Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/2176 E. 2022/1948 K. 11.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/2176
KARAR NO : 2022/1948

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2017/485 Esas – 2018/183 Karar
KARAR TARİHİ : 06/04/2018
DAVA : Tazminat (Maddi Tazminat)
İSTİNAF TARİHİ : 30/05/2018
KARAR TARİHİ: 11/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/10/2022

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı, davalı istinaf başvurusunda bulunulmakla, Yargıtay HGK’nun 2021/4-902 E. 2022/1049 K. Sayılı 28/06/2022 tarihli kesin kararı sonrası yapılan duruşmalı istinaf incelemesi sonucu dosya incelendi;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü
DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin davalı bölgede fabrikasının bulunduğunu, 16-17/12/2001 yılındaki yağışlar nedeni ile Çiğli deresinin taştığını fabrikanın sular altında kaldığını, şirketin büyük zarara uğradığını, İzmir 4. İdare Mahkemesinin 2002/1568 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, yıllar süren yargılama sonucunda …. Belediyesinin % 30, …. Bakanlığının % 30, davalının da % 40 kusurlu olduğunun tespit edildiğini, davalının İdare Mahkemesinde hasım konumunda olduğunu, uyuşmazlık mahkemesinin davalı yönünden Adli Yargının görevli olduğuna karar verildiğini ve bu nedenle idari yargıda yargı yolu nedeni ile davanın reddedildiğini, …. Belediyesi ve …. Bakanlığı tarafından verilen kararların kesinleştiğini, bu nedenle davalı yönünden Adli Yargı yoluna başvurduklarını, davalının kusuruna denk gelen -62.612,00-TL maddi tazminatın 16.12.2001 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetki ve görev itirazında bulunduğu, olayın 16-17 Aralık 2001 yılında meydana geldiğini, davacının 30.09.2002 tarihinde ihtarname göndererek zararın ödenmesini istediğini, böylelikle ihtarnamede hem faizi hem zararı öğrendiğini BK nun 60. Maddesinde düzenlenen bir yıllık zaman aşımı süresinin de dolduğunu, davacının basiretli bir tacir gibi davranmadığını, olayın doğal afet olduğunu, bilirkişi raporundaki tespitlerin hatalı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
D E L İ L L E R :
İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015-566 esas 2016/227 sayılı kararı, İzmir 4. İdare Mahkemesinin 2014/619 esas, 2015/772 Karar sayılı kararı, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/-241 E – 299 K sayılı kararı, ihtarname, bilirkişi raporları, tüm dosya kapsamıdır.
İDM KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; davalının zamanaşımı savunmasına davanın idare mahkemesinin Danıştay kararı üzerine davalı …. nin yağmur sonucunda davacının fabrikasında meydana gelen zararın gerçekleşmesinde kusurunun bulunduğu bu sebeple hasım olarak gösterilmesi gerektiği yönündeki karar üzerine davalı olarak gösterildiği, sonrasında …. Yönünden davanın adli yargının görev alanına girdiği yönündeki uyuşmazlık mahkemesi kararı üzerine görevsizlik nedeni ile reddine karar verildiği, kararın Danıştay incelemesi neticesinde kesinleştiği ve Mahkemeye intikal ettiği anlaşıldığından itibar edilmediği; kesinleşen İzmir 4.İdare Mahkemesine ait 2014/619 Esas, 2015/772 Karar sayılı ilamında 16-17/12/2001 yılındaki yağışlar nedeni ile davacı fabrikanın zarara uğramasında …. Belediye Başkanlığının % 30, …. Bakanlığının % 30, …. nin % 40 kusurunun bulunduğu, bu yağış nedeni ile davacının sel felaketinde zarar gören demirbaşlarına ait hasar bedelinin -8.640,77-TL, mamül yarı mamül ve hammadde stoklarında meydana gelen zararının -117.093,52-TL olduğu, davacı şirketin kazanç kaybının -28.296,67-TL olduğu, fabrika binasındaki boya badana yer döşemeleri ve kapı tadilatı için -4.999,18-TL harcama yaptığı, bu miktarların davalı …. Belediyesi ve …. Bakanlığının % 30 ar kusuruna denk gelen miktarların toplamı olarak -93.918,35-TL hesaplandığı, zararın idareye başvuru tarihi olan 07.10.2002 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı idarelerce kusurları oranında tazminine karar verildiği görülmekle davalının kesinleşen 4.İdare Mahkemesinin 2014/619 Esas, 2015/772 Karar sayılı ilamında % 40 kusurlu olduğunun belirlendiği, davacı zararının da -156.530,60-TL olarak belirlendiği ve belirlenen rakamlar üzerinden davalı idarelerin tazmin etmeleri gerektiği yönünde verilen kararın kesinleştiği anlaşıldığından yeni bir inceleme yapılmasına gerek duyulmaksızın davacı zararının davalının % 40 oranına düşen kısmı olan -62.612,24-TL olduğu, davacı isteminin ise -62.612,00-TL olduğu kabul edilmiş olup bu miktar üzerinden alacağın 17/12/2001 tarihinden itibaren yasal faiz ile birlikte tahsiline,ilişkin karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazında bulunduklarını, emsal niteliğindeki Karşıyaka ATM dosyasında verilen zamanaşımından ret kararının Yargıtay’ca onandığını, dava konusu olayın sebebinin doğal afet olduğunu, müvekkilin kusurunun bulunmadığını, bilirkişi raporlarındaki hesaplamaların hatalı yapıldığını belirterek kararın kaldırılmasına, davanın öncelikle zamamaşımı nedeniyle olmadığı takdirde esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İSTİNAFA CEVAP :
Davacı taraf istinafa cevap vermemiştir.
G E R E K Ç E
Uyuşmazlık, 4562 Sayılı Kanun ile kurularak faaliyette bulunan davalı kurumun sunduğu hizmetlerdeki eksik ve kusurundan kaynaklanan sel baskını sonucu uğranılan zararın tahsili isteğine ilişkindir.
İDM ince yukarıda özetlenen gerekçelerle,16-17/12/2001 tarihinde meydana gelen sel baskınında davacının fabrikasının zarara uğramasında, davalının %40 oranında kusurlu bulunduğu kesinleşen 4.İdare Mahkemesinin 2014/619 Esas sayılı dosyasıyla sabit olduğu gibi zarar miktarı da bu dosyada belirlendiğinden bahisle davanın kabulüne karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 355. Maddesi gereğince re’sen gözetilecekler dışında istinaf dilekçesinde gösterilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan incelemede;
(I) Davanın istinaf ve temyiz süreci şöyle gelişmiştir:
1- İDM’nin kararına karşı davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, Dairemizin 2018/1620 E. – 2019/162 K sayılı 29/01/2019 tarihli kararıyla özetle; Davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken esastan incelenerek kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu, davalı vekilinin bu yöne değinen istinaf başvurusunun yerinde bulunduğu gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK’nun 353/1. Fıkra (b-2) bendi gereğince kabulüne, kararın kaldırılmasına, düzelterek yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
2- Dairemiz kararına karşı davacı vekilince temyiz yoluna başvurması üzerine Yargıtay 4. HD’nin 2019/932 E. – 2020/3812 K. Sayılı 11/10/2020 tarihli kararıyla özetle; “Davacının tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarih ile idari yargıda dava açtığı 23/12/2002 tarihi nazara alındığında, eldeki davanın süresinde açıldığı ve zamanaşımı süresinin dolmadığının kabulü ile, işin esası incelenerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru olmamış, bölge adliye mahkemesinin kararının bozulması” gerekçesiyle bozularak geri çevrilmiştir.
3-Bozma kararı üzerine Dairemizin 2021/323 E. – 2021/763 K. Sayılı 06/04/2022 tarihli kararla, önceki kararda direnilmesine, önceki karar gibi ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, düzelterek yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
4- Direnme kararının davacı vekilince temyizi üzerine Yargıtay HGK’nun 2021/4-902 E. 2022/1049 K. Sayılı 28/06/2022 tarihli kesin kararıyla direnme kararının bozulmasna karar verilmiş olmakla HMK 373/7. bendi uyarınca bozma kapsamında işin esasına ilişkin nedenlerin ayrıca incelenmesinin yapılması gerekmiştir.
(II) Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 818 sayılı BK’nun 49. Maddesi gereğince; haksız fiilden doğan zararın tazminine ilişkindir.
1-Davacı vekili tazminat isteğinde bulunurken İzmir 4. İdare Mahkemesi’nin 2014/619 E. – 2015/772 K. Sayılı 29/04/2015 tarihli kararını delil olarak göstermiştir. Söz konusu kararın incelenmesinde özetle;
“1-Davalı …. Başkanlığı’nın dere ıslahını yapmaması nedeniyle %30, taşkın riskinin yüksek olduğu dere yatağına organize sanayi kurulmasına karar veren diğer davalı …. Bakanlığı’nın yer seçimi nedeniyle %30 oranında kusurlu olduğu,
2-Davacı şirketin kazanç kaybına ilişkin Karşıyaka 1. AHM’nin 2001/160 sayılı dosyasından yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapora göre, 2001 yılındaki 2 aylık kazanç kaybının 28.296,67 TL olarak belirlenmesi üzerine, davalı idarelerin kusur oranları (%60) dikkate alınarak hesaplanan ve idarece tazmini gereken kazanç kaybının 16.978,02 TL olduğu,
3-Yine Karşıyaka AHM’nce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu, (dava dışı) … A.Ş. Ve davacı tarafından ortak kullanılan fabrika binasındaki boya, badana, yer döşemeleri ve kapı tadilatı için 4.999,18 TL malzeme ve işçilik bedeli gerektiği belirtilmiş, buna göre söz konusu zararın, her iki şirketin birlikte kullandığı fabrika binasına ilişkin olması nedeniyle 1/2 oranında ve davalı idarelerin kusur oranı da (%60) dikkate alınmak suretiyle 2.499,59 x %60 = 1.499,75 TL olduğu,
4-Davacı şirkete ait fabrikadaki yarı mamul, mamul ve hammaddenin zarar görüp görmediği, zarar görmüşse bu zararın ne kadar olduğu hususunun saptanabilmesi amacıyla daha önce dosya üzerinde inceleme yaptırılan bilirkişiden istenilen ek raporda; davacı şirketin sel felaketinde zarar gören demirbaşlarına ait hasar bedelinin 8.640,77 TL olduğu, mamul – yarı mamul ve hammadde stoklarında meydana gelen zararın ise (10.705,66 + 21.875,52 + 84.512,14 TL = ) 117.093,52 TL olduğu belirtilmiş, buna göre davalı idarelerin kusur oranı (%60) dikkate alınarak demirbaş hasar bedelinden kaynaklanan tazmini gereken zararın 5.184,46 TL, mamul, yarı mamul ve hammadde stoklarında meydana gelen tazmini gereken zararın ise 70.256,11 TL olduğu sonucuna varılmıştır.”
Gerekçesiyle; Davanın… yönetimine ait kısmının görev yönünden reddine, Davacı şirketin fabrika binasının yağan aşırı yağışlar nedeniyle sel baskınına uğraması sonucu zarar görmesinde davalı idarelerin bilirkişi raporu ile %60 oranında kusurlu bulunmaları karşısında, toplam 93.918,35 TL zararının idareye başvuru tarihi olan 07/10/2002 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı idarelerce kusurları oranında (yarı yarıya) tazminine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Anılan karar, Danıştay 8. Dairesi’nin 2015/11679 E. – 2016/7394 K. Sayılı 03/10/2016 tarihli kararıyla onandığı, karara karşı yapılan karar düzeltme istemi aynı Dairenin 2017/854 E. – 2017/3296 K. Sayılı 25/04/2017 tarihli kararıyla reddedilmek suretiyle anılan tarihte kesinleştiği anlaşılmaktadır.
2-Somut olayda, İzmir 4. İdare Mahkemesi’nin kesinleşen kararında, hükme esas alınan kusura ilişkin bilirkişi raporunda, kanalizasyon sisteminin bakım ve onarımını yapmayan davalının %40 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir.
Danıştay 8. Dairesi’nin 2012/10898 E. – 2013/10106 K. Sayılı 12/12/2013 tarihli önceki bozma kararıyla davada kusurları tespit edilen diğer idarelerin (…. Bakanlığı ile … Yönetiminin) de hasım idareler husumeti ile de tekemmül ettirilmesi kararı uyarınca; davalının hasım mevkiine alındığı ancak davalının görev itirazının reddedilmesi üzerine Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 2014/1089 E. – 2015/4 K. Sayılı 26/05/2015 tarihli kararıyla, davalının özel hukuk tüzel kişisi olması nedeniyle, özel hukuk tüzel kişilerince tesis edilen işlemlerin yargısal denetiminin adli yargı yerlerince yapılması gerekçesiyle, (davalı %40 oranında kusurlu ve bu orana tekabül eden tutar olan 62.612,00 TL’lik zarardan sorumlu olduğu halde) adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle davalı hakkında açılan davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir.
İdare mahkemesince esas alınan,Danıştay’ın temyiz denetiminden geçen bilirkişi raporu davalı idare bakımından kesin hüküm oluşturmasa bile güçlü delil niteliğindedir. Bu itibarla davalı vekilinin esasa ve bilirkişi raporuna yönelik istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.
İdare mahkemesinin kararında geçen kazanç kaybına ilişkin 28.296,67 TL, ortak kullanılan fabrika binası, boya, badana, yer döşemeleri, kapı tadilatı için 4.999,18 TL tutarındaki malzeme ve işçilik bedelinin yarısı olan 2.499,59 TL, demirbaş hasar bedeli olan 8.640,77 TL, mamul, yarı mamul, hammadde stoklarında meydana gelen zarar toplamı olan 117.093,52 TL genel toplamı olan 156.530,55 TL’sının %40 kusur oranına tekabül eden tutar 62.612,22 TL olup, davacının talebi olan 62.612,00 TL üzerinden İDM’nce davanın kabulüne karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı ve davalı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davalı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı tarafından peşin yatırılan 98,10-TL istinaf yoluna başvuru harcı ile 1.070,00-TL istinaf karar ve ilam harcının alınması gereken 4.277,02-TL’den mahsubuyla, bakiye 3.207,02‬-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının yatıranlara iadesine,
5-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans ve harç tahsil / iade işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
6-Davacı vekili istinaf duruşmasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunana AAÜT gereğince; 5.500,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
İlişkin davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı duruşmalı yapılan inceleme sonunda 11/10/2022 tarihinde 6100 Sayılı 362. Maddesi (1-a) bendi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.