Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/674 E. 2021/869 K. 16.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/674
KARAR NO : 2021/869
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/463 Esas – 2020/425 Karar
KARAR TARİHİ: 14/10/2020
DAVA : Maddi Tazminat (Trafik Kazası Nedenli)
İSTİNAF TALEP TARİHİ : 26/01/2021 (Davacı)
KARAR TARİHİ : 16/04/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/04/2021
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı, davacı istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 353/1(b-1/son) cümle uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ticari faaliyet alanı çerçevesinde ….. plakalı aracı ile 18/06/2019 tarihinde ….. Fabrikasında yükleme için park halindeyken davalı İpragaz çekicinin sürücüsü …..’ün hatalı manevrası sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkil şirkete ait aracın yedi gün boyunca ticari kazanç kaybına uğradığı gibi aracında değer kaybettiğini ileri sürerek – 6.931,40-TL hasar bedeli ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkiline ait aracın 7 günlük kazanç kaybı olarak şimdilik 100,TL, ile 100, TL değer kaybı olmak üzere toplam -7.131,40.-Tl sının olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir
Davalı ….. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin ….. plakalı dorsenin maliki olsa da işleteni olmadığından davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini savunmuştur.
Diğer davalılar ….. ve ….. vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusunun bir miktar paranın ödenmesine ilişkin ve bu kapsamda arabuluculuğa tabi işlerden olması nedeniyle dava şartı yokluğundan ve zaman aşımı nedeniyle davanın öncelikle reddine, hasar ve değer kaybı talepleri yönünden ve kazanç kaybı yönünden davanın sigorta şirketlerine ihbarına karar verilmesini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince asliye hukuk mahkemesinin görevsizlik kararı üzerine verilen kararda özetle; davanın ticari dava niteliğinde olduğu, yerleşik Yargıtay içtihatları ve Bölge Adliye Mahkemesi kararları kapsamında davanın arabuluculuk dava şartına tabi olduğu, dava şartlarının bulunup bulunmadığı mahkemece re’sen gözetileceği, dava şartı noksanlığını belirleyen hakimin davayı usulden reddetmekle yükümlü olduğu, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A. maddesi ile 6235 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 3/1. ve 18/A. maddeleri gereğince dava tarihi itibariyle zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulması dava şartı olmasına rağmen davacı tarafça arabuluculuk başvurusu yapılmaksızın görevsiz mahkemede doğrudan dava açılmış olduğu, her ne kadar görevsiz mahkemenin verdiği karardan sonra 29/07/2020 tarihli arabuluculuk son tutanağı dosyaya ibraz edilmiş ise de arabuluculuk dava şartının sonradan tamamlanabilecek dava şartlarından olmadığı göz önünde bulundurulduğundan bahisle, davanın 18/A-2 ve HMK’nın 114 (2 ) ve 115 (2) maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine ilişkin karar verilmiştir.
D E L İ L L E R :
Tutanaklar, araç tescil kaydı ve tüm dosya kapsamıdır.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava şartlarının görevsizlik kararı sonrası yerine getirildiğini,arabulucuğun sonradan tamamlanabilen dava şartı olduğunu aksi yönde İzmir Bam 3.Hukuk Dairesinin kararı bulunduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İSTİNAFA CEVAP :
Davalı taraf istinafa cevap vermemiştir.
G E R E K Ç E
Uyuşmazlık, hasarlı trafik kazasından kaynaklanan onarım bedeli, değer kaybı ve kazanç kaybı tazminatı isteğine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince verilen kararda özetle; görevsiz mahkemeye dava açılmadan önce arabulucuk dava şartı yerine getirilmedğinden bahisle, davanın TTK un 5/A maddesi ile 6100 Sayılı HMK un 114 ve 115/2 inci maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; 19/12/2018 tarih 30630 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7155 Sayılı Kanunun 20.maddesi uyarınca 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere; “3. Dava şartı olarak arabuluculuk” başlığı ile eklenen 5/A maddesi uyarınca; 6102 Sayılı TTK un 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalarda, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
7155 Sayılı aynı Kanunun 23. maddesi hükmü ile 6325 Sayılı hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa 4.bölümden sonra gelmek üzere;
“Dava şartı olarak arabuluculuk” başlıklı eklenen 18/A maddesinin 2 inci fıkrasında da; “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmü yer almıştır.
Aynı Kanunun 26 ıncı maddesinin (1) inci fıkrası (a) bendi uyarınca bu kanunun 10, 20 ve 21 inci maddelerinin 01/01/2019 tarihinde,(b) bendinde 1 ila 9 uncu maddeleri ile geçici 1 inci maddesi, 18 ve 19 uncu maddelerinin 1/6/2019 tarihinde, (c) bendinde diğer maddelerinin yayımı tarihinde, yürürlüğe gireceği hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda; tarafların 6102 Sayılı TTK’nun da düzenlenen ticari şirket olduğu, davacı şirket adına kayıtlı araç ile davalı şirket adına kayıtlı,diğer davalı şirketin işleteni,diğer davalının da sürücüsü olduğu çekici dorsenin karıştığı trafik kazası sonrası davacının aracındaki hasar bedeli, değer kaybı ile kazanç kaybının dava konusu yapıldığı, davanın görevsiz asliye hukuk mahkemesine 13/11/2019 tarihinde açıldığı, 06/07/2020 tarihinde verilen görevsizlik kararı sonrası davacı vekilinin dava şartı kapsamında arabulucuya başvurduğu, tarafların anlaşamadığına yönelik 29/07/2020 tarihli ilk ve son oturum tutanağını dosyaya ibraz ettiği, görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine davacı vekilinin 22/07/2020 tarihinde dosyanın görevli İzmir Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesi için başvuruda bulunduğu anlaşılmıştır.
Gerçekten, davanın sürücü dışındaki taraflarının tacir olduğu bu davanın her iki tarafın ticari işletmesiyle de ilgili bulunması nedeniyle TTK.’nun 4/1 maddesine göre nisbi ticari dava niteliği taşıdığı tartışmasız olduğu halde, davacı şirket vekili tarafından dava açılmadan önce dava şartı arabulucuk kapsamında arabulucuya başvurulduğuna ilişkin son tutanağın dava dilekçesine eklenmediği, başka bir anlatımla arabulucuya başvurulmadığı, görevsiz mahkemeye dava açılmış olsa bile davanın açılma tarihinin görevsiz mahkemeye başvurma tarihi olduğu göz önüne alındığında, ticari davanın arabulucuya başvurmadan açılması kanuna aykırı olduğundan; ilk derece mahkemesince, davanın 6102 Sayılı TTK un 5/A ve 6100 Sayılı HMK un 114/2 ve 115 inci maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından,davacı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde bulunmamıştır.
Keza, 7155 Sayılı Kanun ile ticari davalarda zorunlu hale getirilen arabuluculuk, ilk derece mahkemesince de kabul edildiği üzere tamamlanabilir bir dava şartı olmadığından 6100 Sayılı HMK un 115/son maddesinin uygulanma olanağı yoktur. Bu nedenle, kamu düzeninden olan dava şartı eksikliği yargılamanın her aşamasında Mahkemece kendiliğinden gözönüne alınması gerektiğinden, ilk derece mahkemesince verilen karar usule uygun bulunduğundan, davacı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Hal böyle olunca yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; İlk Derece Mahkemesi’nce taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığından ve davacı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK un 353/1 inci maddesinin (b-1) bendi uyarınca esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davacı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından peşin yatırılan 162,10 TL istinaf yoluna başvuru harcı ile 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubuyla Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının yatıranlara iadesine,
5-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 Sayılı HMK’nun 362. Maddesi (1-a) bendi uyarınca 16/04/2021 tarihinde KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.