Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/1267 E. 2022/1036 K. 16.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1267
KARAR NO : 2022/1036

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2020/638 Esas / Derdest
KARAR TARİHİ : 13/01/2022
DAVA : Maddi Manevi Tazminat (Ölüm Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF TARİHİ : Davalı … 21/02/2022
KARAR TARİHİ : 16/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/05/2022

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı, davalı … istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosya incelendi;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü

DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; kaza anı ile birlikte birlikte zarar doğmakta ve muaccel hale geldiği, bu alacağın varlığını yaklaşık ispat kuralı ile tespit etmek yeterli olduğu, müteveffa …’nın geçirmiş olduğu kaza neticesinde vefat ettiğine ve alacağın muaccel hale geldiğine dair kaza tespit tutanağı, savcılık ve ceza dava dosyası ve buradan alınan Adli Tıp Kurumu raporu yeterli deliller olup, yaklaşık ispat gerçekleştiği, bu sebeple ihtiyati haciz talebinin kabulü gerektiği, dava neticesinde hak kaybına uğramamak ve kararın ifasının imkansız hale gelmemesi adına ayrıca davalıların mal kaçırma ihtimaline binaen; davalılar … ve … adına kayıtlı taşınır, taşınmaz mallar ile 3. kişilerdeki hak ve alacakları ve işletmeleri üzerine ihtiyati haciz şerhinin teminatsız olarak konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
İzmir CBS 2020/48630 soruşturma sayılı dosyasından tanzim edilen 098/09/2020 tarihli bilirkişi raporu, kaza tespit tutanağı, tüm dosya kapsamı.
İDM KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesince verilen 13.01.2022 tarihli kararda özetle; İ.İ.K.nun 257. ve sonraki ilgili maddelerinde öngörülen koşulların gerçekleştiği dikkate alınarak davacıların ihtiyati haciz istemlerinin kabulü ile, 321.000,00- TL davaya konu alacak miktarı ile sınırlı olmak üzere dava sonuna kadar davalılar … ve … adına kayıtlı olmak koşuluyla taşınır ve taşınmaz mallar ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmiş, bu iki davalının 21.01.2022 tarihli itiraz dilekçeleri ile ihtiyati haciz şartlarının bulunmadığı, mal kaçırma durumunun söz konusu olmadığı gerekçesi ile itirazları üzerine yapılan duruşmalı inceleme ile kusur ve delil durumuna göre yaklaşık ispat sağlandığından itirazların reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince teminatsız olarak ihtiyati haciz kararı verilmiş olmasının hatalı olduğunu, ilk derece mahkemesince, tazminat miktarı ile sınırlı da olsa müvekkilin tüm mal varlığını kapsayacak şekilde ihtiyati hacze karar verilmiş olması tedbirde ölçülülük ilkesine aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, ihtiyati haciz talebi kabul edilecek ise de bu kararda tedbirde ölçülülük ilkesinin gözetilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesince manevi tazminat istemine ilişkin olarak ihtiyati haciz kararı verilmiş olması hukuka aykırı olduğunu, kaldı ki müvekkilin mal kaçırmaya yönelik bir eylemi de bulunmamakta olup bu yönden de 2004 sayılı İİK madde 257 uyarınca ihtiyati haciz koşulları oluşmadığını, davacıların maddi tazminat talebi sigorta şirketinin hukuki güvencesi altında olduğundan, bu alacak yönünden ihtiyati haciz kararı verilmesinde hukuki yarar bulunmadığını, davacının maddi tazminat talebine yönelik olarak da İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/638 E. sayılı 14.02.2022 tarihli ara kararı ile verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İSTİNAFA CEVAP:
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; İhtiyati hacze yapılan itirazın reddine dair 14.02.2022 tarihli ara karara karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine ve sair sonuçlarına karar verilmesini istemiştir.
G E R E K Ç E:
Uyuşmazlık; ölümlü trafik kazasından kaynaklanan haksız eylem iddiasına dayanan maddi manevi tazminat davasında dava ile birlikte istenilen ihtiyati haciz isteğinin kabulü kararına karşı, yapılan itirazın reddedilmesinden kaynaklanmaktadır.
Bilindiği üzere, uyuşmazlık bir miktar para alacağına ilişkin ise 2004 Sayılı İİK 257. vd. maddeleri gereğince ihtiyati haciz; uyuşmazlığın dava konusu hakkında olması halinde 6100 Sayılı HMK’nun 389. vd maddeleri gereğince ihtiyati tedbire ilişkin geçici hukuki koruma kararı verilmesi istenebileceği açıktır.
Eldeki davada istem, haksız fiilden kaynaklanan tazminata (para alacağı) yönelik olduğuna göre davacı vekili tarafından ihtiyati haciz istenilmesinde ve ilk derece mahkemesince bu yönde karar verilmesinde kural olarak hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
2004 Sayılı İİK 257. vd. maddeleri gereğince ihtiyati hacize karar verebilmek için alacağın muaccel olup olmadığı önem taşımaktadır.
Somut olayda, dava dilekçesinde bahsedilen ve uyap sistemine ilk derece mahkemesince eklenen İzmir 25. Asliye Mahkemesinin 2021/86 Esas 2022/138 Karar sayılı dosyası incelendiğinde, olay zamanı davalı …’ın alkollü olduğu halde, … plakalı aracına bindiği, ön sağ koltukta …, arka koltukta …’nın oturduğu, Balçova’ya bir arkadaşlarını bıraktıktan sonra sanığın Üçyol istikametine doğru seyir halinde iken Konak tünelinden Yeşildere’ye bağlantı yolunda sanığın yola gereken dikkat ve özeni göstermeyerek görüş alanını kontrol altında bulundurmadan, virajlı yol bölümüne gelmesine rağmen temkinli ve tedbirli seyrini sürdürmeyerek önündeki araçların solundan geçişini, araçların seyir durumlarını ve geçmeye çalıştığı araçların önlerinde başka araç olabileceğini öngörerek yeteri kadar kontrol ettikten sonra yapması gerekirken bu durumlara riyaet etmeyerek, solundan geçmeye çalıştığı araçların önünde seyreden başka bir araca çarpmamak için sevk ve idare hatası ile direksiyon hakimiyetini kaybederek yolun sağından yol dışı kalması ve su kanalına düşerek ters dönmüş vaziyette durması sonucu meydana gelen kazada sanığın dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışı ile asli kusuru karşısında, davalının kullandığı aracın arka koltuğunda oturmakta olan muris …’nın ölümüne sebebiyet verdiği, tespit edilmiş olup, bu hali ile iddia olunan zarar haksız eylemden kaynaklandığından 6098 Sayılı TBK.’nun 117/2 maddesi gereğince tazminat, haksız eylemin gerçekleştiği tarihte muaccel hale gelmektedir. Trafik kazası, 17/03/2020 tarihinde gerçekleşmiş, davanın 23/11/2020 tarihinde açılmış olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Maddi tazminat yönünden , talep edilen tazminatın destekten yoksun kalma tazminatı olduğu , talep edenin ölenin eşi, anne, baba ve çocuğu olup yaklaşık ispat koşulu da oluşmuştur. Bunun yanında , manevi tazminat isteminde zararın tekliği ve bölünmezliği ilkesi gereğince kısmi ve belirsiz alacak davası olarak açılmaya elverişli değildir. Bu sebeple davacıların manevi zararlarına karşılık ihtiyati haciz taleplerinin tamamının tek kalemde istenebileceğinden göz önünde tutularak ihtiyati haciz talebinin kabulü, hacizde ölçülülük ilkesi gereğince kısmen kabul-kısmen reddi veya reddine karar verilmiş olması ileride hükmedilecek olan manevi tazminat istemi için 6100 Sayılı HMK’nun 36/1-b bendi gereğince davada iki taraftan birine veya üçüncü kişiye kanunen gerekmediği halde görüşünü açıklamış olması niteliğinde görülemez. Diğer bir anlatımla, ihtiyati hacizde verilen karar ne olursa olsun buna bağlı olmaksızın nihai kararda 22/06/1966 tarihli 7/7 sayılı İBK’da göz önünde tutularak manevi tazminatın hüküm altına alınması mümkündür.
Bu aşamada, kusur oranı ile tazminat miktarlarının belirlenmesi çekişmeli olduğuna göre davacılar bakımından yaklaşık da olsa ispat gerçekleştiğinden, ilk derece mahkemesince davacıların ihtiyati haciz isteğinin kabulüne karar verilmesinde ve davalı vekilinin bu karara itirazının reddedilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir. Davalının, teminata ilişkin itirazı ise davacıların desteğinin ölümüne bağlı istekte bulunmaları nedeniyle miktar itibari ile teminatın alınmamış olması hukuka uygun olduğu kanaatine varıldığından; davalı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde bulunmamıştır.
6100 Sayılı HMK’nun 341/1. fıkrasına göre; İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları,karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları,karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.
Yukarıdaki düzenlemeler bir arada incelendiğinde ihtiyati hacizde teminat alınmasına ilişkin karara karşı herhangi bir kanun yolu gösterilmemiştir. Bu yasal düzenleme itibarıyla ihtiyati haciz talebi teminatsız olarak kabulü kararına davalı …adına yapılan itirazda bu husus açıkça itiraz nedeni olarak gösterilmediğinde istinaf aşamasında ileri sürülemeyeceği gibi İDM’nce teminat konusunda verilen karara karşı istinaf kanun yolu bulunmadığından bu yöndeki itiraz dikkate alınmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı ve davalı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı tarafından peşin yatırılan 220,70-TL istinaf yoluna başvuru harcı ile 80,70-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubuyla Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, harç tahsil / iade işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 16/05/2022 tarihinde, 6100 Sayılı HMK’nun 362. Maddesi (1-f) bendi ve 2004 Sayılı İİK’nun 265/Son fıkrası gereğince KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.