Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/2440 E. 2022/1860 K. 03.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2022/2440
KARAR NO : 2022/1860
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2021/881 Esas (Derdest)
KARAR TARİHİ : 26/05/2022
DAVA : Yönetim Kurulu Kararının İptali-İhtiyati Tedbir
İSTİNAF TALEP TARİHİ : 23/06/2022 Davalı
KARAR TARİHİ : 03/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 03/10/2022

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosya incelendi;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü
TARAFLARIN İDDİA,SAVUNMA İLE YARGILAMA SÜRECİ
Davacı vekili talep dilekçesinde özetle; davacı şirketin 1991 yılından itibaren gıda hazırlık makineleri ürettiğini, yurt içi ve yurt dışına pazarlama yapan bir firma olduğunu, müvekkilinin ticari faaliyetlerini gerçekleştirmek ve büyüyebilmek amacıyla 2010 yılında … Sanayi Bölgesi’nde yer alan, … ada, … parsel (2.450,00 m2) ile … ada, … parsel (1.000,00 m2) olan toplam 3.450,00 m2 taşınmazı tek bir parsel olarak satın aldığını ve tek bir parsel olarak 1.450,00 m2 inşaat alanı oluşturularak mevzuat gereği oluşturulması gereken kapalı alan oluşturulduğunu, kapalı alanın 3.450,00 m2 olarak tek bir parsel üzerinden hesaplanarak oluşturulduğunu, cari dökümleri davalı idare tarafından birlikte tutulduğunu, 2010 yılından, arsa tahsis iptaline karar verilen tarihe kadar da, hiçbir zaman … Ada, …Parselin ayrı bir parsel olduğu ve parsel üzerinde ayrı bir sanayi tesisi oluşturulması gerektiği, aksi taktirde arsa tahsisinin iptal edileceğine ilişkin müvekkiline herhangi bir yazı gönderilmediğini ve ihtarname keşide edilmediğini, 2019 yılına gelindiğinde müvekkiline … Ada, … Parsel numaralı taşınmaz üzerinde inşaat yapması ayrıca iş yeri açma ve çalışma ruhsatının alınması gerektiğini aksi taktirde arsa tahsisinin iptal edileceğine ilişkin herhangi bir yazı gönderilmediğini, uyarı yapılmadığını ve ihtarname keşide edilmediğini, davalı … Sanayi Bölgesi’nin 30.05.2019 tarihli Yönetim Kurulu 675 sayılı kararı ile müvekkilinin … Ada, … Parselin arsa tahsisinin iptal edildiğini, Karşıyaka 5. Noterliği’nin 11.11.2019 tarihli 36693 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bildirildiğini, taraflarınca iş bu ihtarnamenin içeriğine, ihtarnamede belirtildiği üzere … Ada, … Parselin arsa tahsisinin iptalinin hukuka aykırı olduğunu ve iptali gerektiğini, 30.05.2019 tarihli 675 sayılı Yönetim Kurulu kararının taraflarına tebliğine ilişkin Karşıyaka 5. Noterliği’nden 26.11.2019 tarihli 38774 yevmiye numaralı cevabi ihtarname keşide edildiğini, davalının Karşıyaka 5. Noterliği’nin 04.12.2019 tarihli 40003 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile iş bu itirazlarının kabul edilmediğini, gerçekleştirilen arsa tahsis iptalinin hukuka uygun oluğu belirtilerek itirazlarının reddedildiğini ve müvekkiline tahsisli arsanın iptaline ilişkin alınan 30.05.2019 tarihli 675 sayılı Yönetim Kurulu kararı ise işbu ihtarnamenin ekinde gönderilmediğini, dava konusu iptali istenen işlem müvekkilin arsa tahsisinin iptaline ilişkin olduğunu, işbu karar ile birlikte müvekkilinin bedelini ödemiş olduğu arsaya ilişkin hakları, tek taraflı olarak kaldırıldığını, diğer yandan müvekkili anılı parsel üzerinde müvekkili şirket lehine iş bankası tarafından ipotek tesis edildiğini, ancak ekte arz edilen Bornova 3. Noterliğinin 28366 yevmiye numaralı ihtarnamesinde davalı işbankasından bu ipoteği kaldırmasını kaldırmadığı taktirde cezai ve hukuki işlemler yapılacağı beyan edildiğini, taraflar arasında hukuki bir ihtilaf mevcutken kötü niyetli ve parseli başkasına satmak saiki ile hareket eden davalının bu eyleminin müvekkili şirketi büyük bir zarara soktuğunu, … Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu’nun 30.05.2019 tarihli 675 sayılı kararının öncelikli ve ivedi olarak tedbiren durdurulmasını ve akabinde iptal edilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; OSB Kanunu ve Yönetmeliği kapsamında davacı firmaya ait olmayan bir arsa üzerinde ipotek mevcut olması ve bu ipotek kapsamında davacı firmaya ait mevcut kredi riskinden müvekkilin sorumlu olmasını da kabul etmek mümkün olmadığını, bu doğrultuda Karşıyaka 5. Noterliği’nin 06.01.2020 tarih, 00520 yev numaralı ihtarnamesi ile davacı firmaya durum bildirildiğini, ancak karşı tarafca gerekli işlemlerin yapılmadığını, bu sebeple 29.09.2021 tarihinde yine şüphelilere Bornova 3. Noterliği’nin 29.09.2021 tarih, 28366 yev numaralı ihtarı çekilildiğini, yine davacı firma tarafından gerekli işlemlerin yapılmadığını, davacı, kendisine ait olmayan davaya konu parseli hukuka aykırı olarak kullanmakta olduğunu, aynı zamanda kendisine gönderilen ihtarlara rağmen parsel üzerindeki ipoteği fek etmediğini, müvekkilinin maddi olarak zarara uğramakta olduğunu, müvekkilinin davaya konu parseli yasal olarak 3. Şahıslara tahsisini yapma imkanı engellendiğini, davacının işbu talebi haksız ve kötü niyetli olup, davacının tedbir talebinin reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince davacının tedbir isteğinin kabulü üzerine davalı tarafından yapılan itirazın duruşmalı incelenmesi üzerine verilen 26/05/2022 tarihli kararda özetle; her ne kadar davalı vekili tarafından mahkememizce verilen ihtiyati tedbir kararına itiraz edilmiş ise de, ihtiyati tedbir kararı gerekçesinde de açıklandığı üzere ihtiyati tedbire itiraz eden davalı yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmesi şartlarının oluştuğu, bu nedenle talebin reddi gerektiği gibi, iptale konu parselin üçüncü şahıslara devir veya temliki halinde davacının telafisi güç zararlarına sebebiyet vereceğinden, mahkememizce verilen ihtiyati tedbir kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, ihtiyati tedbir kararına yapılan itirazın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı, kendisine ait olmayan arsa üzerindeki davaya konu parseli hem hukuka aykırı kullanmaya devam etmektedir hem de kendisine gönderilen ihtarlara rağmen parsel üzerindeki ipoteği dahi fek etmediği, dolayısıyla davacının yıllardır süregelen bu tutumu maddi olarak müvekkili oldukça zarara uğratmasına ve telafisi güç zararlara sebebiyet vermesine rağmen davacı lehine ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesi tarafımızca kabul edilemeyeceği, nitekim davacının ihtiyati tedbir talep edebilmesi için HMK md 390/3 gereği haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi zorunlu olduğu, müvekkil, söz konusu işlemleri hukuka ve mevzuata uygun olarak yerine getirmiş olmasına ve davacının hukuka aykırı işlemleri nedeniyle son derece mağduriyet yaşamasına rağmen haklılığını yaklaşık olarak dahi ispat edemeyen davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulü mümkün olmadığı, müvekkil kurum aleyhinde ikame edilen benzer uyuşmazlıklarda müvekkilin lehine hüküm kurulduğu, işbu kararlar yerel mahkeme dosyasına sunulduğu, yerel mahkemenin 2021/881 E sayılı dosyasının 26.05.2022 tarihli ara kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak talebimiz doğrultusunda …. ada …. nolu parsele ilişkin ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAFA CEVAP :
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalı taraf iş ve işlemlerinde tabi olduğu yasal mevzuata uygun hareket etmemiş, tamamen kötüniyetli hareket ettiği, zira; 9 yıl önce müvekkile tek bir parsel olarak tahsisi yapılan taşınmaz bakımından kuruşu kuruşuna sözü edilen tek alan(… ada … parsel ve … parsel) için aidat ödeme planı çıkarılırken 2019 yılı itibariyle … Ada … parselin ayrı bir parsel olduğu, işbu parsel üzerinde ayrı bir sanayi tesisinin oluşturulması gerektiği gerekçesiyle arsa tahsisinin iptali yoluna gidilmesi hatalı olduğu, kaldı ki öncesinde tahsis kararının iptal edileceği hiçbir şekilde ihtar edilmediği, oysa tahsis kararının iptal edildiği alana yönelik müvekkilin ilave inşaata ilişkin inşaat ruhsat harcını bile ödediği başvurusuna davalı tarafından gerekli cevap verilmiş olsaydı müvekkile herhangi bir bildirimde bulunulmaksızın söz konusu tahsis iptal kararının alınamayacağı, her anlamda hatalı tesis edilen işlem bakımından, bu işlemin uygulanmaya devam etmesi halinde müvekkile ait taşınmazın davalı tarafça başka bir katılımcıya tahsis edileceği, telafisi güç ve imkansız zararlara sebebiyet vermemek adına tedbir kararının devam etmesi gerektiği, bu bakımdan davalının hukuka aykırı istinaf başvurusunun reddi ile derece mahkemesince verilen tedbir kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunmuştur.

G E R E K Ç E

Uyuşmazlık, arsa tahsisinin iptaline yönelik işlemin iptali isteğine ilişkin açılan davada ihtiyati tedbir kararına itirazın reddinden kaynaklanmaktadır.
İlk derece mahkemesince yukarıda özetlenen gerekçelerle,11/12/2022 tarihli gerekçeli ara karar ile davacının ihtiyati tedbir isteğinin teminat karşılığında kabulüne, dava konusu 30/05/2019 tarih,675 sayılı … ada … parsele ilişkin arsa tahsisinin iptaline ilişkin kararın uygulanmasının tedbiren durdurulmasına karar verilmiş; bu karara karşı davalı vekilinin itirazı duruşmalı yapılan inceleme ile 26/05/2022 tarihinde reddedilmiş bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bilindiği üzere; uyuşmazlık bir miktar para alacağına ilişkin ise İİK 257. vd. maddeleri gereğince ihtiyati haciz; uyuşmazlığın dava konusu olması halinde 6100 Sayılı HMK’nun 389. vd maddeleri gereğince ihtiyati tedbire ilişkin geçici hukuki koruma kararı verilmesi istenebileceği açıktır.
Öte yandan,
6100 Sayılı HMK’nun 33. maddesi gereğince olayları anlatmak taraflara, hukuki niteleme mahkemeye aittir. İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz iki ayrı koruma tedbiri olup amaçları, konuları ve sonuçları bakımından birbirinden farklıdır. Biri diğerinin yerine geçmek üzere karar verilmez. Diğer bir anlatımla talep ya ihtiyati haciz ya da ihtiyati tedbir şeklinde nitelendirilip hüküm altına alınmalıdır. Nitekim, 6100 Sayılı HMK’nun 406/2. fıkrasında “İhtiyati haciz, muhafaza tedbirleri ve geçici düzenleme niteliğindeki kararlar gibi geçici hukuki korumalara iliskin diğer kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır.” denmiştir. Bu fıkranın gerekçesinde “özellikle uygulamada farklı geçici hukuki korumaların birbirinin yerine kullanılmasının hatta -ihtiyati tedbir zımnında ihtiyati haciz kararı verilmesi- gibi aslında kanuna tamamen aykırı geçici hukuki koruma kararı oluşturulmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır.” denmiştir.
Eldeki davada istem, arsa tahsis kararının iptali ile taşınmazın üçüncü kişilere satılmasının önlenmesi bakımından anılan kararın uyguylanmasının durdurulması isteğine ilişkin olduğuna göre; davacının geçici hukuki korumaya yönelik istemi de 6100 Sayılı HMK un 389 uncu maddesinde düzenlenen ihtiyati tedbir niteliğinde olup, davacının istemi ve ilk derece mahkemesinin de bu yönde inceleme yapmasında hukuka aykırılık görülmemiştir.
Öte yandan, 6100 Sayılı HMK’nun 389/1.fıkrasına göre; mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Aynı Kanunun 390/3.fıkrasına göre; tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.
Somut olayda; …. ili, …. İlçesi, Organize Sanayi Bölgesinde bulunan tapunun …. ada, … sayılı 1000 m2 miktarlı taşınmazın 14/09/2010 tarihli tahsis kararı ile davacı adına yapılan tahsis edildiği, davalının 30/05/2019 tarih, 675 sayılı yönetim kurulu kararı ile davacının süresinde ruhsat almadığı ve inşaat eksikliklerini tamamlamadığından bahisle tahsisin iptaline karar verildiği; davacı tarafın idare mahkemesi kararları üzerine bu kararın iptali için eldeki davayı açtığı anlaşılmıştır.
Bu durumda; tahsisin iptaline yönelik Yönetim Kurulu kararının iptali istemiyle açılan davada, davalının tahsisin iptaline yönelik kararının uygulanması halinde tahsise konu taşınmazın üçüncü kişiye devredilmesi söz konusu olabileceğinden; bu durumda da eldeki dava sonucu verilen kararın uygulanması imkanı kalmayacağından ilk derece mahkemesince 6100 Sayılı HMK un 389 uncu maddesi uyarınca arsa tahsisinin iptaline yönelik kararın uygulanmasının belirli bir teminat karşılığında tedbiren durdurulmasına karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığından, davalı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Hal böyle olunca yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; İlk Derece Mahkemesince davacının geçici hukuki koruma tedbirinin değerlendirilmesi bakımından taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığından ve davalı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı tarafından peşin yatırılan 220,70 TL istinaf yoluna başvuru harcı ile 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubuyla Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, harç tahsil / iade işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 03/10/2022 tarihinde, 6100 Sayılı HMK’nun 362. Maddesi (1-f) bendi ve 2004 Sayılı İİK’nun 265/Son fıkrası gereğince KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.