Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/488 E. 2022/782 K. 08.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

DOSYA NO : 2022/488
KARAR NO : 2022/782

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : AYDIN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/12/2021
ESAS NO : 2021/939
KARAR NO : 2021/301

MAHKEMESİ :SÖKE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
(ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)
TARİHİ :22/09/2021
ESAS NO :2019/348
KARAR NO :2021/352
DAVANIN KONUSU: İflas (Doğrudan Sermaye Şirketleri İle Kooperatiflerin İflası (İİK 179))
KARAR TARİHİ :8.2.2022
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 8.2.2022

Söke 2. Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) ile Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi arasında oluşan görev uyuşmazlığının yargı yeri belirlenmesi yoluyla giderilmesi Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından talep edilmekle dosya kapsamı incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Dava, rücuen alacak istemine ilişkindir.
Söke 2. Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) ile Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi arasında HSK’nun 7.7.2021 tarihli 608 sayılı kararı ilgi tutularak karşılıklı olarak görevsizlik/gönderme kararları verilmiş, yargı yerinin belirlenmesi için dosya Dairemize gönderilmiştir.
TTK’nun 1472.maddesinde düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nun 1472.maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak 31.03.1954 gün ve 1953/18 E., 1954/11 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtilmiştir.17.01.1972 tarih ve 1970/2 E. – 1972/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise, o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün defilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Borçlar Kanununun 44. maddesine (TBK m.52) de dayanabileceği;doğal olarak sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır.
Diğer taraftan, 3 Temmuz 1944 tarihli ve 5746 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22.03.1944 tarih ve 37 E. – 9 K. sayılı kararına göre de “Sigortacının sigorta poliçesinden münbais olmayıp kanundan aldığı bir salâhiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği dâvada hukuk mahkemesine başvurması gerekir.” şeklindedir.
Somut olayda; Davacı …, dava dışı sigortalı için yapılan PSD, sürekli iş görmezlik geliri, tedavi giderleri ile ödenmeyen prim borçlarının rücuen tahsilini talep etmiştir. Davalı borçlu şirketin borca batık olduğu, 6183 sayılı Yasa’nın 100. maddesi ile İİK’nun hükümleri uyarınca borcunu ödeyemeyen davalı şirketin iflasına karar verilmesi ve alacakların oluşturulacak tasfiye masasına kaydının sağlanması talep edilmekle davanın konusunun ticari dava olduğu belirgindir. HSK’nun 7.7.2021 tarih 608 sayılı kararı ile Ticaret Mahkemeleri kurulması ile mevcut Ticaret Mahkemelerinin yargı çevrelerinin belirlenmesine ilişkin karar verilmiştir. HSK kararında, derdest dava dosyalarına hangi mahkemenin bakacağı konusunda açıklık bulunmamaktadır. Ancak anılan kararın 1.9.2021 tarihinden itibaren uygulanacağı belirtilmiştir. Uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir. Bu durumda 1.9.2021 tarihinden önce açılan ve derdest olan dava dosyaları hakkında davanın görüldüğü mahkemesince görevsizlik ya da gönderme kararı verilmesi doğru görülmemiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/11-10 Esas 2019/401 Karar)
Açıklanan nedenlerle, Söke 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) yargı yeri olarak belirlenmesine karar vermek gerekmiştir.

KARAR : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 21 ve 22. maddeleri gereğince Söke 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE,
Dosyanın yargı yeri belirlenmesini talep eden mahkemesine iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-c maddesi uyarınca temyiz kanun yolu kapalı olmak üzere 8.2.2022 günü oybirliği ile karar verildi.