Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2023/2166 E. 2023/2271 K. 07.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/2166
KARAR NO : 2023/2271

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2020/328 Esas – 2023/200 Karar
KARAR TARİHİ : 13/03/2023

DAVA : Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 07/11/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/11/2023

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b-1-son cümle uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü

DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin nakliye işiyle iştigal ettiği, … plaka sayılı çekiciyi 02/11/2012 tarihinde noter satışı ile … Şti.’nden satın aldığı, bu aracın 25/10/2013 tarihinde TCDD Alsancak Limanından çıkış yaparken İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 05/12/2012 gün ve 2011/294 esas, 2012/408 sayılı müsadere kararı uyarınca el konularak zaptedildiği, müvekkili şirketin aracı satın alırken iyi niyetli üçüncü kişi konumunda olduğu ve aracın müsadere edileceği konusundan haberi bulunmadığını, davalı şirketin aracı 31/12/1997 tarihinde kaçakçılık suçundan yakalandığını bildiği ve bu aracın Ağır Ceza Mahkemesinin ara kararı ile teminat karşılığı yediemin olarak bu davalıya teslim edildiği halde kötüniyetli olarak aracın satışını gerçekleştirerek müvekkilinin zarara uğramasına yol açtığını, davalı … ‘nin ise gerek soruşturma ve gerekse kovuşturma esnasında aracın müsaderesine karar verilebileceği yönünde tedbir kararı vermeyerek veya vermesine rağmen trafik kayıtlarına ve aracın ruhsatına bu durumu işletmeyerek sorumluluğa ortak olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla araç bedeli olarak 15.000,00 TLsı ile 1.000,00 TL sı kazanç kaybına uğradığından bahisle toplam 16.000,00 TL’nin aracın zaptedildiği tarihten itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 11/02/2015 tarihli ıslah dilekçesiyle araç bedeli olarak 25.000,00 TL, kazanç kaybı olarak 33.040,00 TL istemiştir.
DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığı, müvekkiline husumet düşmediği, davacının iddiasının hizmet kusuruna dayandığı ve hizmet kusurundan doğan davaların idareye karşı idari yargı yerinde görülmesi gerektiği, davalı idarenin zarar doğurucu herhangi bir davranışının bulunmadığı, istenilen tazminat miktarının fahiş olduğu, devlet tacir olmadığından ticari faizle sorumlu tutulamayacağından beyanla davanın reddini istemiştir.
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin bahse konu aracı dava dışı … Şirketine, bu şirketin de ihbar olunan şirkete sattığını, dolayısıyla davacının ticari ilişkide bulunduğu tarafın müvekkili şirket olmadığından müvekkili şirkete husumet düşmeyeceğini, davacının basiretli bir iş adamı gibi davranmakla yükümlü olduğu, özen yükümlülüğünü göstermediğini beyanla davanın reddini istemiştir.
D E L İ L L E R :
İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/294 esas, 2012/408 karar sayılı dosyası, … plaka sayılı araca ait trafik kaydı, bilirkişi raporları, tüm dosya kapsamıdır.
İDM KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; davacının davalı … A.Ş.’den 02.11.2012 tarihli noter satış sözleşmesi ile araç satın aldığı, davacının satın aldığı aracın ceza mahkemesi kararı gereğince 25.10.2013 tarihinde müsadere edildiği, aracın müsaderesinin araçta hukuki ayıp olduğunun kabulünü gerektirdiği, tam zapt halinde TBK’nın 217. maddesi hükmüne göre alıcının satıcıdan satılandan elde ettiği veya elde etmeyi ihmal ettiği ürünlerin değeri indirilerek ödemiş olduğu satış bedelini faizi ile birlikte isteyebileceği, iadeye esas satış bedelinin aracın zapt tarihindeki rayiç değeri olduğu, ikame değerin hesaplanmasında alıcının aracın zilyetliğinde olması nedeniyle elde ettiği yararlanmanın satış bedelinden indirilmesi gerektiği, davacının, aracı satın aldığı 02.11.2012 tarihinden araca el konulduğu 25.10.2013 tarihine kadar aracı kullanmadığına dair bir ispat bulunmadığı, aracın ticari araç olması nedeni ile kullanıldığının kabulünün gerektiği, Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda aracın el konulduğu 25.10.2013 tarihindeki rayiç bedelinin 20.000,00 TL olduğunun tespit edildiği, görevsiz mahkemede alınan bilirkişi raporunda tespit edilen rayiç değerin aynı olduğu, aylık kiralama bedelinin ortalama 900,00 TL olduğu, aracın davacının zilyetliğinde olduğu sürede -11 ay 23 gün- toplam 10.590,00 TL kazanç sağladığı, TBK’nın 217. maddesi hükmüne göre davacının sağlanan kazançların aracın rayiç değerinden düşülmesi gerektiği, bu şekilde yapılan hesaplamada 9.410,00 TL zarar tespit edildiği, Mahkememizce bilirkişi raporu denetime elverişli, yeterli ve hükme esas almaya elverişli mahiyette görülmekle bilirkişi raporuna itibar edilerek, görevsiz mahkemede alınan bilirkişi raporunda davalı … nin aracın yakalanma tarihinde yürürlükte bulunan yasa ve mevzuat gereği zapt olunan aracın trafik kayıtlarına ve ruhsatına şerh koydurma yetki ve sorumluluğunun bulunmadığı kanaatinin bildirildiği görülmekle bilirkişi raporuna itibar edilerek davalı … nin kusuru bulunmadığı kanaatine varılmış davalı … aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine, davalı … A.Ş. yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin satın aldığı aracın müsadere nedeniyle el konulmasından dolayı ani gelişen olay karşısında işlerinin aksamaması için derhal yeni bir araç kiraladığı ve bu nedenle bir bedel ödemek zorunda kaldığı, ilk derece mahkemesince aracın değerinin Gümrük Bakanlığı ihale bedelinden de eksik hesaplandığı, müvekkili şirketin müsadereye konu araçtan herhangi bir kazancının olmadığı,kiradan kaynaklı kazanç kaybının hesaplanmamasının hatalı olduğunu, bilirkişi raporunda davacının elde ettiği menfaatin aracın %20 lik kısmına isabet ettiğinin kabulü ile 16.000 TL zarar olduğunun açıklanmasına rağmen ilk derece mahkemesince en azından bu rapora göre karar verilmesi gerekirken hatalı karar verildiğini, ayrıca davalı … nin sorumluluğu bulunmasına rağmen … hakkındaki davanın reddinin doğru olmadığını, ceza yargılamasının uzun yıllar sürdüğünü hem 5271 Sayılı Yasada hem de 765 Sayılı Kanunda müsadere ile ilgili hükümler olduğunu, son ceza kanununun yürürlüğünden itibaren 7,5 yıl geçtiğini bu süreçte pek çok sorumlu bulunduğunu ileri sürerek Hazine hakkındaki davanın da kabulü gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını, davanın tam kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Şti vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin çekiciyi davacıya satan şirket olmadığından davanın husumet nedeniyle reddi gerektiğini, aracın rayiç değerinin hiçbir somut veri göz önüne alınmadan yüksek belirlendiğini, ayrıca davanın zaman aşımına uğradığını, davacıya aracı satan şirkete ve müvekkilinin aracı sattığı … Şirketine ihbarına, müvekkili hakkındaki davanın reddine karar verilmesi için ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İSTİNAFA CEVAP :
Davacı vekili istinaf cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin husumet itirazının yerinde olmadığını, davalı şirkete aracın ağır ceza mahkemesinin 22/07/1998 tarih, 1998/ 47 sayılı müteferrik kararı ile teslim edildiğini, bunu bilerek üçüncü kişiye satış yapmasından dolayı kötü niyetli olduğunu ve müvekkilinin zararından sorumlu tutulmasında hukuka aykırılık bulunmadığından, davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
G E R E K Ç E

Uyuşmazlık, davacının üçüncü kişiden satın aldığı aracın müsaderesinden dolayı zaptı nedeniyle uğranılan zararın tahsili isteğine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yukarıda özetlenen gerekçelerle, davalı … hakkındaki davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, diğer davalı hakkındaki davanın ise kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili ile davalı şirket vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
6100 Sayılı HMK’nun 355. maddesi uyarınca inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilir; HMK’nun 357. Maddesine göre de İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz, maddeleri çerçevesinde inceleme yapılmıştır.
Bilindiği üzere; 6098 Sayılı TBK. 49 maddesi gereğince kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür. 50/1.fıkrası gereğince zarar gören zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.
Somut olayda, İzmir 31.Noterliğinin 28751 yevmiye numaralı satış sözleşmesi ile davacının … plaka sayılı … marka çekiciyi … Şti inde İzmir 31.Noterliğinin 02/11/2012 tarihli satış senedi ile 7.000 TL sına satın aldığı, ancak İzmir 1.Ağır Ceza Mahkemesinin 13/02/2013 tarihinde kesinleşen 05/12/2012 tarih, 2011/494 Esas,2012/408 sayılı kararıyla müsaderesine karar verilmesi nedeniyle Alsancak Limanı E kapısından çıkış yapmak üzereyken Gümrük Muhafaza Memurları tarafından 25/10/2013 tarihli tutanak ile davacının zilyetliğinden alınarak zapt edildiği, davacının bu nedenle zararının tazmini için eldeki davayı açtığı anlaşılmıştır.
Bu çekicinin 31/12/1997 tarihinde İzmir Mali Şube Müdürlüğünce kaçakçılık suçundan yakalandığı,daha sonra İzmir 1.Ağır Ceza Mahkemesinin 22/07/1998 tarih, 1998/47 müteferrik sayılı kararı ile teminat karşılığı davalı … A.Ş ne teslim edildiği, davalının önce çekiciyi 02/12/2002 tarihinde dava dışı … Şirketine sattığı, bu şirket tarafından da 07/10/2003 tarihinde … Şti. ne satıldığı, en son İzmir 31.Noterliğinin 02/11/2012 tarih 28751 yevmiye numaralı satış sözleşmesi ile davacıya satıldığı ve müsadere kararının kesinleşmesi üzerine davacı zilyetliğinde iken el konulması üzerine davacının davalı şirkete karşı haksız eylem sorumlusu olarak tazminat isteminde bulunduğu, diğer davalı … nin de el koyma kararını trafik kayıtlarına şerh etmeyerek satışına engel olmadığından bahisle kusuruyla zarardan sorumlu olacağını ileri sürdüğü sabittir.
Gerçekten, İzmir 1.Ağır Ceza Mahkemesine 1998/47 Esas ile davalı şirket yönetim kurulu başkan ve üyeleri olan … ,… ,… ile şirket çalışanları … , …, … ve … aleyhine kaçakçılık suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda 2006/305 Sayılı 21/06/2006 tarihli karar ile sanıklardan …, … , … ve … hakkında açılan kamu davasının delil yetersizliğinden beraat, Sanık …’ın vefat etmesi nedeniyle düşme ile sanıklar … ve … hakkında da ülkeye yasal girişi bulunmayan ve kaçak olduğu anlaşılan 19 adet tır çekicisini 04/02/1987 tarih, 25/04/1997 tarihleri arasında satın alan …’ın araçları İstanbul’dan İzmir’e sanık … ile naklettirdiği ve bu araçların papağan lakaplı … isimli şahıs tarafından motor ve şase numaraları değiştirildiği, araçların kaçak ve çenç olduklarının sanıklar … ve …tarafından da bilindiği böylece bu sanıklar ile … ‘ın uzun süre teşekkül halinde kaçakçılık eylemi sabit olduğundan bahisle 4926 Sayılı Kanunun 5/1,10/1 maddeleri uyarınca cezalandırılmalarına karar verildiği bu kararın Yargıtay 7.Ceza Dairesinin 2008/9585 Esas, 2011/8113 sayılı 15/06/2011 tarihli kararı ile … ,… ,… ve … bakımından kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine, … ve … bakımından ise hükümden sonra yürürlüğe giren hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanması nedeniyle bozulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Bozma sonrası 2011/294 Esas ile devam eden kamu davasının yapılan yargılaması üzerine 2012/408 sayılı 05/12/2012 tarihli karar ile sanık …’ın 09/07/2012 tarihinde vefat etmesi nedeniyle kamu davasının düşürülmesine, diğer sanık … hakkındaki kamu davasının da zaman aşımı nedeniyle düşmesine, 19 adet çekicinin (dava konusu olan … plakalı olan da dahil) 5607 Sayılı Kaçakçılık Kanunu ile 5237 Sayılı TCK un 54 üncü maddesi uyarınca müsaderesine karar verildiği, bu kararın Yargıtay 7.Ceza Dairesinin 2015/4257 Esas, 2015/16173 sayılı 03/06/2015 tarihli kararı ile onanmak suretiyle kesinleştiği ceza dosyası içerinden belirlenmiştir.
Ceza mahkemesinde verilen zaman aşımı nedeniyle düşme kararı hukuk hakimi bakımından bağlayıcı değildir. Ancak, hem hukuk hakimi ceza dosyasındaki delilleri serbestçe değerlendirebilir, hem de ceza yargılamasında kesinleşen maddi olgular hukuk hakimi bakımından bağlayıcı, taraflar bakımından kesin delil niteliği taşımaktadır. Dolayısıyla, ceza yargılamasında davalı şirket yetkilisi ve çalışanlarının uzun süre teşekkül halinde kaçakçılık eylemi sabit görülerek cezalandırıldığı, bu kararın lehe olan ceza hükümleri uygulanması suretiyle bozulduğu, bu durumda şirket temsilcileri ve çalışanlarının hukuka aykırı suç teşkil eden eylemleri nedeniyle davacının zarar görmesi nedeniyle 6098 Sayılı TBK 49 ve devamında düzenlenen (mülga 818 Sayılı BK 40 vd ) haksız eylem hükümlerine dayanarak davalı şirketten zararının tazminini istemesinde hukuka aykırılık görülmediğinden, davalı şirket vekilinin husumete değinen tüm istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Keza, davacının satış sözleşmesine dayanarak akidi olan dava dışı … Şti ne karşı TBK un 217 ve devamı maddeleri kapsamında zararının tazminini isteme hakkının bulunması davalıya karşı haksız eylem hükümlerine göre zararını isteme hakkını ortadan kaldırmayacağından, davalı şirket vekilinin anılan hususlara değinen tüm istinaf nedenleri hukuka uygun bulunmamıştır.
Öte yandan, dava konusu çekicinin yakalanarak muhafaza altına alındığı 31/12/1997 tarihinde yürürlükte bulunan 1918 Sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanunun 23.maddesi ile zapt edilen eşya/araç ile ilgili olarak aracın trafik kaydına ve aracın ruhsatına şerh düşülmesi gerektiği hususunda emredici bir hüküm bulunmadığı açıktır. Nitekim, TCK.’nun 54/2 ve 70. maddeleri dikkate alındığında, müsadere kararı trafik sicilindeki kaydı kendiliğinden geçersiz hale getirmez. Ayrıca idare adına tescil veya paraya çevirme yolu ile infaz edilmediği sürece trafik sicil kaydı geçerliliğini korur. Bu düzenlemeler kapsamında; ilk derece mahkemesince davalı … nin davacının zararından sorumlu olmayacağı yönündeki tespit ve değerlendirmesi yerinde bulunmuştur.
Ancak bu tespit ve hukuki değerlendirme üzerine Maliye Hazinesi hakkındaki davanın esastan reddine karar verilmesi gerekirken, husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi isabetsiz ise de istinaf başvurusunda bulunanın sıfatı gereği bu husus sonuca etkili görülmemiş olup; davacı vekilinin ve davalı şirket vekilinin … nin sorumlu olması gerektiğine yönelik tüm istinaf nedenleri yerinde bulunmamıştır.

Tarafların zarar miktarına değinen istinaf başvurusuna gelince; haksız fiilden kaynaklanan maddi tazminat davasında, zarar veren kaza tarihi itibariyle meydana gelen gerçek zarardan sorumludur. Zarar; kişinin isteği dışında gerek malvarlığında ve gerekse kişi varlığında meydana getirilen bir eksilmedir. Miktarı ise malvarlığında hukuka aykırı tecavüzün meydana gelmeden önceki ve sonraki durumları arasındaki fark olarak tanımlanabilir. Malvarlığındaki eksilmenin saptanması için zarar bırakıcı eylemden sonra meydana gelen durum ile bu davranış yapılmasa idi gösterecek olduğu durumun karşılaştırılması gerekir. Zararın varlığı ile tutarının belirlenmesi tazminatın saptanmasından önceki bir evredir ve onun dayanağını oluşturur. Tazminat miktarı hiçbir zaman meydana gelen gerçek zarar tutarını aşmamalıdır. Zarar gören oluşan zararın üstünde bir yarar sağlayamaz.
Eldeki davada İzmir 1.Ağır Ceza Mahkemesinin 13/02/2013 tarihinde kesinleşen 05/12/2012 tarih, 2011/494 Esas,2012/408 sayılı kararıyla müsaderesine karar verilen çekicinin davacının zilyetliğinden çıktığı 25/10/2013 tarihi itibariyle rayiç değerinin 20.000 TL olduğu hem 21/09/2017 tarihli heyet raporu hem de daha sonraki 05/02/2021 tarihli asıl ve 17/10/2022 tarihli rapor ile sabit olduğuna göre; ilk derece mahkemesince davacının çekici zararının elinden çıktığı tarih itibariyle mal varlığında oluşan eksilmenin giderilmesi suretiyle bu miktar üzerinden kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, elde edilen menfaatlerin mahsubu suretiyle 9.410 TL sı üzerinden kabul kararı verilmesi isabetsiz olduğundan davacı vekilinin bu hususa değinen istinaf başvurusu yerinde bulunmuş, davalı şirket vekilinin bu hususa değinen istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.
Ayrıca, davacının müsadere edilen çekici nedeniyle iş bağlantısı kurduğu ve zilyetliğinden çıktığı 25/10/2013 tarihinden sonra aylık 7.000 TL üzerinden vinç kiralamak zorunda kaldığını ileri sürerek 33.040 TL kira bedeline ilişkin kazanç kaybı isteğinde bulunmuş ise de, bu yöndeki iddiasını ispat edemediğinden; ilk derece mahkemesince bu yöndeki isteğin reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin bu yöndeki istinaf nedenleri usul ve yasaya uygun bulunmamıştır.
Hal böyle olunca yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; davalı şirket vekilinin ise tüm istinaf nedenleri yerinde olmadığından istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK un 353/1 inci maddesinin (b-1) bendi uyarınca esastan reddine, davacı şirket vekilinin vinç bedeline yönelik istinaf nedeni dışındaki diğer tüm istinaf nedenleri yerinde olmadığından istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK un 353/1 inci maddesinin (b-1) bendi uyarınca kısmen esastan reddine, davacı şirket vekilinin vinç bedeline yönelik istinaf başvurusu yerinde olduğundan 6100 Sayılı HMK un 353/1 inci maddesinin (b-2) bendi uyarınca kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasını gerektiren bir eksiklik bulunmadığından, düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi suretiyle; davalı … Hakkındaki davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, diğer davalı … A.Ş. hakkındaki davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, 20.000 TL sı tazminatın 25/10/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı şirketten tahsiline davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine; karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı şirket vekilinin ise tüm istinaf nedenlerinin, davacı şirket vekilinin vinç bedeline yönelik istinaf nedeni dışındaki diğer tüm istinaf nedenleri yerinde olmadığından 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı şirket vekilinin vinç bedeline yönelik istinaf başvurusu yerinde olduğundan 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-2) bendi gereğince KABULÜNE,
3-İlk Derece Mahkemesi olan İzmir 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/328 Esas – 2023/200 Karar sayılı 13/03/2023 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
4-Düzelterek Yeniden Esas Hakkında Hüküm Kurulmak Suretiyle;
a)Davalı … Hakkındaki davanın husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
b)Diğer davalı … .A.Ş. hakkındaki DAVANIN KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
c)20.000 TL sı tazminatın 25/10/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı şirketten tahsiline davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
ç)Davacı tarafından peşin yatırılan 273,25 TL ile ıslahla yatırılan 720,00 TL olmak üzere toplam 993,25 TL’nin alınması gereken 1.366,20 TL karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 372,95 TL harcın davalı şirketten alınarak Hazineye gelir kaydına, mahsubuna karar verilen 993,25 TL karar ve ilam harcının davalıdan şirketten alınarak davacıya verilmesine,
d)Davacı tarafından yapılan 3.798,33 TL yargılama giderinden, davanın kabul oranı olan %34’e göre hesaplanan 1.291,43 TL’nin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
e)Davalı … tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
f)Davalı şirket tarafından yapılan 160,00 TL yargılama giderinin davanın ret oranı olan %66’sına göre hesaplanan 105,60 TL’nin davacıdan alınarak davalı şirkete verilmesine, bakiye giderin davalı üzerinde bırakılmasına,
g)Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince; kabul edilip hüküm altına alınan tutarı üzerinden 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
h)Davalı … kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden önceki hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince; reddedilen tutar üzerinden 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
ı)Davalı şirket kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince; reddedilen tutar üzerinden 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılması gereken 738,00 TL istinaf yoluna başvuru harcı davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
6-Davalı şirket tarafından peşin yatırılan 738,00 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 269,85 TL istinaf karar ve ilam harcının alınması gereken 642,11 TL’den mahsubuyla, bakiye 372,26 TL istinaf karar ve ilam harcının davalı şirketten alınarak Hazineye gelir kaydına,
7-Davacı tarafından yapılan 118,00 TL istinaf yargılama giderinin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı şirket tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
9-Artan gider avanslarının yatıranlara iadesine,
10-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans ve harç tahsil / iade işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi’nce yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 07/11/2023 tarihinde, 6100 Sayılı HMK’nun 362. Maddesi (1-a) bendi gereğince KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.