Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2023/500 E. 2023/454 K. 20.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/500
KARAR NO : 2023/454

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 15/09/2014
KARAR TARİHİ : 16/11/2021
NUMARASI :2014/360 Esas, 2021/904 Karar
DAVANIN KONUSU : Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı)
DAİRE KARAR TARİHİ : 20/02/2023
DAİRE KARARININ
YAZILMA TARİHİ : 20/02/2023

İzmir 4. Asliye Ticaret Hukuk Mahkemesi’nin 16/11/2021 tarih ve 2014/360 Esas, 2021/904 sayılı hükmünün, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, daireye gönderilen dosya incelendi, gereği düşünüldü:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkili bankanın Mustafa Bey Şubesi’nden kullanılan krediler nedeniyle 12/02/2008 ve 06/03/2008 tarihinde kredi hesaplarının kat edildiğini, davalı … Şti., … ve … hakkında toplam 205.934,92-TL’nin tahsili amacıyla İzmir 17. İcra Müdürlüğü’nün 2008/6557 ve 2008/6804 sayılı dosyalarında ihtiyati haciz kararının uygulandığını ancak alacağın tahsiline yetecek miktarda haczi kabil malın bulunamadığını, müvekkili banka tarafından kullandırılan ve 06/03/2008 tarihinde kat edilen kredinin asıl borçlusu olan …’nın, üzerinde bulunan tüm taşınmazları alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı bir şekilde aynı kişilere ve iş çevresinde yanında görülen kişilere devrettiğini, bu davalı … hakkında İzmir 17. İcra Müdürlüğü’nün 2008/6805 sayılı dosyasında ipotek takibinin başlatıldığını ve bu taşınmaza müvekkilinin alacağının çok altında değer belirlendiğini, icra takibine başvurmadan çok kısa önce davalı borçluların sahibi oldukları … İlçesi, … Mah., … ada, … Parselde F blok 2 numaralı dairenin kat irtifakına ayrılan 1/48 arsa payının davalı … Şti. adına kayıtlı iken 06/01/2007 tarihinde davalı …’a, … İlçesi … Köyü … parsel sayılı taşınmazın davalı … adına kayıtlı iken 25/04/2008 tarihinde davalı …’a, … … Köyü … civarı mevkisinde bulunan … ada, … parsel sayılı tarla niteliğindeki davalı … ’ya ait taşınmazın 14/01/2008 tarihinde davalı … Şti.’ye, … … Köyü … civarı mevkisinde bulunan … ada, … parsel sayılı tarla niteliğindeki davalı … ’ya ait taşınmazın 14/01/2008 tarihinde davalı … Şti’ye ve … … Köyündeki … ada, … parsel sayılı taşınmazın davalı … Şti.’ye ait iken 14/12/2007 tarihinde davalı …’a satıldığını, bu satışların gerçek değerlerinin çok altında bir bedel ile ve salt müvekkilinden mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak gerçekleştirildiğini, taşınmazları devralan kişilerin borçluların iş çevresinde olan, davalı şirketin ise bütün hacizler sırasında muhatap olarak çıkan ve bu devirlerin yapılabilmesi için kurulan bir şirket olduğunu belirterek, dava konusu taşınmazların satışlarına ilişkin tasarrufların müvekkili banka yönünden iptaline, müvekkili bankaya dava konusu taşınmazlar üzerinde cebri icra yapabilme yetkisinin tanınmasına karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA:
Davalı … vekili cevap dilekçesi ile özetle; davacı tarafın takip dosyasına konu taşınmazlardan hangilerinin tasarrufunun iptalini isteğini açıkça belirtmediğini, 5 adet taşınmazın tümünün tasarrufunun iptalini dava ettiğini, bilirkişi raporuna göre taşınmazların toplam kıymetinin davacının icra dosyalarından alacaklı bulunduğu tutarın üzerinde olduğunu, tüm taşınmazların tasarrufunun iptalinin istenmesinin fahiş olduğunu, davacının mal kaçırma amaçlı muvazaalı devir yapıldığı yönündeki iddiasını ispat edemediğini ve somut delil sunamadığını, kötüniyet konusunda dosyada somut bir delil bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesi ile özetle; müvekkilinin ekonomik olarak 40.000,00-TL’ye rahatlıkla taşınmaz satın alabilecek durumda olduğunu, sahibi olduğu Foça’daki yazlığını 2006 yılında satmak istediğini, davalılardan …’nın buraya talip olduğunu ve bu yazlığın 125.000,00-TL’ye satıldığını, satış bedelinin 25.000,00-TL’si için verilen senedin alıcı tarafından ödenmediğini, davalı …’nın bu senedi nakit olarak ödemesinin mümkün olmadığını ancak “Karaburun’da bir arsası olduğunu, dilerse bu arsayı kendisine 40.000,00-TL’ye verebileceğini” söylediğini, müvekkilinin Karaburun’daki arkadaşı …’yi arayarak arsayı kendisi için araştırmasını istediğini ve değerinin 35-45.000,00-TL arasında olabileceği bilgisini alınca tahsil edemediği senedinin üzerine 15.000,00-TL’yi nakit olarak davalı …’ya ödeyerek 10/12/2007 tarihli sözleşmeyi düzenlediklerini, yani müvekkilinin bu arsayı 40.000,00-TL karşılığı satın aldığını, tapuda gösterilen satış değerinin düşük olmasının bu işlemin muvazaalı işlem olduğunun karinesi olmadığını, müvekkilinin kötü niyetli olmadığını, tapuda ödenecek harcın minimuma indirgenmesi için taşınmazların gerçek değerinin altında gösterildiğini, müvekkilinin iyi niyetli üçüncü kişi konumunda olduğunu ve taşınmazı gerçek bedeli ile satın aldığını, müvekkilinin borçlu davalıların davacı banka ile ilişkisine bilebilecek bir konumda olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dahili davalı … vekili cevap dilekçesi ile özetle; müvekkilinin satın aldığı … ilçesi … Mahallesi’nde bulunan tapuda … ada, … parsel numarada kayıtlı taşınmazı 10/07/2008 tarihinden itibaren sorunsuz olarak kullandığını, taşınmazın satın alındığı tarih itibariyle İİK’nın 284. maddesi gereğince 5 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğunu, davaya Asliye Hukuk Mahkemeleri’nde bakılması gerektiğini, dava dilekçesinin şekil şartlarını içermediğini, dosyaya kesin aciz belgesi sunulmadan dava açılması nedeniyle dava ön koşullarının bulunmadığını, müvekkilinin satın alma tarihinde taşınmaz üzerinde herhangi bir kısıtlayıcı şerh bulunmadığını, müvekkilinin tapu siciline güvenerek taşınmazı iyi niyetli 3. kişi olarak satın aldığını, önceki taşınmaz sahipleri arasındaki işlemler ile müvekkilinin yaptığı tasarruf arasında illiyet bağının bulunmadığını, müvekkilinin diğer taşınmaz sahipleri arasındaki işlemleri bilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin borçluyu da ne iş yaptığını da bilmediğini, müvekkilinin borçlu olduğu bildirilen davalı şirket ile yetkilileri ile ve iş çevreleri ile herhangi bir bağlantısının bulunmadığını, müvekkilinin taşınmazı …bank Karşıyaka Çarşı şubesinden 100.000,00-TL konut kredisi kullanmak suretiyle 100.000,00-TL bedelle satın aldığını ve bu bedeli satıcıya ödediğini, muvazaa iddiasını kabul etmediklerini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava dilekçesi diğer davalılara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş ancak davaya cevap vermemişlerdir.
İLK DERECE MAHKEME KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… İlçesi, … Mahallesi’nde bulunan, tapuda … ada, … parselde F blok 2 numarada kayıtlı dairenin kat irtifakına ayrılan 1/48 arsa payının davalı … Şti. tarafından 06/12/2007 tarihinde davalı …’a satışı ile ilgili olarak; davalı … Şti. ve davalı … hakkında açılan ve İİK’nın 283/2 maddesi uyarınca bedele dönüşen davanın KABULÜ ile;
Bağımsız bölümün devir tarihindeki rayiç değeri olan 125.000,00 TL’nin İzmir 17. İcra Müdürlüğü’nün 2008/6804 ve 2008/6805 (yeni hali ile 2014/2619) sayılı icra dosyalarındaki alacak ve fer’ilerini aşmayacak şekilde davalı … Şti. ve davalı …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine, … İlçesi, … Mahallesi’nde bulunan, tapuda … ada, … parselde, F blok 2 numarada kayıtlı dairenin kat irtifakına ayrılan 1/48 arsa payının davalı … tarafından dahili davalı …’e satışı ile ilgili olarak; dahili davalı … aleyhinde açılan davanın REDDİNE,
… İlçesi, … Köyü’nde bulunan, tapuda … parsel numarada kayıtlı taşınmazın davalı … tarafından 25/04/2008 tarihinde davalı …’a satışı ile ilgili olarak; 392,57 TL tazminatın davalı … mirasçıları (miras payları oranında) dahili davalılar …, …, … ile davalı …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine, … İlçesi, … Köyü, … Civarı Mevkii’nde bulunan 17 numaralı taşınmazın davalı … tarafından 14/01/2008 tarihinde davalı … Şti.’ye satışı ile ilgili olarak; davalı … ve davalı … Şti. aleyhindeki davanın KABULÜ ile söz konusu TASARRUFUN İPTALİNE;
Davacı alacaklıya İzmir 17. İcra Müdürlüğü’nün 2008/6557 ve 2008/6805 (yeni hali ile 2014/2619) sayılı icra dosyalarındaki alacak ve ferilerini geçmeyecek şekilde haciz ve satış isteme yetkisinin verilmesine,
… İlçesi, … Köyü, … Civarı Mevkii’nde bulunan 27 numaralı taşınmazın davalı … tarafından 14/01/2008 tarihinde davalı … Şti.’ye satışı ile ilgili olarak; davalı … ve davalı … Şti. aleyhindeki davanın KABULÜ ile söz konusu TASARRUFUN İPTALİNE;
Davacı alacaklıya İzmir 17. İcra Müdürlüğü’nün 2008/6557 ve 2008/6805 (yeni hali ile 2014/2619) sayılı icra dosyalarındaki alacak ve ferilerini geçmeyecek şekilde haciz ve satış isteme yetkisinin verilmesine,
… İlçesi, … Köyü’nde bulunan, tapuda … ada, … parsel numarada kayıtlı taşınmazın davalı … Şti. tarafından 14/12/2007 tarihinde davalı …’a satışı işlemi ile ilgili olarak; davalı … Şti. ve davalı … aleyhinde açılan davanın REDDİNE”, şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı banka borçlusu davalılar davacıdan mal kaçırmaya yönelik olarak iptale bağlı tasarruflar yaptığını, ihtiyati haciz kararının uygulandığı ancak banka alacağının alacağa yetecek miktarda haciz mal varlığının bulunmadığını, davalı üzerindeki tüm taşınmazları bankaya olan borcunu ödememek için aynı zaman diliminde aynı kişilere devir ettiğini, davalılar kendi adlarına kayıtlı taşınmazlarını rayiç değerlerinin değerlerinin altında göstererek devrettiğini, belirterek İlk derece mahkemesi kararının kaldırılması istemiyle istinaf talebinde bulunulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, İİK’nun 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir
Dairemize ilk gerekçeli karar geldiğinde maddi bir hata yapılarak İlk derece mahkemesinin dava tarihi sehven 2014 yazması göz önüne alınarak görev yönünden Asliye Hukuk Mahkemesi görevli diye HMK 353 1/a-3 maddesine göre gönderme kararı verildiği ancak İlk derece mahkemesince dava tarihinin 2008 olduğu bildirilmekle yeniden gönderilme kararı verilmesi üzerine tekrar dosya dairemize gelmekle dava tarihinin 2008 olması da göz önüne alınarak yapılan incelemede:
İcra ve İflas Kanunu’nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK’nun 277 md) bulunması gerekir.Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK’nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle, İİK’nun 278. maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza, İİK’nun 280. maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir.
Aynı yasanın 282. maddesi gereğince, iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötüniyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
4. kişi hakkında iptal kararı verilebilmesi için onun, İİK’nun 280/1 maddesi kapsamında kötü niyetli olduğunun, yani borçlunun durumunu ve amacının bilerek tasarrufta bulunduğunun davacı tarafından ispatlanması gereklidir.
Öte yandan, tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde, İİK’nun 283/2 maddesi uyarınca bedele dönüşen davada, üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekir.
Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğması dava ön koşulu olup mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Dava koşulu gerçekleşmediği takdirde işin esası hakkında hüküm kurulamaz.
İİK’nın 278.maddesine göre, mutad hediyeler müstesna olmak üzere, hacizden veya haczedilecek mal bulunmaması sebebiyle acizden yahut iflasın açılmasından haczin veya aciz vesikası verilmesinin sebebi olan alacaklardan en eskisinin tesis edilmiş olduğu tarihe kadar geriye doğru olan iki yıllık müddet içinde yapılan bütün bağışlamalar ve ivazsız tasarruflar batıldır. Kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitler bağışlama hükmündedir.
İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hükme bağlanmıştır. Davaya konu tasarrufun tarafı olan ve borçludan mal alan 3.kişinin, borçlunun zarar verme kastını bildiği emareler ile ispat edilebilir. Borçlunun zarar verme kastı gibi, bu kastın ve işlemin zarara neden olabileceğinin bilinmesi de içsel ve ispatı güç bir vakıadır. Bu nedenle üçüncü kişinin borçlunun kastını bilmesi vakıası emare ispatının konusunu oluşturur. Burada dikkat edilmesi gereken, borçlunun zarar verme kastının objektif olarak bilinebilir olması değil, işlemin diğer tarafı üçüncü kişinin bu işlem neticesinde alacaklıların zarar görebileceğini öngörebilmesidir. Buna karşılık davalı üçüncü kişi de borçlunun böyle bir kastının bulunmadığını ispatlayarak işlemin iptale tabi olması sonucundan kurtulamaz.
Somut olayda davacı banka ile borçlu … arasında 07/07/2005 ve 10/10/2006 tarihli kredi sözleşmesi düzenlenmiş davalı üçüncü kişi … ise kefil olarak bu sözleşmeyi imzaladığı görülmüştür. Borçlu tarafından ödenmeyince banka İzmir 17. İcra Müdürlüğünün 2008/6557 ve 2008/6805 dosyalarından icra takibi yaptı yeni icra numarası ise 2014/2619 olduğu takibin 205.934.92 YTL olduğu bu takibin kesinleştiği 26/05/2008 tarihli haciz tutanağında hacze kabil borcun bulunmadığı bildirilmesi ve borçlunun adresini terk etmiş olması yani kaçak konumda olması göz önüne alındığı dava ön şartı olan aciz halde gerçekleşmiştir.
Davalı … 14/08/2008 tarihinde vefat edip mirasçıları …, … ve … davaya dahil edilmişlerdir.
Tasarrufa konu taşınmazlardan … İli … İlçesi … Mah. … Ada … Parseldeki kayıtlı F blok 2 numarada kayıtlı taşınmazın davalı … Şkt. Tarafından 06/12/2007 tarihinde davalı 30.000.00 TL bedelle davalı dördüncü kişi … satıldığı mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinde rayiç değerinin 120.000.00 TL olduğu aynı taşınmazın … tarafından 10/07/2008 tarihinde beşinci kişi …’e 27.500.00 TL bedelle satıldığı, devir tarihindeki rayiç değerinin 125.000.00 TL olduğu belirlenmiştir. Bu tasarruf açısından dördüncü kişi …’in kötü niyeti davacı banka tarafından ispatlanamadığından bu tasarruf açısından dava İİK 283/2 maddesi değerince tazmine çevrilmesi doğrudur. Borçluyla üçüncü kişi olan … arasında yapılan tasarrufta İİK 278 madde gereğince misli artış oluşmuştur.
Tasarrufa konu taşınmazlardan … İli, … ilçesi, … köyünde bulunan … parsel sayılı taşınmaz … Şkt. Temsilcisi … adına kayıtlı olup 25/04/2008 tarihinde 2500 Tl değerle davalı …’a satıldığı rayiç değerinin 70.000.00 TL olduğu bu taşınmazın İzmir 2. İcra Müdürlüğünün 2014/5236 sayılı dosyasında satışa çıkartılıp …’a ihale ile satılıp satışın kesinleştiği bu satıştan … ve …. 392,57 TL kaldığı bu sebeple İİK 283/2 maddesi gereğince bu kadar bedelle sınırlı olacak şekilde tazmine dönüştürülmesi doğrudur.
Tasarrufa konu … İli, … İlçesi, … köyü, … Ada … Parsel sayılı taşınmaz davalı … tarafından 14/01/2008 tarihinde 10.000.00 TL bedelle üzerinde 150.000.00 TL … A.Ş’e ait ipotekle davalı … Ltd. Şti. satıldğı rayiç değerinin 1.307.00 TL olarak belirlendiği yine aynı yerdeki … Ada … Parsel sayılı taşınmaz yine davalı … tarafından 14/01/2008 tarihinde 30.000.00 TL bedelle üzerinde 150.000.00 TL … A.Ş’e ait ipotekle yine … Ltd. Şti’e satıldığı rayiç değerinin 4.762,00 TL olduğu Ticari sicil kayıtlarına bakıldığında davalı … Şkt. Ortağı olan …nın aynı zamanda bu taşınmazları satın alan davalı … Ltd. Şti nin ortağı olduğu ve davalı … ile …’ın akraba oldukları bu sebeple borçlu şirketin durumunu bilebileceklerinden bu taşınmazlardan yönünden İİK 278/2 mad. gereğince misli fark ve İİK 280 mad. gereğince tanışıklık ispatlanmıştır.
Tasarrufa konu … İli, … İlçesi, … köyünde bulunan … Ada… Parsel sayılı taşınmaz davalı … Şkt tarafından 14/12/2007 tarihinde 15.000.00 TL bedelle davalı üçüncü kişi …’a satıldığı bilirkişilerce rayiç değerin 15.000.00 TL olduğu belirlenmiştir. İİK 278 madde gereğince misli fark oluşmamıştır. Ayrıca İİK 280 madde gereğince davacı banka tanışıklığı ispatlayamamıştır. Bu sebeple bu tasarrufa ilişkin üçüncü kişi olan … açısından davanın reddine karar verilmesi doğrudur.
Bu nedenlerle; ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu karar doğru olup, davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde olmayarak, HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince, istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-İzmir 4. Asliye Ticaret Hukuk Mahkemesi’nin 16/11/2021 tarih ve 2014/360 Esas, 2021/904 Karar sayılı kararına yönelik davacı vekilinin istinaf başvurularının HMK.nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,
2-İstinaf talebinde bulunan davacı kurum harçtan muaf olduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-İstinaf kanun yoluna başvuran davacının yaptığı istinaf yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle karar verildi. 21/02/2023