Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/354 E. 2022/1302 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/354
KARAR NO : 2022/1302

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : AYDIN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/12/2021
NUMARASI : 2021/789 Esas 2021/402 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TEBLİĞ TARİHİ :Davacı (29/12/2021) – Davalı(29/12/2021)
İSTİNAF TALEP TARİHİ: 29/12/2021
KARAR TARİHİ : 14/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/06/2022

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı, davalı … ve … vekili istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 353/1(b-1/son) cümle uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;

G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü

DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı vekili 15/12/2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasında … plakalı araç sürücüsü davalı …’in müvekkillerinin murisi …’a trafiğe kapalı yan yolda çarparak ölümüne sebep olduğunu, araç sürücüsünün tam kusurlu bulunduğunu, …’nın araç işleteni olarak sorumlu bulunduğunu, bu durumun trafik kaza tespit tutanağında belirtildiğini, Didim CBS’nin 2015/6697 sayılı dosyasından soruşturmanın yürütüldüğünü, davalı sigorta tarafından maddi tazminat kapsamında bir ödeme yapılmadığını, maddi tazminat bakımından davalı şirketin diğer davalılarla birlikte sorumlu olduğunu ileri sürerek davacı eş … için 50.000,00 TL diğer davacıların her biri için ayrı ayrı 30.000,00 TL olmak üzere toplam 230.000,00 TL manevi tazminat ile davacı … için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek kanuni faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalı … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; İddiaları kabul etmediklerini, olaydan sonra ambulans ile polisi aradıklarını, murisin elindeki yazıyı okuyarak park halindeki araçların arasında aniden yola çıktığını yaşlılığından dolayı yere düştüğünü, bilinçli taksirle hareket iddiasını ve kusur raporunu kabul etmediklerini, istenen tazminatların fahiş olduğunu, sigorta yönünden öncelikle sigorta şirketine başvurmaları gerektiğini savunmuşlardır.
Davalı Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin yaptığı ödemeyle ibra edildiğini, ibranın iptalinin istenemeyeceğini, tüm tazminatların davacı …’e ödendiğinden sorumluluklarının kalmadığını, başvuru üzerine açılan hasar dosyasından alınan rapor doğrultusunda davacı …’e 01/04/2016 tarihinde 61.291,00 TL ödendiğini, aracın sigortalı olduğunu, teminat limitinin 290.000,00 TL ile sınırlı bulunduğunu, sigortanın kazada kusuru bulunmadığından ATK raporu alınmasını istediklerini, bilirkişi incelemesi yapılırken ödeme tarihindeki verilerin dikkate alınıp güncellenmesi gerektiğini, bilinen bir ücret yoksa asgari ücret esasa alınarak destek zararın hesaplanması gerektiğini, murisin mütefarik kusurunun araştırılmasını istediklerini, manevi tazminatın poliçe kapsamında bulunmadığını, ödemekle temerrüde düşmediklerinden faiz istenemeyeceğini istenebilecek faizin yasal faiz olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

DELİLLER:
Tüm dosya kapsamı.

İDM KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; ticari dava niteliğindeki davanın Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı kapsamında kaldığı uyuşmazlık konusu olmamakla birlikte Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararının taraflar arasındaki uyuşmazlığın gerçekleşmesi tarihinden önce açılmış olan bu ticari davada doğal hakimlik ilkesi gereğince uygulama yeri olmadığı, yine Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun ilgili kararında da açıkça iş bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına denilmek suretiyle bu tarihten önce açılmış ticari davaların bu belirleme kapsamı dışında tutulduğu açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderilemeyeceği, yerel mahkemenin kararına dayanak Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu kararında yargı çevresinin belirlenmesine ilişkin kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verildiği, HSK kararında görülmekte olan davaların devri ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı, söz konusu genel kurul kararının görülmekte olan davaların da devredilmesi gerektiği şeklinde yorumlanarak kapsamının genişletilemeyeceğinden gönderme kararı ile Ticaret Mahkemesine gönderilemeyeceği anlaşıldığı, mahkemesince verilen kararın gönderme kararı mahiyetinde olduğu, taraflara tebliğ edilmediği gerekçesiyle göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı … ve … vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya bakmakla görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, zira dosyanın davalılar arasında … Sigorta A.Ş nin bulunduğunu, davaya Asliye Ticaret Mahkemesi bakması gerektiğini ileri sürerek İDM kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İSTİNAFA CEVAP:
Davacı taraf istinafa cevap vermemiştir.

G E R E K Ç E
Uyuşmazlık, haksız fiil niteliğinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat isteğine ilişkindir.
İDM’nce yukarıda gösterilen gerekçelerle göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 355. maddesi gereğince re’sen gözetilecekler dışında istinaf dilekçesinde gösterilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan incelemede;
(I) Dava ilk önce Didim 2. AHM’nde 14/01/2016 tarihinde açılmıştır. Bu mahkemece yapılan yargılama sonunda gerekçeli karar başlığına Ticaret Mahkemesi sıfatı ibaresi eklenerek 2016/20 E – 2021/542 K sayılı 13/09/2021 tarihli kararıyla özetle; somut uyuşmazlık da Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla Didim 2. AHM’de dava açıldığı dava tarihinde Didimde müstakil Ticaret Mahkemesi olmadığından Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakıldığını, HSK’nın 07/07/2021 tarih 608 sayılı kararıyla Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakılacak davalarda Aydın ili mülki sınırları içerisinde Aydın Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunu, Didimin ise Aydın ilinin mülki sınırları içerisinde yer aldığı, mahkeme dosyasının konusunun ticari dava niteliğinde olduğunu, karar verebilecek mercininde Aydında Asliye Ticaret Mahkemesi kurulması nedeniyle mahkemenin görevsiz hale geldiği gerekçesiyle dosyanın görevli ve yetkili Aydın Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verilmiştir.
Dava dosyasının resen Aydın Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesi üzerine bu mahkemenin 2021/482 Esasına kaydedilmiş, 2021/39 karar sayılı 12/10/2021 tarihli kararıyla veren mahkemenin tebligat ve kesinleşme eksikliklerin giderilmesi amacıyla esasın kapatılmasına ve dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
Geri çevirme kararı üzerine Didim 2. AHM’nce verilen kararın devir mahiyetinde olup verildiği tarih itibariyle kesin olduğu anlaşıldığından hükmün 13/09/2021 tarihinde kesinleştiğine ilişkin şerh verilmiştir. Davacı vekili 19/10/2021 tarihli dilekçesiyle dava dosyasının yetkili ve görevli Aydın Asliye Ticaret mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir.
(II) Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi gerekçeli kararında; mahkemesince verilen kararın gönderme kararı mahiyetinde olduğunu, taraflara tebliğ edilmediği görülmekle görevsizlik kararı verildiği belirtilmiştir.
Didim 2. AHM’nin kararı gerekçesi ve sonucu bakımından teknik olarak bir görevsizlik kararı niteliğinde olmayıp yargılama sırasında yürürlüğe giren 08/07/2021 tarihli 31535 sayılı RG’ de yayınlanan HSK’nın 07/07/2021 tarih 608 sayılı kararıyla Aydın Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı çevresinin Aydın ili mülki sınırları olarak belirlenmesi ve nedeniyle mahkemenin görevli olmakla birlikte bu görevinin sona erdiği gerekçesiyle devir kararı niteliğindedir. Bu itibarla adı geçen mahkemenin kararın kesin olduğuna ilişkin şerhle Aydın Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir.
(III) Eldeki dava, 6102 Sayılı TTK’nın yürürlüğe girdiği tarih olan 01/07/2012 tarihinden sonra 14/01/2016 tarihinde açılmıştır.
6102 sayılı TTK’nun 4. Maddesine göre; bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin taraflarının ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer Kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Örneğin; ödünç para verme işlerine ilişkin uyuşmazlıklar 6102 sayılı TTK’nun 4. Maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İİK’nun 154 ve devamı maddeleri gereğince ticari dava sayılır. Buna karşılık 4. Madde uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ile fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa ticari dava sıfatını kaybedecektir.
Diğer taraftan 6102 sayılı TTK’nun 19/2. Fıkrası gereğince; taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanunun 2. Maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nun 5. Maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri aralarındaki ilişki artık iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisi haline dönüşmüştür. Göreve ilişkin düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olduğundan her aşamada re’sen gözetilmelidir.
Bu kuralın tek istisnası; 6335 sayılı Kanunun 2. Maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nun 5/4. Fıkrasında düzenlenmiş olup, buna göre yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerinde açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması, asliye ticaret mahkemesinin görevsizlik kararının verilmesini gerektirmeyecektir.
6102 Sayılı TTK’nun 12.maddesinde; bir ticari işletmeyi kısmen de olsa kendi adına işleten kişiye tacir denir. Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret sicilde tescil ederek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlatmamış olsa bile tacir sayılır.
Somut olayda; davacılar vekili ölümlü trafik kazası nedeniyle araç işleteni sürücü ve sigorta şirketine karşı destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkin dava açılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 4/1 fıkra (a) bendinde; “bu kanunda” ibaresiyle öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır hükmüne yer verilmiştir. Sigorta Hukukuna yönelik düzenlemeler 6102 sayılı TTK’nın 6. Kitabında (1401 ila 1520. Maddeleri arasında) düzenlendiğinden eldeki davanın ticari dava olduğu çekişmesizdir.
(IV) Didim 2.AHM’nin kararına dayanak yaptığı 08/07/2021 tarih ve 31535 sayılı RG’de yayınlanan 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararıyla Aydın Asliye Ticaret Mahkemesinin faaliyete geçirildiği ve yargı çevresinin Aydın ili mülki sınırlar olarak belirlendiği kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren yürürlüğe gireceği belirtilmiştir. Ancak anılan HSK da mahkemelerce 01/09/2021 tarihinden önce açılmış derdest davaların yeni görevlendirilmiş mahkemelere aktarılacağı yönünde bir açıklamaya yer verilmediğinden bu mahkemenin Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla Aydın Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle gönderme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür. (Yargıtay 4.HD’nin 2022/2384 E – 2022/7144 K sayılı 11/04/2022 tarihli.)
Yargıtay 5.HD’nin 2022/3118 E-2022/3099 K. Sayılı 07/03/2022 Tarihli il bakımından yargı yerinin belirlenmesine ilişkin kararında özetle; Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarihli ve 608 sayılı kararıyla 01/09/2021 tarihi itibariyle Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi’nin faaliyete geçirildiği, davanın 08/02/2016 tarihinde açıldığı, 07/07/2021 tarihli ve 608 sayılı kararda derdest dosyaların devredileceği yönünde bir ibare bulunmadığı anlaşıldığından, dosyanın Aydın (….)Asliye Hukuk Mahkemesi’nce görülerek sonuçlandırılması gerektiğine işaret edilmiştir.
Yine Yargıtay 5.HD’nin 2022/1073 E – 2022/2686 K sayılı 21/02/2022 tarihli ilçe ve il bakımından yargı yerinin belirlenmesine ilişkin kararında özetle; “Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun, 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile müstakil asliye ticaret mahkemelerinin görev sınırlarının belirlenmesi kararı sonrası asliye ticaret mahkemesi olmayan ilçelerde asliye hukuk mahkemesinin asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla baktığı derdest dosyaların devredilerek, asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiğine ilişkin kararının usul ve yasaya uygun bulunmadığı, Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun, 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile müstakil asliye ticaret mahkemelerinin görev sınırlarının belirlenmesi kararı öncesinde asliye ticaret mahkemesi olmayan ilçelerde asliye hukuk mahkemesinin asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla baktığı derdest dosyaların görülmeye devam edilmesi gerektiğine” işaret edilmiştir.
Açıklanan bu nedenlerle Aydın Asliye Ticaret Mahkemesinin göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulen red kararı verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; ilk derece mahkemesince göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulen red kararı verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı davalı gerçek kişiler istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davalı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2- Davalı tarafından peşin yatırılan 162,10-TL istinaf yoluna başvuru harcı ile 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının alınması gereken 80,70 TL’den mahsubuyla, bakiye 21,40 TL’nin Hazineye gelir kaydına,
3- Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının yatıranlara iadesine,
5-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans ve harç tahsil / iade işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 Sayılı HMK’nun 362. Maddesi (1-a) bendi uyarınca 14/06/2022 tarihinde KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.