Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/2551 E. 2022/2771 K. 05.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2551
KARAR NO : 2022/2771

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ : 24/07/2017
KARAR TARİHİ : 27/01/2022
NUMARASI : 2017/808 Esas, 2022/66 Karar

DAVANIN KONUSU : Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı)
DAİRE KARAR TARİHİ : 05/10/2022
DAİRE KARARININ
YAZILMA TARİHİ : 05/10/2022
İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/01/2022 tarih ve 2017/808 E. 2022/66 K. sayılı hükmünün, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine Dairemize gönderilen dosya incelendi, gereği düşünüldü:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, davalı …. ‘nden İzmir 2. İcra Müdürlüğü’nün 2012/6941 ve 2012/11261 Esas sayılı dosyalarında büyük miktarlarda alacaklı olduğu, dosyalar haricinde davalı-borçlu şirket hakkında açılmış çok fazla icra takibi mevcut olup, borçlu şirketin borca batık durumda olduğu, bunun UYAP kayıtları ile sabit olduğu, işbu 2012/6941 Esas sayılı dosyada borçlu şirketin araçlarının satıldığı, ancak araçlardan …. plakalı aracın müvekkili şirket tarafından alacağa mahsuben 21.800-TL bedel ile ihaleden satın alınması suretiyle dosya alacağına oranla cüz’i bir tahsilat yapıldığı, bunun haricinde diğer araçların satışından dosyaya pay düşmediği gibi, dosyalar alacaklarına ilişkin başka bir tahsilat yapılamadığı, ancak taraflarınca haricen borçlu şirketin davalı …. ‘ne karşı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/311 Esas-2016/230 Karar (Eski Esas 2013/382 Esas) dosyasında ikame etmiş olduğu davaya (Delil-3, Ek-2- Mahkeme ilamı) konu alacağımı diğer davalı …. ‘e devretmiş olduğu ve İşbu davada tesis edilmiş kabul kararının Karşıyaka 3. İcra Müdürlüğü’nün 2016/6565 Esas dosyasından devralan …. tarafından alacaklı olarak icra takibine konulmuş olduğu öğrenildiği, işbu alacağın devrine ilişkin tasarruf alacaklılarını zarar uğratma kastı ile, müvekkilinin alacağının tahsilini engellemeye yönelik kötü niyetli olarak yapıldığını, şöyle ki; adi yazılı ve 19.01.2015 tarihli “Alacağın Devri Sözleşmesi” başlıklı belge devralan …. ‘in devreden …. ‘nin …. Bankası …. Şubesi’ndeki …. nolu hesabına 16.09.2013 tarihinde 250.000-TL yatırması sebebiyle, bu miktarda devralana borçlu, devredenin İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/311 Esas-2016/230 Karar (Eski Esas 2013/382 Esas ) dosyasına konu olan ve davalı …. ‘den olan alacağının (244.671,11.-TL asıl alacak ve tüm fer’ ilerini) devrettiği, bankaya para yatırılması ve temlik tarihlerinin de icra takiplerinden sonra olduğu, …. ‘in, …. şirketinin çalışanı ve aynı zamanda şirketin resmi ve özel kurumlar nezdinde tüm işlerini takip eden ve hak edişlerini tahsil eden vekili olduğu, ayrıca İzmir 2. İcra Müdürlüğü 2012/11261 Esas dosyası talimatına istinaden Karşıyaka 1. İcra Müdürlüğü 2017/807 Talimat dosyasında borçlu şirketin …. Müdürlüğü nezdindeki adresi (Deli!-10-Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtları,Ek-5) olan …. Sokak No:…. …. Apt. Kat:… …. İzmir adresinde tatbik edilen fiili menkul haczi işleminde (Delil 11-, Ek-6); Vergi levhasının …. adına olduğu, daire girişinde ve daire kapısında ayrı ayrı …. . yazdığı, apartman girişindeki posta kutusunda …. arıtma tesisi …. Sokak …. Apt. No:…. D:…. adresine gelmiş 16/06/2017 son ödeme tarihli …. kredi kartı hesap özeti zarfı olduğu görülerek tespit edildiği, takdir edileceği üzere, … , takip dayanağı çekleri diğer davalı …. şirketi adına imzaladığı, hacizden tespit edildiği üzere, şirketin adresinde ticari faaliyet gösterdiği, bir çalışanın 250.000-TL gibi büyük bir miktardaki parayı borç olarak, işvereninin banka hesabına yatırmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, temlik alan …. ‘in, görevi itibariyle şirketin tüm işleri ve dolayısıyla borçları hakkında bilgi sahibi olup, davalı …. şirketinin alacaklısından mal kaçırma kastını da bildiği, İşbu banka hesabına yatırıldığı iddia edilen 250.000-TL’nin …. ‘e ait olmayıp, borç olarak da yatırılmadığı, alacaklıları zarara uğratma amacı ile muvazaalı yapılan temlik tasarrufunun kılıfı olarak göstermelik bir banka işlemi olduğu, paranın banka hesabına yatırıldığı tarih 16.09.2013 olup, dava tarihi 28.11.2013 iken, devir sözleşmesinin aradan 1 seneden fazla bir zaman geçtikten sonra akdedildiği, İİK. 278 ve İ.İ.K. 280 maddelerindeki kanuni karinelerin oluşması davalıların kötü niyete ispat ettiği, tüm doktrin ve Yargıtay kararlarında belirtildiği gibi kötü niyete ve alacaklıları zarar uğratma kastına ilişkin kesin deliller arandığı,6. İşbu nedenlerle İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/497 DP. İş sayılı dosyasından Karşıyaka 3. İcra Müdürlüğü’nün 2016/6565 Esas sayılı dosyası alacağına ihtiyati haciz konulması talep edildiği, işbu talebin kabul edildiği, ihtiyati haciz kararının İzmir 2. İcra Müdürlüğü 2012/11261 sayılı dosyasından tatbik edildiği, Belirtilmiş, sonuç olarak; Karşıyaka 3. İcra Müdürlüğü’nün 2016/6565 Esas dosyasından takibe konu alacağın 3. kişilere devredilmesinin önlenmesi için Karşıyaka 3. İcra Müdürlüğü’nün 2016/6565 Esas sayılı dosyasına HMK’na göre ihtiyati tedbir konulmasına, Karşıyaka 3. İcra Müdürlüğü’nün 2016/6565 Esas dosyası üzerinden takibe konulmuş olan İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/311 E-2016/230 Karar (Eski Esas 2013/382 Esas) dosyasına konu alacağın, 19.01.2015 tarihli Alacağın Devri Sözleşmesi ile …. tarafından …. ‘e devrine dair tasarruf işleminin iptaline karar verilmesi talep edilmiştir.
SAVUNMA:
Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle; yasal dayanağı bulunmayan davanın reddini talep ettiklerini, müvekkil şirketin inşaat imalatı işi yaptığını, davacı …. ‘nin ise beton temin etmesi nedeniyle aralarındaki ticari ilişkinin 2008 yılında başladığı, müvekkilinin davacıdan beton temin ettiği ve ticari ilişkilerinin boyutunun 4.000,000.-TL mertebelerine ulaştığı, temin ettiği tüm beton sevk irsaliyelerinden anlaşılacağı üzere belediyenin bağlı bulunduğu …. vb kurumların nezdinde yapılan ihaleler neticesinde alınan inşaat işlerinde kullanıldığı, davacı tüm şantiyeleri ve yapılan işleri sevk irsaliyeleri kayıtları ile bilecek durumda olduğunu, müvekkilinin de borcunu ödeme iradesi ve niyetiyle temlik işlemleri yaptığı görüleceği, davacının iş bu davayı açmakta kötü niyetli olduğu, şirketin içinde bulunduğu dar boğazdan geçerken iyi niyetli olarak yardımcı olan kefilleri, dostları zor duruma düşürmek ve Türk insanının temeli olan vefa duygusunu kötü niyet olarak sergilemeye çalıştıkları, müvekkil tarafından davacıya olan borçların *090’ından fazlası ödenmiş olduğu, kalan kısım için ödemeler yapılmaya devam edilirken 2012 yılında davacı tarafından müvekkil şirket aleyhine icra takibine geçildiği, icra takibinden öncesinde de müvekkil şirket iyi niyetli olarak davacı şirkete olan borçlarının ödenmesi için ekte örnekleri sunulduğu üzere, …. nden olan alacakların davacı şirkete temlik etmeye çalışıldığı ve yine şirketin araçlarının davacı şirkete rehin olarak verildiği, bu belgelerden de anlaşılacağı üzere, bu borcun ödenmesi için de müvekkil şirketin yoğun çaba harcadığı, davacının ise, rehin sözleşmelerinde bahsi geçen araçların kaydına rehin şerhi işletmediği ve usul ve yasaya aykırı şekilde rehinleri paraya çevirmeden çekler yönünden icra takibine başladığı, araçlardan bir kısmının halen rehinli olarak mevcut olup bu araçlar üzerinden icra dosya borçlarının tahsil edilmesi imkanının da mevcut olduğu, bu araçlarını rehinli olması nedeniyle müvekkilleri tarafından satışı yapılamadığı, vergileri ödenmeye devam edildiği, icra dosya borcunun tahsilinin mümkün olduğu davacı tarafından müvekkil şirket aleyhine açılan İzmir 2 İcra Müdürlüğü’nün 2012/6941 ve 2012/11261 esas sayılı icra dosyalarından müvekkilinin …. ‘nden olan alacakları üzerine haciz yazıldığı ve haciz sıralamasında icra dosyaları sıraya alındığı, icra dosyasının bu yolla da tahsilinin mümkün olacağı, izah edildiği üzere, müvekkil şirketin çalıştığı tek kurum …. olup davacı tarafından …. “dan olan alacaklarına haciz konulduğu, şirketin araçlarının da davacıya rehin verildiği, müvekkilin davacıdan herhangi bir şekilde mal kaçırması söz konusu olmadığı, 2012 yılında davacı tarafından icra takibine geçildiği tarihte rehinli olan araçların hiçbirisinin henüz satılmadığı, davacının tüm alacağını rehinler üzerinden tahsil edilmesi imkanı da mevcut iken davacı tarafından bu tahsilatların yapılmadığı rehinli alacaklar mevcutken çeklerin icraya konulmuş olmasının da haksız ve yersiz olduğu, yapılan takiplerde “tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla” ibareleri eklenmemiş olup takipler usulsüz olduğu, Bunun yanında, icra takibinden sonra müvekkil şirket tarafından dosya borçlarının kapatılması yönünde girişimlere devam edildiği ve ödeme protokolü hazırlanarak 15.07.2012 tarihinde şirket ortağının eşine ait olan taşınmazın davacıya verilmesi suretiyle borcun kapatılması hususu görüşülmüş ise de davacının ekli faks yolu ile gelen hesap özetinde görüleceği üzere yüksek faiz talebinde bulunması nedeniyle bu protokol yapılamadığı, tüm bunlardan müvekkilinin iyi niyetle hareket ettiği, borcunu ödemeye çalıştığı açık ve net bir şekilde anlaşılmadığı, haksız ve usulsüz şekilde yapılan takipten sonra müvekkil tarafından ödeme niyetiyle yapılmak istenen protokolde de davacının yüksek faiz talep etmesi suretiyle yine borç kapatılamadığı, müvekkilinin aşağıda nedenleri ayrıntılı şekilde izah edildiği üzere bankaya olan borçlarım kapatmak üzere …. ‘ten aldığı borcu ödemek niyetiyle temlik sözleşmesi yapıldığı ve ortada bir mal kaçırma durumu söz konusu olmayıp gerçek bir borç ödemesi yapıldığı, müvekkil şirketin paraya ihtiyacı olması, bankalar tarafından taşınmaz satışlarına başlanması sebebiyle geçerli bir borç ilişkisi içinde, satışları durdurmak için diğer davalı …. ‘ten borç aldığı, bu borcu da alacağını temlik ederek ödediğini, kaldı ki temlik tarihinde …. ‘in de şirket çalışanı olmadığı, İptali talep edilen 19.01.2015 tarihli alacağın temliki sözleşmesinin akdedilmesinde alacaklılardan mal kaçırma kastı bulunmadığı, aksine …. ‘e olan borcu ödeme saiki bulunduğu, davacının da aksine bir delil ibraz edemediği, davanın reddi gerektiği, davalı …. ‘in 06.08.2004 tarihinden 30.11.2012 tarihine kadar müvekkil şirkette çalıştığı, (işten çıkış bildirgesi ekte sunulu olduğu) bu dönemde şirketin bilyük meblağlı işlerinde mühendis olarak çalıştığı, davalı …. ‘in uzun yıllar şirket bünyesinde çalışması ve başarılı işlere imza atması sebebiyle müvekkil şirket ile dostane ilişkiler kurulduğu, …. ‘in şirkete verdiği borç tamamen gerçek bir nedene dayandığı gibi bu borcun karşılığında şirket tarafından dava konusu temlik suretiyle yapılan ödeme de tamamen gerçek bir ödeme olduğu, müvekkili şirketin mali yönden sıkıntıya düşmesi üzerine bankalar tarafından hakkında icra takipleri ve yasal takip başlatıldığı, …. Karşıyaka şubesi tarafından müvekkil şirket ve kefili …. aleyhine İzmir 22. İcra Müdürlüğü’nün 2012/7211 E sayılı dosyası üzerinden 903,000-TL tutarında icra takip başlatıldığı, (ödeme emri ekte sunulu olduğu) kefillerden gayrimenkul ipoteği bulunan …. ‘in maliki olduğu …. İli …. İlçesi …. Köyü …. Mevki …. parselde kayıtlı bağ vasıflı taşınmazı Menderes İcra Dairesi 2012/959 Talimat sayılı dosyası ile satışa çıkardığı, bunun üzerine şirketin kefillerinden …. sahiplerinden …. ‘ın girişimi ile söz konusu gayrimenkul icra satışından bir gün önce 09.09.2013 tarihinde …. adlı kişiye 800.000-TL’ye aynı gün …. ile yapılan anlaşma gereği 358.000-TL yatırılması şartı ile satılarak icra satışının durdurulduğu, …. ‘ın, gayrimenkul üzerindeki icra ve ipoteğin kaldırılması için 09.09.2013 tarihinde 358.000-TL’yi Karabağlar şubesi kanalı ile …. Karşıyaka şubesine havale ettiği (dekont örneği ve icra dosyasının kapandığına dair banka avukatının verdiği belge ve haciz kaldırma yazısı ekte sunulu olduğu) aynı dönemde …. Bankası …. Şubesi tarafından Karşıyaka 2. Noterliğinin 12.06.2013 tarih 21869 yevmiye nolu ihtarnamesi ile müvekkil şirketin ve kefillerinin hakkında yasal takibe girişildiği bildirildiği, kefillerden …. ‘a ait Urla Çeşmealtı’nda bulunan yazlığının da …. Bankası’na ipotek verilmiş olup bu taşınmazın satışına geçilmeden kurtarılabilmesi için ipoteğin fekkine karşılık …. ‘ten borç istendiği ve …. ‘in 16.09.2013 tarihinde 2S0,000-TL ‘yi bankaya yatırdığı, şirketin borç aldığı tarihte mali sıkıntı içinde olduğu ve bu meblağı 3. kişiden temin etmek zorunda olduğu defter ve kayıtların incelenmesi ile de ortaya çıkacağı, müvekkil şirketin, açtığı davalarda alacak olduğu meblağları iş bu aldığı borçları ödemek üzere temlik ettiği, …. Karşıyaka Şubesi’ne yatırılan 358.000-TL karşılığı müvekkil şirketin farklı bir dava konusu olan şirket alacağı (İzmir I Asliye Ticaret mahkemesi 2013/216E) 16.01.2015 tarihinde …. ‘e temlik edildiği (temlik sözleşmesinin ekte sunulu olduğu) ve …. tarafından …. Bankası Karşıyaka Şubesi’ne …. ‘in Urladaki yazlığı üzerindeki fekkin kaldırılabilmesi için yatırılan 250,000.-TL karşılığında da iş bu dava konusu olan 19.01.2015 tarihli temlik sözleşmesinin yapıldığı, Yine iş bu davayla ilgisiz olmakla birlikte müvekkil şirket aleyhine icra takibine geçmemesi için alacaklı olan …. ‘a da İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/6 E. sayılı dosyasından olan alacaklarından 150.000-TL si temlik edildiği (temlik sözleşmesi ekte sunulu olduğu) Görüleceği üzere, müvekkil şirket borçlarını alacaklı olduğu davalardaki meblağları temlik ederek ödemek durumunda kaldığı, bu temliklerin mal kaçırmak amacıyla değil bizzat borçların ödenmesi kastıyla yapıldığının görüldüğü, müvekkil şirketin aldığı borçlar neticesinde peş peşe yatırılan bu yüklü meblağlar sonucu …. ve …. Bankasına olan şirketin riskinin düştüğü, icra takiplerinin önlendiği, kefillerin başkaca gayrimenkullerinin satışının önüne geçildiği ve müvekkil şirketin ticari hayatının devamının sağlandığı dava konusu edilen, …. ‘le yapılan temlik’te şirketin bankaya olan borcunun ödenmesi karşılığında yapıldığı, ortada gerçek bir borç ödemesinin bulunduğu, davacı tarafın 19.01.2015 tarihli temlik sözleşmesinin alacaklıları zarara uğratma kastıyla kötü niyetli olarak yapıldığını iddia etse de bu iddianın kendileri tarafından kabulünün mümkün olmadığı, bu davada aciz vesikası alınması dava şartı olup, davacı şirketin bu şartı da yerine getirmediği, kaldı ki davacının müvekkili aleyhine başlattığı icra takiplerinin mevcut olup bu takiplerden tahsilatlar yapıldığı, hala da yapılmaya devam ettiği, müvekkilin halen …. kurumu ile davaları devam ettiği, …. dan alacaklarının mevcut olduğu, …. dan olan alacaklara konuları haciz nedeniyle de alacaklar ayrıca tahsil edilecek olup davacı icra dosyaları kapsamında bir aciz vesikası da almış olmadığı, tasarrufun iptali davasının şartları sübut bulmadığı, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi E. 2004/7075K. 2005/2686T. 2.5.2005 tasarrufun iptali davası (alacaklının elinde kesin veya geçici aciz belgesinin bulunması gereği) aciz belgesi (davanın açılmasından önce alınmasının zorunlu olmayıp davanın açılmasından sonra da alınabileceği/temyiz aşamasında ve hatta bozmadan sonra bile alınıp ibraz edilmesinin yeterli olduğu – tasarrufun iptali davası) maktu vekalet ücreti (davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilmiş olması halinde maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği – tasarrufun iptali davası) haciz zaptı (aciz vesikası niteliğinde olduğu – tasarrufun iptali davası) dava şartı yokluğu (davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilmiş olması halinde de maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği, sübut bulmayan davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı müvekkil aleyhine açılan işbu davanın haksız ve mesnetsiz bir dava olup reddi gerektiği, işbu davanın açılabilmesi için dava ön şartı olarak geçici veya kati aciz vesikasının alınmış olması gerektiği, dava dilekçesi ekinde sunulmuş böyle bir belgenin olmadığının anlaşıldığı, bu itibarla öncelikle davanın ön şart yokluğundan reddi gerektiği, Dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaların asılsız olduğu, Davacı taraf, dava dilekçesi ile davalı …. den İzmir 2. icra Müdürlüğü’nün 2012/6941 E. ve 2012/11261 sayılı dosyalar ile alacaklı olduğunu işbu dosyalardan cüzi tahsilatlar yapılsa da davalı şirket aleyhine birçok icra takibi olduğunu ve şirketin borca batık olduğunu; buna rağmen İzmir | , Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/311 E. sayılı dosyasına konu alacağını 19.01.2015 tarihli temlik sözleşmesi ile diğer davalı …. ‘e devrettiğini, …. ‘in de bu alacağı kendi adına Karşıyaka 3. İcra Müdürlüğünün 2016/6565 E. sayılı dosyası ile takibe koyduğunu taraflar arasında alacağın devrine yönelik yapıları işlemin alacaklıları zarara uğratma kastıyla yapıldığını iddia ederek 19.01.2015 tarihli devir sözleşmesi ile davalı …. tan diğer davalı …. adına yapılanı tasarrufun iptalini talep ve dava ettiği, 16.09.2013 tarihli …. bankası Ödeme Dekontu ile müvekkile …. ‘in …. lehine 250,000.-TL’yi borç olarak yatırdığının çekişmesiz olduğu, temlik işleminin temelinin bu dekont olduğu, davacının, işbu yatırılan 250,000.-TL na karşılık yapılan temliğin, alacaklıyı zarara uğratma kastıyla yapıldığını iddia etmekte işe de bu husustaki ispat yükünün de davacı tarafta olduğu, bilindiği üzere, yazılı olan temlik işleminin geçersizliği yine aynı kuvvette ve değerde yazılı delillerle ispatedilmesi gerektiği, oysa davacı tarafın böyle bir yazıl delil ibraz edemediği görüldüğünden davanın reddedilmesi gerektiği, diğer taraftan, davaya konu edilen temlik işleminin dayanağı olan 250,000.-TL miktarlı borç, diğer davatı …. ‘ne verildiği tarihte müvekkile bu şirketteki işinden ayrıldığı; başka bir şirkette çalıştığı, yani bu şirketin çalışanı olmadığı, bu durumun SGK kayıtlarının celbi halinde anlaşılacağı, bu itibarla, işbu borç verdiği parayı geri istemesinden daha doğal ve normal bir durumun da olmadığı, kaldı ki, işbu para verildiğinde, henüz İzmir | . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/311 E sayılı davasınına çılmadığı; müvekkile verdiği para geri ödenemeyince, takriben bir buçuk yıl sonra, kendisine işbu davaya konu alacağın temliğinin yapıldığı, Müvekkili gibi bir kişinin bu kadar parayı bulamayacağı iddiasına gelince; Müvekkilinin, 21.07.1994 Yılında …. Fakültesinden mezun bir İnşaat Mühendisi olduğu, mezuniyetinden 1 ay sonra 01.09.1994 tarihinde özel bir şirkette İnşaat Mühendisi olarak çalışmaya başladığı, 2004 yılına kadar yaklaşık 10 yıl boyunca şirketin resmi ve özel işlere ait şantiyelerinde şantiye şefliği görevlerinde bulunduğu, Diğer davalı …. “nde 06.08.2004 yılında çalışmaya başladığı, bu şirketin genellikle resmi işler yapan bir şirket olduğu, alınan bu resmi işlere ait sözleşmeterde; işin başından sonuna kadar işin denetimi ve koordinasyonu için İnşaat Mühendisi (Proje Müdürü ve Şantiye Şefi ) çalıştırılması zorunluluk arz ettiği, müvekkilinin de deneyimli ve birikimli olması sebebiyle bu şirketin tüm işlerinde Proje Müdürlüğü yaptığı, tüm işlerde işe başlamadan önce sözleşme gereği noterden işin başından sonuna kadar İnşaat Mühendisi olarak çalışmayı beyan ve taahhüt etmesi gerektiği, şirkette Proje Müdürü olarak ve bu işlerde ayrıca Şantiye Şefi olarak taahhütname verip çalışması nedeniyle bu işler için de ayrıca ücret aldığı, …. şirketinde çalıştığı süre içerisinde şirketin başka büyük çaplı ortaklılarında da Proje Müdürlüğü görevinde bulunduğu Diğer davalı …. .’nin işlerinin bozulması nedeni ile 8 yıllık çalışmasının sonucunda 30.11.2012 tarihinde işten ayrıldığı, 01.12.2012 tarihinde başka bir İnşaat şirketinde Proje Müdürü olarak çalışmaya başladığı,Müvekkilinin, …. şirketinde 8 yılı aşkın bir sürenin sonunda işten ayrıldığı, ancak bir süre sonra şirket yetkilisi ve ortakları şirketin …. ‘a olan borcu sebebiyle, üçüncü kişi olan …. ‘a ait taşınmazın tapu kaydında bulunan ipoteğin fek edilemediği ve bu sebeple 250,000.-TL’nın acilen bulunması gerektiğini belirterek, kısa sürede geri ödenmek koşuluyla; müvekkilinden şirket adına 250,000.-TL borç istedikleri, müvekkilinin de, geçmiş dönemin hatırına, ricalarını kırmadığı ve o tarihlerde 18 yıllık çalışmasının sonucunda biriktirmiş olduğu parasını (250,000.-TL), yardımcı olmak maksadıyla 16.09.2013 tarihinde …. bankası hesabına 250,000.-TL para yatırmak suretiyle borç verdiği, işbu paranı, şirketin talebi Üzerine şirketin borcuna karşılık olarak …. adlı kişinin taşınmazı üzerine konulan ipoteğin fekkine karşılık otarak yatırıldığı, İşbu paranın, (yani …. Bankası’na yatırılmak suretiyle …. ‘ne borç olarak verilen para) müvekkiline ait olduğu, davalı borçlu …. ‘nin mali durumu incelendiğinde, şirketin o tarihlerde böyle bu miktarda bir parasının olmadığı ya da olamayacağı açık ve net olduğu, yani şirketin bu miktarda bir parası olmadığına göre, olmayan bir şeyi kaçırmasından da doğal olarak söz edilemeyeceğine göre, borçluları zarara uğratmak maksadıyla para kaçırıldığı iddiasının dayanaksız olduğu, Bu itibarla, kısa bir dönem için alınan para müvekkile ödenemeyince, bir buçuk yıl sonra, davaya konu temlik yapıldığı, temlik konusu alacakla ilgili davanın, İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/382 E. (şimdiki numarası 2015/311 E.) sayılı dosyasıyla halen devam etmekte olup dosya Yargıtay aşamasında olduğu, belirtilmiş, davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme gerekçesinin hatalı olduğunu, davalıların iyi niyetli oldukları varsayılarak karar verildiğini, müvekkili şirketin alacağının ödenmemesi amacıyla davalılar arasında alacak-borç ilişkisinin kurulduğunu, iptali talep edilen alacağın temlikinde alacaklı konumundaki davalı …. ‘in diğer davalı şirketin çalışanı olduğunu, mutad ödeme vasıtası dışında yapılan ödemelerin batıl sayılması gerektiğini, davalıların halen birlikte çalışıp aynı iş yerini kullandıklarını, davalıların hep aynı şekilde davranarak alacaklılardan mal kaçırdıklarını, tanık beyanlarının bu hususu ispatladığını, borcun doğum tarihinin tasarruftan önce olduğunu, mahkemenin yeterli araştırma yapmadığını, kararın kaldırılması gerektiğini ileri sürerek istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalı …. vekili istinafa karşı sunduğu cevap dilekçesinde özetle verilen kararın doğru olduğunu beyan ederek istinaf isteminin reddini karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ile kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı gözetilerek ve HMK’nın 353/(1), b, 2 maddesi gereğince yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmaması nedeniyle duruşmasız olarak yapılan inceleme sonunda;
Dava, İİK’nun 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından, istinaf kanun yoluna taşınmıştır.
Mahkemece dava, ticari dava olarak benimsenerek, “Asliye Ticaret Mahkemesi” sıfatıyla görülüp sonuçlandırılmıştır.
Eldeki dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra, 24/07/2017 tarihinde açılmıştır. Burada öncelikli olarak Asliye Ticaret Mahkemesi’nin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesi ile ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nun veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
Diğer taraftan, 6102 sayılı TTK’nun 19/2 maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri içinde ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, 6102 sayılı TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar dışında, ticari davayı ticari iş esasına göre değil ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanunu’nun 2. maddesi ile değişik, 6102 Sayılı TTK’nun 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemeleri’nce görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri’yle diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nunda ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nun 1. maddesi uyarınca, kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve istinaf aşamasında Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanunu’nun 2. maddesi ile değişik, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/(4). maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre yargı çevresinde ayrı bir Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde, Asliye Hukuk Mahkemeleri’ne açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması, Asliye Ticaret Mahkemesi’ne görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde, Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için Asliye Hukuk Mahkemesi’ne genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ticari olmayan bir davayı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görmüş olması kararın kaldırılmasını gerektirecek bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır.
Tasarrufun iptali davaları mutlak ticari dava niteliğinde olmayıp şahsi nitelikte ve borçlunun tasarruflarına yönelik bulunduğundan asliye hukuk mahkemelerinin görevine girmektedir. Öte yandan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği, 01/07/2012 tarihinden itibaren açılan davalarda artık Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi arasındaki ilişki işbölümü değil görev ilişkisidir. Somut olayda da, dava bu tarihten sonra 07/02/2017 tarihinde, İİK’nun 277. ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış olduğundan görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi’dir (HGK’nun 2014/17-2389 Esas, 2016/129 Karar; Yargıtay Kapatılan 17. H.D’nin 2015/16518 Esas, 2018/4875 Karar).
6100 sayılı HMK’nun 1/(1) maddesinde “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.” hükmü düzenlenmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 114/(1)-c maddesine göre, görev hususu dava şartlarından olup, aynı kanunun, 115. maddesine göre, dava şartlarının mevcut olup olmadığının mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılması ve gözetilmesi gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan, HMK’nun 1/(1) maddesindeki düzenleme uyarınca, göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkin olup taraflarca görev hususu ileri sürülmese dahi mahkemece re’sen görev hususunun gözetilip davanın, “Asliye Hukuk Mahkemesi” tarafından bakılarak sonuçlandırılması için, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken “Asliye Ticaret Mahkemesi” sıfatıyla görülüp sonuçlandırılmıştır.
Kabule göre de;
-Dava dilekçesinde İzmir 2. İcra Müdürlüğü’nün 2012/6941 ve 2012/11261 esas sayılı dosyalarında yer alan alacak ve ferileri bakımından tasarrufun iptali talep edildiğine göre, dava şartlarının her iki icra dosyası bakımından ayrı ayrı değerlendirilmeden, davanın esası incelenerek karar verilmesi hatalıdır.
Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun, esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin, görevsiz mahkemece davanın görülerek sonuçlandırılmış olması nedeniyle, HMK’nun 355/1 ve 353/1-a-3. maddeleri doğrultusunda kabulü ile kararın, HMK’nun 353/1-a-3. maddesi uyarınca kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun, esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin görev yönünden KABULÜ ile; İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/01/2022 tarih ve 2017/808 E. 2022/66 K. sayılı kararının, HMK’nun 353/1-a-3. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-HMK’nun 353/1-a maddesi uyarınca, davanın “Asliye Hukuk Mahkemesi” tarafından görülerek sonuçlandırılması için, görevsizlik kararı verilerek, İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmek üzere, dosyanın, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-Davacı tarafın istinaf başvurusu nedeniyle yatırmış olduğu maktu istinaf karar harcının, verilen kararın mahiyeti gereği, istek halinde yatırana iadesine,
4-Davacı tarafın istinaf başvurusu nedeniyle yaptığı istinaf yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince, kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 05/10/2022