığını, müvekkilinin … markasını 2018 yılında tescil ettirdiğini ve üzerinden 5 yıl geçmediğini, bu alanda faaliyeti olmadığından bahisle markanın hükümsüzlüğüne ve terkinine karar verilmesinin usule ve yasaya aykırı olduğunu, … markasının müvekkili ile özdeşleştiğini ve markanın yarattığı tanınmışlık ve güven sayesinde iş hacmini genişletmek düşüncesi ile hareket edildiğini, müvekkilinin kendi yarattığı markayı kendi adına tescillemesinin normal olduğunu belirtmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİLİRKİŞİ RAPORU:
24.08.2021 Tarihli marka vekili bilirkişi raporunda özetle; Taraf işaret ve markalarının aynı … ibaresini Taşıdığını, davacı şirketin faaliyet alanı olan inşaat hizmetleri ile dava konusu markanın tescilli olduğu 36.sınıfta — yer alan “gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri” ve 37.sınıf kapsamında yer alan “inşaat hizmetleri, inşaat araç -gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri; ısıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri; asansör tamiri ve bakımı hizmetleri” bakımından karıştırma ihtimalinin ve iltibas tehlikesinin doğabileceğini, davacının “… ” işaretini davacının …/… numaralı markanın tescil başvuru tarihi olan 30.10.2018 tarihinden önce olacak şekilde 14.01.2016 tarihinde ilk kez tescil kapsamındaki inşaat hizmetlerinde markasal olarak kullanıldığını, ancak dosyada mevcut deliller kapsamında, davacının kullanımlarının yerelden çok geniş coğrafyada, markaya konu işarete ciddi ölçüde ayırt edici nitelik ve belirli seviyede bilinirlik kazandıracak mahiyette olduğu konusunda yeterli kanaate ulaşılamadığını, davalı …’ün, davacı şirket ortağı …’ün öz amcası olduğunu; ayrıca davacı şirketin ortağı …’ün babası olan dava dışı …’ün öz kardeşi olduğu ve her iki kardeşin yıllar önce birlikte … Tekstil San. ve Tic. Ltd.Şti.’ni kurduğunu , “…” ibaresini tekstil ve konfeksiyon sektöründe kullandıkları ve daha sonra ortaklıklarını sona erdirdiklerini; sona eren ortaklık nedeniyle aralarında husumet oluştuğunu; davalının davacı şirketin faaliyet gösterdiği aynı şehirde ikamet ettiğini; davalının, tescil başvuru tarihi olan 31.10.2018 tarihinden beri …/… “… ” markasını tescil kapsamında kalan 36. ve 37.sınıflardaki hizmetlerde kullanımına dair herhangi bir kaydının bulunmadığını rapor etmiştir.
TESPİT, DELİL DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE
Marka, bir işletmenin mal ve/veya hizmetlerini bir başka işletmenin mal ve/veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayımlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işarettir.
Markanın hükümsüzlük sebepleri 6769 sayılı SMK’nın 25. Maddesinde gösterilmiştir. Bu madde’ye göre; SMK’nın 5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. SMK’nın 6. Maddesinde haller;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Marka başvurularının tescilinde ise “ilk gelen alır” ilkesi geçerlidir. Bununla birlikte, marka başvurusu daha sonra olmakla birlikte, 6769 sayılı SMK’nın 6/3.m. uyarınca, markaya konu işaret üzerinde önceki tarihli başvurudan daha öncesinde bir hak elde edilmiş ise, bu hakka dayanarak önceki tarihli markanın hükümsüzlüğü talep edilebilecektir. Marka üzerinde öncelik hakkı markayı ihdas ve istimal eden maruf hale getiren kişiye aittir. Eskiye dayalı kullanım iddiası ile açılan hükümsüzlük davasında davacının dava konusu ibareyi yerelde çok geniş coğrafyada yoğun bir şekilde kullanımı sonrasında belirli bir ayırt edicilik kazandırdığını ispatlaması gerekir.
Dosya kapsamında toplanan delillerde davalının tescil başvurusundan önce dava konusu markayı kullandığına dair bir delile rastlanmamıştır. Dosya kapsamında toplanan deliller dikkate alındığında davacının dava konusu markayı tescil başvuru tarihinden önce 14/01/2016 yılından itibaren markasal olarak kullanmaya başladığı, davacının bu kullanımının yerelden çok geniş coğrafyada belirli bir ayırt edicilik düzeyine ulaşmadığı, ancak davacı ortağı ile davalının amca yeğen olduğu, akraba oldukları davalının arka başvurusundan önce davalı firmanın “…” ibaresini markasal olarak kullandığını bilmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu anlaşılmıştır. Yasada kötü niyetin bir tanımı yapılmamıştır. hak sahibi olmadığını bilmesine rağmen dürüstlük kuralına aykırı şekilde tescil için başvuruda bulunulan veya tescil ettirilen marka olarak tanımlanabilir Yargıtay HGK 2008/11-501 E. ve 2008/507 K. sayılı kararında kötü niyeti belirlemek için bilme ve bilmesi gerektiği unsurlarını vurgulamak amacıyla “…davalının tekstil alanında faaliyet gösteren bir kişi olduğu, basiretli bir tacir gibi davranması gerektiği, kullanacağı işaretin bir başkasına ait olup olmadığını araştırmakla yükümlü olduğu…”şeklinde belirtmiştir. Bu ilke çerçeveside gerçek hak sahibi olmamakla birlikte başkasının ticaretinde kullandığı tescilsiz bir işareti,kendisinin hak sahibi olmadığını bile bile tescili için başvuruda bulunan kimse kötü niyetli sayılacaktır. Davalı markasının davacı markasının bire bir aynı olduğu, davalının seçme özgürlüğü bulunmasına rağmen son derece ayırt ediciliği yüksek “…” ibaresini seçip tescil ettirmesinin, davacının ticaretine engellemeye yönelik olduğu, iyi niyetli tescil olmadığı kanaatiyle davacının davasının kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
Davacının davasının kabulüyle,
Davalı adına tescilli …/… nolu markanın kötü niyetli tescil sebebiyle hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine,
Alınması gereken 59,30 TL karar harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL karar harcından hazineye irat kaydına, eksik 4,9 TL karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, davacı tarafından yatırılan 54,40 TL peşin harcın da davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 899,30 TL yargılama giderinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
Davalı tarafından yapılan toplam 19,50 TL yargılama giderinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
Kalan ve kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde talep beklenmeksizin ilgili yanlara iadesine,
Gerekçeli hükmün, tebliğinden itibaren 2 hafta içinde, İstinaf Kanun yolunun İzmir Bölge Adliye Mahkemelerinin 11. Ve 20. Hukuk İstinaf Daireleri nezdinde açık olduğuna dair verilen karar, hazır bulunan yanların huzurunda usulen okunup anlatıldı. 15/09/2021

Katip…

Hakim…