Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/1397 E. 2022/1137 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1397
KARAR NO : 2022/1137

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2021/796 Esas (Derdest)
KARAR TARİHİ : 23/12/2021
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF TALEP TARİHİ : 06/03/2022 (Davacı)
KARAR TARİHİ : 26/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/05/2022
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosya incelendi;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü
DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 10/05/2002 tarihinde davalılardan eski ünvanı ile … A.Ş olan hali hazırda dava dilekçesinde … A.Ş ne ait … plakalı araç ile karıştığı kaza sonucu hasar ve yaralamalı kaza meydana geldiğini, kazada kusuru bulunmayan müvekkilinin İzmir 16.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/147 Esas sayılı dosyasında o dönemdeki ünvanı … A.Ş ninde aralarında bulunduğu davalılara karşı dava açtığını, müvekkilinin uğradığı zararlardan davalıların sorumlu olduğunun sabit görüldüğünü, Mahkemenin 04/10/2012 tarih 2005/367 Esas 2012/412 Karar sayılı ilamının icrası için İzmir 24.İcra Müdürlüğünün 2012/13367 sayılı dosyasından ilamlı icra takibine geçildiğini, 14/09/2015 tarihinde icra dosyasından haciz sırasında borçlu şirketin ticaret sicilde bildirdiği adreste mevcut olmadığı ve icra müdürlüğü sorgulamalarında da şirketin üzerinde kayıtlı hiçbir mal varlığının bulunmadığının tespit edildiğini, şirket ünvanının adı geçen mahkeme dosyasında değiştiğini bildiren davalardan … A.Ş nin eylemlerinin iflas bildirmeme suçu teşkil etmesi sebebiyle icra ceza mahkemelerine yapılan şikayette İzmir 6.İcra Ceza Mahkemesinin 2015/1221 Esas 2018/96 Karar sayılı ilamı uyarınca davlılardan …, … ve … un şikayete konu eylemi sabit görülerek mahkumiyetlerine karar verildiğini, … A.Ş ile …, … ve … hakkında yapılan araştırmalarda davalı tüzel şirketlerin bağlı, paravan ve/veya özdeş şirket olarak esasen aynı tüzel kişiliği temsilen organik bağ içinde tek ve yegane bir şirket olduğu, şirket ortaklarının tüzel kişiliğinin ardına sığınarak şirket tüzel kişi kimilinden doğan haklarını kötüye kullanarak farklı iki sonuç doğması adına hileli tüzel kişilik oluşturdukları, bu sebeple İzmir 24.İcra Müdürlüğünün 2012/13367 sayılı dosyasında konu borçtan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, … A.Ş nin 14/05/1996 tarihinde kurulduğunu, kurucularının …, …, …, … ve … olduğunu, şirketin aile şirketi olup her dönemde temsilinin …, … ve … isimli kişilerce yapıldığını, aynı ortaklarla davalılardan … A.Ş yi, … Şti olarak limited şirket türünde kurduklarını, şirketin 01/02/2006 tarihinde … A.Ş olarak ünvanını değiştirdiğini, 23/10/2007 tarihli sicil gazetesi ilanına göre İzmir Karşıyaka adresine 10/12/2012 tarihin de İzmir Konak adresine şirket adresinin taşındığını, mahalli haczin şirketin ticaret sicil gazetesine ilanen verdiği son adresinde yapıldığını, şirketin adreste bulunmadığının ortada olup halen aktif görüldüğünü, hakkında iflas ya da konkordato talebinin mevcut olmadığını, İzmir 6.İcra Ceza Mahkemesinin dosyasında 13/03/2017 tarihli rapor alındığını, rapor da şirketin borçlarının aktiflerden fazla olduğu ve borca batık olduğunun tespit edildiğini, … A.Ş nin anlaşıldığı kadarıyla 2006-2011 yılları arasında ailenin diğer şirketlerine aktarım yoluyla boşaltıldığı, bu uğurda da var olan şirketlerden Makina … A.Ş ile yine bu dönemde kurdukları … A.Ş nin tüzel kişiliklerini kullanıldığının anlaşıldığını, … Şti nin … A.Ş ile aynı kişiler tarafından kurulduğunun, aynı ortaklarca … A.Ş ile aynı amaç ve konuda faaliyet göstermek üzere … A.Ş nin kurulup aynı iş yeri adresinde faal gösterildiğini, … Şti nin amaç ve konusunun … A.Ş ile aynı olduğunu, daha sonra … Şti nin tür değiştirerek … A.Ş ünvanıyla ana çatıya dahil edilerek … no:… da kurulduğunun ilan edildiğini, şirketin halen aynı yerde faaliyet gösterdiğini, … Şti nin … isimli aile üyesi ve daha önceki şirketlerde ortak olan … tarafından kurulduğunu, … un … ile … un bir diğer alt soyun ve … un kardeşi olduğunu, … Şti nin ( … Şti) nin 23/12/2010 tarihinde limited şirket türünde İzmir Çiğli adresinde kurulduğunu, şirketin amaç ve konusunun diğer tüm … grubu ile aynı olduğunu, … Şti nin 21/03/2012 tarihinde verilen ilanla ünvanının … Şti olarak değiştirdiğini, 20/07/2015 tarihinde … Şti nin tür ve unvanının … A.Ş ye dönüştüğünü, şirketin ortaklık yapısı incelendiğinde … ve …’un hakim ortak olduklarının görüldüğünü, şirketin an afaaliyet konusunun diğer ortaklık yapıları ile aynı olduğunu, ve ana şirket çatısı altında … no… da aktif olduğunu, … A.Ş nin … A.Ş nin ticaret sicil gazetesinde verilen ilanla kurulduğunu, değişen zamanlarda …, … ve … tarafından temsil edildiğinin görüldüğünü, aynı amaç ve konu üzerinde iştigal eden bu aile şirketinde ana şirket çatısı altında … No:.. aktif olduğunu, …, …, …. … (…) tarafından kurulan … A.Ş nin akitf şir şirket iken aynı şirket ortakları tarafından süreç içnide kurulan … A.Ş nin aynı yere taşındığını, tabela değişiminde nibaret olan işlemlerde şirket tüzel kişilik kimliklerini alet edildiğini, ortaklardan … un üzerinden onun alt soyu ile … Şti nin kurulduğunu, ve şirketin ünvan değişiliği ile ana yeri olan No:… a taşındığını, ve tür ve unvan değiştirerek … A.Ş olduğunu, diğer yandan … Şti nin de … A.Şye çevrildiğini, … A.Ş tarafından … A.Ş nin aynı adreste kurulduğunu, neticede aynı kişiler tarafından aynı amaç ve konu ile iştigal etmek üzere faaliyet gösteren şirketlerin ana çatıda birleştiğini, mahkeme kararı ile icra dosyasına konu borçtan sorumlu olan şirket … A.Ş ile diğer şirketlerin organik bağ içerisin de olduğunun sabit olduğunu, zira ünvanları kurucuları ve kuruldukları ile sonradan toplandıkları adreslerin aynı oluşu gözetildiğinde şirketlerin organik bağının varlığının kanıtladığını, tüzel kişilik perdesinin kaldırılması tüzel kişi ile üyeler arasında mutlak şahıs ve mal ayrılığının dolayısıyla tüzel kişiliğin hukuken bağımsız olma özelliğinin geçici bir süre ile devre dışı bırakılması anlamına geldiğini, davalıların tümünün var olan ve yarattıkları tüzel kişilikler ile tüzel kişiler perdesini kötüye kullanarak alacaklılarını semeresiz bırakmak ve hukuki sonuç ve sorumluluktan kaçınmak amacı ile dürüstlük kurallarına aykırı şekilde kullanmış olması sebebi ile tüzel işilik perdesinin kaldırılarak davalıların tümünün bir bütün olarak ve şahısların mal varlığı ile birlikte yekün şeklinde İzmir 16.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/13367 sayılı dosyasına konu borçtan sorumluluğuna hükmedilmesi gerektiğini bildirerek davalılar arasındaki organik bağın tespiti ile tüzel kişilik perdesinin kaldırılarak davalı şirket ve şahısların tümünün davacının 10/058/2002 tarihinde geçirdiği kaza sebebi ile İzmir 16.Asliye Hukuk mahkemesinin 2021/147 sayılı dosyası ile İzmir 24 İcra Müdürlüğünün 2012/13367 sayılı dosyasına konu borçtan sorumluluğuna ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 286.579,56 TL nın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, İzmir 24.İcra Müdürlüğünün 2012/13367 Esas sayılı dosyası alacak tutarı üzerinden davalıların mal varlıkları üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalılar ortak vekili verdiği ayrı ayrı cevap dilekçelerinde özetle; Ticaret Sicil Gazetesi kayıtlarında da görüldüğü üzere müvekkil davalının şirket ortağı sıfatıyla davacı yanın alacağı ile ilgili hiç bir hukuki ve mali sorumluluğu olmadığı, 6102 sayılı TTK’nın 329. maddesine göre; Anonim şirket, sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olan, borçlarından dolayı yalnız malvarlığıyla sorumlu bulunan şirket olduğu, pay sahipleri, sadece taahhüt etmiş oldukları sermaye payları ile ve şirkete karşı sorumlu olduğu, müvekkil davalının, davalı diğer şirketlerde ortaklığı da bulunmadığı, müvekkilimin ortağı olduğu her iki şirketin de; 10.05.2002 tarihli trafik kazası öncesi kurulu şirketler olduğunu, dava dilekçesinde davacı tarafça iddia edilen organik bağ ve tüzel kişilik perdesi iddiaları da gerçeğe ve hukuka aykırı olduğu, diğer davalı şirketler için vereceğimiz cevaplarda konu ayrıntıları ile cevaplandırılacağı, müvekkili aleyhine haksız ve hukuka aykırı olarak açılan davada, Anonim Şirket ortağı olarak müvekkilim borçtan sorumlu tutulamayacağı, müvekkil şirketin kamu ya da özel sektörde ödenmemiş tek kuruş borcu olmadığı, davacı yanın borçlu şirketle organik bağ iddiası hukuka aykırı olmadığını, müvekkil şirketin davacı yanın alacağı ile ilgili hiçbir hukuki ve mali sorumluluğu olmadığı, dava dilekçesinde davacı tarafça iddia edilen organik bağ ve tüzel kişilik perdesi iddiaları da gerçeğe ve hukuka aykırı olduğu, güçlü yapıdaki davalı şirketin üçüncü kişilerin zarara uğratılmasını amaç edindiği iddiası abesle iştigal olduğu, Ticaret Sicil Gazetesi kayıtlarında da görüldüğü üzere müvekkil şirketin davacı yanın alacağı ile ilgili hiçbir hukuki ve mali sorumluluğu olmadığı, dava dilekçesinde davacı tarafça iddia edilen organik bağ ve tüzel kişilik perdesi iddiaları da gerçeğe ve hukuka aykırı olduğunu, dürüstlük kuralına aykırı davranış söz konusu olmadığı gibi tek ve yegane bir şirketin varlığından da söz edilemeyeceği, şirket yönetiminde çalışanlarına olduğu gibi idari ve ticari ilişkilerinde de şeffaflığı ve doğruluğu ilke edinmiş davalı şirket için dava dilekçesinde fütursuzca iddialara yer verilmesi yersiz ve haksız olduğu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
İzmir 16 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/147 Esas sayılı dosyası, İzmir 24.İcra Müdürlüğünün 2012/13367 Esas sayılı dosyası, İzmir 6 İcra Ceza Mahkemesinin 2015/1221 Esas sayılı dosyası, tüm dosya kapsamı.
İDM KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; Davacı tarafça davalılar arasında organik bağın tespiti ile tüzel kişilik perdesinin kaldırılarak davalı şirket ve şahısların tümünün davacının 10/05/2002 tarihinde geçirdiği kaza sebebiyle İzmir 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/147 Esas ile İzmir 24. İcra Müdürlüğünün 2012/13367 Esas sayılı icra dosyasına konu borçtan sorumluluğuna ve fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak kaydıyla 286.579,56-TL’nin davalılardan faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, icra dosyasına konu alacak tutarı üzerinden davalıların mal varlıklarına ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesine yönelik iş bu davanın açıldığı, davacı vekilinin 22/12/2021 tarihli dilekçesiyle İzmir 24. İcra Müdürlüğünün 2012/13367 Esas sayılı dosyasının yenilenerek 2021/4928 Esas olarak değiştirildiğinin bildirildiği, İzmir 24. İcra Müdürlüğünün 2021/4928 Esas sayılı dosyasının önceki esas numarasının 2012/13357 Esas olduğu, icra takibinin davacı tarafça davalı … A.Ş (… A.Ş ) ile dava dışı … aleyhine 397.105,96-TL takip çıkış miktarı üzerinden İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/367 Esas 2012/412 Karar sayılı ilamına dayalı olarak başlatıldığı, İzmir 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin dosyasında verilen kararın Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 01/02/2021 tarihli kararıyla bozulduğu ve İzmir 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/147 Esas sayılı dosyasının derdest olduğu nazara alındığında davacı tarafın ihtiyati haciz talebinin davalı …A.Ş yönünden dava konusu 286.579,56-TL üzerinden kabulüne, diğer davalılar yönünden ihtiyati haciz talebi iddia ve talebin yargılamayı gerektirdiği İİK’nun 257.maddesi kapsamında yasal şartlarının oluşmadığı sonucuna varılarak davacı tarafın İhtiyati Haciz talebinin davalı … A.Ş yönünden kabulü ile; dava konusu 286.579,56-TL alacağa karşılayacak miktarda haczi caiz taşınır ve taşınmaz malları ile 3. şahıslardaki hak ve alacaklarının kanun dahilinde İİK ‘nun 257/1. maddesi uyarınca ihtiyaten haczine, davacı tarafın fazlaya ilişkin talebinin ve diğer davalılar yönünden ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; somut olaya bakıldığında, … aile üyelerinin kurduğu şirketler vesilesiyle, dava ve beyan dilekçelerimizde belirttiğimiz sebepler ve sunduğumuz Ticaret Sicil Gazetelerindeki somut işlemler ışığında ve hatta dilekçelerimi okumalarına rağmen arabuluculuk aşamasından itibaren davanın ikamesinden sonra da tarafların tek bir kişi gibi matbu dilekçelerle ve aynı vekille kendilerini temsil ettirmeleri, tebligatların tümünü şirketler adına tek çalışanın tebellüğ alıyor oluşu gerçekleri karşısında, kanaatimizce ihtiyati tedbir taleplerimiz bir yana davanın esası hakkında ivedilikle karar verilerek eldeki dava konusu alacaktan dolayı tüm davalıların sorumluluklarına karar verilmesinin ne kadar elzem olduğunun şu aşamada dahi ispatlandığı, hatta kanun koyucu tarafından İİk Md. 257/2.- f. 2’nin eldeki dava konusu gibi bir olaydan esinlenerek düzenlendiği, Yerel Mahkemenin 23.12.2021 tarihli ara kararının kaldırılarak, İhtiyati haciz istemimizin kabulüne, İzmir 16. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 04.10.2012 tarih ve 2005/ 367 E.- 2012/412 K. ilama müstenid İzmir 24. İcra Müdürlüğü’nün 2012/13367 E. Sayılı dosyası alacak tutarı üzerinden davalıların mal varlıkları üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAFA CEVAP :
Davalılar vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Dava dosyasının esasen incelenmesinden de anlaşılacağı üzere; davacı tarafın haksız ve hukuka aykırı istinaf nedenlerinin kötü niyetli olup ticari itibarı yüksek yabancı ortaklı davalı şirketleri zor durumda bırakıp mağdur etme amaçlı olduğunu, davacının ihtiyati tedbir talebi usul ve yasaya aykırı olup tedbir talebinin reddine karar verilmiş olması hukuka ve hakkaniyete uyarlı olduğu, davacı tarafın haksız istinaf talebinin reddi gerektiğini savunmuştur.
G E R E K Ç E:
Uyuşmazlık, trafik kazasından kaynaklanan (haksız fiil) tazminat alacağının davacının yaralanmasına sebebiyet veren … plakalı araç işleteni … Şirketi ile bu davalı ile diğer taraf davalılar arasında organik bağ bulunması nedeni ile araç malikinden ve ayrıca aralarındaki organik bağ nedeni ile perdenin kaldırılmak sureti ile diğer davalılardan tahsili istemine açılan davada ihtiyati haciz istemine ilişkindir.
İDM’nce, davacı vekilinin İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/367 Esas 2012/412 Karar sayılı ilamına dayalı olarak ihtiyati haciz talep ettiği, İzmir 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin dosyasında verilen kararın Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 01/02/2021 tarihli kararıyla bozulduğu ve İzmir 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/147 Esas sayılı dosyasının derdest olduğu nazara alındığında davacı tarafın ihtiyati haciz talebinin davalı … A.Ş yönünden dava konusu 286.579,56-TL üzerinden kabulüne, diğer davalılar yönünden ihtiyati haciz talebi iddia ve talebin yargılamayı gerektirdiği İİK’nun 257.maddesi kapsamında yasal şartlarının oluşmadığı, gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere uyuşmazlık bir miktar para alacağına ilişkin ise 2004 Sayılı İİK 257. vd. maddeleri gereğince ihtiyati haciz; uyuşmazlığın dava konusu hakkında olması halinde 6100 Sayılı HMK’nun 389. vd maddeleri gereğince ihtiyati tedbire ilişkin geçici hukuki koruma kararı verilmesi istenebileceği açıktır.
İhtiyati hacze karar verebilmek için rehinle temin edilmemiş muaccel bir alacağın bulunması ve 258.madde gereğince haklılığın yaklaşık da olsa ispat edilmesi gerekli ve yeterlidir. Davacının 2004 Sayılı İİK’nun 257/1.fıkrası gereğince rehinle temin edilmemiş muaccel bir alacağının varlığı ve miktarı yanında davalıların eylemlerinden kaynaklanan bir zararın bulunduğu konusunda yaklaşık ispatı gösterecek derecede yeterli delil ise dosya içinde mevcut olmayıp eldeki davada yapılacak araştırmanın sonucuna bağlıdır. Diğer taraftan … plakalı araç işleteni … Şirketi ile bu davalı ile diğer taraf davalılar arasında organik bağ olduğuna dair yaklaşık ispatı gösteren bir delilde mevcut değildir.
Davacının, hakkında ihtiyati haciz kararı verilen diğer davalı ile aleyhine istinaf itirazında bulunduğu davalılar arasında perdenin aralanması şartlarının diğer bir anlatımla birlikte sorumluluk şartlarının bulunduğu hususu ve davalılar ile aralarındaki hukuki ilişkinin niteliği ancak eldeki davaya bağlı olarak tespit edilebilir. Davacının zararının varlığı ve kapsamı ile varsa davalıların bu zarardan sorumlulukları bakımından yaklaşık ispat sağlayacak derecede delil mevcut olmadığından ve ancak yargılamada sonucu toplanacak deliller ile anlaşılabilecek nitelikte olduğundan bu aşamada yaklaşık ispat şartının gerçekleştiğinin kabulü mümkün görülmemiştir. Bu hali ile davacının ihtiyati haciz isteminin reddedilmiş olması sonucu itibariyle yerinde görüldüğünden davacı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından peşin yatırılan 220,70-TL istinaf yoluna başvuru harcı ile 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubuyla Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 26/05/2022 tarihinde, 6100 Sayılı HMK’nun 362. Maddesi (1-f) bendi ve 2004 Sayılı İİK’nun 258/3. fıkrası gereğince KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.