Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2023/1836 E. 2023/1571 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/1836
KARAR NO : 2023/1571

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2023/177 derdest
KARAR TARİHİ : 16/05/2023
DAVA : Kararının iptali
KARAR TARİHİ : 13/07/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/07/2023

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosya incelendi;

G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü

TARAFLARIN İDDİA,SAVUNMA İLE YARGILAMA SÜRECİ
Davacı vekili talep dilekçesinde özetle;… tarafından davacıya tahsis edilen … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde %95 seviyede tamamlamış olduğu fabrika binasını tamamlamak maksadıyla tarafına yapı ruhsatı verilmesi istemiyle …ne 12.05.2020 tarihli dilekçeyle yapılan başvurunun … Müdürlüğü’nce cevap verilmemek suretiyle zımnen reddine ilişkin işlemin iptaline , davacının inşaatını tamamlayarak iş yeri açma ve çalışma ruhsatını alması için tamamlaması gereken inşaatına ilişkin bir türlü ilgili kurumca yapı ruhsatı düzenlenmemesi nedeniyle ülkenin içinde bulunduğu enflasyonist hava ve covid -19 sürecinin etkilerinin ekonomik anlamda davacıyı ciddi anlamda etkilemesinden önce ivedi olarak işbu red kararının ihtiyati tedbir ile durdurularak ruhsat işlemlerinin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini , zamanaşımı itirazında bulunduklarını , tarafından … …’ye ruhsat uzatım dilekçesi ile birlikte yeni yapım firması evraklarının sunulması gerektiğini , davacının davaya konu işlem için gereken bu evrakları tamamlamadığını , davalıya e karşı sorumluluğunu yerine getirmediğini Mahkemenin vermiş olduğu karar doğrultusunda ruhsat işlemlerine devam edilebilmesi için, … muhasebe kayıtlarında gözükmeyen ödemelerin eğer yapıldıysa yapıldığına ilişkin karşılıklı mutabakatın sağlanması gerektiğini , ödeme yapıldığına ilişkin evrakın sunulmaması üzerine 26.02.2021 tarihli 717 sayılı Yönetim Kurulu kararı ile 02.02.2019 tarihli 30674 numaralı Resmî Gazetede yayınlanan Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliğinin 59. ve 60. Maddeleri uyarınca davacının arsa tahsisinin iptaline ilişkin karar verildiğini , davalının 26/02/2021 tarih,717 sayılı karar tahsisin davacının tahsis bedellerini ödemediğinden bahisle iptaline karar verilmesine ilişkin kararın iptali ile ilgili dava açtığını , ruhsat başvurusu sırasında verilmesi gereken Yapı Denetim Firmasına ait belgeleri sunmadığını , mevcut durumda açıkça sorumluluğunu yerine getirmeyen davacının kusurlu olduğu ve yükümlülüklerini yerine getirmediğinin sabit olduğunu , davacının işbu talebi haksız ve kötü niyetli olup, davacının tedbir talebinin reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince davacının tedbir isteğinin reddi yönünden verilen 16/05/2023 tarihli kararda özetle;Somut olayda davanın, davacı …’ün yapı ruhsatı talepli başvurusuna istinaden idare tarafından yapılmış olan zımni ret şeklinde tezahür eder kararının iptaline, davalının yapı ruhsatı taleplerine ilişkin kararının ihtiyati tedbir ile durdurulmasına karar verilmesi talebiyle açıldığı, dosya kapsamında yapı ruhsatı talebi yönünden verilmiş bir yönetim kurulu veye genel kurul kararının olduğuna dair taraflarca beyanda bulunulmadığı, dosya kapsamıyla iddia ve talebin yargılamayı gerektirdiği, dava konusu uyuşmazlığın esasını çözer nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğinden bahisle davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin reddine,karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla davacının inşaatını tamamlayarak iş yeri açma ve çalışma ruhsatını alması için tamamlaması gereken inşaatına ilişkin bir türlü ilgili kurumca yapı ruhsatı düzenlenmemesi nedeniyle red kararının ihtiyati tedbir ile durdurularak ruhsat işlemlerinin devamına karar verilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAFA CEVAP :
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacının ihtiyati tedbir talebinin soyut, mesnetsiz olduğunu yargılamayı gerektirdiğini , yerel mahkemenin 16.05.2023 tanzim tarihli ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen ara kararının hukuka uygun olduğundan bahisle davacının başvurusunun esastan reddine karar verilerek yerel mahkeme ara kararının onanmasına karar verilmesini saygıyla talep ederiz.

G E R E K Ç E:

Uyuşmazlık, ruhsat verilmesi isteminin zımnen reddinin iptali yönünde açılan davada talep edilen ihtiyati tedbir isteminin reddinden kaynaklanmaktadır.
İlk derece mahkemesince yukarıda özetlenen gerekçelerle istemin reddine karar verilmiş karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
HMK’nın 389. maddesinde ”Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
Birinci fıkra hükmü niteliğine uygun düştüğü ölçüde çekişmesiz yargı işlerinde de uygulanır” hükmü düzenlenmiştir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2021/3452 Esas, 2021/6001 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere; ” Toplumsal hayatın ve insan ilişkilerinin karmaşık hale gelmesinin hukuk alanındaki yansımalarından bir tanesi de, uyuşmazlıkların kısa süre içerisinde çözümlenmesinin güçleşmesidir. Bu sakıncaların giderilmesi amacıyla, henüz uyuşmazlığın sona ermesini beklemeden ve uyuşmazlık sona erinceye kadar kişilerin hukukî menfaatlerini geçici olarak güvence altına alma ihtiyacı doğmuştur. Bu ihtiyaç karşımıza geçici hukuki koruma yollarını çıkarmıştır. İhtiyati tedbirde geçici hukuki korumalardan en önemlisidir.
İhtiyati tedbir öğretide “…kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca, davacı veya davalının (dava konusu ile ilgili olarak) hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte, geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır.” şeklinde tarif edilmiştir (Medeni Usul Hukuku 12. Baskı Sh.714-Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez, Prof. Dr. Oğuz Atalay, Prof. Dr. Muhammet Özekes). Anılan tariften de anlaşılacağı üzere ihtiyati tedbirin diğer fonksiyonları yanında davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu şey üzerinde yeni bir takım ihtilafların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki korumadır. 6100 sayılı HMK’nun 389 vd. maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbir de amaç karşı tarafı cezalandırmak baskı altına almak değil, hakkın korunmasına hizmet etmek olmalıdır. Esas hakkındaki hükme kadar taraflar açısından davanın uzamasından kaynaklanan sakıncaları gidermek ve geçici hukuki koruma sağlamak, böylelikle davacının açmış olduğu davayı kazanması halinde dava konusu olan şeye kavuşmasını daha dava sırasında güvence altına almak, taraflar arasındaki sözleşmenin dava süresince ayakta kalmasına yardımcı olmak amacıyla başvurulan geçici hukuki korumalardandır. Tedbir kararının verilmesi sonrasında koşullarda bir değişiklik olduğunda bu değişen şartlara uygun olarak ihtiyati tedbir kararı talep üzerine kaldırılabileceği gibi gözden geçirilip gerekirse değişikliğe gidilebilir. İhtiyatî tedbir yargılamasında tam bir ispata gerek yoktur. Mahkemenin, ihtiyatî tedbir isteyenin hakkının mevcut olduğuna kanaat getirmesi, başka bir ifade ile onun haklılığını kuvvetle muhtemel görmesi yeterlidir (Arens/Lüke, 1994: 482; Musielak, 1995: 396; Thomas/Putzo, 1995: 1416; Kuru-Usul, C III, 1991: 3075; Bilge/Önen, 1978: 374; Ansay, 1960: 197; Yılmaz, s. 51).
Mahkemenin incelemesi, sadece ihtiyatî tedbir talebinin kabule değer olup olmadığını takdir edebilecek kanaatin kendisinde uyanması ile sınırlı olmalıdır. Davanın esası hakkında karar vermediği için, ihtiyatî tedbir kararı ile sınırlı olarak kanaatini açıklayan hâkim, bu sebeple reddedilemez.
İhtiyatî tedbir kararı geçici bir karar olup, durum ve şartların değişmesi halinde değiştirilebilir veya kaldırılabilir. Bu nedenle ihtiyatî tedbir kararları kesin hüküm teşkil etmedikleri gibi, asıl dava konusu olan hakkın varlığına da karine teşkil etmezler. Buna göre, ihtiyatî tedbir talebinin kabul veya reddine karar verilmesi, asıl davanın da kabul veya reddini gerektirmez.

Her ne kadar öğretide ve HMK öncesi bazı Yargıtay kararlarında, asıl uyuşmazlığı çözecek nitelikte, uyuşmazlığın özüne ilişkin olarak ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği kabul edilmiş ise de; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısında 395. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “asıl uyuşmazlığı çözecek nitelikte olmamak şartıyla,” ibaresi, TBMM Adalet Komisyonundaki görüşmeler sırasında HMK taslak madde metninden çıkarılmıştır. Kanun koyucunun bu ibareyi taslak metinden çıkarmasındaki amacın, bu ilkenin dar (katı) yorumlanması sonucu, uyuşmazlıkların sonuçlanması uzun zaman almasından dolayı davacının çoğu kez davayı kazandığı halde, dava ile elde etmek istediği sonuca ulaşamadığından kaynaklı olarak oluşabilecek mağduriyetlerin önüne geçmek olduğu sonucuna varılabilir ” şeklindedir.
Somut olayda İzmir 4. İdare Mahkemesince verilen 24/01/2020 tarih, 2019/514 esas , 2020/150 karar sayılı kararı ile ; dava konusu işlemin tesisi sonrasında ve fakat dava açılması öncesinde davacı lehine değişen Yönetmelik hükümleri ve tavsiye raporunda belirtilen eşitlik ve adalet ilkelerine aykırılık ile …’a da külfet getireceği yönündeki hususlar göz önünde bulundurulduğunda inşaatın büyük bir kısmını tamamlayarak faaliyete dahi başlayan davacı adına yapılan arsa tahsisinin iptaline ve arsa ile binanın geri alımına dair dava konusu işlemde kamu yararına, hukuka ve hakkaniyete uygunluk bulunmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verildiği , kararın istinaf isteminin reddi kararı ile kesinleştiği görülmüştür.
Uyuşmazlık konusu olayda; davacı tarafından kendisine tahsis edilen … ada, … sayılı parselde %95 seviyede tamamlamış olduğu fabrika binasını tamamlamak maksadıyla tarafına yapı ruhsatı verilmesi istemiyle …ne 12.05.2020 tarihli dilekçeyle başvuruda bulunulduğu, söz konusu başvuru üzerine … Müdürlüğü’nce 2 ay içinde cevap verilmemek suretiyle zımnen reddedilmesi üzerine bu kez tarafına yapı ruhsatı verilmesi istemiyle 22.09.2020 tarihli dilekçeyle İzmir Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne başvuruda bulunulduğu, başvuru üzerine İzmir Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün 09.10.2020 tarih ve 75599 sayılı yazı ile … Organize Sanayi Müdürlüğüne ve davacıya alınmak istenen yapı ruhsatı belgelerine ilişkin iş ve işlemlerin yapılmama gerekçelerinin etraflıca açıklanarak konu hakkındaki tüm bilgi ve belgelerin gönderilmesinin istenildiği, fakat işbu yazıya … Organize Sanayi Müdürlüğünce cevap verilmemesi üzerine davacının başvurusu hakkında hiç bir işlem yapılmadığı , söz konusu işlemlerin iptali ile ilgili açılan davada İzmir 5. İdare Mahkemesi’nin 28/12/2021 günlü, 2020/1683 esas , 2021/2085 karar sayılı kararı ile ; 12.05.2020 günlü başvurunun cevap verilmemek suretiyle reddine ilişkin işlem yönünden davanın süre aşımı nedeniyle reddine; davacının 22.09.2020 tarihli dilekçeyle yaptığı başvurunun cevap verilmemek suretiyle reddine ilişkin işlemin ise iptaline karar verildiği , kararın İzmir Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesinin ” TOB … Müdürlüğü’ne yapılan yapı ruhsatı başvurusunun cevap verilmemek suretiyle reddine ilişkin işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın İdare Mahkemesinin görev alanı içinde olmadığının anlaşıldığı; 2577 sayılı Yasanın 5. maddesi kapsamında maddi veya hukuki yönden bağlılık ve sebep-sonuç ilişkisi bulunmayan ve farklı yargı mercilerinin görev alanına giren işlemlerin tek bir dilekçe ile dava konusu edilmesinin olanaklı olmadığı görülmektedir.” gerekçeli kararı ile kaldırıldığı anlaşılmıştır.
Bu durumda yapı ruhsatı verilmesi başvurusuna cevap verilmesinden sonraki dönemde arsa tahsisinin …’nin 26.02.2021 tarihli 717 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile iptaline karar verildiği , bu karara karşı açılan davanın derdest olduğu , arsa tahsisinin iptali yönünde karar verilen taşınmaz hakkında ruhsat işlemlerine devam edilmesi yönünde tedbir kararı verilemeyeceği gibi ruhsat verme koşullarının tam olarak oluştuğu hususunun bu aşamada yaklaşık olsa da ispat edilebildiği söylenemeyeceğinden , ilk derede mahkemesince tedbir talebinin reddine karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; ilk derece mahkemesince geçici hukuki koruma yönünden taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı ve davacı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından peşin yatırılan 492,00 TL istinaf yoluna başvuru harcı ile 179,90 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubuyla Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, harç tahsil / iade işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 13/07/2023 tarihinde, 6100 Sayılı HMK’nun 362. Maddesi (1-f) bendi ve 6100 Sayılı HMK 391/3 . fıkrası gereğince KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.