Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/677 E. 2022/1377 K. 21.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/677
KARAR NO : 2022/1377

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/12/2021
NUMARASI : 2021/705 2021/1104
DAVA : Tespit
KARAR TARİHİ : 21/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/06/2022
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı, davacı istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 353/1(b-1/son) cümle uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü
DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili 2011 yılında mülkiyeti davalı …. Federasyonuna ait olan …. Mahallesi … Sokak … Konak/İzmir adresinde bulunan taşınmazı dört duvar inşaat halinde kiralandığını, 2 yıllık bir tadilat sürecinden sonra, müvekkili bu yeri hizmet verebilecek bir otel haline getirdiğini, iş bu taşınmazı mefruşat, asansör klima taşınabilir ve sökülebilen ekipmanlarla donatıldığını, bu ekipmanların piyasa değerinin yüksek ve özel uzmanlık alanı gerektiren ekipmanlar olduğunu, otel işletmesine ait bu ekipmanların alınması veya yaptırılmasının aşırı maliyeti olan mallar olduğunu, müvekkilinin davaya konu taşınmazı “…” olarak işletmeye başlattığını, müvekkili olduğu taşınmazın kiraladığı günden bu yana düzenli olarak kira ödemelerini yaptığını, davalı … Federasyonu, Ankara 25. İcra Müdürlüğünün 2018/3548 Esas sayılı dosyası ile haciz ve tahliye talepli icra takibinin başlattığını, müvekkilinin itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, ancak davalı tarafından Ankara 5. İcra Hukuk Mahkemesinin 2018/382 Esas sayılı dosyası ile itirazın kaldırılması ve tahliye davası açıldığını, iş bu davanın müvekkilinin aleyhine sonuçlandığını, ve davaya konu taşınmazın tahliyesine karar verildiğini ve bu kararın 16/09/2020 tarihinde kesinleştiğini, İzmir 3. İcra Müdürlüğünün 2020/811 Talimat sayılı dosyası ile davaya konu taşınmazda 17/07/2020 tarihinde haciz işleminin uygulandığını ve haczedilen mallar yediemin olarak davacı müvekkiline bırakıldığını, haciz işleminden sonra davaya konu taşınmazın davalı federasyon tarafça 19-22 Ekim 2020 tarihlerinde tahliye edildiğini, tahliye sırasında müvekkiline ait olan haczedilen ekipmanlara büyük oranda zarar verildiğini, hacze konu malların bu sebeple değerinin altında satışa çıkarıldığından bahisle davacı firmaya ait olan asansör dahil olmak üzere menkul malların kullanımından ötürü, davalıların fayda sağlayıp sağlamadığı, bu faydanın değeri, yıpranma payları, davaya konu menkul mallara zarar verilip verilmediği hususlarının araştırılıp, uzman bilirkişi heyetinin oluşturularak yerinde keşif yapılmasını müvekkil firmanın tüm bu sebeplerden ötürü her iki davalıya ayrı ayrı veya müştereken ve müteselsilen zarar tazminine başvuru hakkının mevcut olup olmadığının tespitine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalı … Federasyonu vekili cevap dilekçesinde özetle; kira borcu ve tahliye kararının kesinleştiğini, kesinleşme kararına istinaden Ankara 25. İcra Müdürlüğü nezdinde başlatılan icra takibinin yeni ilama göre kaldığı yerden devam ettiğini, dava dilekçesindeki haciz ve tahliye edilen malların zarar gördüğünü ve bu malların değerinin altında satışa çıkarıldığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davacı ne haciz ne tahliye ne de satış işlemlerine zamanında itirazlarını bildirmediğini, istihkak iddiası, satış ilanı, yediemin depoları ve ihalenin feshi ile ilgili sonradan açtığı tüm haksız ve dayanaksız davaların da reddedildiğini, dava dilekçesindeki iddiaların aksine davacı tarafın kira ödemelerine zamanında ve tam olarak yapmadığını, kira borçlarıyla ilgili kesinleştiğini kesinleşmesi beklenen Ankara 5. İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/605 esas yargı kararlarının mevcut olduğunu, dosyanın diğer davalısı olan … şirketi yetkilisi olan …’ın talebi ve icra müdürlüğünün onayı doğrultusunda tahliye esnasında 2 farklı yediemin deposu ve federasyonunun kullanımında bulunan …. Salonuna nakledilen malların yeni yediemin olarak … Şirketine bıraktığını, yediemin değişikliği ücreti yeni yediemin … Şirketi tarafından ödendiğini, ve yedieminliğin tüm sorumluluklarını yeni yediemine devrettiğini, yediemin değişikliğiyle ilgili tüm belgelerin Ankara 25. İcra Müdürlüğünün 2018/3543 esas sayılı dosyanın bu dosyayla bağlantısı olan İzmir 3. İcra müdürlüğünün 2020/811 T. Sayılı dosyalarında yer aldığını, açıklanan nedenler ile davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Şirketi tarafından davaya cevap verilmemiştir.
DELİLLER :
Ankara 25. İcra Dairesinin 2018/3548 Esas sayılı dosyası, Ankara 5. İcra Hukuk Mahkemesinin 2018/382 Esas ayılı dosyası, İzmir 3. İcra Dairesinin 2020/811 Talimat sayılı dosyası, İzmir 3. İcra Hukuk Mahkemesinin 2021/279 Esas sayılı dosyası, İzmir 27. Noterliğinin 28.04.2021 tarih ve 08256 yevmiye numaralı ihtarı, Haciz ve satış tutanağı, tüm dosya kapsamı.
İDM KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; menkul malların kullanımından ötürü davalıların fayda sağlayıp sağlamadıklarının, menkul malların yıpranma payları ve menkul mallara zarar verilip verilmediği hususlarının tespit davası açılmasına gerek olmaksızın sonradan açılacak davaya esas teşkil etmek üzere tespit talebinde bulunulmak suretiyle değişik iş dosyasından talep edilebileceğini , davalıların menkul malların kullanımından fayda sağlıyorlar ise sağladıkları faydanın değerinin esas hakkındaki yargılama sırasında alınacak bilirkişi raporu ile belirlenebileceğini , tespit talebi ile ikame edilen iş bu davada veya tespit talebi ile ikame edilebilecek değişik iş dosyasında fayda değerinin belirlenmesine yönelik hesaplama yapılmasının mümkün olmadığını ,hak sahibi olduğunu düşünen gerçek veya tüzel kişinin hakkını elde etmeye yönelik olarak kime veya kimlere başvuru hakkı olduğunun belirlenmesi noktasında tarafsız nitelikte bulunan mahkemelerce yol gösterici mahiyette bir karar vermesinin mümkün olmadığını , bahse konu talepler açısından tespit davası açılmasında davacı tarafın hukuki yararının bulunmadığını , sonuç olarak davacı şirketin dava dilekçesindeki talepleri yönünden iş bu tespit davasını açmakta hukuki yararının bulunmadığı, bu çerçevede davacı şirketin uğradığı zarar miktarının tam olarak belirlenebileceği ve davanın belirlenecek zarar miktarı üzerinden açılabileceğinin ortada olduğu, ancak davacı vekilinin dava dilekçesinde de açıkça belirttiği üzere davanın belirsiz alacak davası olarak ikame edildiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile girmiş ve Kanun’un 107. maddesinde davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabileceğinin düzenlendiği, davanın açıldığı tarih itibariyle dava konusu olan alacağın tam ve kesin olarak belirlenebildiği durumlarda ise yerleşik Yargıtay içtihatları ve Bölge Adliye Mahkemesi kararları çerçevesinde davacının davayı belirsiz alacak davası olarak açmakta hukuki yararının bulunmadığının değerlendirildiği, belirtilen sebepler dahilinde davacı tarafından davacı şirkete ait iş yerinde meydana gelen zarar miktarını tam ve kesin olarak belirleyebileceği dikkate alındığında iş bu davayı belirsiz alacak davası olarak açmakta hukuki yararının bulunmadığından bahisle açılan davanın hukuki yarar yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İzmir 3.İcra Hukuk Mahkemesinin 2021/279E sayılı dosyası ile ihalenin feshi davası açıldığını , red kararının İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 8.Hukuk Dairesi 2021/2948 esas 2021/3184 karar sayılı ilamı ile ilk derece kaldırıldığını , bahsi geçen menkul malların , davalı … nde bulunduğunu , halen kullanmaya devam edildiğini , hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar vermesinin ,hakkaniyete ve adil yargılama ilkelerine aykırılık teşkil ettiğini , davacıya ait olan menkul malların davalı … tarafından kullanılmasının davacının hakkını zedelediğini ve zarara uğratıldığını , taleplerine karşılık verilecek tespit hükmünün davacının uğrayacağı tehlikeyi ortadan kaldıracak ve korumaya alacak nitelikte olduğunu , davacının davayı açmakta hukuki yararı bulunduğundan bahisle , kararın kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAFA CEVAP :
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; haciz ve tahliye edilen malların zarar gördüğü ve bu malların değerinin altında satışa çıkarıldığı ve bundan davacının zarar ettiği iddialarının gerçeği yansıtmadığını , ihalenin feshi davasının ise esastan değil icra müdürlüğünü satış işlemleri esnasında müvekkil Federasyonca yatırılması gereken harç miktarını eksik hesaplamasından yani maddi hatadan dolayı davacı lehine sonuçlandığını , haciz ve tahliye işlemlerine karşı davacının açtığı tüm davaların reddedildiğini , yediemin değişikliği sebebiyle ortaya çıktığı iddia edilen zarar, hasar, yıpranma payı, değer azalması, fayda sağlanması vb. Durumların yedieminin sorumluluğunda o olduğunu , yedieminin yaptığı ve yapmadığı eylemlerden müvekkil Federasyonun sorumlu tutulamayacağını , hem davanın hem de gerekçeli kararda bahsi geçen değişik iş davalarının tarafının müvekkili federasyon değil, yediemin olduğundan bahisle istinaf isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E
Uyuşmazlık, muhafaza edilmek üzere yediemine resmen teslim olunan hacizli malın, bizzat kullanıldığı iddiası ile davalıların fayda sağlayıp sağlamadığı, bu faydanın değeri, davaya konu menkul mallara zarar verilip verilmediği , davacının her iki davalıya ayrı ayrı veya müştereken ve müteselsilen zarar tazmini başvuru hakkının mevcut olup olmadığının tespitine karar verilmesi istemlidir.
Mahkemece bahse konu talepler açısından tespit davası açılmasında davacı tarafın hukuki yararının bulunmadığından bahisle istemin reddine karar verilmiştir.
Somut olayda , Federasyon tarafından İzmir …. …. Sok … ada … parsel üzerindeki …. Merkezinin 09/05/2011 tarihli sözleşme ile davacı … A.Ş ‘ ye kiraya verildiğini, kiracının kira artış bedellerini ödemediğinden bahisle Ankara 25.İcra Dairesinin 2018/3548 sayılı dosyası ile takip yapıldığı , takibe itiraz üzerine Ankara 5. İcra Hukuk Mahkemesi’ nin 04/04/2019 tarih 2018/382 Esas 2019/299 Karar sayılı kararı ile , davanın kısmen kabulüne, 568.691,93.TL asıl alacak ve 68.872,11.TL işlemiş faizi üzerinden itirazın kaldırılmasına, takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacak (568.691,93.TL) % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı borçlunun “… Mah. …. Sok. İzmir …. …. /İzmir” adresinden tahliyesine, davanın Reddedilen kısmı yönünden 500.073,28.TL asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verildiği , karara yapılan istinaf başvurusunun reddine karar verildiği , İzmir 3. İcra Müdürlüğü’nün 2020/811 Talimat sayılı dosyasında ; alacaklı … tarafından davacı borçlu hakkında başlatılan takip kapsamında haczedilen borçluya ait malların … Şti, … , …. Şti’ ne 23/02/2021 tarihinde teslim edildiği , bilahare Yeddiemin …’ a teslim edildiği , mahcuzların 12.04.2021 tarihinde ihale yoluyla satışı gerçekleştiğini, 402.320,00 TL muhammen bedelle satışa çıkarıldıkları ve 12/04/2021 tarihinde yapılan ihale ile 202.200,00 TL bedelle davalı şirket … Şirketi tarafından alındıkları , ihalenin feshi istemli davada İzmir 3. İcra Mahkemesi’ nin 30/09/2021 tarih 2021/279 Esas, 2021/577 Karar sayılı kararı ile ” Somut olayda, satışa konu taşınırların kıymeti, özelliklerine, ilan şekli istem yönünden davacıya 16/03/2021 tarihinde satış ilanı tebliği üzerine İİK’nın 16. maddesinde öngörülen yasal sürede davacı tarafından icra mahkemesine başvurularak satışa hazırlık işlemi şikayet konusu yapılmadığından aynı nedene dayalı olarak ihalenin feshinin istenmesi mümkün değildir” gerekçesi ile reddine karar verildiği , İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 10/12/2021 tarihli kararı ile ” satışı gerçekleştiren İzmir 3. İcra Müdürlüğünün 2020/811 Tal. sayılı dosyası kapsamında 13/01/2021 tarihli satış talimatı ile 12/04/2021 tarihinde yapılan ihale arasında 72.417,60 TL yediemin ücreti ile 193,60 TL tebligat ve yazışma gideri yapıldığı anılan müdürlüğün 03/12/2021 havale tarihli yazısından anlaşıldığı görülmüştür. Bu durumda ihale bedelinin, muhammen bedelin %50’sine yediemin ücretinin ilave edilmesi ile oluşan miktarı karşılamadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, İİK’nun 115. maddesi koşulları oluşmadığından ve bu husus re’sen gözetilerek ihalenin feshine karar verilmesi gerektiğinden, yazılı şekilde ihalenin feshine yönelik şikâyetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsiz olduğundan bahisle ” kararın kaldırılarak ihalenin feshine karar verildiği , kararın inceleme tarihi itibariyle kesinleşmediği görülmüştür.
Tespit davası, genel olarak 6100 sayılı HMK’nın 106. maddesinde düzenlenmiş olup, tespit davası yolu ile mahkemeden bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığı yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilebilir, dolayısıyla konusunu yalnız hak veya hukuki ilişkiler oluşturur. Bir hukuki ilişki için önemli olsalar bile maddi vakıalar (olaylar ve olgular) yalnız başına tespit davasının konusunu oluşturamazlar (HMK m. 106/3).
Nitekim, 6100 sayılı HMK’nın 106. maddesine ilişkin gerekçesinde “Tespit davaları, uygulamada sıkça müracaat edilen bir dava türüdür. Çoğu kere de bir geçici hukuksal koruma türü olan delil tespiti kurumuyla karıştırılmaktadır. Bu genel tanımlama ile tespit davasının hukukumuzda caiz olduğu ve delil tespitinden tümüyle farklı bir kurum olduğu hususuna, uygulamada duyulan tereddüt giderilmek suretiyle açıklık kazandırılmıştır” şeklindeki açıklamaya yer verilerek, devamında maddi vakıaların tek başına tespiti istenildiği takdirde tespit davasına değil, delil tespiti kurumuna başvurulması gerektiğine işaret edilmiştir.
Tespit davalarında davacının amacı ve dolayısıyla talep sonucu, bir hak veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun veyahut içeriğinin belirlenmesi olup, hak veya hukuki ilişkinin varlığı yahut yokluğu tespit davası açılabilmesi için yalnız başına yeterli değildir. Bundan başka, tespit davasının dinlenebilmesi (esasına girilebilmesi için), konusunu oluşturan hak veya hukuki ilişkinin var olup olmadığının mahkemece hemen tespit edilmesinde davacının korunmaya değer güncel bir hukuki yararının bulunması gerekir (HMK m. 106/2).
Somut olayda ;davacı vekili dava dilekçesinde açıkça ” ileride davalılara açacakları davalara esas teşkil etmek üzere, haksız tahliye ve ihalenin feshi davası kesinleşmeden hacze konu malların kullanılması ile ilgili davacının uğradığı zararın tespiti gerektiğini , davalı … nin , ihale kesinleşmeden kullandığı hacze konu mallar açısından haksız kullanımdan dolayı işletmesine değer kattığını ” beyan etmiş olup , bu şekli ile asıl istem muhafaza edilmek üzere yediemine resmen teslim olunan hacizli mal üzerinde teslim amacı dışında tasarrufta bulunulduğunun , yani ileri sürülen maddi vakıanın (hukuki olay) bulunup bulunmadığının belirlenmesine yöneliktir. Yukarıda da açıklandığı üzerine maddi vakıalar tek başına tespit davasının konusunu oluşturmaz. Maddi vakıanın belirlenmesine yönelik HMK’nın 400 ve devamı maddelerinde düzenlenen delil tespiti talep edilebileceği gibi zarar miktarı tespiti yönünden ,HMK.106/2 ve HMK.nın 114/h. maddesi gereğince eda davası açılabilecek hallerde tespit davası açılamasında hukuki yarar yoktur. İDM karar gerekçesinde belirsiz alacak davası olarak yapılan değerlendirme her ne kadar dosya içeriğine uygun değilse de hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş olması sonuç itibarıyla yerinde olduğundan gerekçedeki yanlışlığa işaret edilmekle yetinilmiş ve davacının tespit davası açmakta hukuki yararın bulunmadığı belirlemesi ile yazılı şekilde karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı ve davacı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davacı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından peşin yatırılan 162,10-TL istinaf yoluna başvuru harcı ile 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının alınması gereken 80,70 TL’den mahsubuyla, bakiye 21,40 TL’nin davacıdan / davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
5-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans ve harç tahsil / iade işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 21/06/2022 tarihinde 6100 Sayılı HMK’nun 361/1 ve 362/1-a Maddeleri uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta süre içinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.