Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/3064 E. 2023/834 K. 10.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/3064
KARAR NO : 2023/834

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2019/6 Esas 2019/175 Karar
KARAR TARİHİ : 05/03/2019

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF TALEP TARİHİ: Davacı 28/10/2022
KARAR TARİHİ : 10/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/04/2023

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı, davacı istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 353/1(b-1/son) cümle uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü

DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 19/06/2013 günü saat 15:15 sularında müteveffa …’nın davalı …’un kullandığını ve diğer davalı …’un maliki bulunduğu, davalı … tarafından sigortalı bulunan … plakalı araçtan inerek şakalaşmak amacıyla aracın kaputunun üzerine oturduğunu ancak davalının tüm tehlikesine karşın aracı hareket ettirerek direksiyonu sağa kırmasının ardından …’nın düşerek kafasını yere çarpması sonucu beyinsel travma nedeniyle hayatını kaybettiğini, bunun üzerine davalı … hakkında “bilinçli taksirle ölüme neden olma” suçundan Kula Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/124 Esas sayılı dosyasından dava açıldığını ve davada karar aşamasına gelindiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 6100 sayılı Kanun’un 107. maddesi uyarınca ölümlü trafik kazası nedeniyle belirlenecek destekten yoksun kalma tazminatının sürücü ve araç maliki yönünden olay tarihinden, davalı sigorta yönünden ise temerrüt tarihinden itibaren işletilecek faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline ayrıca her bir davacı için 75.000,00’er TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Dava dilekçesinde maddi tazminat talebi için toplam 2.500,00 TL olarak gösterilmiş, 09.11.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile davacı … için 76.060,71 TL davacı … için 51.747,45 TL sına artırılarak harcını tamamlanmıştır
DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu edilen kaza sebebiyle Kula ASCM’nin 2013/124 E. sayılı dosyasında yargılama yapılmaya başlanıldığını, bu dosyanın bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, davacıların talep ettiği manevi tazminat miktarının fahiş, adeta cezalandırma niteliğinde ve zenginleşme maksatlı olduğunu, davacıların miras bırakanı ve müvekkili …’un meydana gelen olay sebebiyle kusur oranlarının tespiti için bilirkişi raporu alınması gerektiğini, müteveffa …’ya geç müdahale eden 112 acil servis personeli hakkında yapılan soruşturmanın akibetinin araştırılması gerektiğini belirtmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya bakmaya yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Mahkemeleri olduğunu, davanın yetkisizlik sebebi ile reddinin gerektiğini, davacının müvekkili şirket tarafından yapılan ödemeyi kabul etmeyerek haksız ve kötü niyetli olarak bu davayı açtığını, davacı tarafça sigortalının kusurunun ispatının gerektiğini, ceza dosyasına sunulan bilirkişi raporu uyarınca, sigortalı araç sürücüsünün tali kusurlu olduğunu, ceza davasının sonucunun beklenmesi gerektiğini, davacı tarafın zarar miktarını ispat etmesi gerektiğini, davacıların kaza sebebiyle elde ettikleri gelir ve tazminatların da mahsubunun gerektiğini, teminatın tek, hasar görenlerin birden fazla olması durumunda KTK’ nın 96. Maddesi gereğince teminatın paylaştırılması gerektiğini, müvekkilinin faizden dava tarihinden itibaren sorumlu olduğunu ve talep edilebilecek faizin yasal faiz olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun poliçe teminat limiti ile sınırlı olduğunu belirttiğini, öncelikle dosyanın yetki yönünden reddine esasa girilmesi halinde davanın esasdan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
İzmir 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin 26/05/2014 tarih 2014/231 E. 2014/165 K. sayılı kararı, Kula Ascm’ nin 2013/124 E. 2015/150 K. sayılı dosyası, ATK raporu, Bilirkişi raporu, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını gösterir araştırma tutanakları, tanık beyanları, tüm dosya kapsamı.
İDM KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; Davacıların maddi tazminat taleplerinin kabulü ile, davacı … için 76.060,71-TL, davacı … için 51.747,45-TL olmak üzere toplam 127.808,11-TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketi yönünden 28/10/2014 diğer davalılar yönünden 19/06/2013 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, davalı sigorta şirketinin sorumluğunun poliçe teminat limiti ile sınırlandırılmasına, davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile, davacı … için 30.000,00-TL, davacı … için 30.000,00-TL olmak üzere toplam 60.000,00-TL manevi tazminatının 19/06/2013 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’ den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, manevi tazminat talebi ile ilgili fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacılar lehine takdir edilen manevi tazminat miktarlarının ayrı ayrı az olduğunu, mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedeni olduğunu, bu nedenlerle; İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/6 E. 2019/175 K. sayılı kararının kaldırılmasına, manevi tazminat isteminin tümünün kabulüne karar verilmesini talep etmişlerdir.
İSTİNAFA CEVAP :
Davalı taraf istinafa cevap vermemiştir.
G E R E K Ç E

Uyuşmazlık, meydana gelen trafik kazasısında davacıların desteğinin vefatı nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
ilk derece mahkemesince 2014/235 E. – 2017/19 K. Sayısı ile 17.01.2017 verilen karara karşı davacılar vekili manevi tazminat miktarı ve faiz başlangıcı yönünden istinaf isteminde bulunmuşlar, İzmir Bölge adliye Mahkemesinin 2017/1031 esas ve 2018/1466 karar 30/11/2018 tarihli kararı ile “kısa karar ile gerekçe arasındaki çelişkinin giderildiği bir hüküm kurulmak üzere kararın resen kaldırılmasına” karar verilmiş. Yeni esas üzerinden 05/03/2019 tarihinde ilk derece mahkemesince; destekten yoksun kalma tazminat davasının kabulüne, manevi tazminat davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karara karşı davacıları vekili manevi tazminat miktarı bakımından istinaf isteminde bulunmuşlardır.
6100 Sayılı HMK’nun 355. maddesi uyarınca inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilir; HMK’nun 357 inci maddesine göre de, İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz, maddeleri çerçevesinde inceleme yapılmıştır.
6098 Sayılı TBK. 49 maddesi gereğince kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür. 50/1.fıkrası gereğince zarar gören zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. 56/2. fıkrası gereğince ölüm halinde ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.
Kural olarak, 6098 Sayılı TBK’nun 74.maddesi gereğince ceza mahkemesince verilen kararlar hukuk hakimi bakımından bağlayıcı değildir. Ancak, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir, ceza mahkemesince fiilin hukuka aykırılığına yönelik kesinleşen maddi olgular hukuk hakimi bakımından da bağlayıcı olup, taraflar yönünden de kesin delil niteliği taşımaktadır. (Hukuk Genel Kurulunun 17/09/2008 Tarih, 2008/4/564 Esas,2008/536 Karar).
Somut olayda, Kula Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/124 Esas,2015/150 sayılı 03/03/2015 tarihli kararı ile; davalılardan … hakkında dikkatsizlik ve tedbirsizlik ile ölüme sebebiyet verme suçundan yapılan yargılama sonucunda, “Dosya kapsamında 4 adet bilirkişi raporu mevcuttur. Ancak mahkememizce, Adli Tıp Kurumu Raporu ve İTÜ bilirkişi raporlarına itibar edilmiş ve sanığın olayda asli, mütevaffanın ise tali kusurlu olduğu anlaşılmıştır. Bu suretle sanığın üzerine atılı dikkatsizlik ve tedbirsizlikle bir kişinin ölümüne sebebiyet verme suçunu işlediği kanaatine varılmış olup, sanığın kazaya asli kusuru ile neden olmasından dolayı TCK’nın 85/1 maddesi gereğince alt sınırdan uzaklaşılarak sanık hakkında hüküm kurulmuştur. ” ‘taksirle ölüme sebep olma’ suçundan cezalandırılmasına dair verilen karar Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2017/882 Esas, 2018/10369 sayılı, 06/11/2018 tarihli kararı ile onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, ceza yargılamasında davalının park yasağı olan yere park etmek ve yolu kontrol etmeden aracının kapısını açması suretiyle kazanın gerçekleşmesine ve davacıların murisinin ölümüne neden olduğuna yönelik kesinleşen maddi olgu hukuk hakimi bakımından bağlayıcı taraflar yönünden kesin delil niteliği taşıdığına göre; ilk derece mahkemesince davalının davacıların manevi zararından TBK’un 56’ıncı maddesi uyarınca sorumlu tutulmasında hukuka aykırılık görülmemiştir. Sürücü …’un, motor ön kaputu üzerinde müteveffa … ‘nın oturmakta olduğu sırada aracı hareket ettirerek tedbirsiz ve dikkatsiz davranmış olması nedeni ile Karayolları Trafik Kanununun 65/1g maddesi gereğince “Araç dışında yolcu taşıma” kuralına ayrıkı davrandığı için kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğu, müteveffa … ‘nın ise motor ön kaputu üzerine oturarak tedbirsiz ve dikkatsiz davranmış olup, Karayolları Trafik Kanununun 68/c maddesinde belirtilen “taşıt yolu üzerinde bulunan yayaların, trafiği engelleyecek veya tehlikeye düşürecek şekilde davranışlarda bulunmaları yasaktır” kuralına aykırı davrandığı için kazanın meydana gelmesinde tali kusurlu olduğu olduğuna yönelik kesinleştiği, ilk derece mahkemesince Adli Tıp Kurumundan alınan kusur raporu ile Trafik bilirkişisi … ‘in 14/12/2015 tarihli raporu ile de uyumlu olduğu gibi kesinleşen maddi olgu da hukuk hakimi bakımından bağlayıcı taraflar yönünden kesin delil niteliği taşıdığına göre; ilk derece mahkemesince davalıların davacıların manevi zararından sorumlu tutulmasında hukuka aykırılık görülmemiştir.
6098 Sayılı TBK’nun 56,maddesi gereğince; hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İBK gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Davaya konu somut olayın gerçekleşme şekli, yeri, zamanı, ölenin olay tarihindeki yaşı, davanın tam kusura göre açılmış olması, davacıların ölene olan yakınlıkları, ceza mahkemesinin kararı, yukarıda açıklanan ilkeler, davalının eylemindeki hukuka aykırılığın tespitinin sağlayacağı manevi tatmin ile birlikte değerlendirildiğinde istinaf edenin sıfatına göre İDM’ince hüküm altına alınan manevi tazminat miktarı somut olaya uygun olduğu anlaşıldığından davacılar vekilinin istinaf başvurusunun yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı ve davacılar vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davacı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından peşin yatırılan 220,70-TL istinaf yoluna başvuru harcı ile 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcının alınması gereken 179,90 TL’den mahsubuyla, bakiye 99,20 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının yatıranlara iadesine,
5-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans ve harç tahsil / iade işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 Sayılı HMK’nun 362. Maddesi (1-a) bendi uyarınca 10/04/2023 tarihinde KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.