Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/3086 E. 2022/2529 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/3086
KARAR NO : 2022/2529

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2022/1023 Esas (Derdest)
KARAR TARİHİ : 25/10/2022
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
İSTİNAF TARİHİ : 03/11/2022 (Davacı)
KARAR TARİHİ : 07/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/12/2022
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı, davacı istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosya incelendi;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü
DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil hakkında, … haber sitesinde 29 Temmuz 2022 tarihinde yayınlanan haberin yalan, yanlış ve incitici olduğunu, söz konusu habere konu iddialar gerçek dışı olduğunu, hakikat haberin tam tersi olduğunu, haber haksız, gerçek dışı kötüleme vasfında olduğunu, bu sebeple, dava konusu yayın ve haber müvekkili müşterileri ve rakipleri nezdinde olumsuz etkilediğini, müvekkil aleyhine haksız rekabete yol açtığından bahisle davalarının sonuçlanmasına kadar, müvekkil hakkında yayınlanan içeriğin haksız olduğunun ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitini, haksız rekabetin ref’ini, men’ini, eski hale iadesini, haksız rekabetten ötürü, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, davalının, müvekkile 3 kuruş (Üş Kuruş) maddi, 3 kuruş (Üç Kuruş) manevi tazminat ödemeye mahkûm edilmesini, haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet teşkil eden, yanlış veya yanıltıcı beyanlarla müvekkilin kötülendiği içeriğin davalının sitesinden kaldırılmasını, aynı sebeplerle, huzurdaki davalarının sonuçlanmasına kadar, dava konusu haberin davalının sitesinden tedbiren kaldırılmasını / çıkartılmasını, mahkeme ilamının masrafı davalıya ait olmak üzere en yüksek tirajlı ulusal gazetelerde ve davalının habere konu aynı URL adresinde ve ana sayfa internet sitesinde yayınlanarak kamu oyuna duyurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İhtiyati tedbir şartları oluşmamış olduğunu, ihtiyati tedbir kararının reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi hukuka aykırı olduğunu, tedbir talep eden tarafın haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunu düzenlendiğini, somut olayda yaklaşık ispat koşulu dahi gerçekleşmediğini, dava konusu yapılan haberde bahsi edilen olayın verme hakkının sınırları içerisinde kalınarak hukuka uygun yayın yapıldığını, yayınlanan haberin haber niteliğinde olduğu ve sorumlu gazetecilik anlayışı içerisinde kaldığını, dava konusu yapılan haber bir bütün olarak incelendiğinde baştan sona objektif olduğu, haber verme ve kamuyu aydınlatma niteliği taşıdığı, davacıların kişilik haklarına zarar vermeye ve onları kamuoyu önünde küçük düşürmeye yönelik herhangi bir kasıtla hareket edilmediğinin de anlaşılacağını, ihtiyati tedbir talebinin kabulüne ilişkin kararının kaldırılarak ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
29 Temmuz 2022 tarihli haber , tüm dosya kapsamı.
İDM KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen 09/09/2022 tarihli gerekçeli ara kararda özetle; yayınlanan yazıların ileride telafisi güç yahut ciddi bir zararın doğabileceği kanaati ile https: //www….com.tr/ …/magazin/ …. – …. belirtilen URL adreslerinde belirtilen içeriklerin yayından çıkartılmasına , ilgili içeriklerin yayından çıkartılması için … A.Ş.’ye yazı yazılmasına karar verilmiştir.
Karara davalı tarafın itirazı üzerine duruşma açılarak yapılan değerlendirme ve 25/10/2022 tarihli karar ile ; her ne kadar davacının adının geçtiği haber metninin yayınlanmaması yönünde tedbir kararı verilmiş ise de dava dilekçesinde davacı vekilinin de ikrar ettiği üzere, haberden davacının adının çıkarıldığını , tedbir kararının bir öneminin kalmadığını , ayrıca 6100 sayılı HMK’nın 389. maddesine göre ihtiyati tedbirin şartlarının ; mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması ya da tamamen imkansız hale gelmesi veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğmasından endişe edilmesi olarak açıklandığını , bu davada bu şartın gerçekleşmediği kanaatiyle de verilen tedbir kararı kaldırıldığı gerekçesi ile ihtiyati tedbire itirazın kabulüne, 09/09/2022 tarihli ihtiyati tedbire yönelik kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ne dava konusu yayın ne de bu yayında yer bulan davacı adı – unvanın kaldırılmış olmadığını , yayının davacının adı – unvanı açık ve net bir şekilde belirterek devam ettiğini , davalının itirazının haksız olduğunu , mahkemenin incelemesinin eksik ve gerekçesinin hatalı olduğundan bahisle Yerel mahkemenin 25.10.2022 tarihli ara kararının kaldırılmasına, ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne, dava sonuçlanmasına kadar, dava konusu yayının davalının sitesinden tedbiren kaldırılmasını / çıkartılmasını, mahkeme ilamının masrafı davalıya ait olmak üzere en yüksek tirajlı ulusal gazetelerde ve davalının yayına konu aynı URL adresinde ve ana sayfa internet sitesinde yayınlanarak kamuoyuna duyurulmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
İSTİNAFA CEVAP :
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle;Davacının dava dilekçesindeki haberin yayından kaldırılması talebine ilişkin kararın ancak Sulh Ceza Hakimliklerince verilebileceğini , internet ortamında yayınlanan bir haberin yayından kaldırılmasına yönelik olarak Kanun koyucunun ayrıca bir düzenleme getirdiğinden bahisle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine ve vekâlet ücreti ve masrafların karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini istemiştir.
G E R E K Ç E:
Uyuşmazlık,internet yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle ve 6098 Sayılı TBK 56. ve 4721 Sayılı TMK 24,25 maddeleri gereğince manevi tazminat ve saldırı tehlikesinin önlenmesi,saldırıya son verilmesine ilişkin davayla birlikte tensiben verilen ihtiyati tedbirin kaldırılmasından kaynaklanmaktadır.
Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 389. maddesi, “(1) Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
(2) Birinci fıkra hükmü niteliğine uygun düştüğü ölçüde çekişmesiz yargı işlerinde de uygulanır.” şeklindedir.
23/05/2007 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkındaki 5651 sayılı 9. maddesinde, içerik nedeniyle hakları ihlal edildiğini iddia eden kişinin, içerik sağlayıcısına, buna ulaşamaması halinde yer sağlayıcısına başvurarak kendisine ilişkin içeriğin yayından çıkarılmasını isteyebileceği gibi doğrudan sulh ceza hâkimine başvurarak da içeriğe erişimin engellenmesini de isteyebileceği düzenlenmiştir.
İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesine Dair Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 10. maddesinde ise; içerik nedeniyle hakları ihlâl edildiğini iddia eden kişi, içerik sağlayıcıya, buna ulaşamaması halinde yer sağlayıcıya, internet ortamından veya bizzat başvurarak kendisine ilişkin içeriğin yayından çıkarılmasını ve yayındaki kapsamından fazla olmamak üzere hazırladığı cevabın bir hafta süreyle internet ortamında yayımlanmasını isteyebilir. İçerik veya yer sağlayıcı, kendisine ulaştığı tarihten itibaren iki gün içinde talebi yerine getirir. Bu süre zarfında talep yerine getirilmediği takdirde reddedilmiş sayılır. Talebin reddedilmiş sayılması halinde, kişinin on beş gün içinde yerleşim yeri sulh ceza mahkemesine başvurabileceği belirtilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde “Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hakimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir” ve 25. maddesinde ” Davacı, hakimden saldırı tehlikesinin önlenmesini, sürmekte olan saldırıya son verilmesini, sona ermiş olsa bile etkileri devam eden saldırının hukuka aykırılığının tespiti isteyebilir. Davacı bunlarla birlikte, düzeltmenin veya kararın üçüncü kişilere bildirilmesi ya da yayımlanması isteminde de bulunabilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
İnternet üzerinden yapılan bir yayının erişiminin engellenmesi, yayının ortadan kaldırılması veya düzeltilmesine yönelik kararların, sadece 5651 sayılı Kanun’da sayılı şartlarda ve usullerde sadece 5651 sayılı Kanun’da yazılı madde gerekçe gösterilerek ve sadece Sulh Ceza Mahkemelerince uygulanması zorunluluğu bulunmadığından Hukuk mahkemeleri de somut olayın özelliklerine ve 6100 sayılı Kanun’un 389 ila 398. maddelerinde düzenlenen “ihtiyati tedbir” hükümlerine uygun olmak şartıyla, internet üzerinden yapılan yayınlar hakkında uyuşmazlık konusuna göre değişik mahiyette kararlar verilebileceğinden ilk derece mahkemesince tedbir talebinin incelenerek karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Bunun yanında ihtiyati tedbir kararı geçici nitelikte olup, durum ve şartların değişmesi ile her zaman değiştirilebilir. Somut olayda davacının davalı tüzel kişinin sahibi olduğu gazetede diğer davalı tarafından yazılan 29/07/2022 tarihli “Haksız itham 1.5 milyon lirasını eritti ” başlıklı haberin kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği iddiasına dayalı, hukuka aykırılığın tespiti, uğradığı maddi ve manevi zararın ödetilmesi, hukuka aykırı içerikteki habere erişimin engellenmesi taleplerine ilişkin olduğu, haberin içeriğinin ” Genç yatırımcı …, bir … şirketinin yanlış işlemi nedeniyle 1.5 milyon TL zarar ederek mağdur oldu. … şirketi, …’un kendilerine yaptığı yatırımı yanlış işleme alarak, dolandırıldıklarını iddia etmiş ve savcılığa suç duyurusunda bulunmuştu. Ancak sonradan işlem hatasının kendilerinden kaynaklandığını fark ederek, suçlamayı geri çekmiş ve özür dilemişti” şeklinde değiştirildiği , davacı şirketin unvanının kaldırıldığı , yargılama sırasında mevcut durumun değişmesi halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması, hakkın elde edilmesinin tamamen imkansız hale gelmesi, gecikme sebebinin bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi söz konusu olan hallerde ihtiyati tedbir sebebinin olduğu kabul edilmesi gerektiğinden, haberin mevcut hali ile davacının ciddi bir zarar tehlikesi altında olduğuna yönelik iddiası yönünden yaklaşık ispat koşulunun oluşmadığından esasen uyuşmazlığın esasını çözecek nitelikte tedbir kararı verilemeyeceği bu itibarla ihtiyati tedbirin kaldırılmış olmasında usul ve yasaya aykırılık görülmediğinden , davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı ve davacı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından peşin yatırılan 220,70-TL istinaf yoluna başvuru harcı ile 80,70-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubuyla Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, harç tahsil / iade işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 07/12/2022 tarihinde, 6100 Sayılı HMK’nun 362. Maddesi (1-f) bendi ve 2004 Sayılı İİK’nun 258/3. Fıkrası gereğince KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.