Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO : 2023/3078
KARAR NO : 2023/1921
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/09/2023
ESAS NO : 2023/577
KARAR NO : 2023/561
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MENEMEN 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ :19/12/2022
ESAS NO :2022/344
KARAR NO :2022/327
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ :31.10.2023
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 31.10.2023
Menemen 1.Asliye Hukuk Mahkemesi ile Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi arasında oluşan görev uyuşmazlığının yargı yeri belirlenmesi yoluyla giderilmesi Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından talep edilmekle dosya kapsamı incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı, rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Davanın açıldığı Menemen 1.Asliye Hukuk Mahkemesince uyuşmazlığın ticari nitelikli olduğu, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğu gerekçesi ile Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesine görevsizlik kararı verilmiştir.
Dosyanın gönderildiği Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesince de davanın rücuen tazminat davası olduğu, ticari dava olmadığı gerekçesi ile karşı görevsizlik kararı verilmiştir.
TTK’nun 1472.maddesinde düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nun 1472.maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak 31.03.1954 gün ve 1953/18 E., 1954/11 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtilmiştir.17.01.1972 tarih ve 1970/2 E. – 1972/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise, o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün defilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Borçlar Kanununun 44. maddesine (TBK m.52) de dayanabileceği;doğal olarak sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır.
Diğer taraftan, 3 Temmuz 1944 tarihli ve 5746 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22.03.1944 tarih ve 37 E. – 9 K. sayılı kararına göre de “Sigortacının sigorta poliçesinden münbais olmayıp kanundan aldığı bir salâhiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği dâvada hukuk mahkemesine başvurması gerekir.” şeklindedir.
Somut olayda; Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir. Dava dışı sigortalı gerçek kişinin satın aldığı konutunda meydana gelen hasar, davacı sigorta şirketi tarafından ödenmiştir. Davacı sigorta şirketi, hasara sebep olan binayı yapan davalıların eksik ve ayıplı imalatları nedeniyle uğranılan zararın rücuen tahsilini istemiştir. Buna göre dava, sigorta poliçesinden kaynaklanmamaktadır. Dava dışı sigortalı ile davalılar arasındaki ilişkiye bakılması gerekir. Davacı gerçek kişi olup, haksız fiile dayalı uyuşmazlığın ticari dava niteliği bulunmamaktadır. Dava dışı sigortalı ile davalılar arasında akti ilişki bulunup bulunmadığına ilişkin araştırma yapılmamış, bu konuda bilgi dosyaya sunulmamıştır. Dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre dairenin eksik ve ayıplı çatısı nedeniyle uğranılan zarar istenildiğinden sigortalı ile davalılar arasında akti ilişki bulunduğu ileri sürülmediğinden haksız fiile dayalı rücuen alacak davasının Asliye Hukuk Mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerekir.
Açıklanan nedenlerle, Menemen 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin yargı yeri olarak belirlenmesine karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 21.ve 22. maddeleri gereğince Menemen 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE,
Dosyanın yargı yeri belirlenmesi talep eden mahkemesine iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 362/1-c maddesi uyarınca temyiz kanun yolu kapalı olmak üzere 31.10.2023 günü oybirliği ile karar verildi.