Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2023/2927 E. 2023/2410 K. 16.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/2603
KARAR NO : 2023/2401

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2015/1104 Esas – 2021/200 Karar
KARAR TARİHİ : 02/03/2021
DAVA : Maddi Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 15/11/2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 15/11/2023

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 353/1(b-1/son) cümle uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;

G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü

TARAFLARIN İDDİA, SAVUNMA İLE YARGILAMA SÜRECİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … idaresindeki … plaka sayılı aracın 15.03.2015 tarihinde sol şeritten sağ şeride geçerken dikkatsiz davranarak %100 kusurlu şekilde müvekkilinin kullandığı … plaka sayılı araca çarptığını müvekkilinin sağ cruris proksimal lateralde bölgesinden yaralanmasına ve diz dahil baldır kırığına neden olunduğunu ve maluliyeti oluştuğunu, taksi şoförü olan müvekkilinin şoförlük yapamadığını ileri sürerek 5.000,00TL manevi, 1.000,00 TL maddi, 1.000,00TL kazanç kaybı destekten yoksun kalma tazminat taleplerinin her bir kaleminin kaza tarihi itibari ile yasal faizi ile tahsiline yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 19/10/2020 tarihli dilekçe ile maddi tazminat istemini 135.478,50 TL olarak artırmıştır.
Davalı …vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının halen iş göremez olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davacının halen taksicilik yaptığını, kazada asıl kusurlu olanın davacı olduğunu, davacı aracın kontrolünü kaybettiğini ve müvekkilinin aracına ilk önce sağ arka kapıdan çarpmış devamında her iki aracın kontrolünün kaybolduğunu bu nedenle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu kazaya karışan … plakalı araca ait müvekkili … Sigorta A.Ş. nezdinde 0001-0210-110018160 no.lu trafik sigorta poliçesi ile 03.02.2015 ile 03.02.2016 arasında sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve zararı nispetinde olduğunu, davacının maluliyeti ispatlaması gerektiğini davacının manevi tazminat taleplerinden sorumlu olmadığından davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sonucu verilen kararda özetle; davacının, 15.03.2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasına bağlı oluşan Meslekte Kazanma Gücündeki Azalma Oranı şahsın olay tarihindeki yaşına göre %11,1 ve rapor tarihindeki yaşına göre de %11,2 olduğu, tıbbi iyileşme süresinin 6 (altı) ay olarak tespit edildiği, davacının talep edebileceği sürekli iş göremezlik tazminatının Yargıtay’ın yerleşen uygulamaları ile benimsenen progresif rant yöntemi ile yapılan hesaplamalara göre, 15.03.2015 tarihinde yaralanan …’nın geçici iş göremezlikten kaynaklı maddi tazminat alacağının 1.206,56-TL olduğu, sürekli maluliyetten kaynaklı maddi tazminat alacağının 134.271,94-TL olduğu, davalı sürücü …’ın haksız fiil hükümleri uyarınca, davalı sigorta şirketi ve davalı araç maliki …’in KTK.nın 85 ve 91. Maddeleri uyarınca meydana gelen zarardan sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu oldukları, kazanın poliçe süresi içerisinde gerçekleştiği ve zarar miktarının poliçe limiti dahilinde kaldığı, hüküm tarihine en yakın tarihli bilirkişi heyeti raporunun hüküm kurmaya yeterli olduğu,
05/10/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile, 135.478,50.TL maddi tazminat bedelinin davalı yanlardan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ettiği, 1.206,56-TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 134.271,94-TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 135.478,50-TL maddi tazminatının davalı … Sigorta A.Ş’den (poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) dava tarihinden, davalılar …ve …’ten kaza tarihi 15.03.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş,
TBK. nun 56/2 maddesindeki “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir. ” şeklindeki yasal düzenleme gereğince davacıların manevi tazminat talep etme hakkı mevcuttur. Manevi tazminat, 22.06.1966 tarih ve 7/7.sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı’nda da etraflıca açıklandığı üzere, ne bir ceza ne de gerçek anlamda bir tazminattır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Zarara uğrayanın manevi ızdırabını bir nebze dindiren, ruhsal tahribatını onaran bir araçtır.Takdir edilecek manevi tazminet miktarı bir yandan manevi acıları gidermeli, kamuoyu ve sosyal vicdanda kabul görmeli, diğer yandan ise zarar gören açısından zenginleşme aracı olmamalıdır. Kusur oranı, her ne kadar matematiksel anlamda bir indirim yapılmasını gerektirmezse de manevi tazminatın miktarını tayinde önem arz eder.
Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde, davacının sürekli maluliyeti ile sonuçlanan kazanın meydana geliş şekli, davaya konu trafik kazasında davalı sürücü …’ ın asli ve tam kusurlu olması, davacının maluliyeti oluşacak şekilde yaralanmaları, olay tarihindeki paranın alım gücü, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, davacının, yaralanması nedeniyle çektiği elem ve ızdırap nazara alınarak, davacının manevi tazminat talebini davalılar …ve … yönünden kabulüne, davalı … Sigorta A.Ş yönünden poliçe ile manevi zararları teminat altına alınmadığından bu davalı yönünden reddine karar verilmiştir.
D E L İ L L E R :
Kaza tespit tutanağı, sigorta poliçesi, İzmir 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/348 Esas sayılı dosyası, sgk yazısı, atk raporu, maluliyet raporu, bilirkişi raporu ve bilirkişi ek raporuy, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını gösterir araştırma tutanakları, tanık beyanları, tüm dosya kapsamıdır.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı …ve … vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece davalı …’ın trafik kazasının meydana gelmesin asli ve tam kusurlu olduğu ve fakat davacının herhangi bir kusurunun olmadığının ifade edildiğini, bu kararı kabul etmediklerini, müvekkilinin, meydana gelen kazada asli ve tam kusurlu addedilmesini kabul etmediklerini, İlk Derece Mahkemesi tanıkları beyanlarına itibar etmediğini, gerekçeli karara dahi eklemediğini, hükmedilen maddi tazminat fahiş olduğunu, davacı yan ve davalı … Sigorta A.Ş. Maddi tazminat yönünden sulh olduklarını, davacının maddi yönden zararı giderilmiş olup, müvekkillere bu alacağın sirayet etmesi düşünülemeyeceği, davalı müvekkiller yönünden verilen manevi tazminatın kabulü de mümkün olmadığını, manevi tazminat bir zenginleşme aracı olmadığını, mevcut davada verilen kararın fahiş olduğunu, yine davacının hiçbir suretle manen acı ve elem içinde olmadığı da açık olduğunu, davacı sözde kazadan beri aktif olarak aynı işi yaptığını, işine devam ettiğini, gündelik yaşamında en ufak bir eksilme yaşamadığını, kararının ortadan kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAFA CEVAP :
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; kaza tutanakları aksi ancak yazılı belge ve evrakla ispat edilebilecekken kaza mahallinde olmayan bir tanık ifadesinden bahis edilerek yapılan istinaf gerekçelerinin de kabulünün mümkün olmadığını, istinaf layihasında mahkememizden yeniden rapor alınması keşif yapılması gibi bir taleplerinin de yer almadığının açıkça ortada olduğunu, müvekkil kendi şeridinden çıkmamış kendi şeridinde iken dikkatli araç kullanırken arkadan çarpma neticesinde kaza meydana geldiğini, iş bu hususlarda sanık tarafından ceza dosyasında verilen verilen ifadede açıkça belirtildiğini, sigorta şirketi davalı yan ile müştereken ve müteselsilen sorumlu olup bu sorumluluk bedeli içinde manevi tazminat bulunmadığını, yerel mahkeme kararı tüm gerekçe ve izahları ile dayanılan delil ve belgeleri ile var olan delillerin takdiri ve bilirkişi raporları gereğince usul ve yasaya uygun olup davalı yan tarafından yapılan tüm istinaf gerekçe ve iddialarının kabulünün mümkün olmadığını, karşı tarafın istinaf itirazlarının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E

Uyuşmazlık, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan haksız eylem nedeniyle maddi manevi tazminat isteklerine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yukarıda özetlenen gerekçelerle maddi manevi tazminat davalarının kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalılar … ve …istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Dairemizce inceleme, 6100 Sayılı HMK’nun 355. maddesi uyarınca inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilir; HMK’nun 357. Maddesine göre de; İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz, maddeleri çerçevesinde inceleme yapılmıştır.
Bilindiği üzere; sürücünün trafik kazasının oluşmasında kusurlu bulunması durumunda zarar gören 6098 Sayılı TBK’nun 49. maddesi gereğince “olay tarihinde yürürlükte bulunan mülga 818 Sayılı BK’nun 41.maddesi” sürücüye, 2918 Sayılı Kanunun 85. maddesi gereğince motorlu araç işletenine ve TTK un 1402 nci maddesi uyarınca sorumluluk sigortacısına karşı dava açabilir. İşleten ve sigorta şirketi de sürücü ile birlikte zarar görene karşı TBK’nun 61 maddesi gereğince müteselsilen sorumlu olup; davacı 6098 Sayılı TBK’nun 163 maddesi gereğince müteselsil sorumlulardan biri yada hepsine veya birkaçına başvurmakta serbesttir.
6098 Sayılı TBK’nın 49/1. fıkrası gereğince, kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil ile başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. 50/1, fıkraya göre; zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.
Yine, 6098 Sayılı TBK’nun 53,54 ve 55 gereğince yaralananların isteyebileceği maddi tazminatlar düzenlendiği gibi 6098 Sayılı TBK’nun 56 ıncı maddesi uyarınca zarar görenin kendisine ve yakınlarına manevi tazminat olarak uygun bir paranın ödenmesine karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Kural olarak, olay tarihinde yürürlükte bulunan 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi gereğince ceza mahkemesince verilen kararlar hukuk hakimi bakımından bağlayıcı değildir. Ancak, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir, ceza mahkemesince fiilin hukuka aykırılığına yönelik kesinleşen maddi olgular hukuk hakimi bakımından da bağlayıcı olup, taraflar yönünden de kesin delil niteliği taşımaktadır (Hukuk Genel Kurulunun 17/09/2008 Tarih, 2008/4/564 esas, 2008/536 karar)
Somut olayda, İzmir 13.Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/348 Esas, 2018/713 sayılı kararı ile davalının asli kusurlu eylemi ile davacının hayat fonksiyonlarını 4.derece etkileyecek şekilde kemik kırığına neden olduğundan bahisle cezalandırılmasına karar verildiği, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 19 Ceza Dairesinin 2019/1385 Esas, 2020/1637 Karar sayılı kararı ile basit yargılama usulü uygulanması bakımından bozulmuş olmakla dosya yeniden esasa alınarak;: 2020/1220 Esas, 2021/120 sayı 25/01/2021 tarihli karar ile sanık …’ın yönetimindeki … plakalı ticari araç ile seyir halinde iken kontrolsüz bir şekilde sol şeritten sağ şeride geçtiği esnada sağ şeritte seyir halinde bulunan katılanın yönetimindeki araca çarptığı, dosya arasında mevcut hazırlık aşamasında ve Adli Tıp kurumundan alınan 21/05/2015 tarihli rapora göre sanığın asli ve tam kusurlu olduğu, katılanın kusurlu olmadığının belirtildiği, katılanın yaşamını tehlikeye sokmayacak ve BTM ile giderilemez ve hayat fonksiyonlarını ağır 4. Derecede etkileyecek şekilde yaralandığından bahisle TCK un TCK’nın 89/1 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verildiği ve bu kararın İzmir BAM 19 Ceza Dairesinin 2021/1075 Esas, 2022/184 sayılı 02/02/2022 tarihli kararı ile düzelterek esastan ret suretiyle kesinleştiği anlaşılmıştır.
Ceza yargılamasında davalının alkollü olarak kara yolunda seyir halinde iken sol şeritten sağ şeride ani bir şekilde kontrolsüz geçmek suretiyle aynı yönde seyir halinde bulunan davacı … idaresindeki araca çarparak kazaya tam kusurlu eylemi ile neden olduğu yönündeki kesinleşen maddi olgu hukuk hakimi bakımından bağlayıcı taraflar bakımından kesin delil niteliği taşıdığına göre; ilk derece mahkemesince davacının maddi manevi zararından davalıların sürücü, işleten ve sigorta şirketi olarak TBK un 61 inci maddesi uyarınca müteselsilen sorumlu tutulmasında hukuka aykırılık görülmediğinden, davalı sürücü ile işleten vekilinin kusur oranına ve anılan hususlara değinen tüm istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Keza, yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması kesinleşen maddi olguları ortadan kaldırmayacağı gibi dosyaya katkı sağlamayacağından usul ekonomisi bakımından 6100 Sayılı 30 uncu maddesi uyarınca hukuka aykırılık görülmediğinden, davalılar vekilinin bu husustaki tüm istinaf nedenleri usul ve yasaya uygun bulunmamıştır.
Öte yandan, 2659 Sayılı Adli Tıp Kurumu Kanunu’nun 16/2 maddesinin (c) bendi uyarınca ve 15/07/2018 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 4 numaralı Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar İle Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 17/2-c maddesinde; Adli Tıp Kurumu Üçüncü İhtisas Kurulu’nun görevleri arasında “maluliyetler, meslekte kazanma gücü kaybı, beden çalışma gücü kaybına ilişkin işlemler hakkında bilimsel ve teknik görüşlerini bildirmek” gösterilmiş olup, yerleşik içtihatlar uyarınca Adli Tıp Kurumu ile birlikte Üniversitelerin Adli Tıp ABD kürsüleri de maluliyet belirlenmesinde yetkili kılınmış olduğundan, İstanbul Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Dairesinin 07/05/2018 tarih,8630 sayılı denetime elverişli ve yöntemine uygun düzenlenen rapordan davacı …’ın 15/03/2015 tarihli kaza nedeniyle yaralanmasından dolayı sağ dizindeki hareket kısıtlılığından kaynaklı olarak E cetveline göre %18,2 oranında kalıcı maluliyeti, 6 ay geçici iş gücü kaybına uğradığı belirlendiğinden, davalı … ve …vekilinin bu hususa değinen tüm istinaf nedenleri usul ve yasaya uygun değildir.
Beri yandan,hükme esas alınan 08/01/2020 tarihli denetile elverişli ve yöntemine uygun düzenlenen 05/11/1974 doğumlu olan …’ın sürekli maluliyet başlangıç tarihi olan 15/09/2015 tarihinde 41 yaşında olup, aktif olarak 60 yaşına kadar çalışacağının esas alınması istem olmadığından PMF yaşam tablosuna göre, 29/10/2015-29/10/2034 tarihleri arası aktif dönem, 29/10/2034- 29/07/2044 tarihleri arası pasif dönem olarak kabul edilmesinde ve asgari ücret esas alınarak hesaplama yapılmasında hukuka aykırılık görülmemiştir. Bu veriler uyarınca, davacının sürekli maluliyetten kaynaklanan maddi zararının 135.478,50 TL olarak hesaplandığı, ayrıca 6 ay geçici iş gücü kaybı tazminatının 7.290,54 TL olarak belirlendiği, SGK tarafından davacıya 6.083,98 TL ödenen geçici iş gücü kaybı tazminatının mahsubu ile davacının bakiye zararının 1.206,56 TL hesaplanmasında ve davacı tarafın 05/10/2020 tarihli bedel artırım dilekçesi uyarınca bu zararlardan davalıların sürücü, işleten ve sigorta şirketi olarak TBK un 61 ve 163 üncü maddeleri uyarınca müteselsilen sorumlu tutulmasında hukuka aykırılık görülmediğinden, … ve …vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Diğer yandan, kalıcı maluliyet ve destek tazminatı hesaplamalarında, bakiye ömür süresi tespitinde daha güncel ve ülkemize ait veriler kullanılarak hazırlanmış olan TRH 2010 yaşam tablosunun esas alınmasının gerçek zarar tespiti ve uygulama birliği açısında daha isabetli olacağı halde PMF 1931 yaşam tablosu esas alınarak hesaplama yapılmış olması yerinde değilse de, bu husus kamu düzeniyle ilgili bulunmadığı gibi davacının bu yönde istemi, istinaf itirazı olmadığından, 6100 Sayılı HMK’nun 357/1 maddesi hükmüne göre istinaf aşamasında ıslah imkanı da bulunmadığından bu şekilde hesaplama yapılması sonuca etkili görülmemiştir. Keza, TRH 2010 yaşam tablosundaki daha uzun yaşam süresine göre yapılacak hesaplamanın davalı aleyhine sonuç vereceği açıktır.
Davalılar …ve … vekilinin manevi tazminat miktarlarına değinen istinaf başvurusuna gelince, 6098 Sayılı TBK un 56 ıncı maddesi uyarınca mahkeme manevi tazminatın tutarını belirlerken, saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Tutarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel durum ve koşulların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde nesnel (objektif) olarak göstermelidir. Çünkü yasanın takdir hakkı verdiği durumlarda yargıcın, hukuk ve adalete uygun (hak ve nesafetle) karar vereceği Medeni Yasa’nın 4. maddesinde belirtilmiştir. Takdir edilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Bu ilkeler kapsamında, olayın gerçekleşme şekli, yeri, zamanı, davalının tam kusurlu eylem ile kazaya neden olması, davacının yaralanma derecesi, olay tarihindeki yaşı, manevi tazminatın sebepsiz zenginleşme ve fakirleşme aracı olmaması, istenen manevi tazminatın makul ve ılımlı olması istinaf başvurusunda bulunanın sıfatı, hak ve nesafet kaideleri birlikte değerlendirildiğinde; ilk derece mahkemesince 5.000 TL manevi tazminata hükmedilmesi ulaşılmak istenilen manevi tatmin (doyum) için yeterli olduğu, fazla olmadığı belirlendiğinden davalılar vekilinin bu yöne değinen tüm istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Hal böyle olunca yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığından ve davalılar … ve … vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davalılar … ve …vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalılar tarafından peşin yatırılan 162,10 TL istinaf yoluna başvuru harcı ile 2.399,02 TL istinaf karar ve ilam harcının alınması gereken 9.596,08 TL’den mahsubuyla, bakiye 7.197,06 TL’nin davalılardan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının yatıranlara iadesine,
5-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans ve harç tahsil / iade işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 Sayılı HMK’nun 362. Maddesi (1-a) bendi uyarınca 15/11/2023 tarihinde KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.