Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/478 E. 2022/1376 K. 21.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/478
KARAR NO : 2022/1376

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2018/1344 Esas – 2021/405 Karar
KARAR TARİHİ : 13/04/2021
DAVA : Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 21/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/06/2022

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı, davacı istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a bendi uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;

G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü

DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;…-… İş Ortaklığının bir adi ortaklık olduğunu, elektrik döşeme işlemlerini yapmak üzere Joint Venture usulü birleşmiş iki firma olduğunu, davalıların ayrı tüzel kişiliklerinin olması sebebi ile ayrı ayrı davalı sıfatı ile davayı açtıklarını, davalı şirketleri tarafından 07/12/2016 tarihinde … Sokak … … adresinde gerekli önlemler alınmadan yapılan kazı çalışması sırasında oluşan göçük sebebi ile kadarımda bulunan davacıya ait Q400 lük pvc su borusuna patlatılarak hasar verildiğinin tespit edildiğini, hasar ile ilgili tutanak düzenlendiğini, söz konusu hasar sonucunda davacının 1.279,64-TL zarara uğradığını, davalı şirketler tarafından 26/12/2016 tarihinde … Mah, … Caddesi … adresinde yapılan kazı çalışmasının elektrik hattı döşemesi sırasında oluşan göçükle Q110/16 lık pvc su borusunun patlatılarak ana su borusuna zarar verildiğinin tespit edildiğini, söz konusu hasardan dolayı davacının 179,36-TL zarara uğradığını, davalı şirketler tarafından 20/02/2016 tarihinde … Mah. … Sokak … … … adresinde yapılan kazı çalışmasının elektrik hattı döşemesi sırasında oluşan göçükle Q 110 luk pvc su borusunun patlatılarak hasar verildiğinin tespit edildiğini, söz konusu hasar sonucunda davacının 1.532,16TL zarara uğradığını, davalı şirketler tarafından 21/11/2017 tarihinde … … … adresinde yapılan kazı çalışmasının elektrik hattı döşemesi sırasınad Q110 luk pvc su borusu patlatılarak zarar verildiğini, hasar sonucunda davacının 3.299,66-TL zarara uğradığını, davalı şirketler tarafından 22/07/2017 tarihinde … Sokak … … adresinde yaplan kazı çalışmasının elektrik hattı döşemesi sırasında oluşan göçükle 400 lük AÇB ana boru hattının patlatılarak zarar verildiğini hasar sonucunda davacının 2.891,00-TL zarara uğradığını, davalı şirketler tarafından 21/11/2017 tarihinde … Mah. … Sokak … adresinde yapılan elektrik hattı döşemesi kazı çalışması sırasında Q90 lık ana pvc su borusunun patlatılarak hasar meydana geldiğini, davacının bu hasardan 2.120,32-TL zarara uğradığını, davalı şirketler tarafından 14/08/2017 tarihinde … Mah. … Sokak … Otel Önü … Sokak No:… … adresinde yapılan kazı çalışmasının elektrik hattı döşemesi sırasında Aspes 200 lük ana borusu delinerek zarar verildiğini, davacının 517,89-TL zarara uğradığını, davalı şirketler tarafından 23/10/2017 tarihinde … Mah. … Soka. …. adresinde elektrik kablosu döşemesi esnasında yapılan kazı çalışması sırasında Q110 luk pvc su borusunun patlatılarak hasar verildiğini, hasar sonucunda davacının 530,34-TL zarara uğradığını belirterek hasarlar toplamının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalılar … Şirketi ve … Şirketi davaya cevap vermemiştir.
DELİLLER :
Bornova Vergi Dairesi yazı cevabı, İzmir Ticaret Sicili Müdürlüğü yazı cevabı dosyası, İzmir 26. Noterliği’nin 16/05/2017 tarih ve 05679 yevmiye numaralı iş ortaklığı sözleşmesi, tanık beyanları, tüm dosya kapsamı.
İDM KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; Doktrinde ve Yargıtay kararlarında belirtildiği üzere Joint Venture’ nin hukuki niteliği itibari ile bir adi ortaklık olduğunu ve adi ortaklar birlikte dava açabilecekleri gibi adi ortaklara karşı da birlikte dava açılması gerektiğini , davalı olarak dava dilekçesinde … Şirketi olarak gösterilmesinin özel hukuk hükümlerine tabi olan davacı yönünden basiretli davranmadığı sonucuna ulaşılmasına sebep olduğunu , aynı zamanda söz konusu şirketlerin farklı şirketler olması ancak aralarında isim benzerliği ile organik yapıda benzerlik bulunması tarafta iradi değişiklik yapılmak sureti ile giderilebilecek bir hatadan kaynaklandığının basiretli iş adamı davranma yükümlülüğünde bulunan davacı açısından mümkün olmadığından bahisle davanın husumet yokluğu sebebi ile reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; her ne kadar davalı … Şirketi tarafından husumet itirazında bulunulmuşsa da, İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünden gelen müzekkere cevabı ile de ortaya konulduğu üzere, davalı … Şti. ile … Şti. arasında organik bağ olduğunu , her iki şirketin ortaklarının … ve … olduğunu , her iki şirketin de uzun süre aynı adreste faaliyet gösterdiğini , faaliyet konularının benzer ve ortak olduğunu , ortaklık sözleşmesinin, iş ortaklığının vergi kimlik numarasının tüm ayrıntıları ile biliniyor ve dosyaya sunulan beyan dilekçesinde yer veriliyor olmasının , şirketler arasındaki bağlantıyı açıkça gösterdiğini , tutanağı tanzim eden İdare personeline bilgi veren kişilerce, şirket unvanı konusunda yanılgıya düşülerek bilgi verildiğini , bu sebeple tanzim edilen tutanaklarda şirket unvanı ile alakalı maddi hata doğduğunu , davanın buna göre açıldığını , davanın husumet nedeni ile reddi kararının hukuka aykırı olduğunu , Mahkemece yalnızca … Şti. Bakımından davanın neticelendirildiğini , iş ortaklığını oluşturan diğer davalı … Şti. bakımından bir hüküm kurulmadığını , yalnızca bir davalı yönünden hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle kararın kaldırılmasına , dosyanın esas hakkında yargılama yapılmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAFA CEVAP:
Davalı taraf istinafa cevap vermemiştir.
G E R E K Ç E
Uyuşmazlık, kazı çalışması sırasında davacıya ait şebeke hattına hasar verildiği iddiasıyla haksız eyleme davalı tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmiş , karara karşı davacı taraf istinaf isteminde bulunmuştur.
İzmir 26. Noterliği’nin 16/05/2017 tarih ve 05679 yevmiye numaralı iş ortaklığı sözleşmesi ile … Şirketi – … Şirketi Arasında … A.Ş. tarafından yapılan tesis ihalesi gruplarından İzmir /… İşi yönünden 15/04/2016 tarihinden itibaren 5 yıl süreli iş ortaklığı kurulduğu , her ortağın imzalanacak sözleşmenin konusuna ve kapsamına girecek işlerden ve taahhütlerden, ortaklığa yönelecek zorunlulukların yerine getirilmesinde müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı yönündeki hükmün iş ortaklığı sözleşmesinde bulunduğu görülmüştür.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 620) ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklığın taraf ehliyeti bulunmadığından adî ortaklığa ilişkin davalarda, adi ortaklığı oluşturan kişilerin taraf olarak hep birlikte hareket etmeleri gerekir. Adî ortaklık tarafından açılacak davaların iştirak halinde mülkiyet hükümleri gereği bütün ortaklar tarafından birlikte açılması gerekir. Adî ortaklığa karşı açılacak davalar yönünden ise; ikili bir ayrım yapmak gerekecektir. Davanın konusu paradan başka bir şey ise davanın bütün ortaklara karşı birlikte açılması (mecburi dava arkadaşlığı), davanın konusu para ise; ortaklar bu borçtan müteselsil sorumlu bulunduklarından ortaklardan biri, bazıları yada tümüne karşı (ihtiyari dava arkadaşlığı) dava açılabilecektir. Somut olayda davanın konusu para alacağı olduğundan, davalı ortaklar bu borçtan müteselsil sorumlu bulunduklarından ortaklardan birine veya a tümüne karşı dava açılabilecek olup , davacı tarafça her iki ortağa karşı dava açılmış, Mahkemece davanın husumet yönünden reddine ilişkin verilen kararda Davalı … Şirketi yönünden husumet nedeni ile red kararının gerekçesi yazılmamıştır.
Dosya kapsamından davalı … Şirketi’ nin İzmir 3 ATM’nin 2018/1149 Esas 2020/333 karar sayılı dosyasında 15/10/2018 tarihli ara kararla davacı şirkete 15/10/2018 tarihinden başlamak üzere geçici mühlet verildiği ,… ve Doç. Dr. … ‘un konkordato Komiseri olarak atandıkları 01/07/2020 tarihinde konkordato talebinin kabullüne konkordatosunun İİK 306 maddesi gereğince tasdikine karar verildiği , karara karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine İzmir BAM 17. HD’sinin 2020/1239 Esas 2020/197 Karar sayılı ilamı ile konkordatonun tasdiki kararının kaldırılmasına karar verildiği, konkordatonun feshi talebine ilişkin tasdik kararı ortadan kaldırıldığı eldeki davanın konkordato geçici mühleti içinde açıldığı , İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11/06/2021 Tarih Ve 2021/113 Esas sayılı ilamı ile İflasına karar verildiği , tasfiye işlemlerinin İzmir İflas Müdürlüğü ‘ nün 2021/12 iflas sayılı dosyasından yürütüldüğü, iflas idaresinin seçildiği görülmüştür. Dosyada davalı … Şirketi hakkında gerekçesi açıklanarak bir karar verilmemiş olması usul ve yasaya aykırı görülmüş olup , açıklanan duruma göre davalı … Şirketi hakkında iflas sürecine göre taraf teşkili sağlanıp karar verilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Davacı vekilinin bu yöndeki istinaf istemi yerinde görülmüştür.
Davacı vekili 19/11/2020 tarihli dilekçesi ile , şirketler arasında organik bağ bulunduğunun kabulü ile diğer şirket olan “… Şirketi” nin davaya dahil edilmesini, aksi halde karşı tarafın rızası aranmaksızın taraf değişikliği yapılmasını talep etmiştir.
HMK’nın 124 maddesinde “ Bir davada taraf değişikliği ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür, ancak maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu maddenin gerekçesinde de vurgulandığı üzere, taraf değişikliğini mutlak olarak davalının rızasına bağlamak yargılama ilişkisini katı bir forma bağlayacaktır ki, bu da yargılamaya hakim olan ilkelerden “usul ekonomisi ilkesi” (HMK m. 30) ile bağdaşmaz.
Davacı taraf adi ortaklığın tarafı olarak niteleyip … Şirketi’ ne dava açma idaresinde iken ayrı bir tüzel kişiliği olan … Şirketi’ ni davalı olarak yazıldığını belirterek düzeltme dilekçesi sunmuş olup, her iki şirketin ticari unvanın çok benzer olmasının yarattığı yanılgı kabul edilebilir bir yanılgı olduğu gibi, iradenin , adi ortalığı oluşturan şirkete dava açılması olduğu dikkate alındığında talebin dürüstlük kuralına aykırı olmadığı da belirlendiğinden , davacı tarafın talebi bu haliyle HMK 124/2 maddesi delaleti ile HMK 124/3 ve 4. maddesine uygun olduğundan, kabul edilmesi gerekli iken, bir hatadan kaynaklandığının basiretli iş adamı davranma yükümlülüğünde bulunan davacı açısından mümkün olmadığından bahisle reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Bilindiği üzere, 6100 Sayılı HMK un 353/1. fıkra a-6 ıncı bendinde; “Mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş” olması halinde kararın esasının incelenmeden kararın kaldırılmasına karar verileceği hüküm altına alınmıştır.
Bu durumda, yukarıda açıklandığı gibi deliller tam toplanılmadan ve toplanan deliller bir değerlendirilme yapılmadan pasif husumet nedeni ile davanın reddine karar verilmesi 6100 Sayılı HMK un 353/1. fıkra a-6 ıncı maddesi kapsamındadır.
Yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre ; ilk derece mahkemesi’nce uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması ile davalı … Şirketi hakkında gerekçesi açıklanmak sureti ile karar verilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (a-6) bendi gereğince esası incelenmeden kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine ilişkin karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2- İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1344 Esas – 2021/405 Karar sayılı, 13/04/2021 tarihli kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1 fıkra (a-6) bendi gereğince ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacının peşin yatırdığı 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının istek halinde iadesine, 162,10 TL istinaf yoluna başvuru harcının mahsubu ile Hazineye gelir kaydına,
5-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği ve harç tahsil / iade işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 Sayılı HMK’nun 353. Maddesi (1-a) bendi uyarınca 21/06/2022 tarihinde KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.