Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/4473 E. 2022/23 K. 06.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

DOSYA NO : 2021/4473
KARAR NO : 2022/23

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/12/2021
ESAS NO : 2021/881
KARAR NO : 2021/1022

MAHKEMESİ : TİRE 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
(ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)
TARİHİ : 14/10/2021
ESAS NO : 2020/528
KARAR NO : 2021/424

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)

KARAR TARİHİ : 6.1.2022

GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 6.1.2022

İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesi ile Tire 1.Asliye Hukuk Mahkemesi arasında oluşan görev uyuşmazlığının yargı yeri belirlenmesi yoluyla giderilmesi İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından talep edilmekle dosya kapsamı incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Dava, alacağın rücuen tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptaline ilişkindir.
Davanın açıldığı Tire Asliye Hukuk Mahkemesince, HSK’nın 7.7.2021 tarihli 608 sayılı kararı ilgi tutularak İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir. Dosyanın gönderildiği İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesince de ilgili kararın yürürlüğünden sonra açılan davalara uygulanacağı gerekçesi ile karşı gönderme kararı verilmiştir.
TTK’nun 1472.maddesinde düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nun 1472.maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak 31.03.1954 gün ve 1953/18 E., 1954/11 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtilmiştir.17.01.1972 tarih ve 1970/2 E. – 1972/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise, o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün defilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Borçlar Kanununun 44. maddesine (TBK m.52) de dayanabileceği;doğal olarak sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır.
Diğer taraftan, 3 Temmuz 1944 tarihli ve 5746 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22.03.1944 tarih ve 37 E. – 9 K. sayılı kararına göre de “Sigortacının sigorta poliçesinden münbais olmayıp kanundan aldığı bir salâhiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği dâvada hukuk mahkemesine başvurması gerekir.” şeklindedir.
Somut olayda; Davalı hakimiyetindeki özel araç ile dava dışı kişinin idaresindeki özel araca çarpması sonucu, çarpan aracın zorunlu mali mesuliyet sigortası bulunmaması nedeniyle davacı tarafından dava dışı kişiye ödenen tazminatın rücuen tahsili istenmiştir. Eldeki dava rücu davası olduğundan davacının halefi olduğu kişi ile davalılar arasında akti ilişki bulunup bulunmadığı ve sıfatlarına bakılması gerekir. Davacının halefi olduğu kişi ile davalı arasında akti ilişki bulunmadığından haksız fiile dayalı rücu davasının tarafların sıfatı da gözetildiğinde Asliye Hukuk Mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerekir.
Açıklanan nedenlerle, Tire Asliye Hukuk Mahkemesi’nin yargı yeri olarak belirlenmesine karar vermek gerekmiştir.

KARAR : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 21 ve 22. maddeleri gereğince Tire Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE,
Dosyanın yargı yeri belirlenmesini talep eden mahkemesine iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-c maddesi uyarınca temyiz kanun yolu kapalı olmak üzere 6.1.2022 günü oybirliği ile karar verildi.