Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2023/353 E. 2023/362 K. 08.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/353
KARAR NO : 2023/362

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 15/09/2014
KARAR TARİHİ : 16/11/2021
NUMARASI : 2014/360 E.-2021/904 K.
DAVA : Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı)
DAİRE KARAR TARİHİ : 08/02/2023
DAİRE KARARININ
YAZILMA TARİHİ : 08/02/2023

İzmir 4. Asliye Tİcaret Mahkemesi’nin 16/11/2021 tarih ve 2014/360 Esas, 2021/904 Karar sayılı hükmünün, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin, davacı banka vekili tarafından istenilmesi üzerine, daireye gönderilen dosya incelendi, gereği düşünüldü:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkili bankanın Mustafa Bey Şubesi’nden kullanılan krediler nedeniyle 12/02/2008 ve 06/03/2008 tarihinde kredi hesaplarının kat edildiğini, toplam 205.934,92-TL’nin tahsili amacıyla İzmir 17. İcra Müdürlüğü’nün 2008/6557 ve 2008/6804 sayılı dosyalarında ihtiyati haciz kararının uygulandığını, İzmir 17. İcra Müdürlüğü’nün 2008/6805 sayılı dosyasında ipotek takibinin başlatıldığını ve bu taşınmaza müvekkilinin alacağının çok altında değer belirlendiğini, icra takibine başvurmadan çok kısa önce davalı borçluların sahibi oldukları … İlçesi, … Mah., … ada, … Parselde … blok 2 numaralı dairenin kat irtifakına ayrılan 1/48 arsa payının davalı … Şti. adına kayıtlı iken 06/01/2007 tarihinde davalı …’a, … İlçesi … Köyü … parsel sayılı taşınmazın davalı … adına kayıtlı iken 25/04/2008 tarihinde davalı …’a, … … Köyü Köy civarı mevkisinde bulunan … ada, … parsel sayılı tarla niteliğindeki davalı … …’ya ait taşınmazın 14/01/2008 tarihinde davalı … Şti.’ye, … … Köyü Köy civarı mevkisinde bulunan … ada, … parsel sayılı tarla niteliğindeki davalı …’ya ait taşınmazın 14/01/2008 tarihinde davalı … Şti’ye ve … … Köyündeki … ada, … parsel sayılı taşınmazın davalı … Şti.’ye ait iken 14/12/2007 tarihinde davalı …’a satıldığını, bu satışların gerçek değerlerinin çok altında bir bedel ile ve salt müvekkilinden mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak devrettini, bu sebeple bu devirlerin iptali ile cebri icra yetkisi verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA;
Davalı … vekili cevap dilekçesi ile özetle; davacı tarafın takip dosyasına konu taşınmazlardan hangilerinin tasarrufunun iptalini isteğini açıkça belirtmediğini, 5 adet taşınmazın tümünün tasarrufunun iptalini dava ettiğini, bilirkişi raporuna göre taşınmazların toplam kıymetinin davacının icra dosyalarından alacaklı bulunduğu tutarın üzerinde olduğunu, tüm taşınmazların tasarrufunun iptalinin istenmesinin fahiş olduğunu, davacının mal kaçırma amaçlı muvazaalı devir yapıldığı yönündeki iddiasını ispat edemediğini ve somut delil sunamadığını, kötüniyet konusunda dosyada somut bir delil bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesi ile özetle; müvekkilinin ekonomik olarak 40.000,00-TL’ye rahatlıkla taşınmaz satın alabilecek durumda olduğunu, sahibi olduğu …’daki yazlığını 2006 yılında satmak istediğini, davalılardan …’nın buraya talip olduğunu ve bu yazlığın 125.000,00-TL’ye satıldığını, satış bedelinin 25.000,00-TL’si için verilen senedin alıcı tarafından ödenmediğini, davalı …’nın bu senedi nakit olarak ödemesinin mümkün olmadığını ancak “…’da bir arsası olduğunu, dilerse bu arsayı kendisine 40.000,00-TL’ye verebileceğini” söylediğini, müvekkilinin Karaburun’daki arkadaşı …’yi arayarak arsayı kendisi için araştırmasını istediğini ve değerinin 35-45.000,00-TL arasında olabileceği bilgisini alınca tahsil edemediği senedinin üzerine 15.000,00-TL’yi nakit olarak davalı …’ya ödeyerek 10/12/2007 tarihli sözleşmeyi düzenlediklerini, yani müvekkilinin bu arsayı 40.000,00-TL karşılığı satın aldığını, tapuda gösterilen satış değerinin düşük olmasının bu işlemin muvazaalı işlem olduğunun karinesi olmadığını, müvekkilinin kötü niyetli olmadığını, tapuda ödenecek harcın minimuma indirgenmesi için taşınmazların gerçek değerinin altında gösterildiğini, müvekkilinin iyi niyetli üçüncü kişi konumunda olduğunu ve taşınmazı gerçek bedeli ile satın aldığını, müvekkilinin borçlu davalıların davacı banka ile ilişkisine bilebilecek bir konumda olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dahili davalı … vekili cevap dilekçesi ile özetle; müvekkilinin satın aldığı … ilçesi … Mahallesi’nde bulunan tapuda … ada, … parsel numarada kayıtlı taşınmazı 10/07/2008 tarihinden itibaren sorunsuz olarak kullandığını, taşınmazın satın alındığı tarih itibariyle İİK’nın 284. maddesi gereğince 5 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğunu, davaya Asliye Hukuk Mahkemeleri’nde bakılması gerektiğini, dava dilekçesinin şekil şartlarını içermediğini, dosyaya kesin aciz belgesi sunulmadan dava açılması nedeniyle dava ön koşullarının bulunmadığını, müvekkilinin satın alma tarihinde taşınmaz üzerinde herhangi bir kısıtlayıcı şerh bulunmadığını, müvekkilinin tapu siciline güvenerek taşınmazı iyi niyetli 3. kişi olarak satın aldığını, önceki taşınmaz sahipleri arasındaki işlemler ile müvekkilinin yaptığı tasarruf arasında illiyet bağının bulunmadığını, müvekkilinin diğer taşınmaz sahipleri arasındaki işlemleri bilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin borçluyu da ne iş yaptığını da bilmediğini, müvekkilinin borçlu olduğu bildirilen davalı şirket ile yetkilileri ile ve iş çevreleri ile herhangi bir bağlantısının bulunmadığını, müvekkilinin taşınmazı …. Karşıyaka Çarşı şubesinden 100.000,00-TL konut kredisi kullanmak suretiyle 100.000,00-TL bedelle satın aldığını ve bu bedeli satıcıya ödediğini, muvazaa iddiasını kabul etmediklerini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEME KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “1-… İlçesi, … Mahallesi’nde bulunan, tapuda … ada, … parselde … blok … numarada kayıtlı dairenin kat irtifakına ayrılan 1/48 arsa payının davalı … Şti. tarafından 06/12/2007 tarihinde davalı …’a satışı ile ilgili olarak; davalı … Şti. ve davalı … hakkında açılan ve İİK’nın 283/2 maddesi uyarınca bedele dönüşen davanın KABULÜ ile;
Bağımsız bölümün devir tarihindeki rayiç değeri olan 125.000,00 TL’nin İzmir 17. İcra Müdürlüğü’nün 2008/6804 ve 2008/6805 (yeni hali ile 2014/2619) sayılı icra dosyalarındaki alacak ve fer’ilerini aşmayacak şekilde davalı … Şti. ve davalı …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
2-… İlçesi, … Mahallesi’nde bulunan, tapuda … ada, … parselde, … blok … numarada kayıtlı dairenin kat irtifakına ayrılan 1/48 arsa payının davalı … tarafından dahili davalı …’e satışı ile ilgili olarak; dahili davalı … aleyhinde açılan davanın REDDİNE,
3-… İlçesi, … Köyü’nde bulunan, tapuda … parsel numarada kayıtlı taşınmazın davalı … tarafından 25/04/2008 tarihinde davalı …’a satışı ile ilgili olarak; 392,57 TL tazminatın davalı … mirasçıları (miras payları oranında) dahili davalılar …, …, … ile davalı …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
4-… İlçesi, … Köyü, … Mevkii’nde bulunan … numaralı taşınmazın davalı … tarafından 14/01/2008 tarihinde davalı … Şti.’ye satışı ile ilgili olarak; davalı … ve davalı … Şti. aleyhindeki davanın KABULÜ ile söz konusu TASARRUFUN İPTALİNE;
Davacı alacaklıya İzmir 17. İcra Müdürlüğü’nün 2008/6557 ve 2008/6805 (yeni hali ile 2014/2619) sayılı icra dosyalarındaki alacak ve ferilerini geçmeyecek şekilde haciz ve satış isteme yetkisinin verilmesine,
5-… İlçesi, … Köyü, … Mevkii’nde bulunan 27 numaralı taşınmazın davalı … tarafından 14/01/2008 tarihinde davalı … Şti.’ye satışı ile ilgili olarak; davalı … ve davalı … Şti. aleyhindeki davanın KABULÜ ile söz konusu TASARRUFUN İPTALİNE;
Davacı alacaklıya İzmir 17. İcra Müdürlüğü’nün 2008/6557 ve 2008/6805 (yeni hali ile 2014/2619) sayılı icra dosyalarındaki alacak ve ferilerini geçmeyecek şekilde haciz ve satış isteme yetkisinin verilmesine,
6-… İlçesi, … Köyü’nde bulunan, tapuda … ada, … parsel numarada kayıtlı taşınmazın davalı … Şti. tarafından 14/12/2007 tarihinde davalı …’a satışı işlemi ile ilgili olarak; davalı … Şti. ve davalı … aleyhinde açılan davanın REDDİNE,” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı banka vekili istinaf dilekçesinde özetle; … açısından red ve … açısından red kararının doğru olmadığını, taşınmazların rayiç değerlerinin çok altında satıldığını, aynı sektörde çalıştıklarını, aynı gün satış olması ve iyi niyetli olmadıklarının açık olması karşısında müvekkili banka aleyhine verilen kararlarının kaldırılması gerektiğini belirterek, istinaf talebinde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, İİK’nun 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, açılan davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince istinaf edilmiştir.
Dava, Asliye Ticaret Mahkemesine açılmış ve dava Asliye Ticaret Mahkemesince karara bağlanmıştır.
Eldeki dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra açılmıştır. Burada öncelikli olarak Asliye Ticaret Mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi gerekir. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesi ile ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunun veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Diğer taraftan, 6102 sayılı TTK’nın 19/2 maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri içinde ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, 6102 sayılı TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar dışında, ticari davayı ticari iş esasına göre değil ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 Sayılı Kanununun 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı TTK’nın 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleriyle diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunununda ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 Sayılı kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi uyarınca, kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve istinaf aşamasında Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 Sayılı Kanununun 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/(4). maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre yargı çevresinde ayrı bir Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemelerine açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması, Asliye Ticaret Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir.
İİK. m. 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan; nispi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu olan malların aynı ile ilgili olmadığı gibi; tarafların tacir olmasının veya temel ilişkinin ticari nitelikte bulunmasının veya borcun temelini oluşturan senedin kambiyo senedi niteliğinde olmasının görev yönünün belirlenmesinde, doğrudan bir etkisi yoktur. Bu nedenle tasarrufun iptali davalarında, HMK.m.2 hükmü uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir. Yargısal uygulamalar da yerleşiktir. (HGK. 10/02/2016 gün ve 2014/17-2389;2016/129 sayılı; 17. HD. 21/10/2014 gün ve 17403/2644 sayılı emsal kararları).
6100 sayılı HMK’nın 1/(1) maddesinde “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.” hükmü düzenlenmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 114/(1)-c maddesine göre, görev hususu dava şartlarından olup, aynı kanunun, 115. maddesine göre, dava şartlarının mevcut olup olmadığının mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılması ve gözetilmesi gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan, HMK’nın 1/(1) maddesindeki düzenleme uyarınca, göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkin olup taraflarca görev hususu ileri sürülmese dahi mahkemece re’sen görev hususunun gözetilip davaya “Asliye Hukuk Mahkemesince” bakılması gerekirken “Asliye Ticaret Mahkemesi” tarafından sonuçlandırılması yanlıştır.
Bu itibarla, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, ilk derece mahkeme kararının HMK’nın 353/1.a.3 maddesi uyarınca kaldırılarak, istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin mahkemesine gönderilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenle esasa ilişkin sebeplere girilmeksizin KABULÜ ile; istinaf istemine konu olan İzmir 4. Asliye Tİcaret Mahkemesi’nin 16/11/2021 tarih ve 2014/360 Esas, 2021/904 K sayılı kararının HMK.m.353/1-a/3 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, görev hususunda yukarıda gösterilen biçimde işlem ve yargılama yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Davacı tarafından peşin yatırılan istinaf karar ve ilam harcının verilen karar dikkate alınarak istek halinde davacıya iadesine,
4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesinde verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
HMK.m.353/1-a.3 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 08/02/2023