Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2020/1944 E. 2022/3478 K. 29.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1944
KARAR NO : 2022/3478

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA TARİHİ :18/08/2009
KARAR TARİHİ : 24/10/2019
NUMARASI : 2009/491 E-2019/1101 K

A-MAHKEMENİN 2009/491 E. SAYILI DAVA DOSYASI YÖNÜNDEN:

DAVA : Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı)
DAVA TARİHİ : 18/08/2009

B- MAHKEMENİN DOSYASI İLE BİRLEŞEN İZMİR 1.ATM’NİN 2010/596
ESAS 2011/103 KARAR SAYILI DOSYASI YÖNÜNDEN ;

DAVANIN KONUSU : Alacak
DAİRE KARAR TARİHİ: 29/11/2022
DAİRE KARARININ
YAZILMA TARİHİ : 29/11/2022
İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24/10/20019 tarih, 2009/491 Esas ve 2019/1101 Karar sayılı hükmünün, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin Asıl dava davacısı … vekili,Birleşen dava davalı-3.kişisi … vekili, tarafından istenilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü;
İDDİA : Asıl davada; Davacı … vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı … ve ortağı bulunduğu … ‘den olan alacaklarını tahsil etmek amacıyla İzmir 7. İM’nin 2019/15510, Karşıyaka 1. İM’nin 2009/1629 , Karşıyaka 2. İM’nin 2009/2840 ve Karşıyaka 2. İM’nin 2009/2843 sayılı dosyaları ile 427.000,00 TL asıl alacak ve ferileri için icra takibine başlattığını, dosyaların halen derdest olduğunu, yapılan araştırma sonucu borçlu …’in adına tescilli yaklaşık 10.000.000,00 USD pazar değeri olan Türk Patent Enstitüsü Başkanlığında 26/12/2003 tarih ve 2003 35833 kodla tescilli … ve 27/09/2005 ve 2005 40920 kodla tescilli olan … markalarını 12/03/2009 tarihinde 100.000,00 TL bedelle ve Türk Patent Enstitüsü Başkanlığında 04/01/1984 tarih ve 80441 kodla tescilli … markasını 06/03/2009 tarihinde 50.000,00 TL bedelle diğer davalı … ye satıp devir ettiğini, gerçekte yapılan işlemin marka satışı olmadığını, davalıların esas niyetinin müvekkilinin ve başkaca alacaklıların alacağının tahsilinin engellenmesi olduğunu, tarafların banka hesapları incelendiğinde böyle bir bedelin ödenmediğinin tespit edilebileceğini, devir işlemlerinin müvekkilinin alacağının tahsili için icraya başvurduğu tarihin hemen akabinde gerçekleştiğini, dava dilekçesi ekinde sunulan Karşıyaka 4. Noterliğinin 06/03/2009 tarih ve 8009 yevmiye nolu ve Karşıyaka 4. Noterliğinin 12/03/2009 tarih ve 8442 yevmiye numaralı marka devir sözleşmelerinde görüleceği üzere markaları devir alan … nin temsile yetkili ortağının … olduğunu, dava dilekçesi ekinde sunulan İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünden alınan … ‘nin ortaklar ve pay durumunu gösterir belgede … ‘in 98000 hisse adedine sahip olup şirketin %49 unun sahibi konumunda olduğunu, davalı …’in 25800 hisse adedine sahip olup şirketin yaklaşık %13 üne sahip olduğunu, … ‘in icra takiplerinde borçlu olarak görülen … ‘nin en büyük ortağı konumunda olduğunu, dava dilekçesi ekinde sunulan imza sirkülerinde belirtildiği üzere … ve … ‘in … adına imzaya yetkili ortakları olduğunu, dolayısıyla … ‘nin imzaya yetkili ortağı … ‘in gerek borçlu …’in gerekse diğer borçlu … ‘nin içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastını bildiğinin apaçık ortada olduğunu, davalı … adına … ‘in markaları devir aldıktan sonra … ‘nin tüm makineleri ile birlikte fabrikayı devir ettiği, aynı adreste faaliyet gösteren … ne çok cüzi rakamlarla kiralama yaparak markanın kullanılmasına imkan sağladığını ve satışın muvazaalı olduğunu gözler önüne serdiğini, her üç markanın satış ve devrinin muvazaalı olduğunu, yapılan işlemin temelinden batıl olduğunu, BK’nun 18.Maddesine göre muvazaa sebebiyle satışın iptali yada satış işleminin alacaklılardan mal kaçırma kastı ile yapılmış olduğu hususu dikkate alınarak tasarrufun iptaline karar verilmesi gerektiğini ayrıca davanın sonuçsuz kalmaması amacıyla davaya konu markalar üzerine karar kesinleşinceye kadar her türlü tasarrufun ve temliğin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir / haciz konulmasına karar verilmesini talep ettiklerini belirtmiş, davalı borçlu … adına tescilli iken diğer davalı … adına satış ile devredilen ve halen … adına kayıtlı olan Türk Patent Enstitüsü Başkanlığında 26/12/2003 tarih ve 2003 35833 kodla tescilli … ve 27/09/2005 ve 2005 40920 kodla tescilli olan … markalarını 12/03/2009 tarihinde 100.000,00 TL bedelle ve Türk Patent Enstitüsü Başkanlığında 04/01/1984 tarih ve 80441 kodla tescilli … markasının üçüncü kişilere devrinin engellenmesi için bu markaların Türk Patent Enstitüsünde bulunan sicil kayıtları üzerine tedbir / haciz şerhi işlenmesine, …’in alacaklıları zarara uğratmak kastı ile hareket ettiği ve adına kayıtlı olan tüm markaları diğer davalı … ‘ne devrettiği sabit olmakla davalıların muvazaalı olarak ve alacaklılardan mal kaçırmak kastı ile ve alacaklılarını ızrara uğratmak kastı ile yapmış olduğu tüm marka devir işlemlerinin iptali ile muvazaalı devredilen … adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen İzmir 1.ATM’nin 2010/596 E 2011/103 K sayılı dosyasında; Davacı … vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalılardan … ve ortağı olduğu … den İzmir 5. İM’nin 2009/8304 – 2009/8305 , İzmir 1. İM’nin 2009/23807 , Karşıyaka 2. İM’nin 2010/5442 – 2010/5448 sayılı dosyaları ile toplamda 189.500,00 TL alacaklı olduğunu, takiplerin derdest olduğunu, icra takipleri dolayısıyla davalının adresine her bir dosyadan 05/07/2010 ve 20/07/2010 tarihlerinde haciz işlemi için gidildiğini ancak davalı borçlunun adresinde hacze kabil mal bulunmadığını, bu hususun haciz mahalinde düzenlenen haciz tutanağında sabit olduğunu, yapılan araştırma sonucu borçlu … ‘in adına tescilli yaklaşık 10.000.000,00 USD pazar değeri olan Türk Patent Enstitüsü Başkanlığında 26/12/2003 tarih ve 2003 35833 kodla tescilli … ve 27/09/2005 ve 2005 40920 kodla tescilli olan … ibareli markalarını 12/03/2009 tarihinde Karşıyaka 4. Noterliğinin 08442 yevmiye numaralı devir senedi ile 100.000,00-TL bedelle ve Türk Patent Enstitüsü Başkanlığında 04/01/1984 tarih ve 80441 kodla tescilli … markasını 06/03/2009 tarihinde Karşıyaka 4. Noterliğinin 08009 yevmiye numaralı marka devir sözleşmesi ile 50.000,00 TL bedelle diğer davalı … ye satıp devir ettiğini, gerçekte yapılan işlemin marka satışı olmadığını, davalıların esas niyetinin müvekkilinin ve başkaca alacaklıların alacağının tahsilinin engellenmesi olduğunu, tarafların banka hesapları incelendiğinde böyle bir bedelin ödenmediğinin tespit edilebileceğini, Karşıyaka 4. Noterliğinin 06/03/2009 tarih ve 8009 yevmiye nolu ve Karşıyaka 4. Noterliğinin 12/03/2009 tarih ve 8442 yevmiye numaralı marka devir sözleşmelerinde görüleceği üzere markaları devir alan … nin temsile yetkili ortağının … olduğunu, İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünde kayıtlı olan bilgilere göre … ‘nin ortaklar ve pay durumunu gösterir belgede … ‘in 98000 hisse adedine sahip olup şirketin %49 unun sahibi konumunda olduğunu, davalı …’in 25800 hisse adedine sahip olup şirketin yaklaşık %13 üne sahip olduğunu, … ‘in icra takiplerinde borçlu olarak görülen … ‘nin en büyük ortağı konumunda olduğunu, imza sirkülerinde belirtildiği üzere … ve … ‘in … adına imzaya yetkili ortakları olduğunu, dolayısıyla … ‘nin imzaya yetkili ortağı … ‘in gerek borçlu …’in gerekse diğer borçlu … ‘nin içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastını bildiğinin açık bir şekilde ortada olduğunu, davalı … adına … ‘in markaları devir aldıktan sonra … ‘nin tüm makineleri ile birlikte fabrikayı devir ettiği, aynı adreste faaliyet gösteren … ne çok cüzi rakamlarla kiralama yaparak markanın kullanılmasına imkan sağladığını ve satışın muvazaalı olduğunu gözler önüne serdiğini, her üç markanın satış ve devrinin muvazaalı olduğunu, yapılan işlemin temelden geçersiz olduğunu, BK’nun 18.Maddesine göre muvazaa sebebiyle satışın iptali yada satış işleminin alacaklılardan mal kaçırma kastı ile yapılmış olduğu hususu dikkate alınarak tasarrufun iptaline karar verilmesi gerektiğini ayrıca davanın sonuçsuz kalmaması amacıyla ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep ettiklerini belirtmiş, davalı borçlu … adına tescilli iken diğer davalı … adına satış ile devredilen ve halen … adına kayıtlı olan Türk Patent Enstitüsü Başkanlığında 26/12/2003 tarih ve 2003 35833 kodla tescilli … ve 27/09/2005 ve 2005 40920 kodla tescilli olan … markalarını 12/03/2009 tarihinde 100.000,00 TL bedelle ve Türk Patent Enstitüsü Başkanlığında 04/01/1984 tarih ve 80441 kodla tescilli … markalarının üçüncü kişilere devrinin engellenmesi için bu markaların Türk Patent Enstitüsünde bulunan sicil kayıtları üzerine ihtiyati tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz şerhi işlenmesine, …’in alacaklıları zarara uğratmak kastı ile hareket ettiği ve adına kayıtlı olan tüm markaları diğer davalı … ‘ne devrettiği sabit olmakla davalıların muvazaalı olarak ve alacaklılardan mal kaçırmak kastı ile ve alacaklılarını ızrara uğratmak kastı ile yapmış olduğu tüm marka devir işlemlerinin iptali ile kendilerine marka haklarının cebri satış yetkisi verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA : Asıl davada; davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın varlığının tesadüfen 05/02/2010 tarihi itibariyle öğrenildiğini, yapılan incelemede ilk celsenin yapılmış olduğunun görüldüğünü, şirketin adres değişikliğinin söz konusu olduğunu ancak tebligatın önceki adrese yapıldığını, bu sebeple cevap verme süresinin uzatılması gerektiğini, müvekkili şirketin adresinin Kemalpaşa olması sebebiyle davanın müvekkili yönünden tefrik edilerek Kemalpaşa Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi gerektiğini, ihtiyati tedbirin haksız olduğunu kaldırılması gerektiğini, davacının … hakkında 4 ayrı icra takibi yaptığını, bu takiplerin hiç birisinde müvekkilinin isminin geçmediğini ayrıca alınan ihtiyati haciz kararının hiç uygulanmadığını veya üstünkörü uygulandığını, takiplerin borçlu direnci ile karşılaşmadan kesinleştiğini, davanın ardında …’in müvekkiline satıp bedelini aldığı ve aslında ulusal satış zincirinde olmayan İzmir bazında yöresel satış bedelinden fazla bir değer ifade etmeyen markayı geri alma planları yattığını, dava konusu edilen … markası ile … markasının satış tarihi ile tespit tarihi ile değerlerinin ne olduğunun belirlenmesine yönelik Kemalpaşa 1. AHM’nin 2009/84 D. İş sayılı dosyası ile değer tespiti talep edildiğini, yapılan tespitte … ve diğer iki … ibareleri kolonyaların değerlendirilmesi neticesinde markaları için belirlenmiş olan ve tespit isteyen firma tarafından önceki sahibine ödenen marka devir bedellerinin gerek devir tarihi gerekse tespit tarihi ile markaların tanınmışlık, aranırlık, durumuna, ekonomik getirisine ve piyasa koşullarına uygunluğunun bilirkişi raporu ile belirlendiğini, markaların satışı ile ilgili noter senedinde marka satış bedellerinin … tarafından alındığının açıkça ifade edildiğini, bedelin müvekkili tarafından elden ödendiğini ve ödemenin müvekkilinin ticari defter kayıtlarında gözüktüğünü, yapılan işlemin muvazaalı olmayıp gerçek satış olduğunu, davacı tarafından yapılan İzmir 7. İcra Müdürlüğünün 2009/15510 sayılı dosyasında takibin 13/08/2009 tarihinde başladığı, ödeme emri tebligatının 14/08/2009 olduğu, takibin marka satış tarihinden 5 ay sonra başlatıldığını, Karşıyaka 2. İcra Müdürlüğünün 2009/2843 sayılı dosyası üzerinden yapılan takibin 06/03/2009 tarihinde başladığı, ödeme emri tebliğ tarihinin 09/03/2009 olduğunu, Karşıyaka 2. İcra Müdürlüğünün 2009/2840 sayılı dosyası üzerinden yapılan takibin 06/03/2009 tarihinde başladığını, tebliğ tarihinin 09/03/2009 olduğunu, Karşıyaka 1. İcra Müdürlüğünün 2009/1629 sayılı dosyası üzerinden yapılan takibin 23/03/2009 tarihinde başladığını, tebliğ tarihinin 25/03/2009 olduğunu, takiplerin satıştan sonra yapıldığını, bu hususun … ve …”ın danışıklı işler yaptığını gösterdiğini, …’ın … ile … ile ne tür bir ticari ilişkisi bulunduğu, alacağa konu olan ne tür bir hizmet verdiğinin araştırılması gerektiğini, müvekkilinin vekaleten temsile yetkili ortağı … ‘in … yönetim kurulunun 11/12/2007 tarihli toplantısında görevinden istifa ettiğini ve yerine … ‘in getirildiğini, … ‘in … deki tüm hisselerinin Karşıyaka 4. Noterliğinin 16/04/2009 ve 2832 yevmiye nolu hisse devir sözleşmesi ile … ‘e devrettiğini, … ‘in … ve … ile uzaktan yakından bir ilgisi bulunmadığını, müvekkilinin ticari bir kuruluş olduğunu satın aldığı markayı gerek kiraya vererek gerekse kendisinin üretiminde elbette kullanabileceğini, sözleşme gereği kira borcunun ödenmemesi üzerine ilgili şirkete sözleşmenin feshi ile borcunu ödemesi için ihtarname keşide edildiğni, bunun yerine gelmemesi üzerine İzmir Fikri ve Sinai Haklar Mahkemesinde 2009/98 Esas sayılı dosya üzerinden marka lisans sözleşmesinin feshine tespitine ilişkin dava açıldığını, davanın sonuçlandığını, gerekçeli kararın yazımının beklendiğini belirtmiş, öncelikle yeni cevap süresi verilmesine, müvekkili hakkındaki davanın tefrik edilerek Kemalpaşa Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, tedbirin kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalı … tarafından cevap dilekçesi verilmediği görülmüştür.
Birleşen davada; davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Markasını 12/03/2009 tarihinde …’den satın aldığını, müvekkili şirketin ortaklarından … ‘in bir dönem … nin ortağı iken … ile aralarında meydana gelen anlaşmazlık sonucu … ‘in ortaklık paylarını devretmeden önce fiilen 15/06/2006 tarihinde şirketten ayrıldığını, şirketteki paylarının devri hususunda tarafların anlaştığını ancak söz verilen ödemelerin yapılmaması üzerine İzmir 11. İM’nin 2018/12186 sayılı dosyası ile … aleyhine icra takibi yapıldığını, bunun üzerine … tarafından … ‘e ihtarname çekildiğini, … ‘in şirketten fiilen ayrıldıktan sonra ortağı olduğu müvekkili şirketi 16/10/2008 tarihinde kurduğunu, … ve … markalarını tescil ettirmek için başvuruda bulunup üretime başladığını, taraflar arasında arabulucuk yapan ortak dostları vasıtasıyla … ‘in şirketteki paylarını devrettiğini, …’in kendi adına kayıtlı … markası ile müvekkili şirketin pazara girmesinin daha kolay olacağını belirterek … markasını satın alması için müvekkili şirkete teklifte bulunması üzerine müvekkili şirketin markayı satın aldığını, kendi üretim yapan müvekkilinin aynı zamanda markayı … şirketine kiraladığını, ancak kiraların ödenmemesi üzerine sözleşmenin feshi için ihtarname çekildiğini, açılan dava sonucu İzmir Fikri ve Sinai Haklar Mahkemesinin 2009/98 Esas 2010/6 Karar sayılı kararı ile marka lisans sözleşmesinin feshinin tespitine karar verildiğini, bu işlemden sonra …’in … Markasının benzerlerini almak üzere adamlarıyla başvurması üzerine müvekkili ve … ile aralarında halen devam eden savaş başladığını, müvekkilinin ortağı olan … ‘in uzun süre önce … ‘nin ortaklığından fiilen ayrıldığını, müvekkilinin iyiniyetli olarak kendi iş alanı ile ilgili olarak bağlantılı markayı satın aldığını, müvekkili şirketin ortağı … ‘ in … ortaklığından dolayı büyük zarara uğradığını ve uğramaya devam ettiğini, … ve adamları ile müvekkili arasında üstü örtülü bir savaşın devam ettiğini, … ile birlikte hareket eden … ve … ‘ ın … markası ve benzeri markalar alarak kötü niyetli şikayetler ile müvekkili şirket ve müşterilerini taciz ederek müvekkili şirkete ait fabrikadaki ve piyasadaki müvekkili şirkete ait ürünleri toplatmaya çalışarak sadece … markasını kullandığı için … ve …’in gerçek ve muvazaalı alacaklarını haciz ve istihkak işlemleri ile uğraşmak zorunda bırakarak müvekkili şirketi çökertmeye ve … markasını kullanılamaz hale getirmeye çalıştığını, bu kişilerle müvekkili şirketin değil muvazaalı işlem yapmak bir araya gelmelerinin bile mümkün olmadığını belirtmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi olduğunu, davacının iddiasının asılsız olduğunu, müvekkili ile davalı şirket arasındaki yapılan marka devir sözleşmesinde herhangi bir usulsüzlük bulunmadığını, davacı alacaklı şirketten mal kaçırma saikinin söz konusu olmadığını, müvekkili ile diğer davalı arasındaki tasarruf işleminin tamamen ticari hayatın gereksinimleri bakımından gerçekleştirildiğini, müvekkilinin davacı şirkete olan borcunun bilincinde olup borcu ödememe yönünde herhangi bir iradesinin söz konusu olmadığını, müvekkili ile diğer davalı şirket arasındaki marka devir sözleşmseinden sonra markanın yeni sahibi olan … ‘nin markayı başka bir şirkete kiralanmasının davacı tarafından marka devrinin muvazaalı olduğu yönünde değerlendirildiğini ancak bu iddianın gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin markayı devrettikten sonra marka sahibinin marka üzerindeki tasarrufuna ilişkin herhangi bir müdahalede bulunamadığını ayrıca müvekkili ile diğer davalı arasında organik bir bağda bulunmadığını, diğer davalı şirketin dava konusu markalar ile birlikte … markasını da kullanarak üretim yaptığını, tasarrufun iptalini gerektirecek bir işlemin söz konusu olmadığını belirtmiş, öncelikle görev itirazının değerlendirilmesine bu itiraz yerinde görülmez ise davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “A)MAHKEMENİN 2009/491 ESAS SAYILI DOSYASI YÖNÜNDEN; 1-Davanın dava şartı yokluğu nedeniyle HMK 114/2 ve 115/2 maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE, 2-Peşin alınan harç fazla olduğundan 1.980,60 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine, 3-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. Hükümlerine göre hesap ve takdir edilen 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … ne verilmesine, 4-Davacı tarafından yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, Davalı … tarafından yapılan 450,00-TL bilirkişi inceleme ücretinin davacıdan alınarak davalı … ne verilmesine, B) BİRLEŞEN İZMİR 1.ATM’NİN 2010/596 ESAS 2011/103 KARAR SAYILI DOSYASI YÖNÜNDEN; 1-Davanın KABULÜ ile, Dava konusu; Türk Patent Enstitüsü Başkanlığında 26.12.2003 tarih ve 2003 35833 kodla tescilli … ve 27.09.2005 tarih ve 2005 40920 kodla tescilli … ibareli markaların Karşıyaka 4. Noterliğinin 12.03.2009 tarih 08442 yevmiye no lu Devir Senedi ile davalı …ne satışına ilişkin tasarruf ile, Türk Patent Enstitüsü Başkanlığında 04.01.1984 tarih ve 80441 marka numarası ile tescilli … ibareli markanın Karşıyaka 4. Noterliğinin 06.03.2009 tarih 08009 yevmiye no lu Marka Devir Sözleşmesi ile davalı …ne satışına ilişkin tasarrufun İPTALİNE, Davacı alacaklıya İzmir 5. İcra Müd.’ nün 2009/8304 E, İzmir 5. İcra Müd.’ nün 2009/8305 E, İzmir 1. İcra Müd.’ nün 2009/23807 E, Karşıyaka 2. İcra Müd.’ nün 2010/5442 E, Karşıyaka 2. İcra Müd.’ nün 2010/5448 E ve Karşıyaka 2. İcra Müd.’ nün 2010/5448 E sayılı dosyalarındaki alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere söz konusu markaların satışını isteme yetkisi tanınmasına, 2-Alınması gerekli 13.943,83-TL harçtan peşin alınan 2.973,50-TL harcın mahsubu ile bakiye 10.970,33-TL harcın davalı tarafça tamamlanmasına, 3-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. Hükümlerine göre hesap ve takdir edilen 18.198,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davacı tarafından yapılan 40 davetiye bedeli 408,50-TL, bilirkişi inceleme ücreti 378,00-TL, posta masrafı 140,95-TL olmak üzere toplam 659,90-TL yargılama gideri ile davacı tarafça yapılan 2.993,40-TL harç giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, Davalı … tarafından birleşen dosya yönünden yapılan masrafların davalı … üzerinde bırakılmasına ” karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Asıl dava davacısı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı …’den ve ortağı olduğu şirket olan … ten toplamda 427.000,000,00-TL alacaklı olup takiplerin devam ettiğini, yapılan marka devir işleminin gerçek bir devir olmayıp … firmasının ve …in alacaklılarından mal kaçırma amaçlı olduğunu, hiç bir şekilde devir işlemi gerçekleşmediği gibi davalının aktif mal varlığında bir değişiklik olmadığı gibi … İnşaatında mal varlığından bir eksilme meydana gelmediğini, … hisselerini devralan şirket olan … ‘ın şirket sorumlusu aynı zamanda … şirketinin sorumlu şirket müdürü … olup gerek borçlu … gerekse diğer şirket olan … İnşaatın tüm ticari sırlarını bilen kişi olduğunu ve her hangi bir şekilde ortada bir devrin söz konusu olmadığını, … ile … arasında yapılan devir sonrasında ise … ndan almış olduğu tüm makinaları aynı adreste faaliyet gösteren … şirketine devrettiğini, her üç şirket arasında yapılan tüm devirlerin ve satışların muvaazalı olup alacaklılardan mal kaçırma kastı ile yapıldığını, her ne kadar dava şartı yokluğu nedeniyle dava reddedilmiş isede burada davalı şirketlere ait aciz vesaikası bu davada dava şartı olarak kabul edilmeyeceğini, davanın “Muvazaa nedeniyle iptal davası” olup davalı şirketlerin borçları konusunda birleşen 2011/103 karar sayılı dosyanın davacısı … yönünde alınan aciz vesikaları dosya içerisinde mevcut olup davalıların hukuki durumlarının mevcut davanın da kabulü için yeterli olduğunu, yapılan devirler muvazaalı olup gerek … gerekse … tamamen … ve ortaklarından …in borçlularından mal kaçırma kastı ile şirketi değerinin çok altında devir olarak göstererek firma ismini koruma altına aldıklarını, muvazaa ile ilgili değerlendirme yapılmadan açmış oldukları davanın reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Birleşen dava davalı-3.kişisi … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava konusu marka devir sözleşmelerinin noter huzurunda düzenlendiğini, marka devir sözleşmelerinin yazılı olması koşulunun gerçekleştiğini, tarafların noter huzurunda serbestçe iradelerini açıklayarak markanın mülkiyetini devrettikleri ve öngörülen bedeli aldıklarını açıkça belirttiklerini, markayı devir alan müvekkili … Şirketinin faaliyet konusunun, devir alınan emtia ile uyumlu olduğunu, müvekkili şirketin markayı … Şirketine kiraladığını ancak kiraların ödenmemesi üzerine sözleşmenin feshi için ihtar çekildiğini, açılan dava sonucu İzmir Fikri ve Sinai Haklar Mahkemesi’nin 02.02.2010 gün ve 2009/98 E ve 2010/6 K sayılı kararı ile Marka lisans sözleşmesinin feshinin tespitine karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, marka devirlerinin Markalar sicilinde 01.04.2009 tarihinde şerh ve ilan edildiğini, Kemalpaşa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/84 d.iş sayılı dosyasındaki bilirkişi raporu ile marka devir değerinin düşük olmadığının saptandığını, davacının davasını ispat edemediğini, tasarrufun iptali davalarında Yargıtay tarafından birtakım özel dava şartları kabul edilmiş olup bunlardan birinin de “alacağın iptale konu tasarruftan önce doğmuş olması” olduğunu, mahkemenin gerekçesinde birleşen dosya yönünden, ” …. çek keşide tarihlerinin bir bölümünün iptale konu tasarruf tarihinden sonra olduğu … takip konusu edilen alacaklar ile ilgili icra takip dosyalarında tutulan haciz tutanaklarının geçici aciz vesikası mahiyetinde olduğu, tasarrufun iptali davasının ön koşullarının birleşen dava dosyası yönünden gerçekleştiği..” kabul ederek davanın kabulüne karar verildiğini, çek keşide tarihlerinin bir bölümünün iptale konu tasarruf tarihinden sonra olduğu göz önüne alınarak bu çekler yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, 10 yıl süren davada kesin aciz vesikasının temin edilebilir olduğunu, buna rağmen kesin aciz vesikası istenmeden geçici aciz vesikaları ile sonuca gidilmesinin doğru olmadığını, tasarrufu iptal davalarının ön koşullarından birisinin de davanın dayanağı olan geçerli bir takip olması gerektiğini, davacı alacaklının İzmir 5. İcra Müdürlüğünün 2009/8304 E, İzmir 5. İcra Müdürlüğünün 2009/8305 E İzmir 1. icra Müdürlüğü’nün 2009/23807 E, Karşıyaka 2. İcra Müdürlüğü’nün 2010/5442 E ve 2010/5448 E sayılı dosyaları ile Davalı/Borçlu … aleyhine takipler yaptığını, dava açıldıktan sonra icra dosyalarında her hangi bir işlem yapılmadığını, bu tarihler arasında TTK’nun 726. maddesinde öngörülen altı aylık zamanaşımı süresi dolmuştur. (Zamanaşımı süresi 3 yıl kabul edilse BU SÜRE DAHİ dolmuştur) tasarrufu iptal davası açılması zamanaşımını kesmeyeceğinden, işbu davanın dayanağı olan icra dosyalarının zamanaşımına uğradığını, davacı-alacaklı tarafından çeklere dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe karşı davalı borçlunun senedin zaman aşımına uğradığını belirterek icranın geri bırakılması istemi ile icra mahkemesine başvurma hakkı doğduğunu, taleplerine rağmen davalı-borçlu …’in bu davada icranın geri bırakılması istemi ile icra mahkemesine dava açmadığını, davalı …’in kötü niyetli tavrının müvekkilinin zarar görmesine neden olduğunu, icranın geri bırakılması istemi ile icra mahkemesine başvuru sonucu zaman aşımı sebebi ile icranın geri bırakılması kararı dava sonucunu etkileyeceğinden, davacı-alacaklı aleyhine zaman aşımı nedeni ile icranın geri bırakılması davası açmak üzere taraflarına yetki verilmesini talep ettiklerini, taleplerinin mahkemece reddedildiğini, verilen kararın yasalara aykırı olduğunu belirterek, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Sunulan dava dilekçeleri incelendiğinde; asıl davada talebin “davalılar arasındaki marka devir işlemlerinin BK’nun 18.maddesine (yeni TBK’nın 19.maddesine) göre muvazaa ve alacaklılardan mal kaçırma kastı ile yapılmış olmaları nedeni ile iptali ile … adına tescil” olarak açıklandığı, birleşen davada ise talebin “davalılar arasındaki marka devir işlemlerinin BK’nun 18.maddesine (yeni TBK’nın 19.maddesine) göre muvazaa ve alacaklılardan mal kaçırma kastı ile yapılmış olmaları nedeni ile taraflar arasındaki tasarrufun İİK’nun 278. Maddesine göre iptali” olarak açıklandığı görülmüştür.
Mahkemece, davanın İİK’nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin kabul edildiği ve asıl davanın dava şartı yokluğundan reddine, birleşen davanın ise İİK’nun 278 maddesi gereğince kabulüne karar verildiği, hükmün, reddedilen asıl dava için davacısı … vekili ve kabul edilen birleşen dava için de birleşen dava davalısı 3.kişi … şirketi vekilince istinaf kanun yoluna taşındığı görülmüştür.
İstinaf sebepleri ile bağlılık ve kamu düzeni gereğince yapılan incelemeye göre ;
Asıl davanın, TBK’nın 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işemin iptaline ilişkin olduğu görülmektedir. Zira, ortada gerçek bir devir olmadığı, görünürde bir işlem yaratıldığı belirtilerek, markaların eski malik … adına tescili talep edilmektedir. Bu açıklama ve talep aşamalarda davacı vekili tarafından tekrarlanarak, aciz vesikası sunulmasının gerekmediği belirtildiği halde aciz vesikası sunulmasının bu davada özel dava şartı olduğu belirtilerek davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3. kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3. kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesini önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. İİK 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına da engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1,2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir.

Asıl davada dava, BK’nın 19. maddesine dayalı olarak açılmıştır. Davacının borçludan alacağı olduğu ve hakkında yaptığı takibin kesinleştiği sabittir. Davacının alacağının ticari ilişki kapsamında cari hesap ile çalışıldığından bu amaçla alınan çekler ve bonolara dayandığı, ticari ilişkinin dolayısıyla borcun, markaların devrinden önce doğduğu, yani marka devirlerinin borcun doğumundan sonra 06/09/2009 ve 12/03/2009 tarihlerinde noterden yapıldığı görülmüştür.
Davacı … tarafından açılan davaya dayanak olarak gösterilen 4 adet icra dosyası mevcuttur.Bunlardan;
– Karşıyaka 1.İcra Müdürlüğünün 2009/1629 E sayılı dosyasındaki alacaklı … Şirketi olup tasarrufun iptali davası bu alacaklı şirket tarafından açılmış değildir.
-Karşıyaka 2.İcra Müdürlüğünün 2009/2843 E sayılı dosyasında alacaklı … tarafından borçlu … ‘ne karşı takip yapıldığı, mevcut davada bu borçluya karşı bir talep olmadığı, marka devrini yapan yani davaya konu tasarrufu gerçekleştiren …’in bu dosyada borçlu olarak yer almadığı görülmektedir.
Dolayısıyla bu iki icra dosyasını kapsayacak şekilde mevcut davada karar vermek mümkün değildir.
Dayanak olan diğer icra dosyaları olan;
-Karşıyaka 2.İcra Müdürlüğünün 2009/2840 E sayılı dosyasında alacaklı … tarafından borçlu …’e
-İzmir 7.İcra Müdürlüğünün 2009/15510 E sayılı dosyasında alacaklı … tarafından borçlu … ve … ‘ye karşı takip yapıldığı görülmektedir.
Bu dosyalarda davacı-alacaklının yaptığı takibin borçluları … ve … ‘dir. Dosyadaki ticaret sicil kayıtlarına göre … ortakları … ve … iken … 16/04/2009 tarihinde ortaklıktan ayrılmıştır. Üçüncü kişi … ortakları ise … ve … ’dir.
Buna göre borçlu …’in, dava konusu markaları borcun doğmundan sonra eski ortağının eşi adına açtığı kendisinin de yetkilisi olduğu diğer bir şirketine devir etmiştir. Bu hali ile, davalı-3.kişi olan … şirketin, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu bilmediği düşünülemez. Salt marka devrinin şekli anlamda usule uygun ve raiç değeri üzerinden yapılmış olması da işlemin muvazaalı olmadığını göstermez.
Dava konusu markaların borcun doğumundan sonra, borçlular ile organik bağ içinde olan diğer bir şirkete devir edildiği, devirden sonra üçüncü kişi şirketin markayı kullanmadığı, dava dışı bir başka şirkete lisans yoluyla kullandırdığı, dosyadaki bilgilere göre, markaların koruma sürelerinin dolduğu üçüncü kişinin korumayı yenilemediği, bu hali ile mali değerinin düşmüş olduğu olguları birlikte değerlendirildiğinde, marka devrinin ticari kar amacının dışında sadece borçlunun alacaklılarından kaçırma amacı ile muvazaalı olarak yapıldığı anlaşılmaktadır.
Bu nedenle, asıl davada, davacının davasının (Karşıyaka 2.İcra Müdürlüğünün 2009/2840 E sayılı ve İzmir 7.İcra Müdürlüğünün 2009/15510 E sayılı dosyalarında cebri icra yetkisi tanıyacak şekilde) kabulüne karar verilmesi, dayanak gösterilen diğer icra dosyaları açısından reddedilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
Birleşen dava, hem BK’nun 19 maddesinde yer alan muvazaaya hem İİK’nın 277 ve devam maddelerine göre tasarrufun iptaline ilişkin olarak açılmış, mahkemece İİK’nun 278 maddesine dayanılarak hüküm tesis edilmiştir.
Alacağını tahsil etmek icin dava açan veya haciz ya da iflas yoluyla takibe girişen alacaklının, borclunun mallarını haczettirmesi ya da borclunun hakkında iflas kararı verilmesi icin aradan uzun bir süre geçmektedir. Borçlunun tasarruf yetkisi, malları haczedilinceye kadar (İİK m. 86, m. 91) veya hakkında iflas kararı verilinceye (İİK m. 165/1, m. 184, m. 191/1) kadar kısıtlanmış değildir. Bu nedenle, uygulamada yakında mallarına haciz konulması ihtimali bulunan ya da iflas etmek uzere olan borçluların, alacaklılarından kaçırmaya yönelik bir takım faaliyetlerde bulunarak onları zarara uğrattıklarına sıklıkla rastlanılmaktadır. Bu durumu göz önünde bulunduran kanun koyucu, tasarrufun iptali davasını düzenlemek suretiyle (İİK m. 277-284), borçlunun, hacizden veya iflasından önceki bir tarihte malvarlığına dahil bazı değerleri hukuken geçerli bir takım tasarrufi işlemlerle malvarlığı dışına çıkarmış olması halinde, aciz vesikası sahibi alacaklıyı ve iflas halinde iflas alacaklılarını korumak maksadıyla tasarrufi işlem konusu malların, belirli şartlar altında tekrar alacaklının cebri icra sahası icine çekilebilmesine veya iflas masasına alınabilmesine imkan tanımıştır.
İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yoluyla hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise davalı, üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK. md. 283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup tasarrufa konu malların aynıyla ilgili değildir.
Davacının (alacaklının) bu davayı açabilmesi bazı şartlara bağlıdır. İİK’nın 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunması gerekmektedir.
Takip dayanağı kambiyo senetleri olduğu, yasal süresi içinde İcra Hukuk Mahkemesinde açılmış bir dava olmayıp takiplerin kesinleştiği, alacağın gerçek olmadığı iddiası üzerine ticari defterlerin incelendiği ve alacağın varlığının ve gerçek olduğunun ispatlandığı, ticari ilişkinin cari hesap üzerinden yürüdüğü ve borcun tasarruf tarihlerinden önce doğduğu, davaya dayanak olarak İzmir 5.İcra Müdürlüğünün 2009/8304 E, İzmir 5.İcra Müdürlüğünün 2009/8305 E, İzmir 1.İcra Müdürlüğünün 2009/23807 E, Karşıyaka 2.İcra Müdürlüğünün 2010/5442 E ve Karşıyaka 2.İcra Müdürlüğünün 2010/5448 E sayılı icra dosyalarında alınan 05/07/2010 ve 20/07/2010 tarihli haciz tutanaklarının aciz vesikası niteliğinde olduğu, mevcut davanın, 5 yıllık hakdüşürücü süre geçmeden açıldığı görülmüştür.
Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK.nın 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK. md. 281). Bu yasal nedenle de davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerden birine dayanılmış olsa dahi mahkeme bununla bağlı olmayıp diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (Y.H.G.K. 25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı). Genelde, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflarla alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır.
İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hükme bağlanmıştır. Borçlunun zarar verme kastını bildiği emareler ile ispat edilebilir. Borçlunun zarar verme kastı gibi, bu kastın ve işlemin zarara neden olabileceğinin bilinmesi de içsel ve ispatı güç bir vakıadır. Bu nedenle üçüncü kişinin borçlunun kastını bilmesi vakıası emare ispatının konusunu oluşturur. Burada dikkat edilmesi gereken, borçlunun zarar verme kastının objektif olarak bilinebilir olması değil, işlemin diğer tarafı üçüncü kişinin bu işlem neticesinde alacaklıların zarar görebileceğini öngörebilmesidir. Buna karşılık davalı üçüncü kişi de borçlunun böyle bir kastının bulunmadığını ispatlayarak işlemin iptale tabi olması sonucundan kurtulamaz.
İlk derece mahkemesince, tasarrufa konu markaların değeri belirlenerek, tespit edilen değeri ile tasarruf tarihinde ödenen karşılığı arasında mislini aşan fark olduğundan bahisle İİK’nun 278 maddesine dayalı olarak karar verilmiştir.
Borçlu …, dava konusu markaları, davalı-3.kişi olan … Şirketine devretmiştir. … ve … diğer borçlu şirket olan … ‘nin ortakları olup, … ‘in 11/12/2007 tarihinde Yönetim kurulu kararı ile başkanlık görevinden istifa ettiği, 11/12/2007 tarihli yönetim kurulu kararı ile …’in yönetim kurulu başkanlığına getirildiği, … ‘in … ‘deki tüm hisselerini 16/04/2009 tarihinde musaddak hisse devir sözleşmesi ile …’e devrettiği, 15/04/2009 tarihinde de … şirketindeki hisselerini …’e devrettiği, davalı-3.kişi olan … Şirketinin … ‘il eşi olan … tarafından 16/10/2008 tarihinde kurulduğu, şirket yetkilisinin … olduğu, bu hali ile, davalı-3.kişi olan … şirketin, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu bilmediğinin düşünülemeyeceği, İİK’nun 280/1 maddesinde yer alan emarenin vücut bulmuş olduğu görülmüştür. Bu tanışıklık ayrıca asıl dava için açıklandığı gibi TBK’nın 19 maddesinde yer alan muvazaanın da kanıtıdır.
Bu itibarla, mahkemenin birleşen dava için davanın kabulüne karar vermesinde bir usulsüzlük bulunmamış olup, davalı-3.kişi şirket vekilinin istinaf talebi yerinde görülmemiştir.
Ayrıca, aynı davalılara karşı aynı marka devrine ilişkin olarak açılan ve İzmir 1.AHM’nin 2015/584 E 2016/229 K sayılı dosyasında verilen red kararı davalı-3.kişi şirket vekili tarafından emsal olması için dosyaya sunulmuş olup, yapılan incelemesinde bu kararın Yargıtay 4.HD’nin 2021/23667 E, 2022/9194 K sayılı ilamı ile, muvazaa gerçekleşmiş olduğundan davanın reddinin doğru olmadığı belirtilerek bozulduğu görülmüştür.
Yapılan değerlendirme sonucunda, asıl davanın reddedilmesinin yerinde olmadığı fakat dayanan icra dosyalarının bir kısmı için mevcut davanın kabul edilebileceği görülmekle, asıl dava davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü, birleşen dava açısından İİK’nın 278, 280/1 maddeleri ve BK’nın 19 maddesi gereğince tasarrufun iptal koşullarının oluştuğu, dolayısıyla davalı-3.kişi vekilinin istinaf talebinin yerinde olmadığı görülmekle, davalı-3.kişi vekilinin istinaf talebinin redine karar verilmesi gerektiğinden, hükmün, HMK.nun 353/1.b.2 gereğince düzeltilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A)-İstinaf kanun yoluna başvuran birleşen dava davalısı … vekilinin istinaf talebinin REDDİNE,
-İstinaf kanun yoluna başvuran asıl dava davacısı … vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile; İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24/10/2019 tarih, 2009/491 E. 2019/1101 K. sayılı ilamının 353/1-b.2 maddesi uyarınca düzeltilmesine;
B)-Esasa ilişkin aşağıdaki şekilde yeni hüküm tesisine,
I) Asıl dava yönünden; davanın kısmen kabul kısmen reddine,
1-Dava konusu; Türk Patent Enstitüsü Başkanlığında 26.12.2003 tarih ve 2003 35833 kodla tescilli … ve 27.09.2005 tarih ve 2005 40920 kodla tescilli … ibareli markaların Karşıyaka 4. Noterliğinin 12.03.2009 tarih 08442 yevmiye nolu Devir Senedi ile davalı …ne satışına ilişkin tasarruf ile,

Türk Patent Enstitüsü Başkanlığında 04.01.1984 tarih ve 80441 marka numarası ile tescilli … ibareli markanın Karşıyaka 4. Noterliğinin 06.03.2009 tarih 08009 yevmiye nolu Marka Devir Sözleşmesi ile davalı …ne satışına ilişkin tasarrufun İPTALİNE,
Davacı alacaklıya Karşıyaka 2.İcra Müdürlüğünün 2009/2840 E ve İzmir 7.İcra Müdürlüğünün 2009/15510 E sayılı dosyalarındaki alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere söz konusu markalar üzerinde cebri icra yetkisi verilmesine,
-Davacının, Karşıyaka 1.İcra Müdürlüğünün 2009/1629 E ve Karşıyaka 2.İcra Müdürlüğünün 2009/2843 E sayılı dosyalara dayanarak açtığı davanın reddine,
2-Alınması gerekli 21.300,52-TL harçtan peşin alınan 2.025,00-TL harcın mahsubu ile bakiye 19.275,52-TL harcın müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 2.025,00-TL harcın müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 46,654,94-TL vekalet ücretinin müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından tebligat, posta, keşif, bilirkişi ücreti vs için yapılan toplam 1.754,40-TL yargılama giderinin red-kabul oranına göre 1.192,99-TL’sinin müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı … tarafından asıl dava yönünden yapılan toplam 474,50-TL yargılama giderinin red-kabul oranına göre 151,84-TL’sinin davacıdan alınıp davalı … ‘ne verilmesine, bakiye yargılama giderinin bu davalı üzerinde bırakılmasına ,
7-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
II)Birleşen İzmir 1.ATM’nin 2010/596 E 2011/103 K sayılı dosyası yönünden; Davanın KABULÜ ile,
1-Dava konusu; Türk Patent Enstitüsü Başkanlığında 26.12.2003 tarih ve 2003 35833 kodla tescilli … ve 27.09.2005 tarih ve 2005 40920 kodla tescilli … ibareli markaların Karşıyaka 4. Noterliğinin 12.03.2009 tarih 08442 yevmiye no lu Devir Senedi ile davalı …ne satışına ilişkin tasarruf ile,
Türk Patent Enstitüsü Başkanlığında 04.01.1984 tarih ve 80441 marka numarası ile tescilli … ibareli markanın Karşıyaka 4. Noterliğinin 06.03.2009 tarih 08009 yevmiye no lu Marka Devir Sözleşmesi ile davalı …ne satışına ilişkin tasarrufun İPTALİNE,
Davacı alacaklıya İzmir 5. İcra Müd.’nün 2009/8304 E, İzmir 5. İcra Müd.’nün 2009/8305 E, İzmir 1. İcra Müd.’nün 2009/23807 E, Karşıyaka 2. İcra Müd.’nün 2010/5442 E, Karşıyaka 2. İcra Müd.’nün 2010/5448 E sayılı dosyalarındaki alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere söz konusu markalar üzerinde cebri icra yetkisi verilmesine,
2-Alınması gerekli 13.943,83-TL harçtan peşin alınan 2.973,50-TL harcın mahsubu ile bakiye 10.970,33-TL harcın müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden (istinaf başvurusunun olmadığı ve ve değişiklik yapılmadığı dikkate alınarak) AAÜT gereğince hesap ve takdir edilmiş olan 18.198,00-TL vekalet ücretinin müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine,

4-Davacı tarafından tebligat, posta, keşif, bilirkişi ücreti vs için yapılan toplam 659,90-TL yargılama gideri ile davacı tarafça yatırılan 2.993,40-TL peşin harç toplamı olan 3.633,40-TL’nin müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı … tarafından birleşen dosya yönünden yapılan 474,50-TL yargılama giderinin verilen karar dikkate alınarak davalı … üzerinde bırakılmasına,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
C)- İstinaf kanun yolu açısından;
-İstinaf yargılaması duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
– İstinaf başvurusunda bulunan asıl dava davacısı … tarafından yatırılan istinaf karar harcının verilen karar dikkate alındığında, karar kesinleştiğinde ve talep halinde kendisine iadesine, istinaf başvuru harcının hazineye irat kaydına,
– İstinaf başvurusunda bulunan birleşen dava davalısı … Tarafından yatırılan 3.486,00-TL karar harcının alınması gereken 13.943,83-TL harçtan mahsubu ile bakiye 10.457,83-TL harcın davalı … ‘nden tahsili ile hazineye irat kaydına,
– İstinaf başvurusunda bulunan asıl dava davacısı … tarafından yapılan 121,30-TL başvuru harcı, 80,00-TL tebligat ve posta olmak üzere toplam 201,30-TL istinaf yargılama giderinin verilen karar dikkate alınarak müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsili ile davacı …’a verilmesine,
– İstinaf başvurusunda bulunan birleşen dava davalısı … Tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin verilen karar dikkate alınarak kendi üzerinde bırakılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 29/11/2022