Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/445 E. 2022/1303 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/445
KARAR NO : 2022/1303

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : AYDIN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/12/2021
NUMARASI : 2021/1392 2021/1171

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2021/1392 Esas – 2021/1171 Karar
KARAR TARİHİ : 29/12/2021
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF TARİHİ : 10/01/2022
KARAR TARİHİ : 14/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/06/2022

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı, davalı istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 353/1(b-1/son) cümle uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi

G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü

DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin oğlu …’ın davalı …’nün idaresindeki … plakalı aracı ile Aliağadan Menemen’e seyir halinde iken karşı tarafa geçerek başka araca çarpması neticesinde vefat ettiğini, davalı …’nün aynı zamanda araç işleteni , sigorta şirketinin aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğunu, kaza tespit tutanağına göre davalı …nün tam kusurlu bulunduğunu sigorta şirketi tarafından 15/08/2016 tarihinde davacı ve dava dışı anneye 65.428,34 TL ödendiğini, müteveffanın desteğinden yoksun kalan davacı baba için 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının belirsiz alacak olarak davalı … bakımından haksız fiil tarihinde sigorta şirketi yönünden 08/06/2016 tarihinden itibaren müteselsilen, 50.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’den haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalı Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; 21/04/2016 tarihli kazaya karışan aracın 02/07/2015 – 02/07/2016 tarihlerinde geçerli olmak üzere 102771414 numaralı ZMMS sigortasıyla sigortalı olup teminat limitinin 310.000,00 TL olduğunu, kusur yönünden ATK’dan rapor alınması talep ettiklerini, başvuru üzerine 9257798 numaralı hasar dosyasının açıldığını, 15/08/2016 tarihinde baba …’a 25.247,00 , anne …’ye 40.180,00 TL ödeme yapıldığını, tekrar inceleme yapılması halinde ödeme tutarlarının yanında faiz güncellenmesinin dikkate alınması gerektiğini, aksi kanaat halinde ödeme tarihindeki verilerin esas alınması gerektiğini, destekten yoksun kalma tazminat hesabında anne babanın pay oranlarının dikkate alınması gerektiğini, TRH 2010 a göre hesaplama yapılmasını istediklerini, başvurunun olmaması halinde faizin başlangıcının dava tarihi olarak dikkate alınması gerektiğini savunmuştur.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; yetkili mahkemenin Aliağa Mahkemeleri olduğunu, görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, Karşıyaka 1.Ağır CM’nin 2016/556 sayılı dosyasının sonucunun bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, lastik patlamasıyla murisin vefatı arasında illiyet bağı olmadığını, sigortadan yapılan ödeme nedeniyle tazminat alacağının kalmadığını, yapılan ödemeler varsa düşülmesi gerektiğini, manevi tazminatın fahiş olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir
DELİLLER:
Tüm dosya kapsamı.
İDM KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; ticari dava niteliğindeki davanın Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararının taraflar arasındaki uyuşmazlığın gerçekleşmesi tarihinden önce açılmış olan bu ticari davada doğal hakimlik ilkesi gereğince uygulama yeri olmadığı, yine Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun ilgili kararında da açıkça iş bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına denilmek suretiyle bu tarihten önce açılmış ticari davaların bu belirleme kapsamı dışında tutulduğu ve ilgili kararda doğal hakimlik ilkesinin gözetildiği de açık olduğu, HSK kararında görülmekte olan davaların devri ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı, söz konusu genel kurul kararının görülmekte olan davaların da devredilmesi gerektiği şeklinde yorumlanarak kapsamının genişletilemeyeceğinden gönderme kararı ile Ticaret Mahkemesine gönderilemeyeceği, olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi için dava dosyasının İstinaf ilgili hukuk dairesi başkanlığına gönderilmesi gerekçesiyle göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; verilen kararın eksik inceleme nedeniyle alınıp hukuka aykırı olduğunu,müvekkilinin kusuru ve murisin vefat etmesinde kazaya sebebiyet veren lastiğin patlaması arasında illiyet bağı olmadığını, Karayollarınında kusurunun bulunduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İSTİNAFA CEVAP:
Davacı taraf istinafa cevap vermemiştir.
G E R E K Ç E
Uyuşmazlık, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalmaya ilişkin maddi tazminat ile manevi tazminat isteminden kaynaklanmaktadır.
İDM’nce yukarıda gösterilen gerekçelerle göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulen reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 355. maddesi gereğince re’sen gözetilecekler dışında istinaf dilekçesinde gösterilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan incelemede;
(I) Dava ilk önce Aydın 4. AHM’nde 30/12/2016 tarihinde açılmış bu mahkemece yapılan yargılama sonunda 2016/319 E – 2021/418 K sayılı 07/10/2021 tarihli kararıyla özetle; davanın 6102 sayılı TTK’nun 4, 5/3 ve 16.maddeleri gereğince Asliye Ticaret Mahkemesinin görev alanına girdiği HSK’nın 07/08/2021 tarih 568 sayılı kararıyla 01/09/2021 tarihi itibariyle Aydın ATM’nin faaliyete geçirildiği bu suretle mahkemenin ticaret mahkemesi sıfatının sona erdiği gerekçesiyle göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulen reddine karar verilmiştir.
Aydın 4. AHM’nin görevsizlik kararı vermeden önce 14/07/2017 tarihli ara kararla davaya Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Görevsizlik kararı taraflara tebliğ edilmekle birlikte istinaf kanun yoluna başvurmadıkları gerekçesiyle 21/12/2021 tarihinde kesinleşme şerhi yazılmıştır.
Davacı vekili aynı tarihte verdiği dilekçeyle dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmiştir.
(II) Eldeki dava, 6102 Sayılı TTK’nın yürürlüğe girdiği tarih olan 01/07/2012 tarihinden sonra 30/12/2016 tarihinde açılmıştır.
6102 sayılı TTK’nun 4. Maddesine göre; bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin taraflarının ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer Kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Örneğin; ödünç para verme işlerine ilişkin uyuşmazlıklar 6102 sayılı TTK’nun 4. Maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İİK’nun 154 ve devamı maddeleri gereğince ticari dava sayılır. Buna karşılık 4. Madde uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ile fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa ticari dava sıfatını kaybedecektir.
Diğer taraftan 6102 sayılı TTK’nun 19/2. Fıkrası gereğince; taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanunun 2. Maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nun 5. Maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri aralarındaki ilişki artık iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisi haline dönüşmüştür. Göreve ilişkin düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olduğundan her aşamada re’sen gözetilmelidir.
Bu kuralın tek istisnası; 6335 sayılı Kanunun 2. Maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nun 5/4. Fıkrasında düzenlenmiş olup, buna göre yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerinde açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması, asliye ticaret mahkemesinin görevsizlik kararının verilmesini gerektirmeyecektir.
6102 Sayılı TTK’nun 12.maddesinde; bir ticari işletmeyi kısmen de olsa kendi adına işleten kişiye tacir denir. Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret sicilde tescil ederek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlatmamış olsa bile tacir sayılır.
Davacı gerçek kişi tarafından maddi tazminat yönünden aralarında sigorta şirketi olacak şekilde destekten yoksun kalma tazminatı istemiştir.
6102 sayılı TTK’nun 4/1.fıkra a bendinde; “bu kanunda” ibaresiyle ön görülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Sigorta Hukukuna yönelik düzenlemeler 6102 sayılı TTK’nun 6. Kitabında (1401 ila 1520.maddeleri arasında) düzenlendiğinden eldeki davanın ticari dava olduğu çekişmesizdir.
(III) Aydın 4.AHM’nin kararına dayanak yaptığı 08/07/2021 tarih ve 31535 sayılı RG’de yayınlanan 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararıyla Aydın Asliye Ticaret Mahkemesinin faaliyete geçirildiği ve yargı çevresinin Aydın ili mülki sınırlar olarak belirlendiği kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren yürürlüğe gireceği belirtilmiştir. Ancak anılan HSK da mahkemelerce 01/09/2021 tarihinden önce açılmış derdest davaların yeni görevlendirilmiş mahkemelere aktarılacağı yönünde bir açıklamaya yer verilmediğinden bu mahkemenin Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla Aydın Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür. ( Yargıtay 4.HD’nin 2022/2384 E – 2022/7144 K sayılı 11/04/2022 tarihli.)
Yargıtay 5.HD’nin 2022/3118 E-2022/3099 K. Sayılı 07/03/2022 Tarihli il bakımından yargı yerinin belirlenmesine ilişkin kararında özetle; Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarihli ve 608 sayılı kararıyla 01/09/2021 tarihi itibariyle Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi’nin faaliyete geçirildiği, davanın 08/02/2016 tarihinde açıldığı, 07/07/2021 tarihli ve 608 sayılı kararda derdest dosyaların devredileceği yönünde bir ibare bulunmadığı anlaşıldığından, dosyanın Aydın (….)Asliye Hukuk Mahkemesi’nce görülerek sonuçlandırılması gerektiğine işaret edilmiştir.
Yine Yargıtay 5.HD’nin 2022/1073 E – 2022/2686 K sayılı 21/02/2022 tarihli ilçe ve il bakımından yargı yerinin belirlenmesine ilişkin kararında özetle; “Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun, 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile müstakil asliye ticaret mahkemelerinin görev sınırlarının belirlenmesi kararı sonrası asliye ticaret mahkemesi olmayan ilçelerde asliye hukuk mahkemesinin asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla baktığı derdest dosyaların devredilerek, asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiğine ilişkin kararının usul ve yasaya uygun bulunmadığı, Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun, 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile müstakil asliye ticaret mahkemelerinin görev sınırlarının belirlenmesi kararı öncesinde asliye ticaret mahkemesi olmayan ilçelerde asliye hukuk mahkemesinin asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla baktığı derdest dosyaların görülmeye devam edilmesi gerektiğine” işaret edilmiştir.
Açıklanan bu nedenlerle Aydın Asliye Ticaret Mahkemesinin göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulen red kararı verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir.
Her ne kadar davalı vekili esasa yönelik olarak istinaf başvurusunda bulunmuş ise de görev kamu düzenine ilişkin olup 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince resen incelenmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; ilk derece mahkemesince göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulen red kararı verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi, ilk derece mahkemesince esas bakımından bir karar verilmediğinden davalı vekilinin esasa yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1- İlk derece mahkemesince göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulen red kararı verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi, ilk derece mahkemesince esas bakımından bir karar verilmediğinden davalı vekilinin esasa yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-1) bendi 355.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2- Davalı tarafından peşin yatırılan 220,70 TL istinaf yoluna başvuru harcı ile 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubuyla Hazineye gelir kaydına,
3- Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının yatıranlara iadesine,
5-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans ve harç tahsil / iade işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 Sayılı HMK’nun 362. Maddesi (1-a) bendi uyarınca 14/06/2022 tarihinde KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.