Emsal Mahkeme Kararı İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2014/31 E. 2021/219 K. 27.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/31 Esas
KARAR NO : 2021/219

DAVA : Tasarıma Tecavüz, Haksız Rekabet ve Tazminat
DAVA TARİHİ : 27/02/2014
KARAR TARİHİ : 27/10/2021

Davacı vekili tarafından 27/02/2014 tarihinde davalı aleyhine açılan dava, mahkememizin esas defterine kaydedilmiş olup, yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; karşı yanın müvekkiline ait tescilli tasarımı, müvekkilinin ürün, reklam ve imajlarını taklit ettiğini, haksız rekabet ve tasarım ihlali yaptığını belirterek, tecavüzün tespitini, önlenip, durdurulmasını, giderilmesini, 10.000 TL maddi, 10.000 TL manevi olmak üzere, belirsiz alacak olarak nitelediği tazminata, dava tarihinden ticari faiziyle karar verilmesini dava etmiştir.
Müvekkiline ait tescilli tasarımları taşıyan ürünlerin satıldığı bayii noktalarını belirtmiş, davalının bu şekilde haksız rekabette bulunduğunu ileri sürmüştür. İstanbul … FSHHM …/… D.iş tespit dosyası ile …/… sayılı tasarımın ihlalini belirlediklerini ileri sürmüştür.
Sonraki dilekçelerinde de benzer ve bağlantılı beyanlarda bulunmuştur.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın belirsiz alacak, tazminat davası olarak genel hükümlere tabii olduğunu, HMK 107. madde uyarınca bu davanın açılabilme koşullarının yasal olarak davacının talepleri bakımından gerçekleşmediğini ileri sürmüştür.
Esasen de, müvekkilinin haksız rekabet ettiğine ilişkin herhangi bir dayanak olmadığını, davacının ileri sürdüğü iddiaların tecavüzün varlığına ilişkin varsayımsal dayanak olamayacağını, müvekkili şirketin de kendi alanında güçlü olduğunu ileri sürmüştür. Davacı tasarımlarının özgün olmadığını, belirttikleri kaynaklardan esinlendiklerini, haksız rekabet iddialarının kötü niyetli olduğunu, tasarımın daha önceden tescil edilmiş olduğunu, müvekkilinin 11/10/2013’de haksız rekabete delil olarak belirtilen konsol ve masayı …/… ile tescillediğini, belgeyi eklediklerini, öte yandan davacı şirketin tescilinden önce müvekkilinin dava konusu ürünü 06/06/2013’de …/… no ile tasarım tesciline bağladığını ileri sürmüştür.
Talep edilen tazminatların fahiş olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
BİLİRKİŞİ RAPORU
Reklam bilirkişi raporunda özetle; Davalının tasarıma tecavüz, haksız rekabet ve tazminat konusunda açtığı dava sürecinde bir alan olan reklam çalışmaları ile ilgili de haksız rekabette bulunup bulunulmadığı konusunda inceleme gerçekleştirdiğini, yaratıcı bir süreç olan reklam çalışmalarında öncelikle bir markayı tanıyarak o marka özelinde çalışmalar yapılması hedeflenmekte olduğunu, bu nedenle reklam her marka için özel üretilmekte ve biricik olduğunu, her ne kadar sektörel bazda değerlendirilip belli unsurlar üzerinde reklam çalışmalarına eğilinse de hedef kitle, tüketici zihninde markaya ait algılar, marka vaadi gibi pek çok etken reklamı her marka için eşsiz yapmakta olduğunu, kullanılan reklam mesajlarında bazı evrensel konular (mutluluk, sevgi, hüzün gibi) pek çok marka tarafından kullanılsa bile kullanılan mekan, mesajın tonu, reklamı dili gibi birçok etken ile reklam her marka için farklı bir hale gelmekte olduğunu, ancak aynı mekan, aynı duygu, aynı mesaj tonu olması reklam içinde de yaratıcılığın ve reklam tasarımının kopyalandığı görüşünü arttırmakta olduğunu, öncelikle davalı ve davacının aynı sektörde çalıştıklarını ve benzer iletişim çalışmalarını gerçekleştirdiklerinin saptanmış olduğunu, ayrıca deliller dosyasına göre Ek 7 (Dava konusu kanepe ile ilgili yurt içinde ve yurt dışında çıkan reklam ve haber görselleri) ve Ek 8 (Davacı Şirketin 2013-2014 yıllarına ait reklam kampanyası (Mankenli Reklamlar) ile Ek 9 (Davacı şirketin ürünleri ve Reklamları ile Davalının Ürünlerine ve Reklamlarına İlişkin Görseller) incelenmiş olduğunu, Ek 7 ve Ek 8’de yer alan davacıya ait reklam ve iletişim çalışmalarının; davacıya ait iletişim çalışmalarının dili saptanmış olduğunu, davacının şık ve üst statü algısı yaratmayı amaçlayan bir iletişim dili kullandığını, Ek 9’da davacının mankenli reklam görseli (konsol) ile davalının reklam görselinde yer alan görselin, ürünün önünde durduğu duvar, ürün üzerinde tablo olması gibi ürünü dikkat çekici kılan reklam unsurları benzerlik göstermekte olduğunu, ancak Ek 9’da davacı şirketin mankenli reklam görseli (koltuk) ile davalının reklamı yapılan koltuk reklamı arasında iletişim unsurları açısından mekanın duvarı dışında bir benzerlik görülmemiş olduğunu, diğer yandan her iki şirketin de (davalı ve davacı) reklam çalışmalarında genel itibarıyla bir benzerlik olduğunu, elegant ve lüks yaşam tarzını şirket ile birleştirmeye çalışan bir imaj sergilemeyi hedeflediklerini bu bağlamda da davalı ile davacının benzer mekan görselleri ve kreatif detaylarda benzerlik olduğunu, reklam dili ve görsel unsurlar bazında davalının, davacının yarattığı imaja benzer bir imaj yarattığını, benzer bir iletişim ve reklam çalışması yaptığı şeklinde rapor etmiştir.
Mali Müşavir bilirkişiden alınan raporda özetle; Davacı firmanın tecavüzlü dönemdeki satışları, tecavüzlü olmayan döneme göre yüzde 80 oranında azalış göstermekte olduğunu, davalının ise tecavüzlü dönemde ürün satışı mevcut, tecavüzlü olmayan dönemde ise satışının bulunmamakta olduğunu, bu dönemde davalının eylemi olmasaydı davacı firmanın daha çok ürün satacağının düşünülmüş olduğunu, bu sebeple davalının tecavüzlü dönemdeki ürün satışlarına (23.550,00 TL ) davacı firmanın 2 yıllık kar oranı yüzdesinin ortalaması uygulanacak olduğunu, 23.550,00 TL x 96 45 (kar oranı) 10.597,50 TL kar kaybı olduğunu, 25.09.2013 İhtiyati tedbir talebinin yapıldığı gün hesaplama başlangıç tarihi, bitiş tarihi olarak ise dava tarihi 27.02.2014 tarihlerinin baz alındığını, söz konusu dönemlerde davalının eylemleri sebebiyle, davacının 10.597,50 TL kar kaybı olduğunu rapor etmiştir.
TESPİT, DELİL DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE
Davacı davalının ürün, reklam ve imajlarını taklit ettiğini, haksız rekabet ve tasarım ihlali yaptığını belirterek tecavüzün tespiti, önlenmesi, kaldırılması ve maddi – manevi tazminat istemli dava açmıştır. Davacının dayandığı …/… tescilli tasarım mahkememizin …/… E-…/… K sayılı ilamı hükümsüzlüğüne karar verildiği 10/09/2020 tarihinde kesinleştiği anlaşılmış olup, hükümsüzlük kararları geçmişe etki edeceğinden davacının tasarıma tecavüz iddiaları yerinde görülmeyip haksız rekabet iddialerı değerlendirilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta incelenmesi gereken husus davalı kullanımlarının, davacının kullanımları ile haksız rekabet yapıp yapmadığıdır. Bilindiği gibi hukukumuzda haksız rekabetin tanımı yapılmamış olmakla birlikte, TTK m.54’de “Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” biçiminde haksız rekabet oluşturan fiiller genel olarak belirtilmiştir.
TTK m.55’de ise başlıca haksız rekabet halleri örnekseme metodu ile belirtilmiştir. Düzenlemede belirtilen başlıca haksız rekabet halleri; dürüstlük kurallarına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar (kötüleme, avantaj sağlama, hakkı olmayan unvanları, meslek, derece ve sembolleri kullanma, karıştırılmaya neden olma, karşılaştırma ya da üçüncü kişiyi benzer yollarla öne geçirme, tedarik fiyatının altında fiyatla satışa sunma yoluyla aldatma, gerçek değer hakkında yanıltma, karar verme özgürlüğünü sınırlama, nicelik ve nitelikte yanıltma, hukuki işlemlere ilişkin kamuya yapılan ilanın açık olmaması, tüketici kredilerine ilişkin açık beyanda bulunmamak, yanıltıcı sözleşme formüllerini kullanmak), sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek, başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmak, üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek, iş şartlarına uymamak, dürüstlük kurallarına aykırı işlem şartlarını kullanmak olarak belirtilmiştir.
Uyuşmazlık ile ilgili olan filler ise maddede “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” biçiminde, haksız rekabet hali olarak düzenlenmiştir.
Uyuşmazlık ile ilgili düzenleme, eski TTK’da ki iltibas hükmünün yeniden ifade edilmesidir. Bu bağlamda eski kanun kapsamında söz konusu olan iltibas yeni kanunda karıştırılma halini almıştır. Nitekim kanun hükmünün gerekçesinde de bu husus açıkça belirtilmiştir. Haksız rekabetin hangi koşulda var sayılacağı ise yargı kararlarında “… Serbest yararlanma ve benzetmenin, taklit ve halkı aldatıcı düzeydeki benzerlik boyutuna ulaşması ve bir işletmenin yıllar suren yatırımını ve özenli çalışması sonucunda oluşturduğu imajı simgeleştiren bir ürünün taklidi halinde haksız rekabet vardır. Dürüstlük kurallarına aykırı olmamak koşuluyla herkes başkasının emeğinin sonuçlarından yararlanarak daha iyisini gerçekleştirmek ve rekabete katılmak hakkına sahiptir. Ancak dürüstlük kuralının ihlal edildiği noktada koruma başlar1…” şeklinde belirtilmiştir.
Bu meyanda; bir başkasının iş ürünleri veya ticari faaliyetleriyle ya da bir hakka dayalı olarak kullandığı ad, unvan, marka, tasarım, patent gibi fikri ve sınai haklara yönelik işaretler ile karışıklığa neden olabilecek davranışlarda bulunulması dürüstlük ilkesi ile bağdaşmadığı için haksız rekabet sayılmaktadır. Ayrıca düzenleme fikri mülkiyete ilişkin hükümler ile haksız rekabete ilişkin hükümlerin kümülatif olarak uygulanmasına izin vermektedir. Diğer bir deyişle fikri mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan kişilerin özel düzenlemeler yerine haksız rekabetin bu genel düzenlemesi kapsamında haklarının korunmasını talep etmesi mümkündür.
Dosya kapsamında toplanan deliller ve bilirkişi raporları dikkate alındığında; Ek-9’daki reklam çalışmalarında ciddi benzerliklerin olduğunu gerek verilen reklam mesajı gerekse imaja dayalı çalışmada davalının yarattığı imaj ve mesajda benzerliklerin olduğu, Ek-8 ve Ek-7 ‘de ise A ve B Plus müşterilerin algılarına yönelik çalışmalarda yine aynı reklam mesajları ve dilini kullandığı, gerek mankenli reklam çalışmalarında gerekse de mevcut mekân görsellerinde benzerliklerin olduğu, bu benzerliğin TTK.m.54 uyarınca haksız rekabet oluşturduğu, davacının tazminat isteminin TTK.m.56 uyarınca yerinde olduğu, 05/10/2021 tarihli muhasip bilirkişi raporunda belirtiği üzere davalının haksız rekabeti dolayısıyla davacının zararının 10.597,50 TL olduğu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla taleple bağlı kalarak davacı lehine 10.000 TL tazminat hükmedilmiştir. TTK.m.56 uyarınca haksız rekabet uğrayan kişiler manevi tazminat talep edebileceklerdir. Davalının eyleminin yoğunluğu, süresi, zarar miktarı, tarafların ekonomik ve soysal durumu dikkate alınarak TBK.m.58 uyarınca takdiren 5.000 TL manevi tazminatın yerinde olacağı anlaşılmakla yukarıda saydığımız gerekçelerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
Davacının davasının kısmen kabulü ile
Davalının reklam ve imaj çalışmasının davacı bakımından haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, önlenmesine, durdurulmasına
Fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek olan avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek olan avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine
Davacın fazlaya ilişkin ve sair taleplerin reddine
Karar kesinleştiğinde, hüküm özetinin ulusal çapta yayın yapan gazetede giderleri davalıya yüklenerek, ilan edilmesine, ilan için kararın kesinleşmesinden itibaren 3 ay içinde başvuru gerektiğine, 3 ay içinde başvurulmadığı takdirde ilan hakkının düşeceğine,
Alınması gereken 1.024 TL karar harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 341,55 TL harçtan mahsubu ile eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, davacı tarafından yatırılan 341,55 TL harcın davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, maddi tazminat davası kabul edilmekle, AAÜT.’ne göre belirlenen miktar 5.900 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak, davacı tarafa ödenmesine,
Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, haksız rekabet davası kabul edilmekle, AAÜT.’ne göre belirlenen miktar 5.900 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak, davacı tarafa ödenmesine,
Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, manevi tazminat davası kısmen kabul edilmekle, AAÜT.’ne göre belirlenen 5.000 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak, davacı tarafa ödenmesine,
Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, manevi tazminat davası kısmen reddedilmekle AAÜT.’ne göre belirlenen 5.000 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak, davalı tarafa ödenmesine,
Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, tasarıma tecavüz davası reddedilmekle AAÜT.’ne göre belirlenen 5.900 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak, davalı tarafa ödenmesine,
Davada red/ kabul oranının takdiren %30- %70 olduğuna yargılama giderlerinin yanlar arasında bu orana göre pay edilmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 4.923 TL yargılama giderinin %70 i olan 3.446 TL’nin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine, kalan kısmın davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan 63,50 TL yargılama giderinin %30 u olan 19,05 TL’nin davacıdan alınarak, davalı tarafa ödenmesine, kalan kısmın davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
Kalan ve kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde talep beklenmeksizin ilgili yanlara iadesine,
Gerekçeli hükmün, tebliğinden itibaren 2 hafta içinde, İstinaf Kanun yolunun İzmir Bölge Adliye Mahkemelerinin 11. Ve 20. Hukuk İstinaf Daireleri nezdinde açık olduğuna dair verilen karar, hazır bulunan tarafların huzurunda usulen okunup anlatıldı. 27/10/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)