Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/3173 E. 2022/2639 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/3173
KARAR NO : 2022/2639

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2022/274 DERDEST
KARAR TARİHİ : 15/06/2022

DAVA : Menfi Tespit (Dolandırıcılık Suretiyle Dayanaksız Alacak Oluşturulduğu İddiasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 21/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/12/2022

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı, davalı istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosya incelendi;

G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü
TALEP EDEN İSTEMİNİN ÖZETİ:
Talep eden vekili talep dilekçesinde özetle;davacı şirketin davalılarla hiçbir hukuki ilişkisi bulunmamasına rağmen 3 ayrı ilamsız icra takibi yapılıp, takiplerin kesinleştirilerek haciz ve satış işlemlerinin yapıldığını, davacı şirketin davalılara hiç bir borcunun bulunmadığını, dava konusu alacakla ilgili davalılar hakkında yapılan yargılama sonunda davalıların iştirak halinde kamu kurumunun araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçundan mahkumiyetlerine karar verildiğini, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1780 esas sayılı dava dosyasında İzmir 13. İcra Müdürülüğünün 2013/13849 sayılı icra dosyasıyla ilgili görülen davadaki yargılama sonunda müvekkili şirketin alacaklara borçlu olmadığının tespitine karar verildiğini bildirmiş, icra veznesine girecek para ve her türlü teminatın alacaklılara verilmemesi, davacının taşınmazlarının satılmaması ve taşınmazların satışlarının durdurulması konularında ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.

KARŞI TARAF CEVABININ ÖZETİ:
Karşı taraf vekili cevap dilekçesinde özetle; ödeme emrinin usulüne uygun olarak borçlu şirkete tebliğ edildiğini, itiraz edilmeden takibin kesinleştiğini, bu aşamayla müvekkilinin hiçbir bilgisi, ilgisi ve dahlinin bulunmadığını, takip konusu alacağın 300.000,00 TL.’lik bölümünün 28.01.2015 tarihli alacağın devri senedi ile …’a bu kişiden de müvekkiline temlik edildiğini, temliklerin yasal şekil şartlarına uygun olup hiçbir itiraz ve iptal yönünde bir talepte bulunulmadığını, davanın öncelikle zaman aşımı ve hak düşürücü süre yönünden uygun olmadığını, kesinleşen icra takibi nedeni ile davacı şirkete ait taşınmazların tapu kayıtlarına haciz işlemi uygulandığını, İİK’nun 103maddesi uyarınca gönderilen davetiyelerin 03.12.2019 tarihinde davacı tarafa tebliğ edildiğini, alacaklı … Şirketinin alacak haklarını 3. kişilere temlik etmesinden sonra dosyadaki kesinleşmiş alacağından feragat etmesinin de dikkat çekici olduğunu, ihtiyati tedbir kararının sadece davacı tarafın iddia ve beyanları esas alınarak verildiğini, üstüne üstelik İİK’nun 72. maddesi hükümleri açık olduğu halde, HMK’nın 392. maddesinin davacı lehine değerlendirilip teminatsız olarak karar verilmesinin de bir iyi niyet gösterisi şeklinde değerlendirildiğini, ihtiyati tedbir kararının yerinde olmadığının açıkça görüldüğünü, müvekkilinin mağduriyetinin büyümesi yanında teminat alınmamış olmasının alacağının tahsilini tamamen tehlikeye düşüreceğinini , müvekkilinin dava dilekçesinde adının geçmediğini, üçüncü kişi olduğunu, alacaklı oldukları icra dosyasının ceza dosyasıyla bir ilgisi olmadığı gibi müvekkilinin bir mahkumiyetinin de bulunmadığından bahisle itirazın kabulü ile ihtiyati tedbir karanının müvekkili yönünden kaldırılmasına, müvekkilinin alacağının hesaplanarak davacı taraftan en az %15 oranında tazminat alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesi’ nin 2015/275 esas sayılı dosyası , tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını gösterir araştırma tutanakları, tanık beyanları, tüm dosya kapsamı.
İDM YARGILAMASININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince 06.05.2022 tarihli gerekçeli karar karar ile Davacı tarafın, ihtiyati tedbir isteminin HMK’nun ve 389 ve İİK’nun 72.maddeleri uyarınca KABULÜ ile; isteme ve davaya konu İzmir 13.İcra Müdürlüğü’nün 2013/4729 esas sayılı dosyasında, dava sonuna kadar ve teminatsız olarak, icra veznesine girecek paranın alacaklıya ödenmesinin durdurulması ile haczedilen taşınmazların satışının durdurulmasına, Kararın, davacı tarafça ilgili icra müdürlüğüne ibrazı suretiyle infazına karar verilmiştir.
Ara karar davalı davalı …’ ye 11.05.2022 tarihinde tebliğ edilmiş , 17.05.2022 tarihli itiraz dilekçesi üzerine itiraz duruşma açılarak incelenmiş , 15.06.2022 tarihli karar ile ” … davacı şirketin 2013/3849 esas sayılı icra dosyasında alacaklılara borçlu olmadığının tespiti istemiyle İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1780 esas sayılı dosyasında 09.12.2014 tarihinde açtığı davada yapılan yargılama sonunda 12.05.2017 tarih ve 2017/633 karar sayı ile davanın kabulüne ve davacı şirketin icra takibine konu alacaktan davalı alacaklı ile ilk alacaklının temlik ettiği diğer davalı alacaklılara temlik miktarları kadar borçlu olmadığının tespitine ve takibin haksız ve kötü niyetli yapılması nedeniyle takip alacaklısı şirketin kötü niyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verildiği, kararın istinaf incelemesi aşamasında olduğunu , davacı tarafça Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan şikayet sonrasında ve birleştirilen dava ile birlikte İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 13.12.2021 tarih 2015/275 esas ve 2021/440 sayılı ilamı ile mahkememizdeki davaya konu 2013/4729 Esas sayılı icra dosyasında alacaklı …Şirketinin ortakları …ve … ile 2013/3849 esas sayılı icra dosyasının alacaklısı olan ….Şirketinin yetkilisi … 2013/4582 esas sayılı icra dosyasında alacaklı … ile her üç icra dosyasında adı geçen alacaklıların vekili olarak hareket eden avukat … hakkında iştirak halinde kamu kurumunu araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçundan sanık … ‘un 4 yıl 2 ay hapis ve adli para cezası ile diğer sanıkların 3 yıl 4er ay ve adli para cezası ile cezalandırılmalarına karar verildiği, karara dayanak alınan bilirkişi raporunda her üç icra takibi yönünden taraflar arasında yapılmış gerçek bir ticari faaliyetin bulunmaması ve haksız kazanç elde etmeye yönelik olarak takip yapılması nedeniyle dolandırıcılık şüphesinin bulunduğunun belirtildiği, kararın istinaf incelemesi aşamasında olduğu birlikte değerlendirildiğinde; itiraz eden davalının hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesi için alacağı temlik alan sıfatına bağlı olarak ceza davasında yargılanmasının zorunlu bulunmadığı, itiraz eden davalı vekili teminat alınmamasının müvekkilini mağdur ettiği iddiasında bulunmuş ise de HMK’nun 391(1) maddesine uygun olarak ihtiyati tedbir kararında da açıklandığı üzere dava konusu alacağın iştirak halinde kamu kurumunun araç olarak kullanılarak dolandırıcılık suçu işlenmesi suretiyle oluşturulduğu konusunda yaklaşık ispat kuralı çerçevesinde yeterli delilin mevcut olduğu, davacı tarafa ait taşınmazın davaya konu icra dosyasında haczedilmiş olup alacağı karşılamaya yeter değerinin de bulunduğu gözetildiğinde davacı taraftan yeniden teminat istenmesinin ihtiyati tedbire ilişkin hakkın kullanımını zorlaştıracağı veya imkansız hale getireceği, buna göre ihtiyati tedbir kararının teminatsız olarak verilmesinin usul, yasa ve dosya kapsamına uygun bulunduğu, itiraz eden davalı vekilinin itiraz sebeplerinde haklılık bulunmadığı anlaşılmakla” gerekçesi ile ihtiyati tedbire itirazın reddine karar verilmiştir.

İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı vekili talep eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; İzmir 13. İcra Müdürlüğü’nün 2013/4729 E. sayılı dosya hakkında dolandırıcılık suretiyle dayanaksız alacak oluşturulduğu iddiası ile dava açılmadığını ve dosyaya bir dilekçe dahi sunulmadığını , Taşınmazın satışa esas olmak üzere kıymet takdiri yapıldığını , yine davacı – borçlu tarafa kıymet takdir raporlarının tebliğ edildiğini , buna karşı da davacı-borçlu herhangi bir menfi tespit davası açmadığını , kıymet takdirindeki satışa esas değerin çok düşük olduğundan bahisle Seferihisar İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2020/85 E. sayılı davayı açtıklarını , dava dilekçelerinde bahsedilen konuların hiçbirinin davalıya yönelik olmadığından bahisle usul ve yasaya aykırı olan tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İSTİNAFA CEVAP :
Karşı taraf davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Dava ve itiraza cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrarla istinaf isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

G E R E K Ç E:

Uyuşmazlık, 2004 sayılı İİK’nun 72.maddesi gereğince icra takibinden sonra borçlu bulunmadığının tespitine ilişkin davada teminatsız olarak verilen ihtiyati tedbir kararına itirazın reddine ilişkin karardan kaynaklanmaktadır.
6100 Sayılı HMK’ nun 394. madde 1. fıkrasına göre; karşı taraf dinlenmeden verilmiş olan ihtiyati tedbir kararlarına itiraz edilebilir. Aksine karar verilmedikçe, itiraz icrayı durdurmaz.2.fıkra gereğince; ihtiyati tedbirin uygulanması sırasında karşı taraf hazır bulunuyorsa, tedbirin uygulanmasından itibaren; hazır bulunmuyorsa tedbirin uygulanmasına ilişkin tutanağın tebliğinden itibaren bir hafta içinde, ihtiyati tedbirin şartlarına, mahkemenin yetkisine ve teminata ilişkin olarak, kararı veren mahkemeye itiraz edebilir.4. fıkraya göre; itiraz üzerine mahkeme, tedbir kararını değiştirebilir veya kaldırabilir.

6100 Sayılı HMK’nın 389/1.maddesinde” (1) Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir… ”; 390/3. maddesinde “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır”; düzenlemelerine yer verilmiştir.
2004 Sayılı İİK 72. maddesi gereğince ihtiyati talep eden geçici hukuki koruma kararlarının genel olarak düzenlendiği HMK hükümleri uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilebilmesinin koşulları kapsamında haklığının yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Takipten sonra açılan menfi tespit davasında İİK’nın 72. maddesi gereğince, ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak borçlu, gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın %15’inden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında mahkemeden tedbir yoluyla icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde talepte bulunabilir.
Somut olayda İzmir 13. İcra Müdürlüğünün 2013/4729 esas sayılı icra takip dosyasının incelenmesinde; alacaklı … tarafından borçlu … hakkında 16.06.2011 tarihli 465.000.00 TL miktarlı alacağa istinaden 15/04/2013 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, borçlu vekilinin İzmir 7. İcra Mahkemesine açılan dava ile takipten 14.11.2013 tarihinde haberdar olduklarından bahisle ödeme emri tebliğ tarihinin 14.11.2013 tarihi olarak düzeltilmesine ve borçlu şirket hakkında yapılan tüm işlemlerin iptaline karar verilmesini talep ettiği , Mahkemenin 22/11/2013 tarih 2013/ 691 sayılı karar ile borçlu şirketin halen Ticaret Sicil Müdürlüğünde aynı adresin kayıtlı olduğu, şikayet dilekçesinde dahi şikayetçi borçlu adresinin aynı adres olarak bildirildiği, bu durumda ödeme emri tebligatı ve sonrasındaki tebligatların usulüne uygun olduğu anlaşıldığı gerekçesi ile şikayetin reddine karar verildiği , kararın onanarak kesinleştiği , takip konusu alacağın 300.000,00 TL.’lik bölümünün İzmir Bornova 3. Noterliğinin 28.01.2015 tarih ve 3183 yevmiye nolu temlik ile … ‘ a , aynı Noterliğin, aynı tarih ve 3195 yevmiye nolu temlik ile davalıya temlik edildiği , temlik alan davalı tarafından İzmir … ilçesi … Mah. … ada … parsel nolu 14181 m2 yüzölçümlü taşınmazın satışı talebinde bulunulduğu, temlik eden tarafından takipten feragat edildiği anlaşılmıştır.
İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/12/2021 tarih 2015/275 esas ve 2021/440 sayılı ilamının incelemesinde İzmir 13. İcra Müdürlüğü’ nün 2013/4729 Esas sayılı icra dosyasında alacaklı … Şirketinin ortakları … ve … ile 2013/3849 esas sayılı icra dosyasının alacaklısı olan ….Şirketinin yetkilisi … 2013/4582 esas sayılı icra dosyasında alacaklı … ile her üç icra dosyasında adı geçen alacaklıların vekili olarak hareket eden avukat … hakkında iştirak halinde kamu kurumunu araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçundan cezalandırılmalarına karar verildiği, istinaf incelemesi sırasında uyaptan yapılan incelemede İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesinin 2022/1803 esas 3892 karar sayılı 06/12/2022 tarihli karar ile mahkumiyet kararlarının kesinleştiği görülmüştür.
Bu durumda her ne kadar icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında satışın durdurulması mümkün değil ile de ; ceza dosyasındaki maddi kabul yönünden İİK’nın 72. maddesinde menfi tespit davalarıyla ilgili ihtiyati tedbir düzenlemesinin HMK’nın 389 vd. maddeleriyle birlikte uygulanması gerektiğinden , temlik alan, alacağın borçlusunun ileri sürdüğü hakların ve def’ilerin muhatabı olacağından , borçlunun temlik alana karşı ileri sürebileceği def’iler arasında ödemezlik def’i olduğu dikkate alındığında , ilk derece mahkemesince dava konusu alacağın iştirak halinde kamu kurumunun araç olarak kullanılarak dolandırıcılık suçu işlenmesi suretiyle oluşturulduğu konusunda yaklaşık ispat kuralı çerçevesinde yeterli delilin mevcut olduğu, icra dosyasında davalı alacaklının alacağını karşılamaya yeter değerde taşınmaz haczi bulunması nedeni ile davacı taraftan yeniden teminat istenmesinin ihtiyati tedbire ilişkin hakkın kullanımını zorlaştıracağı veya imkansız hale getireceği, buna göre ihtiyati tedbir kararının teminatsız olarak verilmesinin usul, yasa ve dosya kapsamına uygun bulunduğu gerekçesi ile itirazın reddine karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; İlk Derece Mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığından davalı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı tarafından peşin yatırılan 220,70-TL istinaf yoluna başvuru harcı ile 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubuyla davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, harç tahsil / iade işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 21/12/2022 tarihinde, 6100 Sayılı HMK’nun 362. Maddesi (1-f) bendi ve HMK’nun 394 . Maddesi (5.) bendi gereğince KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.