Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2023/1031
KARAR NO : 2023/1904
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2018/1117 Esas – 2022/1227 Karar
KARAR TARİHİ : 29/12/2022
DAVA : Maddi – Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 02/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/10/2023
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 353/1(b-1/son) cümle uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü
TARAFLARIN İDDİA, SAVUNMA İLE YARGILAMA SÜRECİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 22/11/2008 tarihinde müvekkillerinden … ‘in maliki olduğu ve kazada vefat eden yeğeni … ‘in sürücüsü olduğu … plakalı araç ile tam kusurlu olan davalı … ‘ın sevk ve idaresinde bulunan malikinin davalı … ‘ın olduğu … plaka sayılı aracın çarpışması sonucu ölümlü ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, davacı … ‘in ciddi yaralandığı sürekli iş gücü kaybı için 100 TL, gecici iş gücü kaybı için 50 TL, tedavi, bakıcı ve iyileştirme giderleri olarak 50 TLolmak üzere şimdilik 200 TL maddi ve 30.000,00 TL manevi tazminat ile davacı … ‘un kaza neticesinde annesini, babasını ve oğlunu kaybettiğinden 20.000,00 TL manevi tazminatın, davacılar … ,… , … ve … ‘in kaza neticesinde aynı anda hem annelerini hem babalarını hem de yeğenlerini kaybettiklerini bu nedenle her bir davacı için ayrı ayrı 10.000,00 ER TL manevi tazminat olmak üzere toplam 90.000 TL manevi tazminatın ve … için 200 TL maddi tazminatın belirsiz alacak davası olarak kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacılar vekili,01/07/2022 tarihli dilekçe ile davalılardan … A.Ş tarafından yargılama devam ederken 125.000 TL ödendiğinden bu davalı hakkındaki maddi tazminat davasından feragat etmiştir. Ayrıca, 03/09/2011 tarihli dilekçe ile davacı … bakımından maddi tazminat isteğini diğer davalılardan hakkında 605.954,63 TL olarak artırmıştır.
Davalı … A.Ş. vekilinin cevap dilekçesinde; … plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde 1833-K-1005329-000 nolu ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, poliçeye göre teminatın 100.000,00 TL ile sınırlı olduğunu müvekkili şirketin poliçeden kaynaklı sorumluluğunun gerçek zarar ve sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı ile sınırlı olduğundan davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımına uğradığını ve zaman aşımından reddinin gerektiğini, davacının … A.Ş. ve davalı aleyhine dava açmadan evvel zorunlu arabulucuk başvuru şartını yerine getirmediğinden davanın usulden reddi gerektiğini, kusur dağılımının tespiti için ATK’dan rapor alınmasının gerektiğini, Borçlar Kanunu ‘nun 52. Md doğrultusunda maddi tazminattan makul oranda hakkaniyete uygun indirim gerekip gerekmediğinin irdelenip tartışılmasının gerektiğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … adına usulüne uygun tebligat yapılmış, davalı cevap dilekçesi sunmadığı gibi duruşmalara da katılmamıştır.
İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sonucu verilen kararda özetle; ” ..Toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda davacı tarafça 22.11.2008 tarihinde meydana gelen kaza sonucu davacılardan … ‘in yaralandığı ve diğer davacıların miras bırakanları … ,… ve … ‘in vefat ettiğinden bahisle oluşan maddi ve manevi zararın giderilmesine yönelik olarak davalılar hakkında Mahkememize dava açıldığı, 22.11.2008 tarihinde davacılardan … adına kayıtlı , miras bırakan … ‘in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile davalı … adına kayıtlı , davalı … ‘ın sevk ve idaresindeki , davalı … AŞ. nezdinde 22/02/2008-22/02/0-2009 tarihleri arasında geçerli 1833-K-1005329-000 nolu ZMMS poliçesi ile sigortalı … plaka sayılı aracın trafik kazasına karıştığı,davalı … ‘ın geçme yasağı bulunan yerde karşı şeride geçerek diğer araç sürücüsünün önünü kapatmak sureti ile kazanın oluşumuna sebebiyet verdiği ve trafik kazasının oluşumunda davalı … ‘ın tam kusurlu olduğu, miras bırakan … ‘in ise kusursuz olduğu, meydana gelen trafik kazası sonucu davacılardan … ‘in % 30 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacak ve iyileşme süresi 3 aya kadar uzayabilecek şekilde yaralandığı, davacı miras bırakanları … ,… ve … ‘in de vefat ettiği ,kaza sebebiyle davacı … yönünden 726.643,84 TL sürekli iş göremezlik 1.047,09 TL geçici, 638,70 TL bakıcı gideri ve 2.625,00 TL tedavi amaçlı yol gideri olmak üzere toplam 730.954,63 TL maddi tazminat talep edilebileceğinin alınan ayrıntılı ve gerekçeli bilirkişi raporu ile belirlendiği, oluşan maddi zarardan davalı araç sürücüsü ve malikinin haksız fiil hükümleri, davalı sigorta şirketinin de ZMMS poliçesi hükümleri doğrultusunda sorumlu oldukları, davalı araç sürücülsü ile araç maliki yönünden olay tarihinden itibaren, davalı sigorta şirketi yönünden de dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceği, yargılamanın devamı esnasında maddi tazminat açısından davalı sigorta şirketi tarafından teminat limitinin üst miktarı olan 125.000,00 TL’nin davacı tarafa ödendiği ve davacı tarafça davalı sigorta şirketi yönünden maddi tazminat talebinden feragat edildiği , feragatin davaya son veren taraf işlemlerinden olduğu ve davacılar vekilinin vekaletnamesinde davadan feragat yetkisinin bulunduğu , davacı … ‘ in davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin mahsubu sonucu bakiye maddi tazminat alacağının 605.954,63 TL tutarında olduğu söz konusu bedelinin davalı araç sürücüsü ve malikinden talep edilebileceği ,… ,… ve … mirasçısı olan davacılardan … ‘in hem kendisinin yaralandığı hem de kazada annesini, babasını ve yeğenini kaybettiği, davacı … ‘un kaza sonucu annesini, babasını ve oğlunu kaybettiği, davacılar … , … , … ve … ‘in de hem anne, babalarını hem de yeğenlerini kaybettikleri, davacıların anne, baba, evlat ve yeğenlerinin ölümü nedeniyle manevi olarak da zarara uğradıkları, uğranılan manevi zararın da kazaya karışan ve kusurlu olan … plaka sayılı aracın maliki ile aracın sürücüsü tarafından giderilmesinin gerektiği, olayın niteliği, kusur oranı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ve paranın satın alım gücü göz önüne alınarak uygun miktarda manevi tazminatın hüküm altına alınmasının gerektiği incelenen tüm dosya kapsamı ile anlaşılmış, davacı … ‘ in maddi tazminat talebinin davalı … AŞ. yönünden vaki feragate binaen reddine, davacı … ‘ in maddi tazminat talebinin davalılar … ve … yönünden kabulüne, tüm davacıların manevi tazminat talebinin davalılar … ve … yönünden kabulüne karar verilmiştir.”
D E L İ L L E R :
Muğla 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/172 Esas 2010/182 Karar sayılı dosyası, İstanbul ATK 2. İhtisas Kurulunun 26.08.2020 raporu, 24.02.2022 tarihli ATK 2. Üst Kurulu raporu, 22.08.2022 tarihli aktüer bilirkişi raporu, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını gösterir araştırma tutanakları ve tüm dosya kapsamıdır.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkil hakkında davacının tüm talepleri zamanaşımına uğradığını, zamanaşımı nedeniyle davanın reddi gerekirken müvekkil hakkında kabul kararı verilemeyeceği, kaza 22.11.2008 tarihinde gerçekleştiği, dava konusu olay sırasında yürürlükte bulunan 818 Sayılı Borçlar Kanununa göre zararı ve zarar vereni öğrendiği tarihten itibaren 1 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, davacılar için zamanaşımı süresi çoktan dolmakla açılan davanın usuleden reddi gerektiğini, müvekkilin dava konusu olayın meydana gelmesinde hiçbir kusuru bulunmadığını, müvekkil araç sürücüsü olmadığını, kazanın meydana gelmesine sebebiyet vermediğini, müvekkil hakkında verilen hüküm hukuka aykırı olduğunu, yapılan hesaplama da hukuka aykırı olup Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında Değişiklik Yapılmasına Dair Genel Şartlar’a göre bedensel hasarların tazminat hesaplanmasında 1,65 Teknik Faiz uygulanması zorunlu hale getirildiğini, yapılan hesaplama da yanlış ve hukuka aykırı olduğunu, verilen kararın kaldırılarak davanın reddine dair karar verilmesini istemiştir.
İSTİNAFA CEVAP :
Davacı taraf istinafa cevap vermemiştir.
G E R E K Ç E
Uyuşmazlık, ölümlü ve yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan haksız eylem nedeniyle maddi manevi tazminat isteklerine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yukarıda özetlenen gerekçelerle, davalılardan sigorta şirketi hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine, diğer davalılar hakkındaki davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalılardan araç maliki … istinaf başvurusunda bulunmuştur.
6100 Sayılı HMK’nun 355. maddesi uyarınca inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilir; HMK’nun 357 inci maddesinde düzenlenen, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz, hükümleri çerçevesinde inceleme yapılmıştır.
Bilindiği üzere; trafik kazasında sürücünün kusurlu olması halinde zarar gören zararını, 6098 Sayılı TBK un 49 uncu maddesi gereğince sürücüden, 2918 Sayılı Kanununun 85 inci maddesi uyarınca işletenden ve motorlu aracın zorunlu trafik sigortacısından zararını isteyebilir. Araç işleteni de, sigorta şirketi de zarar görene karşı sürücü ile birlikte müteselsilen sorumludur.
Keza, 6098 Sayılı TBK’nın 61 inci maddesi uyarınca; birden çok kişi birlikte bir zarara neden oldukları veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanacaktır. Aynı yasanın teselsül hükümlerini düzenleyen 163. Maddesi uyarınca ise; alacaklı, borcun tamamının veya bir kısmının ifasını dilerse borçluların hepsinden, dilerse yalnız birinden isteyebilir.
Yine, 6098 Sayılı TBK un 50/1.fıkrası gereğince zarar gören zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Haksız fiil nedeniyle bedensel zararlar 6098 Sayılı TBK’nun 54. maddesinden tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olarak gösterilmiş, 55/1. fıkaraya göre bedensel zararların bu kanun hükümlerine ve sorumluluk ilkelerine göre hesaplanacağı öngörülmüştür. 56. maddesine göre bedensel bütünlüğün zedelenmesi durumunda zarara uğrayana hakim bir miktar manevi tazminat verir.
Kural olarak, 6098 Sayılı TBK. 74 maddesi gereğince ceza mahkemesince verilen kararlar hukuk hakimi bakımından bağlayıcı değildir. Ancak, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir, ceza mahkemesince fiilin hukuka aykırılığına yönelik kesinleşen maddi olgular hukuk hakimi bakımından da bağlayıcı olup, taraflar yönünden de kesin delil niteliği taşımaktadır (Yargıtay HGK’nun 17/09/2008 Tarih, 2008/4/564 esas, 2008/536 karar).
Somut olayda, Muğla 1.Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/172 Esas sayılı kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda davalı … ‘ın kullandığı … plaka sayılı araç ile Antalya-Muğla Karayolunda seyir halinde iken yolun Köyceğiz Toparlar Beldesi yerleşim alanı dışındaki kesiminde sollama yasağını ihlal ederek, kendi şeridinde seyretmekte olan ölen … ‘in kullandığı … plaka sayılı aracın şeridine tecavüz ederek aracın sağ ön kısmının, gelen aracın sol ön kısmına çarpmak suretiyle … plaka sayılı araçta bulunan sürücü … ile aynı araçta yolcu olarak bulunan … ve … ‘in ölümüne, aynı araçtaki yolcu olarak bulunan katılanlar … ve … ‘in yaralanmasına, sanığın kullandığı araçta yolcu olarak bulunan … ‘ın basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek derecede yaralanmasına sebebiyet verdiği, Adli Tıp kurumu Trafik İhtisas Dairesi raporu uyarınca sanık … ‘ın tam kusurlu, … ‘in ise kusursuz olduğu belirlenmesi suretiyle davalı … ‘ın geçme yasağı bulunan yerde karşı şeride geçip diğer araç sürücüsünün önünü kapatması suretiyle bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne, birden fazla kişinin yaralanmasına neden olduğundan bahisle TCK un 85/2 inci maddesi,22/3 üncü maddesi ile cezalandırılmasına karar verildiği, bu kararın Yargıtay 12.Ceza Dairesinin 2012/27238 Esas, 2013/16964 sayılı 20/06/2013 tarihli karar ile onanmak suretiyle kesinleştiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, ceza yargılamasında davalıların işleteni, sigortacısı olduğu araç sürücüsü davalı … ‘ın bilinçli taksir düzeyinde olan tam kusurlu eylemi ile davacıların murisleri … ve … ‘in ve … ‘in ölümüne, davacılar … ve … ‘inde yaralanmasına neden olduğu yönündeki kesinleşen maddi olgular, eldeki davada taraflar bakımından kesin delil, hukuk hakimi bakımından bağlayıcı nitelikte olduğuna göre; ilk derece mahkemesince davacı tarafın maddi manevi zararından kural olarak davalıların müteselsilen sorumlu tutulmalarında hukuka aykırılık bulunmadığından, davalı … vekilinin anılan hususlara değinen tüm istinaf nedenleri yerinde değildir.
Öte yandan, Adli Tıp İkinci Üst Kurulu ‘un 24/02/2022 tarih, 595 sayılı rapor içeriğinden davacılardan … ‘in 22/11/2008 tarihli trafik kazası sebebiyle incelenen olay tarihli BT lerde sol diyafragma altında serbest havanın izlendiği, solunum sıkıntısının geliştiği, diyafragmadaki etkilenmeye sebep olduğu ve 8 yıl sonra meydana gelen diyafragma rüptürü ile davaya konu olan olay arasında illiyet bağının bulunduğu, ancak dalak kapsülünde oluşan laserasyonlar ve splenectomi ile mezkur olay arasında illiyet bağının bulunmadığı, cihetle diyaframa rüptürüne bağlı yaralanmasının E cetveline göre (yaşına) %30 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren üç aya kadar uzayabileceği belirlendiğine göre, davalı … vekilinin davacı … ‘in maluliyetinin dava konusu kazayla oluşmadığına yönelik istinaf itirazları dosya içeriğine uygun bulunmamıştır.
Beri yandan, daimi iş gücü kaybı ve destek zararının hesaplanmasında bakiye ömür süresi tespitinde daha güncel ve ülkemize ait verilere göre hazırlanmış olan TRH 2010 yaşam tablosunun esas alınması ve gerçek zararın tespiti ve uygulama birliği açısından daha isabetli olacağı Yargıtay 4.HD’nin 2020/6063 E- 2021/3196 K sayılı ve benzer kararlarında vurgulanmış olduğundan, ilk derece mahkemesince hükme esas alınan 2209802022 tarihli raporda davacı … ‘in daimi iş gücü kaybı maddi tazminat hesaplamalarında TRH 2010 yaşam tablosunun uygulanması suretiyle ve asgari ücret üzerinden hesaplama yapılmasında davacının geçici iş gücü kaybı tazminatının 1.047,09 TL, 638,70 TL bakıcı gideri, 2.625,00 TL tedavi amaçlı yol gideri ile 726.643,84 TL kalıcı iş gücü kaybı tazminatı hesaplanmasında hukuka aykırılık bulunmadığından, davalı … vekilinin maddi tazminat raporuna yönelik istinaf nedenleri de yerinde görülmemiştir.
Ayrıca, müteselsil borçluluğu düzenleyen 6098 Sayılı TBK un 162 ve devamı maddelerinden,müteselsil borçlulardan birinin alacaklıya karşı sürebileceği defiler varsa bunu diğer borçlulardan bağımsız olarak ileri sürmesi mümkün olup, bu defi sonucu kurtulduğu borç miktarını diğer müteselsil borçlulara karşı da ileri sürebilir. Bu defiler 6098 TBK 164. maddesinde gösterilen ve şahsi ilişkiler veya mütelsil borcun sebep veya konusundan doğan defiler olup, bunların dışında ileri sürülen defiler müteselsil borçlular arasındaki rücu hakkını kaldırmaz.Aynı Kanunun 165 inci maddesine göre; müteselsil borçlular arasında aksine bir sözleşme bulunmaması taktirde borçlulardan biri diğer borçluların durumunu ağırlaştıramaz. Dış ilişkide alacaklıya karşı sonuç doğurabilen böyle bir işlem, iç ilişkide rücu hakkını kısmen yada tamamen kaldırıcı etkiye sahip değildir.
Diğer taraftan, 6098 Sayılı TBK 166 maddesine göre “(1)Borçlulardan biri, ifa veya takasla borcun tamamını veya bir kısmını sona erdirmişse, bu oranda diğer borçluları da borçtan kurtarmış olur. (2)Borçlulardan biri, alacaklıya ifada bulunmaksızın borçtan kurtulmuşsa, diğer borçlular bundan, ancak durumun veya borcun niteliğinin elverdiği ölçüde yararlanabilirler. (3) Alacaklının borçlulardan biriyle yaptığı ibra sözleşmesi, diğer borçluları da ibra edilen borçlunun iç ilişkideki borca katılma payı oranında borçtan kurtarır.” denilerek, müteselsil sorumlulukta borcun sona ermesi ve diğer müteselsil borçlulara sirayeti düzenlenmiş, yine TBK’nın 168. Maddesinde “(1)Diğerlerine rücu hakkına sahip olan borçlulardan her biri, ifa ettiği miktar oranında alacaklının haklarına halef olur. (1)Alacaklı diğerlerinin zararına olarak borçlulardan birinin durumunu iyileştirirse, bunun sonuçlarına katlanır.” denilerek ödemede bulunanın alacaklıya halefiyeti düzenlemiştir. İlgili hükümler çerçevesinde, müteselsil borçlulardan birisi tarafından, alacaklıya yapılan ödeme kadar diğerleri de borcundan kurtulduğu gibi, borçlulardan birisi ifada bulunmaksızın borçtan kurtulmuş ise diğerleri de durumun veya borcun niteliğinin elverdiği ölçüde bundan yararlanabilirler.
Ayrıca alacaklı diğerlerinin zararına olarak borçlulardan birinin durumunu iyileştirirse, bu durumundan iyileştirme aleyhine olan borçlu da istifade eder. Sorumlulardan birinin zararı ödemesi halinde diğeri bu oranda borçtan kurtulur. Ancak müteselsil borçluların borçtan tamamen veya kısmen kurtulabilmeleri alacaklının bilfiil tatmin edilmiş olması gereklidir.
Bunun aksinin kabul edilebilmesi için alacaklının açıkça davadan feragat etmiş olması veya böyle bir feragatın durumdan kesin olarak anlaşılması lazımdır.
Davacılar vekili 01/07/2022 tarihli feragat dilekçesinde; sigorta şirketinin kaza tarihindeki zorunlu mali mesuliyet sigortasının üst limiti olan 125.000 TL sını dava devam ederken ödediğinden bu kısım bakımından davanın konusuz kaldığını ve davalı sigorta şirketi ile sulh sağlanıp, sigorta şirketi yönünden feragat edildiğini,fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulduğunu bildirmiştir.
Nitekim, 03/09/2022 tarihli bedel artırım dilekçesinde de hesap bilirkişi raporunda belirlenen 726.643,84 TL sından dava devam ederken ödenen 125.000 TL sının mahsup edilmesi suretiyle ile davacı … bakımından kalıcı maluliyet tazminatını 611.643,84 TL sına, geçici iş göremezlik tazminatını 1.047,09 TLsına, bakıcı giderini 638,70 TL sına ve tedavi amaçlı yol giderini 2.625,00 TL sına artırmıştır.
Davalı … vekilinin manevi tazminat miktarına değinen istinaf başvurusuna gelince, 6098 Sayılı TBK’nun 56 ve 58 inci maddeleri gereğince; hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İBK gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Davaya konu somut olayın gerçekleşme şekli, yeri, zamanı, ceza mahkemesinde kesinleşen maddi olgular, davacıların ailesinden üç kişinin aynı anda kazada ölmesi, davalı sürücünün bilinçli taksirle kazaya neden olması, ayrıca davacılardan …’in yaralanma derecesi, ölenlerin davacılara akrabalık derecesi, istenilen manevi tazminatların makul ve kabul edilebilir olması, manevi tazminatın haksız zenginleşme ve fakirleşme aracı olmaması, hak ve nesafet kaideleri ve yukarıda açıklanan ilkeler ile birlikte değerlendirildiğinde ilk derece mahkemesince davacıların manevi tazminat istemlerinin tam kabulüne karar verilmesi, ulaşılmak istenilen manevi tatmin (doyum) için yeterli olduğundan, fazla olmadığından davalı … vekilinin bu hususa değinen tüm istinaf nedenleri usul ve yasaya uygun bulunmamıştır.
Hal böyle olunca yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığından ve davalılardan … vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davalılardan … vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … tarafından peşin yatırılan 492,00 TL istinaf yoluna başvuru harcı ile 11.885,16 TL istinaf karar ve ilam harcının alınması gereken 47.540,66 TL’den mahsubuyla, bakiye 35.655,50 TL’nin davalı … ‘dan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı … tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 02/10/2023 tarihinde 6100 Sayılı HMK’nun 361/1 ve 362/1-a Maddeleri uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta süre içinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.