Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/2197 E. 2022/1693 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2022/2197
KARAR NO : 2022/1693
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN DOSYANIN MAHKEMESİ : İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2022/127 D.İş – 2022/127 D.İş Karar
KARAR TARİHİ : 10/06/2022

DAVA : İHTİYATİ HACİZ
İSTİNAF TALEP TARİHİ : 17/06/2022 Davacı
KARAR TARİHİ : 15/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/09/2022

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosya incelendi;

G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü

TARAFLARIN İDDİA,SAVUNMA İLE YARGILAMA SÜRECİ
Davacı vekili talep dilekçesinde özetle; dosya alacaklısı …nin, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinden 2021/134 D.İş 2021/134 karar numaralı ilamı ile müvekkili … aleyhinde ihtiyati haciz kararı almış olduğunu ve akabinde müvekkiline ait …. plakalı aracı 19/04/2021 tarihinde ihtiyati haciz yoluyla muhafaza altına aldırdıklarını, daha sonra İzmir 26. İcra Dairesinde 2021/4205 esas no’lu dosya ile kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi başlattıklarını, 27/04/2021 tarihinde İzmir 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2021/248 esas 2021/574 karar no’lu dosyası ile takibe konu kambiyo senedi üzerindeki müvekkiline ait olduğu iddia edilen imzaya itiraz etiklerini, yapılan incelemeler ve yargılama sonunda 06/10/2021 tarihinde imzanın müvekkiline ait olmadığının, itirazlarının kabulü ve müvekkili aleyhine açılan takibin durdurulmasının hüküm altına alındığını, akabinde icra müdürlüğüne ilamla birlikte talepte bulunularak takibin durdurulduğunu, alacaklı tarafın yerel mahkeme kararını istinaf etmesi üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 2021/3231 esas 2022/1023 karar nolu ilamı ile istinaf başvurusunun esastan reddedildiğini ve kararın kesinleştiğini, kararın kesinleşmesinin takibin iptali sonucunu doğurduğunu, müvekkilinin aracına konulmuş olan haciz neticesinde müvekkilinin çok büyük bir mağduriyet yaşadığını, söz konusu aracın yediemin deposuna çekildiği tarihlerde müvekkilinin bebeği olması sebebiyle araç sıkıntısı yaşadığını ve araba kiralama maliyetine katlanamayacağı için kardeşi …. ‘ın kardeşinin ihtiyacını gidermek için kredi kullanarak satın almış olduğu aracı düşük bir bedel karşılığında anlaşarak müvekkiline kiraladığını, müvekkilinin aracı üzerindeki mahrumiyetin 26. İcra Dairesinde 2021/4205 esas nolu dosyasının 07/06/2022 tarihli kararı ile kaldırıldığını, müvekkilinin aracını yediemin deposundan çıkartmak için çekici ve otopark ücreti ödemek zorunda kaldığını, borçlu …’nin İzmir 11. Müdürlüğü 2021/12082 E. Sayılı dosyasında 25/11/2021 tarihinde yapılan sorgulama neticesinde borçlu şirket üzerinde taşınır ve taşınmaz mallar bulunduğununu gözüktüğünü, yine aynı şekilde şirketin borçlu olduğu İzmir 12. İcra Müdürlüğünün 2022/4426 E. Sayılı dosyasında 26/05/2022 tarihinde yapılan sorgulamada ise borçlu şirketin taşınır ve taşınmaz malı olmadığının, önceki sorgulamada muvacehesinde olan malları satmak suretiyle elden çıkardığının gözükmekte olduğunu, mal kaçırma amacıyla hareket ettiğinin açıkça ortada olduğunu, hatta Borçlunun hakkında başkaca alacaklılar tarafından da icra takipleri açıldığını ve bu takipler neticesinde borçlu şirketin alacaklı olduğu İzmir 26. İcra Müdürlüğünün 2021/4205 ve 2021/4204 esas numaralı dosyalarında dosya alacağına haciz eklendiğini, tüm bu sebeplerle borçlu …’nin İzmir 3. Tüketici Mahkemesi 2021/134 D.İ. Ve İzmir 4. Tüketici 2021/136 D.İ. Sayılı dosyalarına yatırmış olduğu teminatlara, bulunmaması halinde menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir.
Karşı tarafın cevabı ; geçici hukuki koruma isteği niteliği gereği karşı tarafa istem tebliğ edilmeden değerlendirildiğinden cevap yoktur.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılamada verilen kararda özetle; 2004 Sayılı İcra İflas Kanunu’nun 257. maddesinde düzenlendiği üzere rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısının borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için talep konusu alacağın varlığına dair yaklaşık ispat koşulunun sağlanması gerektiği, her ne kadar aleyhine ihtiyati haciz talep edilen tarafından İzmir 26. İcra Dairesinin 2021/4205 Esas sayılı dosyasında ihtiyati haciz talep edenin imzasının bulunduğu iddia edilen 100.000,00-TL bedelli bono dayanak gösterilmek suretiyle ihtiyati haciz talep eden aleyhinde icra takibi başlatılmış, icra takibi kapsamında ihtiyati haciz talep edene ait …. plakalı araç üzerine ihtiyati haciz konulmuş ve ihtiyati haciz kararı fiilen uygulanmış, ihtiyati haciz talep eden tarafından imzaya ve borca itiraz talebiyle ikame edilen davada İzmir 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2021/248 Esas 2021/574 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde bono üzerindeki imzaların ihtiyati haciz talep edene ait olmadığının belirlenmesi üzerine davanın kabulüne karar verilerek icra takibinin durdurulmasına karar verilmiş ve verilen karar İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesinin 2021/3231 Esas 2022/1023 Karar sayılı ilamı ile onanmış ise de, ihtiyati haciz talep eden tarafından iddia edilen kardeşi …. ‘ın kredi kullanmak suretiyle kendi adına almış olduğu aracını düşük bedel karşılığında ihtiyati haciz talep edene kiralaması hususu açısından dosyaya sunulu telefon ekranı görüntüsü suretinin hangi krediye ait olduğunun belirli olmaması, ihtiyati haciz talep eden tarafından …. adına ‘araç ödemesi’, ‘araç ödemesinden kalan’, ‘araç ödemesiKRED’ açıklamalarını havi ödeme dekontlarının hangi araca yönelik olarak hangi sebeple yapılan ödemelere ilişkin olduğunu içermemesi dikkate alındığında, anılı belgelerin ihtiyati haciz talep eden ile kardeşi arasındaki araç kiralama ilişkisini yaklaşık ispat kıymetinde ispatlamaya yeter mahiyette bulunmadığı, kredi ve ödemelerin başkaca bir ilişkiye dayanma ihtimalinin bulunduğu, bu hususunun mevcut aşamada değerlendirilmesinin mümkün olmadığı gibi ayrıca ihtiyati haciz talep eden tarafından iddia edilen çekici ve otopark ücretine ilişkin olarak talep dilekçesine ekli herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı göz önünde bulundurulduğunda, talep konusu alacağın varlığı ve miktarının belirlenmesinin yargılamaya muhtaç olduğu, bu kapsamda alacağın varlığına ve davalı şirketin mal kaçırma ihtimalinin bulunduğuna ilişkin yaklaşık ispat koşulunun sağlanmadığı anlaşılmakla, ihtiyati haciz talep eden vekilinin aleyhine ihtiyati haciz talep edilenin İzmir 3. Tüketici Mahkemesi 2021/134 D.İ. Ve İzmir 4. Tüketici 2021/136 D.İ. Sayılı dosyalarına yatırmış olduğu teminatlara, bulunmaması halinde menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulması talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilin aracına konulmuş olan haciz neticesinde müvekkilim çok büyük bir mağduriyet yaşadığı, söz konusu aracın yediemin deposuna çekildiği tarihlerde müvekkilin bebeği olması sebebiyle araç sıkıntısı yaşamış ve araba kiralama maliyetine katlanamayacağı için kardeşi …. ‘ın kardeşinin ihtiyacını gidermek için kredi kullanarak satın almış olduğu aracı düşük bir bedel karşılığında anlaşarak müvekkilime kiraladığı, kardeşine ödediği taksitlerin dekontları ekte sunulduğu, müvekkilimin aracı üzerindeki mahrumiyet 26. İcra Dairesinde 2021/4205 Esas nolu dosyasının 07/06/2022 tarihli kararı ile kaldırıldığı, müvekkilim aracını yediemin deposundan çıkartmak için çekici ve otopark ücreti ödemek zorunda kalmış olup faturası ekte sunulduğu, borçlunun hakkında başkaca alacaklılar tarafından da icra takipleri açıldığı ve bu takipler neticesinde borçlu şirketin alacaklı olduğu İzmir 26. İcra Müdürlüğünün 2021/4205 ve 2021/4204 Esas numaralı dosyalarında dosya alacağına haciz eklendiği, …’nin mal kaçırmak amacıyla mevcudunu azalttığı alacaklılarından mal kaçırma çabası içerisinde olduğu açıkça görüldüğü, İhtiyati haciz talep edilen şirket, bir gece yarısı salt talebine gerekçe kambiyo senedi olduğu için müvekkilin aracının evinin önünden çektirip muhafaza altına aldırttığı, müvekkili bu konuda bir yıldan fazla hukuki mücadele vermiş ve dava neticesinde kambiyo senedindeki imzanın müvekkilimize ait olmadığı ortaya çıktığı, bir yıl sonunda aracının 10.600 TL yediemin ücreti ödeyerek geri alabildiği, ihtiyati haciz talep edilen şirketin üzerine kayıtlı araçlarını ve taşınmalarını sattığını, banka hesaplarını boşalttığını ihtiyati haciz talebimize de eklemiştik. İcra dosya sorgulaması yapıldığında ayrıca şirkete başkaca hacizler geldiği de görüleceği, Kaldı ki mahkemenin otopark ücrete ilişkin değerlendirmesinin dışında araç kiralama bedeline ilişkin değerlendirmesi daha da vahim olduğu, mahkeme hakiminin ülkenin ekonomik durumundan haberi olmadığı, zira bir kişinin sadece gidiş geiş dolmuş parası 18 TL’ dir. İki kişinin sadece işe geliş gidişi 36 TL’ dir. Ancak mahkeme icra dosyalarında mevcudunu azalttığı yani mal kaçıran ve sahte senet ile işlem yapan tarafı hukuki olarak korumayı uygun gördüğü, bu değerlendirmenin hukuk devletinde yeri olmadığı, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İSTİNAFA CEVAP :
Karşı taraf istinafa cevap vermemiştir.

G E R E K Ç E:

Uyuşmazlık, haksız haciz yapıldığından bahisle ihtiyati haciz isteğine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yukarıda özetlenen gerekçelerle, ihtiyati haciz isteminin yasal koşulları gerçekleşmediğinden reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İstinaf incelemesi 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Bilindiği üzere; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 257.maddesinde ihtiyati haciz şartları düzenlenmiş olup buna göre; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.
Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:
1–Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
2–Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa…”
İİK’nin 258.maddesi uyarınca da, alacaklı alacağı ve gerektiğinde haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermek zorundadır.İhtiyati haczin, bir para alacağının ödenmesini güvence altına alan ve borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulmasını ifade eden tedbir niteliğinde bir kurum olması nedeniyle mahkemece, bu yöndeki istem değerlendirilirken gerçeğe benzerlik karinesi ile hareket edilmelidir.
Geçici hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. HMK.’nun ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuştur. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada (normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez.
Ancak, kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez.
Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir.
Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.
Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür; bu çerçevede, aslında ispat ölçüsü bakımından HMK.’nda bir yenilik getirilmemekle birlikte, “yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış, ayrıca burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir.
Somut olay bu açıklanan ilkeler kapsamında incelendiğinde; davacı tarafın iddiası, ihtiyati hacze dayanak gösterdiği deliller, uyuşmazlığın niteliği yanında dosya kapsamındaki diğer bilgi ve belgelere göre talep yönünden yaklaşık ispat koşulunun sağlanmadığı, davacının alacağının varlığı ve miktarının açacağı tazminat davasında deliller toplanıp, gerektiğinde bilirkişi incelemesi yapılması suretiyle belirlenebileceği, böylece İİK’nın 257/1 maddesi kapsamında davacının davalıdan vadesi gelmiş muaccel bir alacağı bulunup bulunmadığı hususunda ve İİK’nın 257/2 maddesindeki şartların ve yaklaşık ispat şartının bu aşamada mevcut olmayıp, ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığı sonucuna ulaşıldığından; ilk derece mahkemesince ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
Hal böyle olunca yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; ilk derece mahkemesince geçici hukuki koruma tedbiri olan ihtiyati haciz istemi bakımından delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığından ve davacı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK un 353/1 inci maddesinin (b-1) bendi uyarınca esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından peşin yatırılan 121,30 TL istinaf yoluna başvuru harcı ile 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının alınması gereken 59,30 TL’den mahsubuyla, bakiye TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, harç tahsil / iade işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 15/09/2022 tarihinde, 6100 Sayılı HMK’nun 362. Maddesi (1-f) bendi ve İİK un 258/3 üncü maddesi gereğince KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.