Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/910 E. 2023/1253 K. 04.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

DOSYA NO : 2023/910
KARAR NO : 2023/1253

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/02/2023
ESAS NO : 2016/457
KARAR NO : 2023/110

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5.TÜKETİCİ MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/03/2016
ESAS NO : 2015/1958
KARAR NO : 2016/152
DAVANIN KONUSU : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 04/07/2023
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 04/07/2023

İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi ile İzmir 5.Tüketici Mahkemesi arasında oluşan görev uyuşmazlığının yargı yeri belirlenmesi yoluyla giderilmesi İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından talep edilmekle dosya kapsamı incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davanın açıldığı İzmir 5.Tüketici Mahkemesince, uyuşmazlığın tüketici işlemlerinden kaynaklanmadığı, ticari amaçla hareket ettiği gerekçesi ile Asliye Ticaret Mahkemelerine görevsizlik kararı verilmiştir.
Dosyanın gönderildiği İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesince de, uyuşmazlığın tüketici işlemlerinden kaynaklandığı gerekçesi ile karşı görevsizlik kararı verilmiştir.
Somut olayda; Dava, sözleşmeye dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir. Davacı, davalı …A.Ş. nin … Şubesi’nde 2.10.2014 tarihinde müşteri olarak hesap açtırıp para yatırdığını, karşılığında da şube müdürünün imza ve kaşesini taşıyan fiş aldığını, bir süre sonra davalıya ait şubeye gittiğinde adına hesabı ve parasının bulunmadığını öğrendiğini, davalı nezdinde çalışan görevlinin usulsüz yöntemlerle parayı zimmetine geçirdiğini ileri sürerek finans şirketi olan davalıdan zararının giderilmesini talep etmiştir.
28.11.2013 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan ve 28.5.2014 tarihinde yürürlüğe giren,dava tarihi olan 4.8.2015 tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (TKHK) 2. maddesinde Kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Aynı Kanun’un 3/1-k maddesinde tüketicinin; “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi” ifade edeceği, 3/1-l maddesinde ise tüketici işleminin, “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade edeceği belirtilmiş, aynı Kanunun “Diğer Tüketici Sözleşmeleri” başlıklı 5. bölümünde yer alan 49. maddesinde ise “Finansal hizmetlere ilişkin mesafeli sözleşmeler” düzenlenmiş olup, bu maddenin 1. fıkrasına göre finansal hizmetlerin, her türlü banka hizmeti, kredi, sigorta, bireysel emeklilik, yatırım ve ödeme ile ilgili hizmetleri ifade edeceği, finansal hizmetlere ilişkin mesafeli sözleşme ise finansal hizmetlerin uzaktan pazarlanmasına yönelik olarak oluşturulmuş bir sistem çerçevesinde, sağlayıcı ile tüketici arasında uzaktan iletişim araçlarının kullanılması suretiyle kurulan sözleşmeler olduğu belirtilmekle, anılan Kanunun 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir. HMK’nın 1. maddesinde de görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği düzenlenmiştir.
Eldeki uyuşmazlıkta da davacının kişisel birimlerinin iyi değerlendirilmesi için banka ve finans kuruluşundan yatırım ve aracılık hizmeti aldığı anlaşılmaktadır. Bu hizmetin ayıplı verilmesinden dolayı uğradığı zararın tahsili istenmiştir. Davacının bu geliri, ticari faaliyeti ile elde edilip, davalılarca değerlendirilmesini talep ettiğine ilişkin dosya kapsamında bir delile rastlanmamıştır. Davacı tarafın, davalı nezdinde çalışan görevlinin usulsüz yöntemlerle müvekkiline ait parayı zimmetine geçirdiğini ileri sürmesine, davalı gibi bir finans şirketiyle ancak çalışanı vasıtasıyla bir ilişki kurulabilecek olmasına göre davacının tüketici, dayandığı işlemin de tüketici işlemi sayılması gerektiğinden, davaya bakmakla tüketici mahkemesi görevlidir. (Yargıtay 11. HD’nin 23.06.2016 tarih 2016/90 E – 2016/6987 K.,Yargıtay 11.Hukuk Dairesi 2017/2141-4020, 2016/11909-8559 E/K, İzmir BAM 6. HD. 2019/3343 E.- 2020/6 K.)
Yukarıda açıklanan nedenlerle İzmir 5. Tüketici Mahkemesi’nin yargı yeri olarak belirlenmesine karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 21.ve 22. maddeleri gereğince İzmir 5. Tüketici Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE,
Dosyanın yargı yeri belirlenmesi talep eden mahkemesine iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 362/1-c maddesi uyarınca temyiz kanun yolu kapalı olmak üzere 4.7.2023 günü oybirliği ile karar verildi.