Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2023/2532
KARAR NO : 2023/2053
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2023/507 Esas (Derdest)
KARAR TARİHİ : 14/07/2023
TALEP : Yönetim Kurulu Kararının İptali- İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 11/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/10/2023
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosya incelendi;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü
TARAFLARIN İDDİA, SAVUNMA İLE YARGILAMA SÜRECİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı … Organize Sanayi Bölgesi sınırları içerisinde faaliyet gösterdiğini, müvekkili şirketten alınan numune üzerine davalı tarafından 23.03.2023 tarih ve 772 sayılı yönetim kurulu kararı ile “müvekkilin ön arıtma tesisi kurması, atık suyun .. OSB kanalizasyon sistemine arıtıldıktan sonra deşarj edilmesi” ne karar verildiğini,ön arıtma tesisi kurulması gerektiği ve kurulum aşamasında proje yeterliliği olan bir firma tarafından arıtma projesinin davalıya 3 ay içerisinde yapılmaması halinde ise … OSB kanal bağlantı izninin iptal edileceğinin müvekkiline T.C. Torbalı 4. Noterliği’nin 30 Mart 2023 tarihli, 04399 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bildirildiğini,bu kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek iptaline ve HMK 389 ve 390 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir mahiyetinde olmak üzere dava süresince, davaya konu yönetim kurulu kararına istinaden müvekkilin … OSB kanal bağlantı izninin iptal edilmesi şeklinde yaptırım uygulamasının yasaklanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … OSB’nin çevrenin korunmasını sağlamak ile sorumlu ve yükümlüğü olduğu, gerekli gördüğü hallerde istediği analizleri bedeli katılımcıya ait olmak üzere yapabileceği veya yaptırabileceği, diğer katılımcılar da dahil olmak üzere yapılan atık su denetimlerinin davacı şirket özelinde yapılmadığı ve hakkaniyete uygun olduğu, numunelerin mühürlenerek yetkili kişiler tarafından alındığı ve tutanak düzenlemek suretiyle incelemeye tabi tutulduğu ancak analiz sonuçlarında davacı şirketin atık su parametrelerinin belirlenen değerlerden çok daha fazla tespit edildiği, yapılan işlemin iç izleme esasına dayalı olmadığı ve olması da gerekmediği, OSB Uygulama Yönetmeliğinin 67. maddesinin 3. ve 11. fikralarında yer alan “OSB, atık su arıtma tesisi giriş parametrelerine göre belirlenen “Kanala Deşarj Standartları” na tesis atık suyunun tespitler karşısında önlem alarak ön arıtma tesisi kurulması ve gerekli gördüğü ilave tedbirlerin uygulanmasını isteyebileceği ve dolayısıyla işbu davada iptali istenilen 23.03.2023 tarih ve 772 sayılı Yönetim Kurulu Kararında mevzuata aykırı yön bulunmadığı sabit olup ilgili mevzuat hükümleri ve çevrenin korunması ilkesi gereğince davanın haksız ve hukuka aykırı olarak ikame edildiğinin kabulü ile davanın reddine karar verilmesini etmiştir.
İlk derece mahkemesinde 14/07/2023 tarihinde verilen ara kararda özetle; davalının tedbir talebine konu Organize Sanayi Bölgesi Uygulama Yönetmeliğinde yapılacak usuller belirlenmiş olup, yönetmelik hükümlerine göre birden çok analiz yapılmasını sağlama imkanı bulunmadığını, ayrıca tedbire konu olan husus çevre ile ilgili olup, … Organize Sanayi Bölgesinin yaptığı analizlerde farklı sonuçlara ulaşıldığı ve çevreye zararlı atıkların doğaya sunulduğu belirtilmiş olup, bu durumun aksine kanıtlayacak yaklaşık ispat kurallarına uygun delil de ibraz edilmediği, ibraz edilen raporunda bazı sonuçlarının sınır değerleri içinde kalmadığı belirtildiğini, rapora ek olarak bir bilirkişi raporu da dosyaya sunulmadığı, kaldı ki, … Organize Sanayi Bölgesinin sanayi tesislerinde aykırı sonuçlar elde edildiğinden bağlantı üzerine ön arıtma kurulması gerektiği, aksi halde iptal edileceği belirtildiği, bu halde verilecek tedbir kararının çevreye zarar veren bir atık suyun salınması sonucunu doğurabileceği ve bu durumun ileride telafisi mümkün olmayan sonuçlar neden olabileceğinden davacının tedbir talebinin yaklaşık ispat kurallarına göre ispatlanamadığından reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; söz konusu ret kararının hukuka aykırı şekilde ve yeterli inceleme yapılmadan verilmiş soyut gerekçelere dayandırıldığını, bu sebeple işbu ara kararın yapılacak istinaf incelemesi neticesinde bozulması gerektiğini, derdest olan dosya kapsamında, tedbir talebimizin reddedilmesinin akabinde konunun tarafsız ve uzman bilirkişi tarafından incelenmesi gerektiği kanaatine varılmış ve çevre mühendisi ve çevre bilirkişisi … sicil numaralı … tarafından hazırlanmış olan teknik inceleme raporu alındığını, işbu rapor da davamızda haklılığımızı ortaya koyar nitelikte olduğunu, raporun ıslak imzalı aslı sayın mahkemenize sunulacağı, yerel mahkemenin ret gerekçelerine karşı istinaf sebeplerinin, alınan teknik inceleme raporunda yer alan tespitler ve mevzuat hükümleri çerçevesinde sırası ile dilekçemizin bundan sonraki bölümünde sunulduğunu, kararın uygulanması halinde müvekkilinin birçok yönden üretim yapamaz hale geleceğini telafisi imkansız zararlara uğrayacağından ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talebin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İSTİNAFA CEVAP :
Davalı taraf istinafa cevap vermemiştir.
G E R E K Ç E
Uyuşmazlık, davalı organize sanayi bölgesinin yönetim kurulu kararının iptali istemiyle açılan davada bu kararın uygulanmasının durdurulmasına yönelik geçici hukuki koruma tedbirinin reddine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yukarıda özetlenen gerekçelerle davacı tarafın geçici hukuki koruma tedbirinin reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili istinaf başurusunda bulunmuştur.
6100 Sayılı HMK’nun 355. maddesi uyarınca inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilir; aynı Kanunun 357. maddesine göre de İDM’nde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların istinafta dinlenemeyeceği ve yeni delillere dayanılamayacağına ilişkin maddeleri çerçevesinde inceleme yapılmıştır.
Bilindiği üzere, uyuşmazlık bir miktar para alacağına ilişkin ise 2004 sayılı İİK 257. vd. maddeleri gereğince ihtiyati haciz; uyuşmazlığın dava konusu hakkında olması halinde 6100 Sayılı HMK’nun 389. vd maddeleri gereğince ihtiyati tedbire ilişkin geçici hukuki koruma kararı verilmesi istenebileceği açıktır.
Öte yandan, 4562 Sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun “Alt yapı tesisleri kurma, kullanma ve işletme hakkı ” başlıklı (Değişik: 18/6/2017-7033/52 md.) 20 inci maddesi ” OSB’lerin ihtiyacı olan elektrik, su, kanalizasyon, doğalgaz, arıtma tesisi, yol, haberleşme, spor tesisleri gibi altyapı ve genel hizmet tesislerini kurma ve işletme, kamu ve özel kuruluşlardan satın alarak dağıtım ve satışını yapma hakkı sadece OSB’nin yetki ve sorumluluğundadır. OSB’ler, Bakanlıktan izin almak kaydıyla ayrı şirket kurma şartı aranmaksızın OSB alanı içerisinde öncelikle kendi ihtiyacı olmak üzere elektrik üretim tesisleri kurma ve işletme hakkına sahiptir. OSB’deki katılımcıların elektrik üretim tesisleri kurması ve işletmesi OSB iznine tabidir.
Atıkların ortak arıtma tesisinin kabul edebileceği standartlara düşürülmesi amacıyla münferiden ön arıtma tesisi yapılması gerekir.
OSB’de yer alan kuruluşlar, altyapı ihtiyaçlarını OSB’nin tesislerinden karşılamak zorundadır. OSB’nin izni olmaksızın altyapı ihtiyaçları başka bir yerden karşılanamaz ve bu amaçla münferiden tesis kurulamaz. Bu kuruluşlar kendilerine tahsis edilen altyapı kullanma hakkını başka kuruluşlara devir ve temlik edemez ve başkalarının istifadesine tahsis edemez.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer hususlar Bakanlıkça çıkarılan yönetmelikle düzenlenir.” Hükmünü içermektedir.
Ayrıca bu karar uyarınca çıkarılan 02/02/2019 tarih 30674 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan OSB Uygulama Yönetmeliğinin ” Atık su yönetimi, atık su arıtma tesisi ilk yatırım ve işletme maliyeti ” başlıklı 66 ıncı maddesinin (3) üncü fıkrasında ” Arıtma tesisinin arıtma verimini düşüren, ünitelerini tehlikeye sokan, tahrip eden, fonksiyonlarını engelleyen, çamur tesislerinin işletilmesini veya çamur bertarafını olumsuz yönde etkileyen maddelerin kanalizasyon şebekesine verilmesi yasaktır.”
Aynı Yönetmeliğin “Bağlantı izin belgesi” başlıklı 67 inci maddesi “….
(3) OSB, atık su arıtma tesisi giriş parametrelerine göre belirlenen “Kanala Deşarj Standartları” na tesis atık suyunun uyup uymadığını kontrol ettirerek ön arıtmanın yapılıp yapılmayacağına karar verir.
(4) Bağlantı izin belgesi alınması için OSB yönetim kurulu katılımcıya en çok 6 ay süre tanır. OSB yönetim kurulu gerekli gördüğü takdirde bu süreyi artırabilir veya eksiltebilir. Kanala deşarj standartları sağlanmadıkça, hiçbir katılımcıya bağlantı izin belgesi verilemez…
(8) OSB gerekli gördüğü hallerde, bağlantı izin belgesinde belirtilen sorumlu teknik elemanın değiştirilmesini talep edebilir.
(9) OSB gerekli gördüğü hallerde bağlantı izin belgesinde belirtilen ölçüm aralığından bağımsız olarak istediği analizleri, bedeli katılımcıya ait olmak üzere, yapar veya yaptırabilir.
..(11) OSB, ani deşarj ve dökülmelerin olabileceği veya gerekli gördüğü kaynaklar için ilave tedbirler isteyebilir. ” Hükümlerini içermektedir
Somut olayda, davalı OSB içinde davacının kuru yaş ve sebze işlenmesi faaliyetinde bulunduğu işletmesinin olduğu, davalı ve Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı elemanları tarafından 4562 Sayılı Kanun ve ilgili yönetmelik kapsamında davacıya ait işletmede oluşan endüstriyel atık sulardan alınan ani numunelerin analizi sonucu atık su değerlerinin standartların çok üzerinde olduğunun belirlenmesi üzerine 23/03/2023 tarih 772 sayılı yönetim kurulu kararı ile davacının ön arıtma tesisi kurmasına endüstriyel atıkların ön arıtmada arıtıldıktan sonra davalı … OSB kanalizasyon sistemine bağlanmasına karar verildiği, bu kararın üç ay içinde yerine getirilmemesi halinde de bağlantı izninin iptal edileceğinin davacı tarafa Torbalı 4.Noterliğinin 30/03/2023 tarih,04399 yevmiye numaralı ihtarı ile bildirildiği, davacının bu yönetim kurulu kararının iptalini istediği gibi davalı tarafından yaptırım uygulanmasının tedbiren durdurulmasını istediğine göre; davacının geçici hukuki korumaya yönelik istemi de 6100 Sayılı HMK un 389 uncu maddesinde düzenlenen ihtiyati tedbir niteliğinde olup, davacının istemi ve ilk derece mahkemesinin de bu yönde inceleme yapmasında hukuka aykırılık görülmemiştir.
Öte yandan, 6100 Sayılı HMK’nun 389 uncu maddesine göre; mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir, düzenlemesi bulunmaktadır.
Aynı Kanun’un 390/3.fıkrasına göre; tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.
Bu açıklanan yasal mevzuat ile dosya içeriğinde ibraz edilen delillerden, davacının geçici hukuki koruma tedbirinin kabulünü gerektirecek yaklaşık ispat gerçekleşmediği gibi dava sonucu ulaşılacak menfaate ihtiyati tedbir yoluyla karar verilmesi mümkün olmadığından; ilk derece mahkemesince 6100 Sayılı HMK un 389 uncu maddesi uyarınca davacının ihtiyati tedbir isteğinin reddine karar verilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığından, davacı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Keza, yargılama aşamasında tarafların ibraz edeceği raporlar ile toplanacak tüm taraf delillerinin ilk derece mahkemesince esastan yapılacak incelemede değerlendirilmesi mümkün olduğundan, davacı vekilinin bu hususlara değinen istinaf nedenleri de yerinde görülmemiştir.
Hal böyle olunca yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; ilk derece mahkemesince davacının geçici hukuki koruma tedbirinin değerlendirilmesi bakımından taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığından ve davacı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından peşin yatırılan 738,00 TL istinaf yoluna başvuru harcı ile 269,85 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubuyla Hazineye gelir kaydına, fazla yatan 738,00 TL istinaf yoluna başvuru harcı ile 269,85 TL istinaf karar ve ilam harcının talep halinde iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, harç iade işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 11/10/2023 tarihinde, 6100 Sayılı HMK’nun 362. Maddesi (1-f) bendi ve 2004 Sayılı İİK’nun 258/3. fıkrası gereğince KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.