Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/848 E. 2022/1048 K. 29.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/848
KARAR NO : 2022/1048

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 09/08/2010
KARAR TARİHİ : 05/06/2018
NUMARASI : 2014/356 Esas, 2018/735 Karar
DAVANIN KONUSU : Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı)
DAİRE KARAR TARİHİ : 29/03/2022
DAİRE KARARININ
YAZILMA TARİHİ : 29/03/2022

İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/06/2018 tarih ve 2014/356 Esas, 2018/735 Karar sayılı hükmünün, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin, davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, gereği düşünüldü:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; davalılardan … tarafından dava dışı … Şti. adına keşide edildikten sonra bu firma tarafından müvekkili şirkete ciro edilmiş bulunan her biri, 22/07/2008 tanzim tarihli, 7.334 USD bedelli, 30/01/2009, 28/02/2009, 30/03/2009, 30/04/2009 ve 30/05/2009 vade tarihli senetlerin vadesinde ödenmemesi nedeniyle, 30/01/2009 ve 28/02/2009 vade tarihli senetlere istinaden, İstanbul 6. İcra Müdürlüğü’nün 2009/11264 Esas; 30/03/2009, 30/04/2009 ve 30/05/2009 vade tarihli senetlere istinaden, İstanbul 6. İcra Müdürlüğü’nün 2009/29998 Esas sayılı dosyaları ile kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlattıklarını, icra takiplerinin kesinleştiğini, senet borçluları olan … ve … Şti’ne ayrı ayrı hacze gidildiğini, senet keşidecisi …’nın adresinde hacze gidildiğinde adresin boş olduğunu, davalı borçlu …’nın kayden maliki bulunduğu, … İli, … İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel, …. kat, … nolu “mesken” vasfındaki bağımsız bölümünü, 16/02/2009 tarihinde, davalı şirkete; davalı şirketin de, 06/11/2009 tarihinde diğer davalı …’a devrettiğini, yapılan devirlerin, alacaklılardan mal kaçırmaya yönelik muvazaalı tasarruflar olduğundan bahisle, tasarrufların iptali ile, takiplere konu alacak ve fer’îleri ile sınırlı olmak üzere, taşınmaz üzerinde cebri icra yetkisi tanınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalılardan … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının yerinde olmadığını, müvekkilinin diğer davalı ile davacı arasındaki ilişkiyi bilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin taşınmazı emlakçı vasıtasıyla görüp satın aldığını, müvekkilinin taşınmazı pazarlıkla 150.000,00-TL’ye satın aldığını, satıcı tarafından alınmış bulunan konut kredisi bakiyesinin haricinde kalan bedeli satıcıya ödediğini, kredi ödemelerini bankaya yaptığını, daha sonra bu taşınmazı 165.000,00-TL’ye bir başka kişiye sattığını, yapılan satışın muvazaalı bir satış olmayıp gerçek bir satış oldğunu, taşınmazın tapu değerinin düşük gösterilmesinin sadece az vergi ödemeyi amaçlayan bir işlem olduğunu, davalı … nın davacı şirkete karşı menfi tespit davası açtığını, halen davanın İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/820 Esas sayılı dosyası ile derdest olduğunu, bu davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini beyan etmiştir.
-Davalı … sunduğu yazılı beyanlarında özetle; dava konusu oturdukları evi emlakçı aracılığı ile 06/11/2009 tarihinde satın aldıklarını, o tarihten beri burada oturduklarını, ne satıcıyı ne emlakçıyı önceden görüp tanımadıklarını, oturdukları bu evi kendilerinin yaşlı olması ve oğullarının engelli olması nedeniyle işe gelip giderken ulaşımı kolay olsun diye, durağa daha yakın ve asansörlü olduğu için aldıklarını, davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
-Davalı …’na dava dilekçesi ve ekleri tebliğ edilmesine rağmen, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “Davanın reddine,
İhtiyati tedbirin karar kesinleşinceye kadar devamına,” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmazın rayiç bedeli hesaplanırken, yuvarlamaya gidilmiş ve davaya konu taşınmazın rayiç bedeli 259.235,00-TL iken, 255.000,00-TL olarak, 253.004,00-TL iken, 250.000,00-TL olarak kabul edildiğini, yapılan bu hesaplamaların kabulünün mümkün olmadığını, taşınmazın hacizlerle birlikte, 60.000,00-TL’ye olan satışının rayiçlere uygun olduğu belirtilmişse de bu rakamın rayiç bedelin çok altında olduğunu ve muvazaalı olduğunu, hacizli alınan satışlara yönelik icra dosya borçlarının ödenmediğini, eksik inceleme ile verilen ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istemiyle istinaf talebinde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, İİK’nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince istinaf edilmiştir.
Bu tür davalar hukuki niteliği itibariyle, dava konusu malın aynına ilişkin olmayıp, şahsi bir davadır. Bunun doğal sonucu olarak da dava ve tasarrufa konu mal, devir alanın mal varlığından çıkartılarak borçlunun mal varlığına iade edilmez. Sadece alacaklıya malın bedelinden alacağını alma imkanı sağlar. İptal davasının amacı, İİK’nun 277. ve devamı maddelerinde öngörüldüğü gibi, borçlunun mevcudunu azaltmaya yönelik tasarruflarını iptal ettirmektir. İİK’nun 283. maddesi hükmüne göre iptal davasının konusu taşınmaz mal olduğu takdirde, davalı 3. şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan bu taşınmazın haciz ve satışı istenebilir. Diğer söyleyişle, bu dava alacaklıya borçlunun mal kaçırma amacıyla yaptığı tasarrufla ilgili mal üzerinde alacağın tahsilini sağlama yetkisini verir. Bu yetki de alacak miktarı ile sınırlıdır.
Bu özelliklerin doğal sonucu olarak davanın görülebilirlik şartlarından birisi alacağın varlığı, diğer söyleyişle tasarrufta bulunan kişinin borçlu olması, bir diğeri de alacağın aciz vesikasına bağlanmış olmasıdır. Bu özelliği nedeniyle aciz nedenine dayalı tasarrufun iptali davasında, borçlu veya davalı 3. kişi takibe konu yapılan alacağın gerçekte olmadığını iddia ve ispat edebilir. Çünkü, dava şartlarından birisi de tasarrufta bulunan kişinin borçlu olması gereğidir. Eğer tasarrufta bulunanın alacaklıya gerçek bir borcu olmadığı iddia ediliyorsa bu durumda tasarruf sahibinin öncelikle borçlu sıfatı çözümlenmelidir (Yargıtay Kapatılan 17. H.D’nin 2020/34 E. – 2021/2358 K.).
Somut olayda; davalı … tarafından, dava dışı … Şti. adına keşide edildikten sonra, bu firma tarafından davacı şirkete ciro edilmiş bulunan her biri, 22/07/2008 tanzim tarihli, 7.334 USD bedelli, 30/01/2009, 28/02/2009, 30/03/2009, 30/04/2009 ve 30/05/2009 vade tarihli senetlerin vadesinde ödenmemesi nedeniyle, 30/01/2009 ve 28/02/2009 vade tarihli senetlere istinaden, İstanbul 6. İcra Müdürlüğü’nün 2009/11264 Esas sayılı takip dosyası üzerinden, toplam 24.455,23-TL alacağın; 30/03/2009, 30/04/2009 ve 30/05/2009 vade tarihli senetlere istinaden, İstanbul 6. İcra Müdürlüğü’nün 2009/29998 Esas sayılı dosyası üzerinden, toplam 33.898,97-TL alacağın tahsili istemiyle takip başlatılmıştır.
Davalı borçlu …, kayden maliki bulunduğu, … İli, … İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel, …. kat, … nolu “mesken” vasfındaki bağımsız bölümünü, 16/02/2009 tarih ve 1603 yevmiye sayılı resmi senetle, üzerinde dava dışı … A.Ş lehine, 125.000,00-TL bedelli ipotek, İzmir 17. İcra Müdürlüğü’nün 2009/1811 Esas sayılı takip dosyası üzerinden konulmuş, 11.754,00-TL bedelli haciz ve İzmir 17. İcra Müdürlüğü’nün 2009/313 Esas sayılı takip dosyası üzerinden konulmuş, 43.073,97-TL bedelli haciz haciz şerhleri ile yüklü olarak, 60.000,00-TL bedelle, davalı …. A.Ş’ye sattığı; davalı şirketin de, 06/11/2009 tarih ve 11897 yevmiye sayılı resmi senet ile, üzerinde ipotek ve hacizler bulunmaksızın 61.000,00-TL bedelle diğer davalı …’a sattığı belirlenmiştir.
Eldeki dava açılmadan evvel, davalı borçlu … tarafından, senetleri keşide ederek verdiği dava dışı … Şti ve senetlerin ciro yoluyla geçtiği … A.Ş aleyhine, 28/12/2009 tarihinde, takibe konu senetlerden dolayı borçlu olmadığına yönelik açmış olduğu dava üzerine, İzmir 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/09/2013 tarih ve 2012/187 Esas, 2013/260 Karar sayılı kararı ile özetle; keşideci …’nın takiplere konu senetlerden dolayı senetleri keşide ederek verdiği, dava dışı …. Şti’ne borçlu olmadığının tespitine; senetleri iyi niyetli olarak ciro yolu ile edinen, … A.Ş hakkındaki davasının ise reddine karar verildiği, verilen kararın Yargıtay denetiminden de geçmek suretiyle 11/04/2016 tarihinde kesinleşmiş olduğu anlaşılmıştır.
İzmir 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/09/2013 tarih ve 2012/187 Esas, 2013/260 Karar sayılı ve 11/04/2016 tarihinde kesinleşen ilamı gözetildiğinde, tasarrufta bulunan davalı …’nın takiplere konu senetlerden dolayı, senetleri keşide ederek verdiği dava dışı … Şti’ne borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş olduğu, eldeki davanın da davalı borçlu …’nın yaptığı tasarruf nedeniyle açıldığı, senetleri ciro yolu ile davacıya veren …. Şti’nin yaptığı tasarrufa yönelik açılmış bir dava bulunmadığı gözetilerek davanın ön koşul yokluğu nedeniyle reddine; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 7/2 maddesine göre maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Bu nedenlerle; davacı şirket vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, belirtilen eksikliklerin düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HMK’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
A-Davacı şirket vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/06/2018 tarih ve 2014/356 Esas, 2018/735 Karar sayılı kararının, HMK’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca DÜZELTİLMESİNE,
B-Esasa ilişkin aşağıdaki şekilde YENİ HÜKÜM TESİSİNE,
1-Davanın ön koşul yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 742,50-TL harçtan mahsubu ile, kalan 661,80-TL harcın, talebi halinde yatıran davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar tarafından yargılama gideri sarf olunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden, ilk derece mahkemesinin karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan, A.A.Ü.T’nin 7/2 maddesi uyarınca, tespit ve takdir olunan 2.180,00-TL maktu vekalet ücretinin, davacı şirketten tahsili ile, davalı …’na verilmesine,
6-HMK’nun 333/1 maddesi uyarınca, artan gider avansının, yatıran tarafa iadesine,
C-İstinaf yargılaması yönünden;
1-Davacı şirketin istinaf başvurusu nedeniyle yatırmış olduğu maktu istinaf karar harcının, davacı şirketin istinaf başvurusu hakkında verilen kararın mahiyeti gereği, talebi halinde davacı şirkete iadesine,
2-Davacı şirketin istinaf başvurusu nedeniyle yargılama gideri olarak sarf ettiği 162,10-TL istinaf kanun yolun başvurma harcı, 122,00-TL altı tebligat gideri ve 31,00-TL dosyanın istinafa gidiş-dönüş posta gideri olmak üzere, toplam 315,10-TL istinaf yargılama giderinin, davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı şirkete verilmesine,
3-İstinaf yargılaması duruşmasız yapıldığından, vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, harca esas alınan miktar itibariyle, 6100 sayılı HMK’nun 362/1-a maddesi uyarınca, kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.29/03/2022